Ata: Öcalan’ın özgürlüğü temel talebimizdir

Diyarbakır’da tecride karşı düzenlenecek mitingin önemine vurgu yapan TJA aktivisti Ayla Akat Ata, Öcalan’ın özgürlüğünün bir an önce gerçekleşmesinin temel talepleri olduğunun altını çizdi.

Özgür Kadın Hareketi (TJA) ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi öncülüğünde yarın “Tecrit kaybedecek, özgürlük kazanacak” sloganıyla yapılacak mitingin hazırlıkları tamamladı. İstasyon Meydanı’nda yapılacak miting için kent merkezinde ve ilçelerde sokak sokak çalışma yürüten kadınlar, yarın binlerle sokağa çıkmaya hazırlanıyor. Kürt siyasetinin önemli isimlerinden ve Ahmet Türk ile birlikte 3 Ocak 2013’te PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşen ilk siyasetçi olan TJA Aktivisti Ayla Akat Ata, İmralı tecridini ve yarın yapacak mitinge ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

‘HALK ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İSTİYOR’

Kamuoyunda çözüm süreci olarak anılan dönemin en kritik görüşmesine katılan Ata, gelinen aşamanın ayak seslerini çokça gördüklerini söyledi. Öcalan’ın en son 11 Eylül 2016’da kardeşiyle yarım saat kadar görüşebildiği İmralı’daki sistemin Türkiye’de eşi benzeri olmadığına dikkat çeken Ata, hiçbir cezaeviyle kıyaslanamayacak uygulamaların burada 18 yıldır aralıksız sürdürüldüğünü dile getirdi. Öcalan’ın sıradan bir hükümlü olmadığını, mevcut hükümetlerin de buna göre hukuk sistemiyle ve evrensel insan hakları hukukunda bile açıklanamayacak bir infaz pratiğine girdiği değerlendirmesi yapan Ata, halkın çok ciddi bir şekilde Öcalan’ın özgürlüğünü talep ettiğinin altını çizdi.

‘HÜKÜMETİN ADIM ATMAMASI ÇATIŞMALARI YÜKSELTTİ’

Bunun karşısında hükümetin 3 Ocak 2013’te kendisinin de içinde bulunduğu siyasi heyeti İmralı Cezaevi’ne göndererek başlattığı bir süreç olduğunu hatırlatan Ata, “Bu sürecin başında Sayın Öcalan, hükümete çözüm iradesi olup olmadığını sormuş ve hükümet de buna ‘evet’ cevabı vermişti. Bu süreç başladı ama uzun süreye yayılan pratiksizlik, demokratik adım atmakta imtina eden bir durum söz konusu oldu. Beraberinde de dünya örneklerinde görüldüğü gibi çatışma süreçleri tekrar başladığında geçmişi aşan bir çatışma seyri söz konu oldu” dedi.

‘ÖCALAN HALK ÖNDERİDİR’

Türkiye geneline yayınlan OHAL sürecine de değinen Ata, Öcalan’ın OHAL’i doğuran darbe sürecinin bile Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklı doğduğu konusunda tespitleri olduğunu hatırlattı. İmralı Cezaevi’nin herhangi bir cezaevi olmadığını ve Öcalan’ın da herhangi bir tutuklu olmadığını dile getiren Ata, “Hükümet bunun farkında. Özellikle 2013’te attığı bir adım vardı. Ama 2015 Nisan’ından bu yana herhangi bir haber alınamıyor, aile ve avukat görüşü yapılamıyor. Son aylarda sosyal medya aracılığı ile yayılan bir bilgi var. Tabii toplumsal bir gerçekliktir ki Sayın Öcalan bir halk önderidir. PKK lideri olmasının dışında bir halk önderidir. Bu sıfat kendisine halk tarafından verilmiştir. Halk Sayın Öcalan’ı önderi olarak görüyor. Haliyle sosyal medya aracılığıyla bilinçli ya da bilinçsiz yayılan bilgiler konusunda halk kendisinde haber alma, sağlığı, güvenliği ve özgürlüğü konusunda var olan kaygıların giderilmesi için hükümetin ilgili bir heyeti ya da ailesini adaya göndererek ziyaret etmesine izin vermesi konusunda bir talebi var. Bu talep hükümet tarafından karşılanır mı? Bu hükümetin tasarrufunda olan bir şey değil. Hükümlü olarak kendisinin hakkıdır. Şuan bir hukuksuzluk içerisindedirler. Hukuk çiğnenmektedir” diye konuştu.

‘DARBECİLERİN AMACINA ZEMİN OLUŞTURULUYOR’

Hükümet tarafından Öcalan’ın sağlık ve güvenliği konusunda herhangi bir açıklama yapılmadığını dile getiren Ata, “Darbe girişiminin ardından hükümetin kendisi darbecilerin adaya da bir müdahalesinin olabileceğini ifade ettiler. Şunu sormak lazım. Neden darbeciler adaya gider? Ülkede bir kaos ortamı yaratmak, iç savaş çıkarmak, halkları karşı karşıya getirerek birbirine kırdırtmak amaçlı olabilir. Şimdi bu noktada hükümetin ilgili çevreleri kamuoyuna açıklama yapması gerekiyordu. Ya da adaya ailesinden birinin gidişine izin verip en azından mevcut sağlık konusunda toplumun bilgi sahibi olmasının kanalını açması gerekirdi. Ama şimdi tecrit koşullarını ağırlaştırarak ve belki de darbecilerin gerçekleştirmek istediği amaç bu pratikle zemin buluyor” vurgusu yaptı.

‘KADINLAR ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İSTİYOR’

Kadınların Öcalan için sessiz kalmadığını ifade eden Ata, Öcalan’ın özgürlüğü talebini yıllardır en üst perdeden dile getirdiklerini kaydetti. Öcalan’ın halk önderi olarak bu rolünü oynayabilmesi için güvenliğinin, özgürlüğünün ve sağlık koşullarının sağlanması gerektiğinin altını çizen Ata, “Bu gün biz ‘Tecrit kaybedecek özgürlük kazanacak‘ diyoruz. Tabii ki de tecridin ortadan kalkması önemli bir adımdır. Ama asıl olan müzakereye dönüşmeyen diyalog sürecinin yeniden başlayarak müzakereye evrilmesi ve beraberinde atılması gereken demokratik adımların bir an önce atılmasıdır. Hükümetten ve ilgili çevrelerden beklenen budur. Ama aynı zamanda halkın ortaya koymuş olduğu bir irade vardır ki bu irade tartışılmazdır. Bir miting düzenleyeceğiz. Tabii ki de sözümüzü söyleyeceğiz. OHAL koşullarında halkımızla bu buluşmayı gerçekleştireceğiz. Ama asıl olan Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu demokratik ulus projesi 2015 Haziran ve Kasım ayında halktan onay görmüştür ve Diyarbakır’da 10 insandan 8’i bir arada eşit, özgür yaşam ve demokratik ulus demiştir. Önemli olan budur. Miting alanlarına taşınması gereken budur. Sayın Öcalan 6 metrekarelik bir alanda ağır tecrit koşulları altında yıllardır direniyor. Aynı zamanda bu fikirler İmralı Cezaevi’nden halka ulaştı ve siyasal anlamda yaşam buldu. Türkiye halklarıyla buluşan bu fikir seçim barajını anlamsızlaştırdı” diye konuştu.

MİTİNGE DAVET

Tecride karşı yarın Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenleyecekleri mitinge değinen Ata, şöyle konuştu: “Bu mitingi gerçekleştiriyor olmanın bizim için anlamı büyüktür. Sesimizi ve sözümüzü kitlesel olarak veriyor olmanın önemi büyüktür. Ama asıl olan ortada Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü talep eden milyonlar vardır. Bu sınırları aşmıştır. Bu gün Avrupa’daki diasporadan tutalım Avusturalya’ya kadar eylemler yapılıp Sayın Öcalan’ın özgürlüğü talep edilmektedir. Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu demokratik ulus projesi bu gün Suriye’de yaşam bulmuş. Halkların, etnik kimliklerin, dinlerin bir arada eşit özgür yaşamı inşa süreci başlamıştır. Bunun yaşandığı bir dünyada hala bu gerçekliğe sırtını dönmek kör sağır ve dilsizi oynamak mevcut hükümetlere kaybettirecektir. ‘Bölünecekler parçalanacaklar’ diyen siyasi partiler kendileri parçalandılar. Kürt sorunu öyle bir sorun ki çözmeyeni çözülmesini beraberinde getiriyor. Kadınlar olarak mevcut siyasi akla da şunu söylüyoruz. Bir çözüm vardır bizler buna inanıyoruz. Çözüm beraberinde tabii ki toplumsal barışı getirecek, bunu arzuluyoruz. Ama bu çözüm bedel ödemeyi gerektiren bir çözüm aynı zamanda. Şiddet ortamını bir an önce sonlandırmak, çözümünü bulmak ve toplumsal barışı sağlamak yerine hala şiddette ısrar eden bir yaklaşım söz konusudur. Buna karşı da halkımız direnişini ortaya koyuyor. Çözümün tarafı olduğu için de halkımız bir miting gerçekleştiriyor. Kadınlar da bunun öncülüğünü yapıyor. Mitingimizi yaptıktan sonra bu süreç bitmeyecektir. Sayın Öcalan’ın sağlığı, güvenliği ve özgürlüğü konusunda sonuç alana kadar bu süreç sona ermeyecek, eylemlerimiz bitmeyecek.”

‘7’DEN 70’E MİTİNG ALANINA’

Mitingin çok anlamlı ve önemli olduğunun altını çizen Ata, son olarak şu çağrıyı yaptı: “Biz özgürlüğün kazanacağına inanıyoruz. Tecridin kalkması Sayın Öcalan’ın sağlık ve güvenlik koşullarının sağlanması, özgürlüğünü talep eden halk gerçekliği vardır. Özgürlüğünün bir an önce gerçekleşmesi, diyalogun müzakereye evrilmesi ve sürecin devam etmesi halkımızın talebidir. Bu sürecin en büyük getirisi halkımızın acıyı güce dönüştüren özgürlük iradesidir. Bu miting de bunun vesilesi olacaktır. Cumartesi günü İstasyon Meydanı’nda saat 12’de başlayacak mitingimiz. Her miting bizim için bir irade beyanıdır. Bu irade beyanının en güçlü şekilde açığa çıkması için biz halkımızı 7’den 70’e miting alanına davet ediyoruz. Biz sözümüzü söylerken halktan güç alıyoruz. Hep beraber taleplerimizi söylemek için miting alanına herkesi bekliyoruz.”