AKP’nin emriyle yaptırımları delen Atilla’ya 15 yıl

AKP’nin İran’a yönelik Amerikan ambargosunu delmek amacıyla kurduğu uluslararası rüşvet ve kara para aklama ağının önemli isimlerinden Hakan Atilla’ya en az 15 yıl hapis cezası istendi.

Kasım-Ocak ayları arasında yapılan ve yaptırımları delme operasyonlarının başındaki isim olan Reza Zarrab’ın da ‘tanık’ olarak dinlendiği New York’taki davanın karar duruşması 11 Nisan’da.

Duruşmaya günler kala savcılık makamı, davanın tutuklu tek sanığı eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’ya en az 15 yıl hapis cezası verilmesini talep etti. Savcılık, Atilla’ya ayrıca 50 bin ila 500 bin dolar arasında para cezası verilmesini istedi.

New York Bölge Mahkemesi Yargıcı Richard Bermann başkanlığında toplanacak mahkeme heyeti, Atilla hakkındaki kararı 11 Nisan’da verecek.

AKP’NİN KİRLİ DOLANDIRICILIK SİSTEMİNİN ÖNEMLİ AYAKLARINDANDI

ABD’de tutuklu bulunan Mehmet Hakan Atilla, Kasım sonu ile Ocak başında yapılan duruşmalar sonunda hakkındaki 6 suçlamadan 5’inde suçlu bulunmuştu. Atilla’ya “ABD Hazine Bakanlığı'nı dolandırmak için kumpas kurma", "Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası'nı (International Emergency Economic Powers Act) delmek için düzen kurma", “bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak için kumpas kurma", "bankacılık sisteminde sahtekarlık yapma", ""kara para aklama" ve "kara para aklamak için kumpas kurma" suçlamaları yöneltilmişti.

Atilla’nın davasında yer alan juri heyeti, “kara para aklama” dışındaki tüm suçlamalardan eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı’nı mahkum etmişti.

AKP’nin yıllarca ‘iş insanı’ diye tanıttığı ve dolandırıcılık ağının başında olan Reza Zarrab, Mart 2016’da tutuklanmıştı. Zarrab, daha sonra Amerikan otoriteleriyle işbirliğine giderek, bildiklerini anlatmak üzere tanık olmuştu. Zarrab, hem eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın hem de davada yargılanan Hakan Atilla’nın ABD yaptırımlarını deldiklerini bildiklerini vurgulamıştı. Ancak Zarrab, Aslan’ın aksine Atilla’ya rüşvet vermediğini söylemişti.

ERDOĞAN’IN EMRİYLE KURULAN YAPTIRIMLARI DELME SİSTEMİ NASIL İŞLİYORDU? 

İran’a yönelik yaptırımlar nedeniyle başvurulan ve AKP hükümetinin yüz milyonlarca dolarlık rüşvet elde ettiği sistem birçok ülke üzerinden işliyordu.

İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) tarafından Türkiye’ye aktarılan petrol ve doğalgazın tüm ödemeleri yaptırımlar nedeniyle doğrudan bu ülkeye yapılamıyordu. Bundan dolayı paralar önce NIOC’un Halkbank’taki hesabında toplanıyordu.

Bu aşamada ise devreye İran’daki Sermayeh Bank’ın döviz alım satımlarını gerçekleştiren şirketi Sermayeh Exchange ile Reza Zarrab’ın kurduğu altın alım-satımı yapan şirketi devreye giriyordu. Sermayeh Exchange, NIOC’tan aldığı ödeme talimatıyla petrol ve doğalgaz paralarını NIOC’un Halkbank hesabından Sermayeh Bank’ın Halkbank’taki hesabına aktarıyordu. 

Fakat bu paraların uluslararası transferinin gerçekleşmesi için ise, Zarrab’ın altın işi yaptığı Safir Altın adlı şirketi devreye konuluyordu. Bu amaçla Sermayeh Bank’ın Halkbank’taki hesabındaki paralar bu sefer de Safir Altın şirketine aktarılıyordu.

Daha sonra Rona adlı bir firma tarafından altınlar tedarik edilirken, Sermayeh Exchange’e ait paravan Tosa Ticaret adlı şirket ise altın karşılığında Denizbank’taki Rona’nın hesabına paraları Türk lirası olarak yatırıyordu.

Zarrab’ın ‘beşinci aşama’ dediği bu aşamada ise, Tosa Ticaret’in aldığı altınları şirketi Royal Holding’e aktarılırken ve bu altınlar ise Dubai’deki Incept adlı şirket tarafından Royal Holding’ten satın alınıyordu. Bu altınlar daha sonra Birleşik Arap Emirlikleri’nde satılarak, dirheme çevriliyor ve son aşamaya geçiliyordu.

Son aşamada ise, Zarrab’ın buradaki Atlantis adlı şirkete aktarılan paralar daha sonra İran’dan yine Türkiye’deki Royal Holding’e verilen talimatlar kapsamında paralar İran’ın uluslararası ödemelerini yapmak üzere ABD’de de şubesi olan bir finansal hizmetler şirketine aktarılıyordu. Böylelikle İran, yaptırımlar nedeniyle doğrudan elde edemediği petrol ve doğalgaz gelirlerini rahatlıkla kullanabiliyordu.