Ankara’da 1 Eylül mitingi: Barış Hareketinin yaratılması acil görevimizdir

Emek ve Demokrasi Güçleri’nin Ankara’da gerçekleştirdiği mitingde, tüm kesimlerin katılacağı “geniş bir Barış Hareketinin yaratılması demokrat, yurtsever, devrimci, sosyalist tüm güçlerin acil ve yaşamsal görevi” olduğu vurgulandı.

Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, “Emperyalizm Yenilecek Direnen Halklar Kazanacak” şiarıyla Anıtpark’ta 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne ilişkin yüzlerce kişinin katılımıyla miting düzenledi. Mitingin yapılacağı Anıtpark’ın tüm giriş ve çıkışları polis bariyerlerle kapatılırken, alana girmek isteyenler iki arama noktasında geçirildikten sonra alındı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu ve Mehmet Rüştü Tiryaki, Tüm Emekliler Sendikası, Kürdistan Komünist Partisi (KKP), Ankara 78’liler Girişimi, Alınteri, Emek Partisi (EMEP) Devrimci 78’liler Federasyonu, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Aleviler Derneği (DAD) Ankara Tabip Odası (ATO), Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP), Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP), İnsan Hakları Derneği (İHD), Emekçi Hareket Partisi, Ankara Dayanışma Derneği, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Devrimci Parti, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Türkiye İşçi Partisi (TİP) miting alanında yerini aldı.

Kitle alanda sık sık, “Savaşa hayır barış hemen şimdi”, “Yaşasın halkların kardeşliği”,  “Savaşa değil emekçiye bütçe” sloganları attı. 

Program, devrim mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşu ile başladı. Ardından Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından kaleme alınan Türkçe ve Kürtçe hazırlanan ortak basın metni okundu. Basın metnini 10 Ekim Derneği yönetici İhsan Seylan okudu.

SAVAŞ YOKSULLUĞA İTİYOR

Dünya ekonomisinin 2021’de yüzde 4,4 küçülürken, devletlerin silahlanma harcamalarının yüzde 2,6 arttığına dikkat çeken Seylan, askeri harcamaların toplam tutarının 2,1 trilyon doları bulduğunu, öte yandan şu anda dünyada 811 milyon kişinin açlık çektiğini belirtti. Günde 25 bin insanın açlığa bağlı nedenlerle yaşamını yitirdiğini söyleyen Seylan, “2008’den bu yana inişli çıkışlı olarak devam eden ekonomik kriz, emekçileri, ezilenleri ve yoksul halkları derin bir yoksulluk ve sefalete itiyor. Savaşlar ve ekonomik nedenlerle yüz milyonlarca insan hayatta kalabilmek için ülkelerini terk etmek zorunda kalıyor. Kapitalizm, insanları yaşatmayı ve refaha kavuşturmayı değil, öldürmeyi, sakatlamayı, evini barkını terk ettirmeyi ‘yararlı’ ve karlı buluyor. Kapitalizm savaşların ve militarizmin kaynağıdır” dedi. 

İhsan Seylan şöyle devam etti: “200 yıldır tüm dünyanın kanını emen ve dünya halklarına sömürü, sömürgecilik, açlık ve sefaletten başka bir şey vermeyen Batı merkezli emperyalist-kapitalist sistemin savaş örgütü NATO, ‘faaliyet alanı’nı’ Avrupa sınırlarının ötesine, tüm dünyaya doğru genişletiyor. Bugün dünyanın dört bir yanında savaşlar ve silahlı çatışmalar sürüyor. Afrika’dan Latin Amerika’ya, Asya’dan Ortadoğu’ya kadar geniş bir alanda savaşlar yaşanıyor. Özellikle Ukrayna’dan Yemen’e, Suriye’den Libya’ya kadar yakın bölgemizdeki savaşlar ülkemizin emekçilerinin ve halklarının yaşam koşullarını, ekonomik durumu ve genel siyasi ortamı olumsuz etkiliyor. 

Suriye’deki savaşa boylu boyunca dahil olma kararı, sadece AKP’nin tercihi değil, Türkiye tekelci burjuvazisinin, ‘bölgesel güç olma’, ‘ekonomik, politik ve askeri yayılmacılık’ hedef ve yöneliminin bir sonucudur. Rojava ve Başûr Kürt bölgelerine, Kuzey Suriye’deki çeşitli alanlara yönelik sürekli saldırı ve işgaller, kurulan üs ve kontrol noktaları, Libya’daki savaşa dâhil olma, Somali ve Katar’da kurulan askeri üsler, Kıbrıs’ta askeri güç bulundurma ve Ada siyasetine sistematik müdahale, onlarca ülkede uygulanan askeri eğitim programları da aynı yönelimin göstergeleridir. Türkiye sermaye sınıfı AKP’nin yönetiminde kan, gözyaşı ve ölümden beslenerek semiriyor.

 MİLYONLARCA KÜRT YERİNDEN EDİLDİ

 Türkiye’de siyasi iktidarların iç ve dış politikaları zaman içinde ve maddi çıkarlara göre değişiklik gösterebilir. Ama değişmeyen başlıca politika, Kürtlerin gerek ülke sınırları içinde, gerekse komşu ülkelerdeki varlığını, dilini, kültürünü önce mümkünse inkar ve imha etmeye çalışmak; eğer bu yapılamıyorsa siyasi iradelerini kırmak ve siyasi yapılanmalarını ortadan kaldırmaktır. Türkiye egemenlerinin bu ısrarlı ve süreklilik arz eden politikalarının sonucu, onlarca yıldır süregelen çatışma ortamı, on binlerce insanın ölümü ve sakatlanması, milyonlarca Kürt’ün yerinden yurdundan edilmesi, Türkiye halklarının refahı için kullanılabilecek kaynakların savaş uğruna heba edilmesi, bundan dolayı emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının kötüleşmesi, yoksullaşma ve işsizlik, şovenizm zehrinin yayılması, hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alınmasıdır.

İNSANLIK SUÇLARI İŞLENİYOR

Türk devleti, aynı politikanın koşullara uyarlanmış biçimlerini Rojava ve Başûr’da da aynı acımasızlıkla ve fütursuzlukla uyguluyor. Rojava’da kurulan, halkların eşitliğine dayalı, özyönetimci, kadın özgürlükçü, laik siyasal sistem, Türkiye tarafından mutlaka ezilmesi, parçalanması gereken bir hedef olarak görülüyor. Aynı politikanın bir başka versiyonu da Başûr’da, Irak sınırları dahilinde uygulanıyor. Kürt özgürlük hareketinin kontrolündeki bölgelere sürekli askeri harekatlar düzenleniyor. Bu bölgede onlarca kontrol noktası ve üs kurulmuş durumda. Resmi Irak toprakları üzerinde fiili bir işgal alanı oluşturuluyor. Öte yandan bölgedeki savaş ortamının sorumluları olan Türkiye’nin ve diğer bölgesel ve küresel güçlerin çıkar hesapları Kürtlerin yanı sıra Êzidî, Arap, Türkmen, Ermeni, Süryani halklarına yönelik katliam ve sürgün/soysürüm gibi insanlık suçlarına yol açmıştır. 

BARIŞ HAREKETİ’NİN YARATILMASI ACİLDİR

Barış; iş, ekmek, insanca yaşam isteyen emekçilerin, eşitlik ve özgürlük isteyen halkların, Aleviler ve diğer inanç topluluklarının ortak talebidir. Savaşlar ise halklar için yıkım, ölüm, soykırım; emekçiler için yoksulluk, işsizlik, gençlerin yok edilen yaşamları ve karartılan gelecekleridir. Bu nedenle emekçilerin, halkların, inanç topluluklarının, gençlerin, kadınların öznesini oluşturacağı milyonlarca insanın katılacağı geniş bir Barış Hareketinin yaratılması demokrat, yurtsever, devrimci, sosyalist tüm güçlerin acil ve yaşamsal görevidir.  Yoksulluk ve sefalete karşı mücadele için barış, halkların eşitlik ve özgürlüğü için barış, Kürt meselesinin demokratik ve siyasi çözümü için barış, gençlerin geleceğe umutla bakabilmesi için barış erkek şiddeti de dahil şiddet kültürünün geriletilmesi için barış kapitalist sömürüye karşı mücadeleyi yükseltmek için. Barış, hak ve özgürlüklerimizi genişletmek için barış.”

Açıklamanın ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticisi Mahabat Akın, ortak metnin Kürtçesini okudu.

Ardından Grup Gazel sahne aldığı miting, çekilen halaylarla son buldu.