İşte ‘hastanede öldü’ denilen Türk askerinin görüntüsü

Türk devletinin ‘yaralıydı, hastanede öldü’ dediği Türk askeri Nuri Melih Bozkurt’un cenazesinin gerillaların elinde bulunduğuna dair görüntüler ortaya çıktı.

HPG Basın İrtibat Merkezi (BİM) 30 Mayıs 2022 tarihli açıklamasında, 29 Mayıs günü sabah saatlerinde Şehîd Şahîn Direniş Alanı’na bağlı Şehîd Berxwedan savaş mevzilerinde işgalci Türk ordusu ve gerillalar arasında yaşanan çatışmaya ilişkin bilgi vermişti. Türk ordusunun subaylarının işgalci grubu söz konusu mevziye zorla gönderdiğini belirterek şu bilgileri kamuoyuyla paylaşmıştı:

“İşgalci askerlerin ilerlemek istemedikleri ve subaylarla tartıştıkları güçlerimiz tarafından gözlemlenmiştir. İşgalci subaylar daha sonra 4 kişilik bir grubu savaş mevzilerine doğru göndermişlerdir. Bu işgalciler, savaş mevzileri çevresinde güçlerimiz tarafından denetim atına alınarak sabotaj taktiğiyle vurulmuşlardır. Güçlerimiz işgalcilerin cenazelerinin üzerine giderek denetim altına almışlardır. Bu eylemde toplam 4 işgalci cezalandırılmış, işgalcilere ait askeri malzeme ve silahlar imha edilmiştir. 2 işgalcinin cenazesi güçlerimizin denetimi altındadır.”

TÜRK DEVLETİNİ YALANLAYAN GÖRÜNTÜLER…

Ancak Türk ordusu Şehîd Şahîn Direniş Alanı’ndaki kayıplarını sakladığı gibi Türkiye toplumuna da yalan haberleri servis etti. Türk devlet yetkililerinin yaralı olarak kaldırıldığı hastanede öldüğünü iddia ettiği Nuri Melih Bozkurt’un aslında Şehîd Şahîn Direniş Alanı’nda cezalandırıldığı ve cenazesinin de gerillaların eline geçtiği ortaya çıktı.

Bozkurt’un cenazesinin gerillaların elinde bulunduğu sırada görüntüler de gerillalar tarafından çekildi. Görüntülerde konuşan bir gerilla söz konusu askerin ölmeden önce kendisiyle konuştuklarını ve isminin Melih olduğunu belirtiyor. Kameraya konuşan gerilla aynı çatışmada iki Türk askerini daha cezalandırdıklarını ve cenazelerini dışarıya götürdüklerini söylüyor.

İŞGALCİLER CENAZELERİNİ UÇURUMDAN ATIYOR

HPG, Şehîd Şahîn Direniş Alanı’nda 29 Mayıs 2022 günü HPG ve YJA Star gerillaları tarafından vurulan ve aralarında Nuri Melih Bozkurt’un da bulunduğu 4 Türk askerine ilişkin yeni bilgiler verdi. Söz konusu askerlerin komutanları tarafından zorla tünellere gönderildiğine dikkat çeken HPG, o gün yaşananlara dair devamla şu açıklamada bulundu:

“Arkadaşlarımız onları hedeflemeden önce saatlerce takip edip, dinliyorlar. Hatta konuşmalarında bunların isimlerinin Burak, İslam ve Melih olduğunu duyuyorlar. Zorla savaş tünellerine yollanan askerleri arkadaşlarımız cezalandırıyor. Cenazelerini almaları için ikisini dışarı bırakıyor. Ağır yaralı olan Nuri Melih Bozkurt’u ise sakin bir yerde muhafaza etmek istiyorlar. Fakat isminin Melih olduğunu belirttikten kısa süre sonra zaten ölüyor. Türk ordusu tüm kayıplarını gizlediği için arkadaşlarımız da Melih’in cenazesini kayıt altına alıyorlar. Daha sonra onun da cenazesini Türk devletinin alabileceği bir yere bırakıyorlar. Fakat sonradan anlaşılıyor ki, Türk ordusu dışarıya bırakılan bazı cenazeleri alıp götürmek yerine hemen orada uçurumdan aşağıya atıyorlar. Görüntüsünü verdiğimiz askerin cenazesine ne yapıldığını bilmiyoruz.”

‘HASTANEDEYDİ, YARALIYDI, KURTARILAMADI’ YALANI

Nuri Melih Bozkurt’un ölümüne ilişkin Türk devletinin kamuoyunu açıkça yanılttığını ve yalan haberleri servis ettiğini belirten HPG, “Mesela Melih Bozkurt için ‘hastanedeydi, yaralıydı, kurtarılamadı’ diye açıkça hepsi yalan söylüyor. Oysa o asker Zap’ta öldü. Cenazesinin götürülüp götürülmediği bile belli değil. Toplumu kandırıyorlar. Biz onların cenazesine böyle insani yaklaşıyoruz; onlar ise hem bizim cenazelerimize hem de kendi cenazelerine en vahşi biçimde yaklaşıyorlar” diye belirtti.

HPG: CENAZELERİMİZE VAHŞİ YÖNTEMLERLE YAKLIŞIYORLAR

Türk devleti ve ordusunun insanlık ve ahlak dışı uygulamalarda bulunduğuna belirten HPG, şehit düşen gerillalara karşı uygulanan vahşi yöntemleri hatırlatarak şu değerlendirmede bulundu:

“Şehadete ulaşan yoldaşlarımızın cenazelerine DAİŞ’in yaptığı gibi canice uygulamalar yapıyor. Yaşayan halkımıza işkence yaptığı gibi cenazelerimize de vahşi yöntemlerle hakaretler ediyor. Bunlara dair elimizde çok sayıda belge var. Türk devleti bir gün mutlaka hem tarih önünde, hem insanlığın vicdanında, hem de uluslararası alanda yargılanacak ve bu yaptıklarının hesabını verecektir. Belki Türk devletini ve ordusunu şimdi yürütenlerin akıllarınca cenazelerimize bu şekilde vahşice eziyet edilmesi ve görüntülerinin farklı mecralarda bilerek yayılması halkımıza yönelik yürütülen psikolojik savaşın etkili bir parçasıdır. Bunun kendilerine kazandırdığını düşünüyorlar. Oysaki, insanlıktan çıkmış işgalciler güruhunun, maneviyat ve moral değerlerden yoksun şekilde bu tarzda motive edilmesi bumerang gibi en çok onları vuracaktır.

Psikolojisi bozuk asker ve polislerin nasıl önce yakınlarını katledip, sonra kendilerini vurduklarını neredeyse her gün medyadan takip ediyoruz. Tüm bunlar Kürdistan’da yürütülen vahşetle kesin bağlantılıdır. Belki psikolojik olarak bizi zayıflattıklarını düşünüyorlar, ama bu psikolojik savaş yöntemlerinin en fazla onlara kaybettireceğini gördük, daha da göreceğiz.”