İsviçre Sosyalist Partisi: Özgür seçimler için uluslararası baskıya da ihtiyaç var

İsviçre Sosyalist Partisi, Türkiye ziyaretini tamamladı. Parti, deprem bölgesinde devletin ayrımcı davrandığını belirtirken, "Özgür seçimlerin gerçekleşmesi için uluslararası baskıya da ihtiyaç var" dedi.

İsviçre Sosyalist Partisi (SP), Maraş merkezli yaşanan yıkıcı depremden sonra depremzedelere yönelik yardım çalışmalarını sürdürüyor. SP, aynı zamanda İsviçre Federal Parlamentosu'nu da depremde etkilenen bölgelere etkili yardım sağlamaya çağırdı.

SP Başkan Yardımcısı ve İsviçre Federal Meclis Üyesi Jon Pult,  Federal Meclis Üyesi Mustafa Atıcı, Basel Kanton Meclis üyeleri Edibe Gölgeli ve Mahir Kabakçı ile Solidar Suisse adlı yardım kuruluşu üyelerinin de içinde olduğu bir heyet deprem bölgesini gezerek çok sayıda temasta bulundu.

 SP başkan yardımcısı, federal meclis üyeleri ve Solidar Suisse yardım kuruluşu üyelerinin de içinde olduğu bir heyet, mevcut durumu yerinde incelemek ve yerel halkla dayanışmalarını ifade etmek için 5 günlüğüne Türkiye'ye gitti. SP heyeti, 14 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçim için de Ankara’da HDP ve CHP heyetleriyle seçime dair görüştü.

'DEVLETİN AYRIMCILIK YAPTIĞINI GÖRDÜK'

Heyet, İsviçre’ye dönerek yazılı açıklama yaptı ve gözlemlerini aktardı.
AKP-MHP iktidarının depremden etkilenen insanlara yeterince yardım yapmadığına vurgu yapılan açıklamada, iktidarın seçimlerin demokratik ortamda yapılmasının önünde bir engel oluşturduğu da belirtildi.

Açıklamada şöyle denildi:

"Türkiye'nin güneyine yaptığımız yolculukta yardım kuruluşu Solidar Suisse ile birlikte özellikle depremde etkilenen Gaziantep, Kahramanmaraş, Pazarcık, Elbistan, Kırıkhan ve Antakya bölgelerini ziyaret ettik. Yıkımın ve insanların çektiği ıstırabın boyutu kelimelerle ifade edilemez. Ölen ve kaybolanların yanı sıra yıkılan evlerin sayısı resmi olarak bildirilenden önemli ölçüde daha fazla.
Aynı zamanda, topluluk temsilcileri, sivil toplum yardım kuruluşları ve yerel derneklerle yapılan görüşmelerde, merkezi hükümet yetkililerinin önleme ve afet yardımı konusundaki başarısızlığı ortaya çıktı. Birçok durumda yardım çok geç geldiği ve yetersiz kaldığı ifade edildi. Ek olarak, acilen ihtiyaç duyulan yardım malzemelerinin dağıtımında devletin keyfi, ayrımcılık ve suistimal olduğuna dair makul göstergeler vardı. Tüm evlerini kaybeden Kırıkhan kentindeki Romanlar gibi özellikle savunmasız gruplar, depremden yedi hafta sonra bile hala elektrik, su ve tıbbi yardıma erişim olmadan yaşadıklarını gözlemledik.

İsviçre devletinin, insani yardım ve yeniden yapılanma çalışmalarının 'zarar vermeme’ ilkesine dayalı olmasını sağlamak için çalışmalıdır. Etnik, dini ve siyasi aidiyetleri ne olursa olsun, yardıma en çok ihtiyaç duyan insanlara ve bölgelere ulaşmalılar. Yeniden yapılanma için şimdiye kadar vaat edilen kaynakların yeterli olmayacağı da açıktır."

Açıklamada, İsviçre devletinin de rol üstlenmesi istenirken, "Türkiye'den birçok insan İsviçre'de yaşıyor. Ekonomik ve siyasi bağları var. Deprem bölgesinde yaşamını yitirenlerin birçok yakını İsviçre’de yaşıyor” denildi.

'ULUSLARARASI BASKIYA DA İHTİYAÇ VAR'

SP'nin Ankara'daki ziyaretlere de dikkat çekilen açıklamada, şunlar belirtildi:
"HDP genel başkan yardımcıları Hişyar Özsoy ve Feleknas Uca, 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin demokratik ve çoğulcu bir Türkiye için önemine vurgu yaptılar. Bu nedenle HDP kendi cumhurbaşkanı adaylığından vazgeçti. (...) Özsoy ve Uca'ya göre, yargının siyasetin kontrollü altında olduğu ve seçimlere kısa bir süre kala HDP'ye yasak getirilmesi arayışı, rejimin ne kadar vicdansız olduğunu gösteriyor. HDP, bu yasağın önüne geçmek için, adaylarını birleşen partisi olan Yeşiller Partisinden (Yeşil Sol Parti) olması ve diğer solcu küçük partilerle ittifak kurması önemlidir.

(...) Makul ölçüde özgür seçimlerin gerçekleşmesi için artık uluslararası baskıya da ihtiyaç vardır."

SP Başkan Yardımcısı Jon Pult ise "14 Mayıs'ın tarihsel önemi göz önünde bulundurulduğunda, İsviçre Federal Konsey, Türk hükümetinden açık ve net bir şekilde adil ve özgür seçimler yapılmasını talep etmelidir. Siyasi baskı, seçim hileleri ve yargının siyasi amaçlarla kötüye kullanılmasının Türkiye'nin imzaladığı AGİT ve Avrupa Konseyi standartlarına uygun olmadığını da açıkça belirtmeli" dedi.