Ömer Öcalan: Tek muhatap Öcalan’dır

İktidar baskısı ve zulmüyle giderek derinleşen Kürt sorununda neden, sonuç meselesini göz ardı ederek işin içinden çıkılamayacağını söyleyen HDP Milletvekili Ömer Öcalan, "Çözüm konusunda tek muhatap sayın Öcalan’dır" dedi.

HDP Milletvekili Ömer Öcalan, Türkiye’de Kürt sorununun daha da derinleşerek, çıkmaza girdiği uyarısında bulundu. İsmet İnönü tarafından oluşturulan “Şark Islahat Planı”nın, Tayyip Erdoğan tarafından güncel bir şekilde şu an Rojava’da ve Şengal’de işletilmeye çalışıldığına işaret eden Öcalan, HDP’nin yürüyüşünden İmralı tecridine, ulusal birlikten Kürt meselesindeki gidişata kadar son gelişmeleri ANF’ye değerlendirdi.

Özellikle 2015 yılından itibaren HDP’nin barajları yıkıp, Türkiye siyasi tarihine damgasını vurmasıyla birlikte iktidarın ülkeyi bir şiddet sarmalı içine soktuğunu vurgulayan Öcalan, bu şiddet sarmalının sadece askeri anlamda değil, siyasal, ekonomik ve sosyal anlamda ülkenin bütün kodlarıyla oynadığına işaret etti. Bugün bu şiddet sarmalının ve genel bunalımın sözcülüğünü AKP-MHP ittifakının yaptığını belirten Öcalan, bu ittifak içinde Ergenekon'un, Avrasyacı ve 1990’lı yıllarda Kürdistan'da bir çok faili meçhul cinayete, köy yakmalara karışan askeri ve sivil kanat gibi Gladyo tarzı derin yapılanmaların yer aldığına dikkat çekti.

DEVLET TARİHİ YOK SAYARAK KENDİ AKLINA İHANET EDİYOR

Yaklaşık 5 yıldır Türkiye halklarına ve özelde de Kürt halkına yönelik bir zulüm ve sindirme politikasının işletildiğini anımsatan Öcalan, ancak bütün bu sindirme ve zulüm politikalarına rağmen demokratik siyasette ısrar ettiklerini vurguladı. HDP’nin siyaset anlayışının herkesin eşit ve özgür bir biçimde iradesini yansıtabileceği ortamı yaratmayı amaçladığını kaydeden Öcalan, toplumsal sorunların ve özelde de Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesi için hem parlamentoyu, hem de Abdullah Öcalan'ı adres gösterdiklerini belirtti.

Parlamento dışında en makul muhatabın Öcalan olduğunu kaydeden Ömer Öcalan, şöyle konuştu: "Devlet 2012-2015 yılları arasında Sayın Öcalan ile bir çözüm süreci, bir masa oluşturdu; bu her ne kadar sonuca gitmese de Sayın Öcalan en üst seviyede bir muhatap olarak kabul edildi. Devletin şu an bu tarihi yok sayması, görmemesi kendi aklına ihanettir, kendi yaklaşımına ihanettir, halkını da balık hafızalı olarak tanımlamaktır. Biz bu yaklaşımın ve anlayışın yanlış olduğunu söylüyoruz. Sayın Öcalan Kürt sorunundaki tek muhataptır, en makul muhataptır, çözüme en yakın muhataptır."

KİMİNLE SAVAŞIYORSAN ONUNLA BARIŞACAKSIN

40 yıla aşkın bir süredir ülkede orta yoğunluklu bir savaş olduğunu herkes gibi devletin de bildiğini söyleyen Öcalan, milyarca dolar bedeli olan bu savaş nedeniyle binlerce insanın yaşamını yitirdiğini, binlerce insanın ise mülteci ve göçmen konumuna düştüğünü hatırlattı. Bu savaş ve çatışma kimle yapılıyorsa, barışın da onlarla yapılması gerektiğinin altını çizen Öcalan, şöyle konuştu: "Biz HDP olarak bu işi sadece kolaylaştırabiliriz, bu işin önünü açabilir, parlamentoyu işletebilir, siyaset kanallarını en üst seviyede açabiliriz. Ama siz barışı savaştığınız kişilerle yaparsınız; burada muhatabı saptırmamak gerekir.

Yani devletin Kürdistan’da korucu başlarıyla, feodal ilişkilerle kimi irtibatlar geliştirmesini yanlış buluyoruz. Bunlar tamamen Kürt meselesini tasfiye etmeye ve Kürtleri bazı yöntemlerle kendi sistemine entegre etmeye dönüktür. Büyük bir kısmını da bu şekilde entegre etmiştir. Şimdi de tarafsız kalan Kürtlerin bir kısmını kendi sistemine entegre ederek onları iradesi olmayan, düşüncesi olmayan, kendi meşru hakları üzerine gitmeyen bir yola angaje etmeye çalışıyor."

ŞARK ISLAHAT PLANI ROJAVA VE ŞENGAL’DE İŞLETİLİYOR

Kürt meselesi sadece 40 yıldır bir sorun olarak ele alınsa da bunun 100 yıllık bir mesele olduğunu vurgulayan Öcalan, 1920-1923, birinci Meclis’ten, Lozan Antlaşması’ndan itibaren derinleşen bir ilişki ağının söz konusu olduğunu belirtti. Öcalan, İsmet İnönü öncülüğünde oluşturulan “Şark Islahat Planı”nın şu an Tayyip Erdoğan tarafından Rojava'da, Şengal ve Kürdistan’ın dört parçasında da işletilmeye çalıştığına işaret etti.

KÜRTLER ARTIK ULUSLARARASI ALANDA VAR

Bu planlama doğrultusunda Kuzey Kürdistan’ın da bir laboratuvar olarak kullanıldığına dikkat çeken Öcalan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz iradesi, düşüncesi, sözü olan ve toplumda itibarı olan siyasetçilerle, başta da Sayın Öcalan ile bu işin konuşularak çözüleceğine inanıyoruz. HDP de bu noktada üzerine düşen rol ve misyonu yerine getirecektir. Kürt sorunu temel sorundur ve Kürt sorunundan kaynaklı yaşanan birçok sosyal ve ekonomik sorunlar da var. Yaşananlarda neden sonuç meselesini inkar edemeyiz çünkü her gün onlarca Kürt genci yaşamını yitirmektedir ve aynı şekilde Türkiye'deki kolluk kuvvetleri, asker de can kaybı yaşamaktadır.

Şimdi buna gözümüzü kapatarak, başımızı kuma gömerek gerçekliği göz ardı edemeyiz. Bu durumu başka kavramlarla tanımlayarak işin içinden çıkacağını zanneden devlet aklı yanlış bir devlet aklıdır; rasyonel olmayan, sadece milli duygularla angaje ve koordine olan, insanları vatan, millet, Sakarya edebiyatıyla konsolide eden bir devlet gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Şu anda AKP-MHP de bu devlet gerçekliğinin sözcülüğünü yapmaktadır. Bundan kastım, AKP-MHP faşizmi derken doğrudur ama sadece orayla sınırlandırmak çok yanlış sonuçlara götürür.

Devlet, 1990’larda başka bir formatla, 2000’li yıllarda başka bir formatla, şu anda siyasal İslam ve Türk-İslam sentezi ile kendini ifade etmektedir. Kürtleri de ümmet anlayışı adı altında bir potada eriterek kendi öz değerlerinden, kendi ulusal değerlerinden, kendi meşru haklarından uzaklaştırmak istiyorlar. Ancak devlet büyük bir yanılgı içerisinde, Kürtler artık uluslararası alanda politika yapan, sözü olan ve sözü de Rojava'da, Kuzey Kürdistan'da, Güney Kürdistan’da ağır bedeller ödeyerek ortaya çıkan bir halktır."

KÜRTLER ULUSAL BİRLİK BİLİNCİYLE HAREKET EDECEKLER

Bugün Kobanê’den Şengal’e, Maxmûr kampına kadar Kürdistan coğrafyasını bombalamanın kabul edilemez olduğunu vurgulayan Öcalan, Şengal’in ve Kobanê’nin daha önce DAİŞ çeteleri tarafından saldırıya uğradığını hatırlatarak, bitmek bilmeyen bu zulmün Kürtler tarafından mahkum edileceğini kaydetti. Kürtlerin düşünce ve inanç konusunda farklı görüşlere sahip olsalar da ulusal birlik noktasında birlikte hareket edeceklerini kaydeden Öcalan, şöyle konuştu: "Kürtler arasında Êzidî inancı, Alevi inancı, Sünni inancına mensup bir mozaik vardır.

Biz demokrasi şemsiyesi altında ve ulusal değerler noktasında birleşeceğiz ve mücadelemizi vereceğiz. Türkiye on yıllardır Kürdistan coğrafyasını, dağları, taşları, Kandil’i, Maxmur’u bombalıyor. Birleşmiş Milletler'in kontrolü ve güvencesi altındaki bir mülteci kampı olan Maxmur’u acımasızca bombalayıp, sivillerin ölümüne sebebiyet vermesi tarihte kara bir leke olarak yerini alacak. Bu, Kürtlerin ulusal bilinç ve değerler noktasında birlikte hareket etmesine vesile olacaktır."

Türkiye'de Kürt sorununun daha da derinleşerek, çıkmaza girdiği uyarısında bulunan Öcalan, en azında muhatapları varken bu sorunun diyalog ve demokratik yöntemlerle çözülmesi gerektiğini vurguladı.

İMRALI TECRİDİ KÜRT HALKININ ÖFKESİNİ DAHA DA ARTIRIYOR

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik İmralı tecridinin derhal kaldırılması çağrısında bulunan Öcalan, gelinen noktada Türkiye’nin kendi anayasasını çiğnediğini hatırlattı. 1982 darbe anayasasını aratan bir devlet ve ülke gerçekliğiyle karşı karşıya olunduğuna dikkat çeken Öcalan, şunları kaydetti: "1982 Anayasası’nın antidemokratik olduğu konusunda tüm partiler hem fikirdir ama Kürtlere uygulanan zulüm politikasında, lastik gibi nereye çekerseniz oraya giden bir anayasayla karşı karşıyayız.

Bakın, sayın Öcalan bu ülkenin yasalarına bile tabi değildir. Özel bir sistem ve yürütmeyle sayın Öcalan üzerinde büyük bir tecrit uygulanıyor. Biz her defasında söylüyoruz; Türkiye Cumhuriyeti devletinden lütuf da, özel bir ayrıcalık da beklemiyoruz. Sayın Öcalan üzerinde uyguladığınız tecrit, Kürtlerin hafızasına kazınıyor. Bu, kardeşiyle yaptığı 20 dakikalık bir telefon görüşmesiyle geçiştirilecek bir durum değildir. Avukatlarıyla, ya da ailesiyle yaptırılan görüşmeleri kabul etmiyoruz çünkü sayın Öcalan üzerindeki tecrit kendi şahsına değil, Kürt halkına uygulanan bir tecrittir. Bunu kabul etmiyoruz.

Sayın Öcalan’ın fikriyatı, düşüncesi, paradigması Kürdistan’ın en ücra köşesine kadar yayılmıştır. Onun felsefesi her yerde hayat buluyor. Sayın Öcalan'a fiziki olarak tecrit uygulamak, Kürtlerin devlete ve sisteme olan öfkesini daha da artırmaktan başka bir işe yaramaz."

Öcalan, son olarak, hangi baskı ve engelle karşılaşırlarsa karşılaşsınlar HDP'nin demokrasi yürüyüşünü kararlılıkla sürdüreceklerini de vurgulayarak, bu sistemden dışlanan, ötekileştirilenlerle birlikte muhalefet yapmaya, sözlerini söylemeye ve demokratik siyasette de ısrar etmeye devam edeceklerini kaydetti.