Antalya L Tipi Kapalı Cezaevinde ihlaller arttı

Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi'nde kalan tutukluların yaşam haklarının salgınla ihlal edildiğine dikkat çeken İHD, başta "karantina koğuşları” koşullarının incelenmesini istedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Antalya Şubesi Hukuk Komisyonu, kentte bulunan cezaevlerindeki durumu ve uygulamaları raporlaştırdı. Raporda Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi'nden tahliye edilen Erdoğan Erduran'ın eşi Sıdıka Erduran'ın derneklerine yaptığı başvuruya da yer verildi.

Kanser hastası olan Erduran'ın hastaneye gidiş gelişlerde birden çok riskli kişinin aynı yerde tutulduğu karantina koğuşuna konulduğu bilgisine yer verildi.

Erduran'ın en son C-15 nolu karantina koğuşunda, riskli 28 kişi ile kaldığı ve bu karantinada koronavirüse yakalanarak hastanede tedavi edildiği belirtilen raporda, "Aynı koğuştan 5 kişinin daha Covid testinin pozitif çıktığını bildirmiştir. Daha sonra harici olarak edindiğimiz bilgiye göre, karantina koğuşunda kalan toplam 15 kişi, Covid-19 nedeniyle hastanede tedavi görmüştür. Toplam kaç kişiye virüs bulaştığına, virüs bulaştığı halde hastaneye götürülmeyenler olup olmadığına ilişkin bilgi almamız mümkün olmamıştır” denildi.

Başvurucunun verdiği bilgiler doğrultusunda, karantina altında tutulduktan sonra, normal koğuşlara verilmesi gereken mahpusların tutuldukları ‘karantina’ koşullarının başlı başına bir risk faktörü olmakla kalmayıp, yaşam hakkı ihlali oluşturduğu belirtilen raporda dışarıdan geldikleri zaman izole edilmesi gereken mahpusların hepsinin bir araya konuluyor olduğu bilgisinin mutlaka ve aciliyetle araştırılması gerektiği de vurgulandı.

İHD raporunda, Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi’nin karantina koğuşlarıyla ilgili olarak benzer bilgilerin daha önce de derneklerine ulaştığı kaydedildi.

Raporun devamında şu bilgiler yer aldı: "İsminin verilmesini istemeyen bir sağlık çalışanı, Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yeni tutuklanan ya da cezaevinden muayene için getirilen, hatta Covid-19 testi pozitif çıkan mahpusların, hastanede aynı ‘mahkum koğuşlarında’ yan yana yatırıldığı bilgisini vermişti. ‘Mahkum koğuşu’ adı verilen ve tutuklu ve hükümlülerin yatarak tedavi için kullanılan, özel güvenlikli hastane odaları, mahpus sayısının olağanüstü arttığı son yıllarda, salgın öncesi hasta mahpusların ihtiyacını dahi karşılamaktan uzaktı ve bu yüzden, hasta mahpuslar sevk için bazen aylarca bekletiliyordu. Salgınla birlikte, hasta mahpusların tedavilerinin yapılamadığı ve hastaneye sevklerinin sağlanmadığı konusunda da derneğimize ulaşan çok sayıda yakınma vardı. Salgınla birlikte, gerek yeni tutuklananların Covid-19 testi için, gerekse muayene ve ayakta tedavi için götürülen mahpusların da bu odalara alındığı, yan yana yatırıldığına dair duyumlarımız vardır. Hapishanelerdeki doluluktan kaynaklı olan bu uygulama, doğrudan yaşam hakkı ihlalidir. Mahpusların hem kendilerinin hem de başka mahpusların sağlığının korunması için, tek kişilik izolasyonda bekletilmeleri gerekirken, ‘karantina koğuşu’ adı verilen böylesi bir uygulamaya gidilerek, onlarca riskli mahpus aynı koğuşa doldurulmaktadır."

Salgın gerekçesiyle avukat ve ailelerle açık görüş yaptırılmadığı ve tutukluların dışarıyla temas etme ihtimali olmadığı halde cezaevinde haftada birkaç kez koğuşların aranmasının koronavirüse yakalanma riskini arttırdığına da dikkat çekildi.

Yine fazlasıyla dolu olan koğuşlarda daha önce getirilen banyo ve çamaşır için iki saatlik süre sınırlaması zaten başlı başına sorun iken her mahkûma duş alması ve çamaşır yıkayabilmesi için haftada iki defa 60’ar litre sıcak su kullanma kotası konulduğu kaydedildi.

Soğuk su için de koğuşların ve mahpusların hijyenini riske sokacak şekilde kota konulduğu belirtilen raporda, “Covid-19 ile ilgili tüm tedbirlerin alındığını söylenmekte iken daha önce olmayan su kullanma kotası konulması, tedbirlerinin uygulanması bir yana mahkûmların kişisel hijyenini sağlamalarına dahi engel olmaktadır" denildi.

Raporda, mevcut sorunlara dair ise şu çözüm önerileri sıralandı:

"* Meclis’te grubu bulunan siyasi partiler, hukukçu milletvekilleri ile iletişime geçilerek, TBMM İnsan Hakları, Sağlık ve Adalet Komisyonlarının, Antalya ve mümkünse Türkiye çapında ‘karantina koğuşları’ uygulamasını ve mahpusların karantina koşullarını incelemeli.

* Hastanelerde ‘mahkum koğuşu’ olarak adlandırılan, mahpusların tedavi edildiği odalardaki uygulama ve yoğunluğu incelenmeli.

* Ağır hastaların bu yoğunluk nedeniyle tedavi süreçlerinin nasıl etkilendiği incelenmeli.

* Keyfi arama ve bu yolla mahpusların can güvenliklerinin tehlikeye sokulduğu iddialarının araştırılması.

* Bu konularda kamuoyu duyarlılığının arttırılması amacıyla mecliste soru önergeleri verilmesi, Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlıkları ile iletişime geçilmesi sağlanabilir.

* TTB ile iletişim kurularak, İnsan Hakları Komisyonu tarafından konuyla ilgili inceleme yapılması ve gerekli girişimlerde bulunması talep edilebilir.

* Antalya özelinde, Antalya milletvekilleri bilgilendirilebilir, Antalya ve Alanya C. Başsavcılıklarına ve İl Sağlık Müdürlüğü’ne yazılar yazılarak, bilgilendirilip, müdahale edilmesi talep edilebilir kanaatindeyiz."