'Ölüm orucu, direnişi yükseltme talimatıdır'

Tecridin sona ermesi için başlayan ölüm orucunun kendilerine direnişi yükseltme talimatı olduğunu söyleyen HPG komutanlarından Rohat Amed, "HPG olarak biz de bu doğrultuda hareket edeceğiz" dedi.

HPG Komutanlarından Rohat Amed PKK tarafından ‘Şehitler Ayı’ olarak anılan Mayıs ayına ilişkin ajansımıza değerlendirmede bulundu. 6 Mayıs, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ların idamlarının yıl dönümünde Mayıs ayının ‘Şehitler Ayı’ olarak adlandırılmasının sebeplerine değinen Rohat Amed, "Hem PKK hareketi, hem de Türkiyeli devrimci sol hareketler açısından Mayıs ayında, büyük direniş ve şehadetler yaşanmıştır. 1971’de 12 Mart faşist cuntası dönemin devrimci hareketlerine karşı geliştirildi.

Bu süreçte Türkiye’de sol hareketler çok öndeydi, gençlik hareketinin büyük bir başkaldırısı vardı. Sömürgeci faşist devlet güçleri ve yine komplocu NATO güçleri bunu fark etti ve bu hareketlerin üzerine çok sert biçimde gitti. 1972 6 Mayıs’ında Deniz Gezmişlerin idamları gerçekleşti, yine 18 Mayıs’ta Amed zindanında İbrahim Kaypakkaya işkencede direnerek şehadete ulaştı ve yine Nurhaklarda genç devrimciler faşist Türk ordusuna karşı büyük bir direniş sergileyerek kahramanca şehadete eriştiler" diye konuştu.

DENİZ-MAHİR-İBOLAR APOCU HAREKETİN ÇIKIŞINDA ÇIRA ETKİSİ YARATTI

Mayıs ayında hem devrimci hareketler, hem de bu hareketlerin de etkisiyle onların bir nevi takipçisi olarak öne çıkan Apocu hareketin çok önemli kayıplar verdiğini söyleyen komutan Rohat Amed, "Apocu hareketin çıkışında bu hareketler bir çıra etkisi yarattı. Önder Apo çıkışında bu hareketlerin yanındaydı, onları esas aldı ve takip etti çünkü bu hareketler Türkiye’de sosyalizmin öncülüğünü yapıyorlardı. Önder Apo da bu hareketlerin çizgisinde bir yola çıktı ve Türkiye ile Kürdistan halkları için hem ideolojik hem de örgütsel yeni bir çizgiye ihtiyaç olduğunu gördü.

Bu sürece gelinmeden en çok katledilen, dili, kimliği inkar edilen Kürt halkıydı. Bu da yeni bir kimlik, yeni bir çizgi üzerinden çıkış yapma ihtiyacını açığa çıkardı. Önder Apo, Mahirlerin, Denizlerin anısına bağlılık sözü vermişti bu hareketleri de esas alarak yeni bir çizgide, yeni bir grubu harekete geçirerek yürüttü. Bu esasta yalnız ulusal bir hareket olarak kalmadı, halkların kardeşliğini esas aldı Önder Apo. Başlangıçta arkadaşlıkları, fikirlerini paylaştığı kişiler Haki Karer, Kemal Pir gibi arkadaşlar oldu. Her iki arkadaşımız da aslen Karadenizliydi yani Türkiyeliydiler. Daha başlangıçta yalnız ulusal bir hareket olarak öne çıkmaktan ziyade, enternasyonal bir hareket olarak, Türkiye halkının da özgürlüğünü esas alarak çıkış yaptı" dedi.

'KAYPAKKAYA İLE TİKKO'YU, KARER İLE PKK'Yİ HEDEF ALDILAR'

PKK’nin partileşmeye doğru gittiği süreçte Öcalan'ın ilk arkadaşlarının hedef alındığına değinen Amed devamla şunları belirtti: "İbrahim Kaypakkaya’nın katledildiği gün olan 18 Mayıs’ta Haki Karer arkadaş hedef alındı. Haki Karer arkadaş daha başlangıçtan Önderlikle yola çıkmıştı, halkların kardeşliğini kendisine yol olarak seçmişti ve hem Kürt, hem Laz, hem de Türkiye halklarının birlik olabilmesi temelinde Apocu harekete katılmıştı. Önderliğin adlandırmasıyla onun ‘gizli ruhu’ydu. Bu nedenle katliamcı faşist devlet hareketimize darbe vurabilmek için ilk olarak Önderliğimize en yakın, ‘gizli ruhum’ dediği Haki arkadaşı hedef alarak 18 Mayıs 1977’de şehit etti."

Devletin gerçekleştirdiği katliam günlerinin tesadüf olmadığını, bilinçli bir şekilde tercih edildiğini aktaran Amed, "1 Mayıs’tan Mayıs ayının sonuna kadar; her gün onlarca şehidimiz oldu. 18 Mayıs’ta böyle bir gün. TİKKO öncülerinden İbrahim’in katledildiği gün düşman bunu da hatırlatmak istercesine Haki arkadaşı katlediyor. Bu şekilde mesaj verilmek istendi, ‘Nasıl ki İbo’yu yok ederek TİKKO’yu ortadan kaldırmak istedik, Haki Karer’i yok ederek de PKK hareketini başlamadan bitireceğiz’ mesajı vermek istediler" şeklinde konuştu.

SUİKAST GİRİŞİMİNİN TARİHİ TESADÜF DEĞİL

1996 yılının 6 Mayıs’ında Öcalan'a düzenlenen suikast girişim tarihinin tesadüf olmadığını ifade eden Amed, "1996’da 6 Mayıs Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnanların şehadet yıldönümünde, bomba yüklü bir araçla Önderliğimize suikast girişiminde bulunuldu. Bu günlerin seçilmesi sıradan, rastgele değil, aynı zamanda Önderliğimize karşı devletlerarası komplonun başlangıcıdır. 6 Mayıs 1996’da komplo başlatılıyor ve 1999’da sonuç alınana kadar geliyor.

1 Mayıs 1977 Taksim’de katledilen işçiler, 2 Mayıs 1983’de Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin arkadaşlarımızın Güney Kürdistan’da Kürt işbirlikçi-ihanetçileri tarafından şehit edilmesi, yine 1972 6 Mayıs’ında Denizlerin şehadeti, 18 Mayıs 1973’te İbrahim Kaypakkaya, aynı gün 1977’de Haki Karer arkadaşın ve bir yıl sonra 19 Mayıs’da Halil Çavgun arkadaşın Hilvan’da şehit edilmesi ve yine Amed zindan direnişinde 17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a bağlayan gece Dörtler -Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Necmi Öner ve Mahmud Zengi fedai eylem gerçekleştiriyorlar.

Yine 10 Mayıs’ta İran rejimi tarafından Ferzat Kemanger, Şirin Elemhuli, Xemin Bekes, Ali Haydaryan arkadaşlar idam ediliyor. Bunlar sıradan şeyler değil. Bütün bu şehitlerimizden ötürü Mayıs ayının her günü aslında bizim için direnişi yükseltme, mücadeleyi büyütme nedeni. Bugün sömürgeci Türk devletinin bize karşı sürdürdüğü savaşı daha fazla boşa çıkarma günüdür" diye konuştu.

HPG OLARAK GÖREVİMİZİ YERİNE GETİRECEĞİZ

Öcalan ve Kürt halkının özgürlüğü için önemli bir süreçte olduklarına dikkat çeken Amed, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Özgür ve özerk bir Kürdistan kurma temelinde büyük bir direniş ve mücadele sürmekte. Leyla Güven öncülüğünde başlayan başta zindanlar, Kürdistan’ın her alanı, Avrupa’da binlerce arkadaşımızın katıldığı büyük açlık grevi direnişi devam etmekteyken yine on beş tutsak arkadaşımız ölüm orucu kararı verdi.

Ölüm orucu, bize direniş ve mücadeleyi yükseltme talimatıdır. Mayıs ayı da zaten tümden direnişi emrediyor, biz de bu doğrultuda hareket edeceğiz, üzerimize düşen tüm görevlerin başında olacağız. Bu ay aslında bize tümden direnişi emrediyor, biz de HPG olarak bu doğrultuda hareket edeceğiz.

Kürdistan’ın ve hatta dünyanın neresinde olursak olalım omuzlarımıza yüklenen hem ulusal hem enternasyonal tüm görevlerimizi yerine getireceğiz. Katliamcı faşist AKP-MHP hükümeti bunu iyi bilmeli. Bu dağlarda yalnız tek bir Kürt genci bile kalmış olsa amaçlarını gerçekleştiremeyecekler. Biz de bu temelde bir kez daha tüm devrim şehitlerimize söz veriyoruz, anılarını her zaman yaşatacağız ve onların gerçekleştirmek istedikleri hayallerin peşinde olacağız. Ve bu hayalleri gerçekleştirmek için üzerimize ne düşüyorsa yapacağız."