Öcalan: Devleti ciddiyete davet ediyoruz

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın söz söyleme hakkının gasp edildiğini belirten HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, “Devleti ciddiyete davet ediyoruz. Düşmanlığını da ölçüsü vardır. Düşman hukuku bile uygulanmıyor” dedi.

Tecridi kırmak için büyük bir siyasi, hukuki ve toplumsal mücadele yürütüldüğünü vurgulayan HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, hukuki anlamdaki taleplerin açık; Kürt meselesindeki muhataplığın net olduğunu belirterek, “Bu meselenin demokratik yol ve yöntemlerle Abdullah Öcalan’ın baş muhattaplığıyla çözülmesi noktasında siyaset yürütüyoruz” diye konuştu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, 9 Ekim 1998’de başlatılan uluslararası komplonun yıl dönümü vesilesiyle ANF’ye konuştu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, komployla amaçlanan hedefin karşısında büyük bir direniş sergilediğini ve büyük oranda boşa çıkardığını belirten Öcalan, “Bu komployla hedeflenen, Ortadoğu, Kürdistan ve Türkiye’de geri dönüşü olmayan bir yoldu. Komploda rolü olan uluslararası güçler amaçlarına ulaşamadı. Ortadoğu’da bu kadar etkin, siyaseti domine eden bir Abdullah Öcalan gerçekliği var. 24 yılı arkasından bırakan büyük bir direnişten bahsediyoruz. Abdullah Öcalan, büyük bir onur direnişi yürütmüştür. Kürt halkının da motivasyon kaynağıdır. 24 yılda başaramadıklarını, 2015’ten şimdiye kadar farklı yöntemlerle; Türk hükümetinin önünü açarak, bazı şeylere izin vererek, göz yumarak başarmak istiyorlar” dedi.

TECRİDE KARŞI HER ALANDA MÜCADELE

Tecridi kırmak için büyük bir siyasi, hukuki ve toplumsal mücadele yürütüldüğünü vurgulayan Öcalan, şöyle devam etti: “Bu ülkede bir adaletsizlik yaşanıyorsa, bir insan dahi haksızlığa uğruyorsa bunu sorumluluğu ve vebali vardır. Adalet Bakanlığı ve Adalet Bakanı kendi döneminde yaşananlardan sorumludur. Şu an göz yumdukları adaletsizlik ve hukuksuzluk için tarih önünde hesap vereceklerdir. Tabii ki biz, Adalet Bakanlığının tecritte ne kadar rol sahibi olduğunu da biliyoruz. Bunu sadece Adalet Bakanlığı ile sınırlayamayız. Saray’da, AKP-MHP eliyle dizayn edilen bir tecrit durumu söz konusudur. İmralı’da Abdullah Öcalan ve üç arkadaşının yaşadığı olumsuzluklardan ya da yaşanacak her türlü negatif durumdan bu yapılar sorumludur.”

CPT’NİN İMRALI HAKKINDA BİLGİ VERMESİ LAZIM

CPT’nin son ziyaretinin önemli olduğunu, ancak orada yaşananların, gözlemlerinin bir yıl sonra açıklanmasının yanlışlığına dikkat çeken Öcalan, şunları ifade etti: “Türkiye’de gündem bir günde değişiyor, üç günde Türkiye’de ne olacağını kestiremiyor. Dolayısıyla CPT’nin, ‘bir yıl sonra gerçekleştirdiğimiz ziyarete dönük, Türkiye’nin izniyle gözlemlerimizi ve verilerimizi açıklarız’ söylemi, Kürt halkı tarafından kabul edilebilir bir durum değildir. Bunu kabul etmiyoruz. Türkiye’nin orada neyi sakladığını, orada ne yaşandığına dönük CPT’nin açıklaması gereken gözlemlerine bir engel olmaması gerekir. Eğer engel oluyorsa demek ki yolunda gitmeyen bazı şeyler vardır. Bu kuşku ve şüphelerin tabii ki üzerinde duracağız. Kimse Türk hükümetinden lütuf beklemiyor, ayrıcalık beklemiyor. Tabii ki, Abdullah Öcalan’ın bulunduğu pozisyon ayrıcalıklı bir pozisyondur. Politik temsiliyet açısından, Kürtler açısından, Ortadoğu halkları açısından önemli bir konumu var. Sözünün ağırlığı olan, paradigmasının etkisi olan bir şahsiyettir. Darbe anayasasına rağmen Abdullah Öcalan oradan doğan haklarından muaf tutulmuştur, düşmanca bir politika söz konusudur. CPT, bunu görmelidir. CPT elbette gözlemlemiştir ama bu gözlemlerini bir an önce kamuoyuyla paylaşması gerekiyor. Bu kadar ucuz yaklaşmamalıdır. Türkiye’nin pervasızlığını raporlaştırması gerekiyor.”

DEVLETİ CİDDİYETE DAVET EDİYORUZ

19 aydır Kürt Halk Önderi ve arkadaşlarından haber alamadıklarını, herhangi bir iletişim sağlanamadığını hatırlatan Öcalan, şöyle konuştu: “Siyasi boyutuyla Abdullah Öcalan’sız ve Abdullah Öcalan’ın tartışıldığı bir süreçten geçiyoruz. Konuşuluyor; felsefesi, partisi, paradigması, Cumhurbaşkanı dahi Abdullah Öcalan’dan bahsediyor ama ortada Abdullah Öcalan’ın söz söyleme hakkı yok. Bunlar siyaseten kabul edeceğimiz şeyler değildir. Devleti ciddiyete davet ediyoruz. Düşmanlık bile yapacaksanız ölçüsü vardır. Şu an Türkiye’de maalesef düşman hukuku bile uygulanmıyor. İmralı’ya rutin gidiş gelişlerin olmasını istiyoruz. Aileler, iki haftada bir, haftada bir gidip görüşme gerçekleştirmeli, Abdullah Öcalan’ın avukatlarından hukuki durumuyla ilgili rutin gidiş gelişlerinin gerçekleşmesi gerekiyor. Bu hukuki anlamdaki taleplerdir. Kürt meselesindeki muhattaplık noktasındaki netliğimiz de ortadadır. Bu meselenin demokratik yol ve yöntemlerle Abdullah Öcalan’ın baş muhattaplığıyla çözülmesi noktasında siyaset yürütüyoruz. Mücadelemiz devam edecektir. Uluslararası komplonun 24. yılında, 9 Ekim’de İstanbul’da olacağız. Bu komployu lanetleyeceğiz.”