Şık: 24 Haziran seçimleri varlık yokluk savaşı

HDP milletvekili adayı Ahmet Şık, 24 Haziran seçimlerinin önemini, “Varlık ve yokluk savaşı” olarak özetledi.

HDP İstanbul 2. bölge, 1. sıra milletvekili adayı Ahmet Şık, AKP’nin parlamento çoğunluğunu kaybetmesinin yolunun HDP’nin barajı aşmasından geçtiğini söyledi. Parlamentoda çoğunluğunu kaybetmiş bir AKP’nin cumhurbaşkanı adayının ise seçimleri kazanma şansı olmadığını söyleyen Şık, Suruç saldırısının planlı olduğunu da vurguladı.

Şık, 7 Haziran’da ortaya çıkan seçim sonuçlarını yine Suruç’taki katliamla provoke eden ve bu ülkedeki müzakere sürecini sona erdirip, savaş konseptini ve dilini devreye sokan AKP’nin şimdi yine Suruç’ta başka bir provokasyon örgütlemeye çalıştığına dikkat çekti. AKP’nin iktidarda kalmak için her türlü hileyi yapacağı uyarısında bulunan Ahmet Şık, Erdoğan’ın kamuoyuna sızan videosundan Suruç saldırısına, AKP’nin FETÖ ile “zoraki nikah”ından seçimlere gündemdeki konuları ANF’ye değerlendirdi.

‘SIZAN VİDEO GEÇMİŞTE YAPILAN HİLENİN ÖRTÜLÜ İTİRAFI’

Erdoğan’ın sosyal medyaya sızan kapalı toplantıda verdiği HDP'yi baraj altında bırakma talimatını değerlendiren Şık, bu videonun bilinen bir şeyi somutlaştırdığını belirtti. Videoya yansıyan konuşmanın geçmişte yapılan hilenin örtülü itirafı olduğuna işaret eden Şık, “O videoda açıktan hilenin tarifi yok ama geçmişte hile yaptıklarını ve bu hilenin aynısının bu seçimlerde de yapılması gerektiğinin örtülü ifadesi var” dedi. HDP’nin özellikle yüzde 12 ve üzerinde oyla barajı geçmesinin, AKP’nin parlamenter çoğunluğu kaybetmesi anlamına geldiğini hatırlatan Şık, bunu bilen iktidarın her türlü hileyi devreye sokmaya çalışacaklarını vurguladı.

Bu videonun sızmasının hemen ardından Suruç’ta meydana gelen, 4 kişinin hayatını kaybettiği ve 8 kişinin yaralandığı saldırıyı yorumlayan Şık, bu saldırının iktidarın ihtiyaç duyduğu provokasyon ortamını sağlamaya yönelik olduğunu belirtti. Şık, şunları kaydetti: “Saldırının birebir talimatla yapıldığını söylemek iddialı olur ama saldırı planlıdır. Çünkü olayın geçmişi birkaç gün öncesine dayanıyor. Saldırı esnaf ile AKP’liler arasında yaşanan bir tartışma sonrasında meydana geliyor. Zaten AKP’li vekil adayı İbrahim Yıldız tefeci olarak bilinen birisiymiş ve bildiği yöntemle dükkanı basıp insanları vurdu, öldürdü. Yaralı olarak hastaneye kaldırılan insanlar da linç edilerek öldürüldü. Ama İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, vurulan ve linç edilen insanları suçlu ilan etti.”

‘KAMERALARIN TAHRİP EDİLMESİ PLANIN KANITI’

Bu olayda kimin suçlu olduğunun AKP Urfa milletvekili aday adayı Hüseyin Şeyhanlıoğlu’nun sosyal medyaya sızan yazışmasında açıkça ortaya çıktığını hatırlatan Şık, “Yazışmasında olayın bir provokasyon olduğuna işaret eden Şeyhanlıoğlu, Suruç saldırısını yeni bir Roboski olarak nitelendirerek, saldırıya uğrayan esnafın HDP’li olduğunu, Erdoğan’ın yanlış yönlendirildiğini, devletin yanlış yaptığını, olayların tefeci olarak bilinen Yıldız’ın hakaretler yağdırmasıyla başladığını açıkça belirtiyor ve suçluların cezalandırılmasını talep ediyor” diye anımsattı. Bu yazışmanın açık bir itiraf niteliği taşıdığını kaydeden Şık, esnafla daha önce husumeti olan İbrahim Yıldız’ın dükkana olay çıkartmaya, kendince ceza kesmeye gittiğini belirtti.

Özellikle hastanede yaşanan linçte, kameraların tahrip edilmesinin saldırının planlı olduğunun göstergesi olarak değerlendiren Şık sözlerini şöyle sürdürdü: “İktidar, 7 Haziran’da ortaya çıkan seçim sonuçlarını yine Suruç’taki katliamla provoke etmişti ve bu ülkedeki müzakere sürecini sona erdirip, savaş konseptini ve dilini devreye sokup, istediği sonucu elde edecek 1 Kasım seçimlerine gitmişti. Şimdi yine Suruç’ta başka bir provokasyon örgütlemeye çalıştılar. Bunun ilk adımını Kandil’e operasyon diyerek yaptılar ama İYİ Parti lideri Meral Akşener ve tabanı dahi bu tuzağa düşmedi. ‘Yoksul çocukların kanını siyaset malzemesi yaptırmayacağız’ diyerek çok serinkanlı bir yaklaşım sergilediler. Suruç’ta da yine başka bir provokasyon zemini aradılar ama o da tutmadı. Seçim gününe kadar her türlü kötülüğü yapabilirler çünkü bunlar bir suç örgütü, bir kötülük örgütü.”

‘ZORAKİ NİKAH’

Yazdığı kitaplarla Fethullah Gülen Cemaati ile AKP’nin işbirliğini irdeleyen Şık, iktidarın FETÖ ile mücadelesinde samimi olup olmadığı sorusuna, Fethullah Gülen’in çete kanadıyla mücadele yapılmadığına dikkat çekti. İktidarın yargısının her şeyiymiş gibi yaptığına işaret eden Şık, “O çeteyle gerçekten bağımsız, tarafsız ve gerçekten hukukun üstünlüğünü rehber edinmiş bir yargıyla mücadele edilirse, o soruşturmanın Fethullah Gülen Cemaati’nden sonraki sanıkları Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarının kendisi olacak” dedi. İkili arasındaki işbirliğini “Zoraki nikah” diye adlandıran Şık, Gülen Cemaati ile AKP’nin çıktığı Milli Görüş arasındaki husumetin geçmişten bu yana sürdüğünü belirtti. Yaşananların bu kavganın bugüne yansıması olduğuna dikkat çeken Şık, “2002 seçimlerinden öncesinden başlayarak ortaya çıkan zoraki nikah, ortak hedefler olarak belirlenen düşmanları yok edildikten sonra devletin bölüşüm savaşında kimin daha çok pay alacağına dair bir çatışmaya, sonra savaşa, ardından da meydan muharebesine döndü. Gelinen noktada da Fethullah Cemaati’nin içinde olduğu bir darbe kalkışması yaşandı” diye konuştu.

‘İKİ KÖTÜDEN BİR DOĞRU ÇIKMAZ’

Darbe girişiminin sadece Fethullah Gülen cemaatine mensup askerler tarafından yapılmadığına dikkat çeken Şık şöyle devam etti: “Benim kanaatimce ortada bir darbe koalisyonu vardı ve planlama yapılırken bu koalisyon dağıldı. MİT’e gidip darbe olacağını ihbar eden binbaşının bütün planlamaları altüst etti. Darbe yapılacağını öğrendikten sonra ise ihtiyaç duydukları kontrollü kaos için o darbeye yol verildiğini düşünüyorum. Bunların hepsinin 15 Temmuz günü ve gecesi yaşandığını düşünüyorum.”

Bu darbenin Reisçi olanlar ve olmayanlar arasından bir ayrışmaya ve tasfiyeye yol açtığını belirten Şık, “Dedi ya bu Allah’ın bir lütfu diye. Gelinen noktada zamanında cemaatle birlikte yaptıkları her şeyi şu an tek başına yapıyorlar. Ama bu bir kötüyü diğer kötüden daha iyi yapmıyor. Sonuç olarak yargısıyla, polisiyle, bürokrasisiyle, siyasetçisiyle hepsi kötü. Kurumsal olarak çürümüşler ve bu çürümüşlüğün içerisinde ikisi de birbirinden kötü. İki kötüden bir doğru çıkmaz” dedi.

‘BU ÜLKE MAFYA İKTİDARINA SON VERECEK’

Son olarak 24 Haziran seçimlerinin önemini “Varlık ve yokluk savaşı” diye özetleyen Şık, bunun hem muhalefet hem de AKP için geçerli olduğuna işaret etti.

“Ben böyle dediğim zaman sol cenah kızıyor ama gerçek bu. Çünkü bu iktidar siyasi bir parti değil; bunlar mafya ve mafyanın işlediği bütün suçları hayata geçirdiler. Dolayısıyla kaybettiklerinde başlarına neler geleceğini çok iyi biliyorlar, o yüzden onlar için bir varlık yokluk savaşı. Eğer Saray rejimi iktidarı yeniden kazanıp yola devam ederse, mevcut tablodan daha karanlık bir kuyuda kalacağız, bu da bizim için bir varlık ve yokluk savaşıdır” diyen Şık umutsuzluğa kapılmama çağrısı yaptı.

AKP’nin parlamentoda çoğunluğu kaybetmesinin yolunun HDP’nin barajı aşmasından geçtiğini vurgulayarak, parlamenter çoğunluğu kaybetmiş bir AKP’nin Cumhurbaşkanı adayının seçim kazanma şansı olmadığını kaydeden Şık, “Bu ülke Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Çerkeziyle, Lazıyla o feraseti gösterecek ve mafya iktidarına son verecek” dedi.