İşten atılan Marlboro işçileri direnişi İstanbul’a taşıdı

DİSK Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan direnişteki Philip Morris Marlboro taşeron işçileri, Philip Morris Holding önünde işçilerin işe geri alınmasını istedi.

DİSK’e bağlı Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için dünyanın en büyük sigara tekeli olan Philip Morris Marlboro’nun İzmir Torbalı’daki fabrikasından atılan taşeron işçileri, direnişlerini İstanbul’a taşıdılar. 

Philip Morris Holding önünde eylem yapan işçiler, işlerine geri alana kadar direneceklerinin mesajını verdiler.

Direnişteki ETF işçilerinin yanı sıra çok sayıda sendika yöneticisinin destek verdiği eylemde, “İşten atılan işçiler geri alınsın” yazılı pankartı taşıyan işçiler, sloganlar eşliğinde Philip Morris Holding önüne yürüdüler.

Holding önünde bir konuşma yapan işçilerin örgütlü oldukları Gıda-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Seyit Aslan Torun, yaşanan hukuksuz süreci anlattı.

İŞÇİLERE 5 TL’Yİ BİLE ÇOK GÖRÜYORLAR

Aslan, fabrikada dayatılan kötü çalışma koşullarına karşı sendikalı olan işçilerin işten atıldığını ve 18 gündür İzmir Torbalı’daki fabrika önünde direndiklerini hatırlatarak sözlerine başladı.

İşçilerin asgari ücret dışında hiçbir sosyal hakkı olmadığına dikkat çeken Aslan, “Haftanın 7 günü, 24 saat artı- değer üreten bu fabrikanın patronları bu artı-değerden kazandıkları 100 TL’nin 5 TL’sini bile işçilere vermiyorlar. Peki işçi arkadaşlarımız bu sefalet ücretine karşı örgütlenmeyecekler de ne yapacaklar?” diye tepki gösterdi.

Bir anayasal hak olan sendikalı olma hakkının keyfi olarak engellendiğini hatırlatan Aslan, “Eğer bir ülkede yasalar varsa bunların sermayenin yana değil işçilerden yana olması gerekir” vurgusunda bulundu.

DAYANIŞMAYI ÖNLEMEK İÇİN FABRİKAYI TEL ÖRGÜLERLE ÇEVRELEDİLER

Bugün 100’ün üzerine işçinin işten atıldığını belirten Aslan, işçilerin direnişe başlamasıyla ise fabrikanın adeta cezaevine çevrildiğini anlattı.

Hukuksuz işten atmalara karşı fabrika bahçesinde nöbet tutan işçilerin fabrikanın tuvaletlerine bile sokulmadığına dikkat çekerek, “Bir damla su vermediler. Dışardan gelen dayanışmayı önlemek için fabrikanın önüne ve etrafına çitlerle tel örgüler ördüler. İşçilerin birbirini görmelerini engellemeye çalıştılar ama bunların hiçbiri fayda etmedi arkadaşlar. İşçi arkadaşlarımız hem içerden hem de dışardan birleşmeyi bildiler. Ve bunun sonucunda o kapıları açmak zorunda kaldılar” dedi.

ÇALIŞMA BAKANI İŞÇİLERİ GÖRMÜYOR!

Çalışma Bakanı’nın bu hukuksuzluğu izlemekle yetindiğini belirten Aslan, “Körler ve sağırlar birbirini ağırlar ve ne yazık ki bakanlık Türkiye’deki işçi direnişlerini görmüyor. Anti demokratik uygulamalar karşısında tutum almıyor, yaptırımda bulunmuyor. Ne diyorlar; ‘ Sermaye gelsin de nasıl geliyorsa öyle gelsin’ mantığıyla hareket ediyorlar. Biz buna itiraz ediyoruz ve buna asla teslim olmayacağız” diye konuştu.

Direnişlerinin iki günde biteceğini sananların yanıldığını da vurgulayan Aslan,  taleplerinin açık ve net olduğunu vurgulayarak, “Atılan işçiler geri alınsın, insanca bir ücret, insanca çalışma koşulları istiyoruz, taşeron sisteminin son bulup, bütün işçilerin sendikalı ve güvenceli kadrolu çalışmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Aslan, bu talepler karşılana kadar sonuna kadar direneceklerini kaydetti.