Şahin: AKP-MHP iktidarı bağımlı savunma istiyor-YENİLENDİ

HDP Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Alişan Şahin, baroların yürüyüşüne dikkat çekerek, "İktidar bağımlı savunma istiyor ve kendi kanunlarını ihlal ediyor, polis devleti oluyor" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Alişan Şahin, baroların yürüyüşünü ANF'ye değerlendirdi...

Şahin, yürüyüşün polis tarafından Ankara girişinde engellenmesine tepki göstererek partisinin 15-20 Haziran’da yapmış olduğu yürüyüşü hatırlattı:

“HDP’nin 15-20 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirmiş olduğu ‘Darbeye Karşı Demokrasi’ yürüyüşünde tek adam düzeni, partimizin yürüyüşü karşısında hangi tepkiyi verdiyse muhalif baroların yürüyüşüne de nesnelliğini yitirerek aynı tepkiyi verdi. ‘Savunma Yürüyor’ eylemini gerçekleştiren muhalif baroların başkanlarını Ankara’nın girişinde haklarında hukuken alınmış bir gözaltı kararı bulunmadığı halde fiilen 24 saati aşkın bir süre gözaltında tuttular.

Yargının savunma gücünü temsil eden avukatların eleştiri haklarını sunmalarının engellenmesiyle Türk Ceza Kanunu’nun 119. maddesi ihlal edildi. Ankara Barosu Başkanlığı ‘Savunma Yürüyor’ eylemine ilişkin Ankara Valiliğine bildirimde bulunuldu, valilik tarafından herhangi bir olumsuz cevap alınmadı. Ankara Barosuna veya yürüyüşe katılan baro başkanlarına yürüyüşe izin verilmediğine dair yazılı bir tebliğ de yapılmadı. Buna karşılık, kolluk güçleri tarafından yürüyüş için valilik izni olmadığı bilgisi sözlü olarak ifade edilmiş olup, yazılı herhangi bir belge sunulmadı.”

Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün baro başkanları ve avukatların yürüyüşü ile ilgili yayınladığı bir belgeyi eleştiren Şahin, şunları ifade etti: “Savunmaya ilişkin hadsiz beyanlarda bulunulmuştur. Erkler ayrılığı prensibini halen benimsediğini ve sosyal hukuk devleti olduğunu iddia eden Türkiye Cumhuriyeti’nde; kolluğunun bu ifadeleri tekçi yönetim anlayışını dayatan, devletin her kesim ve her düşünceye eşit mesafede olması gerektiği ilkesini ayaklar altına alan talihsiz bir açıklama oldu.

‘Savunma Yürüyor’ eyleminde, muhalif baro başkanları ve Ankara’da meslektaşlarını karşılamaya gelen avukatların kolluk ile karşı karşıya gelmesine sebep olan bu müdahaleyi hiçbir yasal gerekçeye dayandırma gereğini bile duymadan uygulayan Ankara Valiliği suç işledi. Gerek eleştiri hakkını kullanan ve kilometrelerce yol kat eden muhalif baro başkanları gerekse meslektaşlarını karşılamaya gelen Ankara Barosu avukatlarının; emniyet müdürlüğünün basın açıklamasında iddia ettiği gibi yol kapama, trafiği tehlikeye düşürme eylemlilikleri olmadığı halde; idarenin maddi gerçeklikten uzak bu gerekçenin arkasına sığınmış olması keyfiliğin göstergesidir. Kaldı ki demokratik, sosyal hukuk devletinde gerek Anayasa’nın gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin bir gereği olarak devletin kendisine yönelen eleştiri ve hatta ağır eleştirilere katlanma yükümlülüğü vardır.”

“Savunmanın bu şekilde itibarsız kılınma çabası sadece savunmanın sorunu değildir” diyen Şahin, bir bütün olarak düşünmek gerektiğini belirtti.

Şahin şöyle konuştu: “İktidar kendi dilinden konuşan, kendi görüşünü benimseyen ve kendi talimatlarına eksiksiz uyan bağımlı bir savunma istemektedir. İktidarın bu tekçi anlayışı, sadece savunmaya değil; aynı zamanda bir bütün olarak yargı sistemine bakışının ürünüdür. Fiilen işlevsiz hale getirilmiş olsa da Anayasal sistemimizde yargı bağımsız bir erktir. Bu saldırı bir bütün olarak, iddia makamı olan savcılıkların, karar makamı olan mahkemelerin, kısaca dengesi bozulan yargı sisteminin temel sorunudur.

Yargının bir bütün anlamda itibarsızlaştırılması için yürütülen politikaların önüne geçmek, ancak yargı erkini oluşturan iddia, savunma ve karar organlarının hep birlikte karşı durması ile mümkün olacaktır. Savunmanın bu süreçte göstermiş olduğu direnişe, ancak savcılıkların hukuka uyar iddianame ve mesnetli mütalaalar sunması, karar organlarının tarafsız ve bağımsız kararların altına imza atmasıyla, yargının itibarını sarsma çabalarının önüne geçilebilecektir.”

HDP Hukuk Komisyonu Üyesi Alişan Şahin, Türkiye’nin eşitlik ve nesnellik ilkesini terk ettiğini söyleyerek, yasalarda yapılan değişikliklerin ayrımcı ve ayrıştırıcı olduğunu kaydetti.

Şahin, şunları belirtti: “İnfaz Yasasında yapılan ayrımcı ayrıştırıcı değişiklikler, Avukatlık Kanununda yapılmak istenen seçim sistemi değişiklik tasarıları, avukatlık mesleğine yeni adım atacak olan avukat adaylarının ruhsatlarının gasp edilmesine ilişkin çabalar, barolara açılan soruşturmalar, uygulanmayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları, toplumda yaratılan nefret söylemlerine ilişkin yargının suskun kalma hali ve şu anda ifade edemediğim muhalif düşünen insanların maruz bırakıldığı tüm hak ihlalleri objektif bir göz ve değerlendirmeyle bakıldığında görülmektedir ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti hukuk devleti olma ilkesini terk edip, polis devleti olma yönünde hızla ilerlemektedir.

Toplumda özgürlükçü, bağımsız ve tarafsız, adil bir hukuk düzeni isteyen muhalefetin hak ihlallerine karşı eleştiri haklarını kullandıkları için; soruşturma ve kovuşturma tehdidiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Toplumun baskı ve korkutma ile suskunluğa mecbur bırakıldığı bu ortamda savunmanın bu hukuksuzluğa karşı ses verip eleştiri hakkını kullanması, savunmanın ve avukatlık mesleğinin doğasında var olan muhalifliğin bir gereği ve görevidir.”