Atilla’ya 32 ay hapis; esas roldekiler başkaları

AKP’nin İran’la kirli para ilişkilerinin odağındaki isimlerden eski Halkbank Genel Müdürü Mehmet Hakan Atilla, New York’taki mahkemede 32 ay hapis cezasına çarptırıldı.

İran’a yönelik yaptırımları delmek amacıyla Türkiye üzerinden yürütülen para transferlerini yürüten Reza Zarrab’ın yargılandığı davada tanık olması ardından tek tutuklu sanık Mehmet Hakan Atilla, suçlu bulunmuştu.

New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde yargılanan ve jüri heyetinin kendisine yönelik 6 suçlamadan beşinde suçlu bulduğu Mehmet Hakan Atilla’ya verilecek hapis cezası kesinleşti.

Atilla’nın alacağı cezayla ilgili bugünkü karar duruşmasında 32 hapis cezası verildi. Atilla’nın hapiste olduğu süre de gözönünde bulundurulacak ve bu cezadan düşülecek.

ÖNEMSİZ BİR ROL OYNAMIŞ!

Normal şartlarda savcılık, verilecek cezanın 105 yıla kadar olabileceğini söylemişti.

ABD’de tutuklu bulunan Mehmet Hakan Atilla, geçtiğimiz yılın Kasım sonu ile bu yılın Ocak ayı başında yapılan duruşmalar sonunda hakkındaki 6 suçlamadan 5’inde suçlu bulunmuştu. Atilla’ya “ABD Hazine Bakanlığı'nı dolandırmak için kumpas kurma", "Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası'nı (International Emergency Economic Powers Act) delmek için düzen kurma", “bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak için kumpas kurma", "bankacılık sisteminde sahtekarlık yapma", ""kara para aklama" ve "kara para aklamak için kumpas kurma" suçlamaları yöneltilmişti.

Atilla’nın davasında yer alan juri heyeti, “kara para aklama” dışındaki tüm suçlamalardan eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı’nı mahkum etmişti

ESAS ADAMLAR ZARRAB, ASLAN VE ÇAĞLAYAN

Mahkeme hakimi Richard Berman’ın, Atilla’nın Halkbank ve diğer bankaların içerisinde olduğu dolandırıcılık sistemindeki rolünün ‘önemsiz bir rol’ üstlendiğini savunması dikkat çekti. Böylelikle dolandırıcılık ve rüşvet sisteminin başındaki isim olan Reza Zarrab ile on milyonlarca dolarlık rüşvet aldığı belirlenen eski AKP’li Bakan Zafer Çağlayan’ın daha önemli oldukları kabul edilmiş oldu.

Halkbank içerisinde ise esas rolü eski Genel Müdür Süleyman Aslan’ın oynadığı kabul edilmiş ve dava iddianamesine eklenmesine karar verilmişti.

Mahkeme hakimi, Atilla’nın ifadelerinde birçok kez yalan söylediğini de örnekleriyle ortaya koydu.

ZARRAB GİBİ O DA KENDİ AYAĞIYLA ABD’YE GİTTİ

AKP’nin yıllarca ‘iş insanı’ diye tanıttığı ve dolandırıcılık ağının başında olan Reza Zarrab, Mart 2016’da tutuklanmıştı. Zarrab, daha sonra Amerikan otoriteleriyle işbirliğine giderek, bildiklerini anlatmak üzere tanık olmuştu. Zarrab, hem eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın hem de davada yargılanan Hakan Atilla’nın ABD yaptırımlarını deldiklerini bildiklerini vurgulamıştı. Ancak Zarrab, Aslan’ın aksine Atilla’ya rüşvet vermediğini söylemişti.

Atilla da Zarrab’dan bir yıl sonra bizzat ABD’ye gitmiş ve tutuklanmıştı.

ERDOĞAN’IN EMRİYLE KURULAN YAPTIRIMLARI DELME SİSTEMİ NASIL İŞLİYORDU? 

İran’a yönelik yaptırımlar nedeniyle başvurulan ve AKP hükümetinin yüz milyonlarca dolarlık rüşvet elde ettiği sistem birçok ülke üzerinden işliyordu.

İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) tarafından Türkiye’ye aktarılan petrol ve doğalgazın tüm ödemeleri yaptırımlar nedeniyle doğrudan bu ülkeye yapılamıyordu. Bundan dolayı paralar önce NIOC’un Halkbank’taki hesabında toplanıyordu.

Bu aşamada ise devreye İran’daki Sermayeh Bank’ın döviz alım satımlarını gerçekleştiren şirketi Sermayeh Exchange ile Reza Zarrab’ın kurduğu altın alım-satımı yapan şirketi devreye giriyordu. Sermayeh Exchange, NIOC’tan aldığı ödeme talimatıyla petrol ve doğalgaz paralarını NIOC’un Halkbank hesabından Sermayeh Bank’ın Halkbank’taki hesabına aktarıyordu. 

Fakat bu paraların uluslararası transferinin gerçekleşmesi için ise, Zarrab’ın altın işi yaptığı Safir Altın adlı şirketi devreye konuluyordu. Bu amaçla Sermayeh Bank’ın Halkbank’taki hesabındaki paralar bu sefer de Safir Altın şirketine aktarılıyordu.

Daha sonra Rona adlı bir firma tarafından altınlar tedarik edilirken, Sermayeh Exchange’e ait paravan Tosa Ticaret adlı şirket ise altın karşılığında Denizbank’taki Rona’nın hesabına paraları Türk lirası olarak yatırıyordu.

Zarrab’ın ‘beşinci aşama’ dediği bu aşamada ise, Tosa Ticaret’in aldığı altınları şirketi Royal Holding’e aktarılırken ve bu altınlar ise Dubai’deki Incept adlı şirket tarafından Royal Holding’ten satın alınıyordu. Bu altınlar daha sonra Birleşik Arap Em

Son aşamada ise, Zarrab’ın buradaki Atlantis adlı şirkete aktarılan paralar daha sonra İran’dan yine Türkiye’deki Royal Holding’e verilen talimatlar kapsamında paralar İran’ın uluslararası ödemelerini yapmak üzere ABD’de de şubesi olan bir finansal hizmetler şirketine aktarılıyordu. Böylelikle İran, yaptırımlar nedeniyle doğrudan elde edemediği petrol ve doğalgaz gelirlerini rahatlıkla kullanabiliyordu.