ANALİZ

İrade beyanı

OHAL ve faşizan saldırılara rağmen Kürtler kendilerine oy verdiler. Yüzde 12’ye kadar yükselen oylar, esasta dimdik duran ve faşizme karşı gelişen dik duruşun dışında bir anlamı kimse çıkaramaz.

24 Haziran seçiminin tek galibi Erdoğan-Bahçeli gösteriliyor. Öyle ki, kendilerine daha büyük bir güvenle hareket ediyorlarmış gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar. Bunu yaparken de faşizm karşıtı duruşları ise küçümsemekten kendilerini alıkoymuyorlar. Hâlbuki az bir şey siyasetle ilgili olan çevreler ve kişiler bilirler ki, 24 Haziran seçimleri faşizan ve gayri meşru bir ortamda yapılmıştır.

Seçimlerin gayri meşruluğunu göstermek için büyük verileri sunmaya ihtiyaç bile yoktur. Seçimler OHAL ortamında yapılmıştır. OHAL’in kendisi seçimlerin normal ve tarafsız bir ortamda yapılmadığının en belirgin verisidir. Muhalif çevrelere yapılan saldırıları, linçleri peş peşe dizdiğimizde görülecektir ki, muhalefetin ezilmesi için neler yapılmamıştır ki? Ve tabi TRT’nin yayınlarına, seçime girmiş olan çevrelere verilmiş ya da ayrılmış olan propaganda zamanına da göz atıldığında, -havuz medyasından söz bile etmiyoruz- dile getirdiğimiz OHAL durumu ile tek taraflı ve gayri meşru seçim görülecektir.

BU SEÇİMDE KAYBEDENLERİN BAŞINDA YEŞİL VE SİYAH FAŞİST YAPILAR GELİYOR

Biz bunları dile getirirken, bazı çevrelere getirilen seçim yasaklarından, yapılan baskınlardan söz bile etmiyoruz. Hele hele 16 yıllık iktidarın tüm avantajlarını, paramiliter faşist yapıların saldırılarına değinmiyoruz bile. Özcesi, OHAL daha doğrusu faşizan bir ortamda yapılan seçimlerde, sandıklara yansıyanlara baktığımızda görülecektir ki, kaybedenler, zorlananlar ve meşruiyetlerini yitiren yapıların başında kesinlikle Yeşil ve Siyah faşist yapılar gelmektedir. Denilecek ki Erdoğan ilk turda Cumhurbaşkanı olmuştur.

Denilecektir ki, MHP-AKP’nin milletvekili sayısı 350’nin civarındadır. Yani meclisin çoğunluğunu elde etmişlerdir. Evet, bu verilere düz bakıldığında görülecek olan bunlardır. Ancak yukarıda ifade ettiğimiz gibi seçimler faşizan bir ortamda yapıldığı halde, AKP yüzde 41’lere inmiştir. MHP ise halen nerede geldiği belli olmayan oylarla bir şekilde barajın üstüne zor bela taşırılmıştır. Bu faşizan ortama ve çalıp çırpmaya, manipülasyona, milliyetçi-dinci duyguları kamçılamaya rağmen AKP-MHP ancak yüzde 53’e gelebilmiştir.

2015 YILINDAN BU YANA AKP İSTİKRARLI BİR ŞEKİLDE AŞAĞIYA YUVARLANIYOR

Özcesi, bu seçimi onca baskıya rağmen kazananı MHP-AKP olmamıştır. Tam tersine 2015 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde AKP aşağıya doğru yuvarlanmaktadır. MHP ise daha trajik bir durumdadır. Öyle ki, dağıldığı halde barajın üstünde tutulması, yıllarca konuşulacaktır. Parantez içerisinde, bunu bir kenara not edelim.

Düşünün ki bu 24 Haziran seçimleri 1938 yılında Hitler’in ustalık döneminde yapılmış olsaydı, acaba Hitler faşizmi bu seçimlerde ne kadar oy alırdı? Böylesine bir seçimde Hitler yüzde 90’lara varan bir oyla seçimleri almaz mıydı? Dahası zamanında yok etmek istedikleri komünistler, Sosyal Demokratlar ve tabi diğer çevreler yüzde 40’a hatta yüzde 50’e yakın oy alabilirler miydi? Bu sorulara ne kadar evet cevabı verilecekse Erdoğan-Bahçeli’nin 24 Haziran seçimlerindeki başarısına o kadar evet, demek gerekecektir. Ancak herhalde verilecek cevap evet olmayacaktır.

TÜRKİYE'NİN NEREDEYSE TÜM RENKLERİ MECLİSE YANSIDI

Hitler faşizmi Almanya’sında, Hitler ve ortakları tek bir ses idiler. Ancak şimdiki Türkiye’de tek seslilik görecelidir. Elbette, Erdoğan-Bahçeli Hitler’in zamanında hedeflediği tek sesliliği ortaya çıkarmak için her şeyi yapmış olsalar da başaramamışlardır. Tam tersine Türkiye’nin neredeyse tüm renkleri meclise yansımıştır. Gönül isterdi ki, daha fazla Alevi, daha fazla Kadın, daha fazla Süryani-Keldani, daha fazla Ermeni, daha fazla Romen, daha fazla Êzidî, daha fazla Arap, daha fazla diğer renkler ve tabi keşke HDP’de aday olan işçi Afro-Türk de meclise girebilseydi.

Özünde, MHP-AKP ittifakı mecliste çoğunluğu elde etmiş gibi görünse de bu seçimleri kaybetmişlerdir. Çünkü dünyanın neresinde olursa olalım, bu şartlarda hiçbir muhalif güç bu kadar oy almaz, seçimlerde bu kadar oy oranına ulaşamaz. Ancak faşizan bir ortama rağmen bu sonuçlar ortaya çıkmış ise orada çıkarılacak sonuç, faşizme karşı olan tepkinin büyüklüğü ve derinliğidir. Bu gerçekliği bilen AKP-MHP faşist ittifakı seçimlerde ne kadar başarılı olduğunu ısrarla işlemeye çalışmaktadırlar.

AKP KÜRDİSTAN'DA DİBE VURMUŞTUR

Özelde de MHP ve AKP’nin Kürdistan’da ne kadar başarılı olduğunu işlemektedirler. Bir kere MHP adındaki faşist partinin Kürdistan’da uzun zamandır esamisi bile okunmamaktadır. Kürdistan’a gönderdikleri binlerce hatta yüz binlerce faşist askeri ve polisleriyle MHP'ye oy çıkarmalarını, tarih mutlaka yazacaktır. Ancak AKP’nin de Kürdistan’da faşizan zihniyetinden kaynaklı, Kürtlerden artık destek görmediğini, görmeyeceğini de herkes bilmektedir.

İşbirlikçi kimi Kürt ile pratik politikada aşiretçi-kabileci yaklaşımlarının yanı sıra, ekonomik olarak palazlanan kimi çevreler dışında, AKP Kürdistan’da dibe vurmuştur. Sanki Kürdistan’da normal bir süreç yaşanıyormuş gibi bir hava yaratmaları, sadece kendi yenilgilerinin üstünü örtmek içindir. Onca şehir yakılıp yıkılacak, binlercesi Kürdistan’ı terk etmeye zorlanacak, seçimlerde Kürt halkının kendisine sahip çıkmasına o kadar sert yönelimler yapılacak, sandıklar kaçırılacak, başka yerlere taşınacak ve bunların yerine dışarıda getirdikleri taşırma oylarla kendilerine oy devşirdikleri halde, bir de kendilerini başarılı göstereceklerdir.

FAŞİZME KARŞI DİRENİŞ KESİNTİSİZ SÜRDÜRÜLMELİDİR

Nasıl ki güneş balçıkla sıvanmaz ise AKP-MHP’nin onca hilesini de kimse yutmaz. Onca baskıya rağmen çok sayıda ilde Kürtler kendilerine oy vermişlerdir. Kürtlerin oyları OHAL ve faşizan saldırılara rağmen yükselmiştir. Yüzde 12’e kadar yükselen oylar, esasta dimdik duran ve de faşizme karşı gelişen dik duruşun dışında bir anlamı kimse çıkaramaz.

Kaldı ki, batıdaki Kürtler başta olmak üzere sol-sosyalist, demokrat, feminist, azınlıklar derken muhalif birçok çevre Kürtlerle birlikte ilk kez bu düzeyde bir demokrasi bloğu oluşturmuşlardır. İşte, 24 Haziran seçimlerinin en önemli mesajı budur. Bu seçimlerin kazananı demokrasi bloğu ile Kürtler olmuştur. Bunun yanına bir de Muharrem İnce’nin yüzde otuzluk oy oranı da dikkate alındığında faşizme karşı muhaliflerin gücü daha fazla açığa çıkmıştır.

Uzatmadan belirtelim ki, 24 Haziran seçimlerinin onca manipülasyona rağmen ortaya çıkardığı sonuç, faşizme karşı direnişin kesintisiz sürdürülmesinin gereğidir. Evet, 24 Haziran seçimleri eğer doğru değerlendirilecekse, yapılması gerekli olan değerlendirmenin bu olmasının gereği gibi, bu değerlendirmeye denk bir şekilde tüm çevrelerin artık olmazsa olmaz kabilinde Demokrasi Bloğunu-tüm farklı görüşlere rağmen- örülmesidir. Özcesi, demokrasi kazanacak ve faşizm yıkılacaktır! Yeter ki, gösterilen iradeye sahip çıkılsın, yeter ki açığa çıkan irade örgütlendirilebilsin. Gerisi, teferruattır.