ÖHD: Cezaevlerinde katliam ve tecrit var

ÖHD, hasta tutsakların cezaevinde katledildiğine dikkat çekerek, "Tecrit, hak ihlallerine dönük politikalarını sonlandırmaya, hasta mahpusların yaşam ve sağlık hakkını teminat altına almaya çağırıyoruz” dedi.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ve tecride ilişkin Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde açıklama yaptı. Eylemde “Bijî berxwedana zindana” ve “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın” sloganları atıldı. Açıklamayı ÖHD adına avukat Vedat Ece okudu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre 604’ü ağır olmak üzere toplam bin 605 hasta tutsağın olduğunu hatırlatan Ece, cezaevi koşullarının hasta tutsaklar için tehlike oluşturduğunu vurguladı. Ece, Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde cezaevlerindeki baskının ve 2020’deki salgın süreci tedbirleri adı altında getirilen uygulamaların birleşmesiyle cezaevindeki hasta tutsakların yaşam hakkı üzerindeki risklerin daha da arttığına dikkat çekti.

ONLARCA TUTSAK KATLEDİLDİ

Cezaevlerinde 2022’nin başından bu yana 27 tutsağın hastalık nedeniyle ve 28 tutsağın da şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini anımsatan Ece, toplamda 55 tutsağın katledildiğini belirtti. Devletin hak ve özgürlükleri korumak için tedbirler almakla yükümlü olduğunu vurgulayan Ece, “Anayasanın 56’ncı maddesinde herkesin sağlıklı yaşam hakkına sahip olduğu belirtilerek insanların hayatlarını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmelerini sağlamak devlete bir yükümlülük olarak yüklenmiştir. İlgili düzenlemeler kapsamında devlet hapishanelerdeki mahpusların sağlık ve yaşamlarından sorumludur. Mahpusların tedavi ve sağlık hakları önündeki engelleri kaldırarak mahpusların bu haklara erişimini sağlamakla yükümlüdür” ifadelerini kullandı.

ATK'YE TEPKİ

Hasta tutsakların cezaevlerinde yaşadığı sıkıntılardan bahseden Ece, şöyle konuştu: “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna göre hasta mahpusun infazının ertelenmesi için önce savcılığa başvurularak hastaneye sevkinin sağlanması, nihayetinde Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) onayladığı veya hazırladığı rapor sonrasında ise ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hasta mahpusun tahliyesi gerekmektedir. Hastane ve ATK’ye sevkler haftalar ve hatta aylar sürmektedir. Bu uzun sürecin sonunda hastalıkları sağlık kurulu raporlarıyla kesinleşmesine rağmen yüzlerce mahpusla ilgili ATK tarafından ‘hapishanede kalabilir’ şeklinde rapor verilmektedir. ATK siyasi saiklerle hasta mahpusların tahliyesine engel olacak raporlar düzenlemektedir. ATK son zamanlarda siyasi iktidarın hasta mahpuslara dönük düşman politikasının bir aparatı olarak işlev göstermektedir. Hasta mahpuslar ölüm eşiğine gelmeden tahliye edilmemektedir.”


Aysel Tuğluk, Mehmet Emin Özkan ve birçok ağır hasta tutsağın durumuna rağmen “düşmanca politikalarla” tahliye edilmediğini hatırlatan Ece, “Devletin yaşam hakkının korunmasına ilişkin pozitif ve negatif yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu kapsamda öldürmeme, yaşatma sorumluluğunu yerine getirilmediği açıktır” diye konuştu.


Hasta tutukluların yaşam hakkına dönük siyasi iktidarın politikalarını reddettiklerini belirten Ece, yaşam hakkını savunduklarını belirtti. Ece, “Tüm yetkili kurum ve kuruluşları hapishanelerdeki tecrit, hak ihlallerine dönük politikalarını sonlandırmaya,  hasta mahpusların yaşam ve sağlık hakkını teminat altına almaya çağırıyoruz” diye belirtti.