DAD Eşbaşkanı Mustafa Karabudak, cemevleri saldırgana verilen ‘akli dengesi yerinde değil’ raporuyla örtbas edilmek istendiğini söyledi.

Ankara’daki dört Alevi kurumuna 30 Temmuz 2022’de düzenlenen saldırı davasının ilk duruşmasını izleyen Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Eşbaşkanı Mustafa Karabudak, ANF’ye konuştu. İlk günden şikayetçi olmalarına, 5 avukat takip etmesine rağmen 6 ay zarfında hiçbir bilgi ve belgenin kendileriyle paylaşılmadığını belirten Karabudak, “İddianamede kurumumuzun adı dahi geçmemektedir. Taraf olmamıza rağmen iddianameyi ve dava gününü basından öğrendik. O zihniyet mahkeme salonuna da yansıdı. Hakim ve savcı bizleri görmezden geldi, yok saydı. Daha geniş salon ve sanıkların salona getirilmesi talepleri de reddedildi. Oldu bittiye getirilerek sanıkların beraatine ve tutuklanan sanığın tahliyesine karar verilme isteği vardı” dedi. 

RAPORU KABUL EDECEKLERDİ

Sanığın Bilkent Şehir Hastanesi’nde üç hafta kaldığına ve cezai ehliyetinin olmadığına dair bir raporun sunulduğuna dikkat çeken Karabudak, şöyle devam etti: “Raporu, mahkemede onaylayıp olayı meşru bir hale getireceklerdi. Avukatlarımızın müdahalesiyle bu durduruldu. Böylece tekrar tam teşekküllü bir hastanede veya Adli Tıp Kurumu’ndan raporun teyit edilmesi istendi.” 

İKTİDARIN NEFRET DİLİ

Alevilerin, kendi inanç değerlerini, ritüellerini içinde barındıran bir rıza toplumu olduğunu belirten Karabudak, şunları ifade etti: “Selçuklu'da da Osmanlı'da da Cumhuriyet döneminde de iktidarların dize getiremediği, biat ettiremediği bu inanç toplumu her dönem ötekileştirilmiştir. Her dönemde kırım, katliam, sürgün politikalarıyla bu inanç üzerinden baskı kurmaya çalışmışlardır. Alevilere saldırıların temelinde iktidarların kullandığı ötekileştirici nefret dili vardır. Bugün de aynı şekilde bu politika devam etmekte.”

AYNI PROJENİN DEVAMI

Alevilik inancının hala asimile edilmeye çalışıldığını, makbul Alevi yaratılmak istenildiğini vurgulayan DAD Ankara Eşbaşkanı Mustafa Karabudak, şöyle konuştu: “Katliamlarla bitiremedikleri Alevi toplumunu şimdi de devlete yedekleyip asimile etmek gibi bir çabaları var. Devlet, kendince bir makbul Alevi yaratma çabasında. Son olarak bir Alevi diyaneti oluşturdular. Gerçekleştiremedikleri camii-cemevi projesinin bir devamıdır. Aleviler tarafından da karşılığı yoktur. Aleviler, demokratik bir anayasayla eşit yurttaşlık istiyor. Bu topraklarda yaşayan Aleviler, Kürtler, Ermeniler; tüm inançlar, halklar, kimlikler kendi inancıyla, kendi diliyle, kendi benliğiyle yaşamalıdır. Alevilerin isteği bu.”