İzmir'de kayıp yakınları Hasan Ocak için buluştu

İzmir’de insan hakları savunucuları ve aileler, 23 Mart 1995 tarihinde devlet güçlerince gözaltına alındıktan sonra katledilen Hasan Ocak için buluştu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi yöneticileri ve kayıp yakınları “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla yine Konak'taydı. Eylemlerinin 424’ncü haftasında Başbakanlık ofisi önünde bir araya gelen İHD'liler ve ailelere, HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de destek verdi. 

Eylemde açıklamayı yapan İHD Şube Yöneticisi Caner Canlı, İstanbul Üniversitesi’nde, Halepçe’de, Gazi’de, Roboski’de, Myanymar’da, Guta’da ve Efrîn’de birçok ölüm gördüklerini söylerken, "Dün olduğu gibi bugün de savaşın karşısında barıştan yanayız. Çünkü savaş, toplumun her hücresine ve katmanına değişik boyutlarda yansır. Savaş derinleştiğinde kayıplarda da büyük artışlar gözlemlenir. Tüm bu nedenlerden dolayı savaşların son bulmasını istiyoruz” dedi.

HİKÂYESİ

Eylemde, 23 Mart 1995 tarihinde İstanbul Avcılar’da gözaltına alınıp katledilen Hasan Ocak’ın hesabı soruldu.

Canlı, Ocak'ın hikâyesini şöyle anlattı: 

"Sosyalist kimliğiyle bilinen 30 yaşındaki Hasan Ocak, İstanbul-Avcılar’da yaşıyordu. 21 Mart 1995 tarihinde annesini arayarak, akşam eve geleceğini söylediyse de gelmedi. Ailesi ondan bir daha haber alamadı. Hasan’ı bulmak üzere, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ve İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı’na başvuran aileye, ‘Gözaltına alınmamıştır’ cevabı verildi. 23-28 Mart 1995 tarihleri arasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutulan iki kişi, Hasan’ı şubede gördüklerini söyledi. 

Bunun dışında, Hasan Ocak’ın ismini gözaltına alınan kişilerin parmak izi listesinde gördüklerini açıklayan iki kişi daha vardı. Bir başka tanıksa, şubedeyken bir hareketlilik olduğunu ve polislerin ‘Hasan Ocak getirildi’ diye aralarında konuştuklarını duyduğunu söyledi. 

Bu ifadeler üzerine aile, 28 Mart 1995 tarihinde Küçükçekmece Savcılığı’na giderek Hasan’ın gözaltına alınmasından sorumlu kişiler hakkında şikâyette bulundu. Aile ayrıca; TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, savcılıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde girişimlerde bulunduysa da başvurdukları her merci Hasan’ın gözaltına alındığını reddetti.”

Canşlı, devletin tüm engellemelerine karşı 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda Ocak'ın ağır işkence izleri taşıyan bedeninin, 26 Mart 1995 tarihinde Beykoz Buzhane Köyü’ndeki ormanlık alanda bulunduğunu kaydetti

Canlı, "Ailesi her yerde onu ararken onun cansız bedeninin tüm resmi makamlardan geçirilip; gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'na ‘meçhul kişi’ olarak defnedildiği açığa çıktı. Ocak Ailesi’nin tüm hukuki girişimleri sonuçsuz kaldı. Fatih Cumhuriyet Savcılığı, terörle mücadele şubesi polisleri ve olayın soruşturulması ile ilgili görevlerini ihmal eden devlet görevlileri hakkında yapılan çok sayıda suç duyurusunu birleştirdi ve ‘Şikâyetler somut bir veriye dayanmıyor’ gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi" dedi.

İç hukuktan sonuç alamayan Ocak Ailesi'nin, 26 Temmuz 1995 tarihinde AİHM’e başvurduğunu belirten Canlı, şöyle devam etti: "AİHM iç hukukta araştırmaya katılan makamların ‘ciddi iletişimsizlik’ içinde olduğunu, Hasan Ocak'ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşullarının belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit etti. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesini usul yönünden ihlal ettiğine karar verdi. Buna rağmen, Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’nın 1995/1075 Hazırlık Numarasıyla takip ettiği dosyada, rutin yazışmalar dışında bir işlem yapılmadı. 17 Ekim 2016 tarihinde de Beykoz Cumhuriyet Savcısı Suat Çalışkan ‘zaman aşımı’ nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi."

'DEVLET KONTROLÜNDE KATLEDİLDİ'

Hasan Ocak’ın devlet güçlerince gözaltına alındığını ve onların kontrolü altında öldüğünü doğrulamaya yetecek verilerin mevcut olduğuna dikkat çeken Canlı, soruşturmanın olayın tam olarak nasıl meydana geldiğini belirleyecek, sorumluları tespit edecek ve cezalandırılmalarını sağlayacak etkinlikte yürütülmesini istedi.

Canlı, kayıpların hesabı verilene kadar mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerini söyledi.