Av. Özen: 250 bin kadın oy kullanamayacak

Av. Şivan Cemil Özen, sandık birleştirme kararını ‘hukuk skandalı’ olarak nitelendirerek, “Bu karar, kadın sığınma evlerine yansımamıştır. 250 bin kadın sığınma evlerindeki kadınlar oy kullanamayacak'' dedi.

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), 24 Haziran seçimlerine ilişkin ‘seçim güvenliği’ bahanesiyle aldığı sandıkları birleştirme ve taşıma kararının, özellikle Kürdistan kentlerinde uygulanması ciddi tepkiye neden olmuştu. Kürt oylarının önünü kesmek için atılan bu adıma, Halkların Demokratik Partisi (HDP) itiraz etmişti.

DBP Hukuk Komisyonu Üyesi, Av. Şivan Cemil Özen, YSK’nin aldığı bu kararın nedenlerini ve ortaya çıkaracağı sonuçları ANF’ye anlattı.

SÖZDE ‘GÜVENLİK SORUNU’

Av. Özen, şunları kaydetti: “Valiliklerin almış olduğu bu kararlar, öğrendiğimiz kadarıyla güvenlik sorunudur. YSK 19 il bazında birçok seçmenin, yani tahminen 300 bine yakın seçmenin bulunmuş oldukları sandıkları güvenlik gerekçesiyle taşımış durumda. Tabii bu husus birçok açıdan hukuki tanımlamayı bir kenara bırakmakla beraber iktidarın keyfi tutum davranışlarını ortaya koyar. Hukuk devleti ilkesinde bir iktidarın yapmış olduğu işlemler büyük zarara neden olacaksa ya da toplumsal anlamda karışıklığa meydan verecekse veya hiçbir şekilde bir sorun çıkarmasa dahi, hükûmetin almış olduğu tüm kararların hukuki bir dayanağının olması gerekmektedir.”

TAŞINAN 300 BİN SEÇMEN

Özellikle ‘güvenlik’ gerekçesiyle ifade edilen sandık taşıma ve birleştirme durumunun halihazırda halen yapılmakta olduğunu söyleyen Av. Özen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Beş kilometrelik bir sandık taşıma ya da birleştirme kararının propaganda sürecinden öncesinde yapılması gerekmektedir. Bu çok net şekilde yasalara aykırıdır. Türkiye’de yaşayan her yurttaşın güvenliğini sağlamak şu an ki hükûmetin, iktidarın bürokrasi, demokrasi temelinde görevi ve sorumluluğudur. Buna dikkatle bakma gerekir. Bürokrasinin keyfi tutum ve davranışları ve OHAL döneminde olmamızda bir nebze gerekçe sayılmasıyla beraber iktidarın tutum ve davranışlarına ekmek üzerine bal sürmesiyle eşdeğerdir. 300 bin seçmenin çok büyük bir etkisi olacağı aşikardır. Güvenlikten kasıtları bölgede yaşayan yurttaşların güvenliğini sağlamak ve oy kullanma hakkını kolaylaştırma niyetinde olması gerekirken, almış oldukları bu karar, tamamen kullandırmamaya yöneliktir.”

‘HUKUKSAL MANTIĞI YOK’

Söz konusu bu kararı ‘hukuk skandalı’ olarak değerlendiren Av. Özen, şu vurguları yaptı: “Bu kararı güvenlik gerekçesine bağlamak hukuki bir ayıptır. 1 Kasım 2015 seçimlerinde olduğu gibi bölgede yaşanan çatışmalı ve gergin sürece rağmen o dönemde herhangi bir şekilde YSK‘ye veya il seçim kuruluna herhangi bir baskı veya seçmenin iradesini sakatlayacak hukuki anlamda bir olayın yaşanmadığı dikkate alındığında, bu güvenlik gerekçesi ibaresinin hukuksal boyutu yoktur. Bu, seçimlere gölge düşürmektir. Seçmenin iradesini sandığa yansıtmasına engel olma amacı taşımaktadır. Seçmenin, iradesini sandığa tamamen yansıtması gerekir. Sandık taşıma ve birleştirme kararının alındığı 19 il tamamen Kürtlerin yaşadığı bölgelerdir. Kürtlerin yaşadığı bölgelerde sandık taşıma işleminin temel nedeni HDP’yi baraj altına çekmekle eşdeğerdir.”

Av. Özen, “Güvenlik zafiyetinin söz konusu olabilmesi için, idare hukukunda herkes çok iyi bilir ki, valiliklere yada il seçim kurullarına özellikle muhtarların bu yönde talebinin olması gerekir. OHAL döneminden kaynaklı olarak yaratmış oldukları birleştirme hususu ve düşüncesi, hukuk devleti ilkesine aykırıdır" diye belirtti.

‘250 BİN KADIN OY KULLANAMAYACAK’

Kadın sığınma evlerinde 250 bin seçmen bulunduğu ve sığınma evlerinde yaşayan kadınların maalesef güvenlik gerekçesiyle oy kullanamayacakları bilgisini veren Av. Özen, şunları paylaştı: “İllerde taşınan sandıklar, kadın sığınma evlerine taşınmamıştır. Bu duyarlılık kadın sığınma evlerine yansımamıştır. Bu husus göz ardı ediliyor. Bu seçim, tek adam rejimini yıkmak için araç olan bir seçimdir. Demokratik Bölgeler Parti (DBP) Hukuk Komisyonu olarak yapmış olduğumuz çalışmalar ve görüşmeler kapsamında seçmen ile görüşmemizde edindiğimiz izlenimlerimiz, iradelerin sandığa yansıyacağı ve baraj gibi bir sorunumuzun olmadığıdır. Bu nettir. Kürt seçmeni demokrasiye olan inancı ve eşit haklara sahip olma noktasında 24 Haziran’da sandıkta rengini belirtecektir.”

‘SEÇMENLER OY SAYIM SÜRECİNİ İZLEYEBİLİRLER’

Seçmenlerin oy kullanırken dikkat etmeleri gereken noktalara da değinen Av. Özen, şunları belirtti: “Seçmenler oy kullanma gününde önce en yakın nüfus müdürlüğüne giderek, kimlik, pasaport veya ehliyetlerindeki fotoğrafları yıpranmış ise yenisini çıkarmaları lazım. Ayrıca, oy kullanan vatandaşlarımız oy kullanma işlemini engellememek kaydıyla süreci izleyebilirler. Hatta ve hatta seçmenler sandıktaki oy sayımını bizatihi izleyebilirler. Genç seçmenlerin tamamının, oy kullandıktan sonra bulundukları okullarda, müşahit olmaları gerekir. Bu olmasa bile ilçelerde gerçekleşecek olan sandık birleştirmelerini herkesin beklemesi lazım. En önemli hususlardan biri de şudur, sandıktaki görevlilerin oy kullanma işlemi bittikten sonra tutanakları imzalaması gerekir. Sakın ve kesinlikle oy kullanımı bitmeden, en başından veya ortalarda imzalamasınlar. Bu hataya düşmemek gerekir. Sayım tutanaklarının birkaçını da sandık başkanından alabilirler.”

MÜHÜRSÜZ OY PUSULALARI

Av. Şivan Cemil Özen, sandıkların başkanları veya üyelerinin seçmenlerin hakkı olan bir davranışlarına itiraz etmeleri durumunda, seçmenlerin mutlaka tutanak tutturmaları gerektiğinin altını çizerek, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Seçmenler, oy sayımı yapıldığı sırada izlemek istediğini söyleyebilir ve bunun da onların anayasal hakkı olduğunu tutanak altına almalıdır. Karşılaştıkları herhangi bir sorunda kendi aralarında tutanak tutarak, sandık üyelerine de imzalatarak belgelemeleri mümkündür. Tüm bunlarla beraber, çok önemli olan başka bir tehlike de, mühürsüz oy pusulalarıdır. Seçmenler, oy kullandıkları sırada mutlaka mühürlerini basacakları pusulanın il veya ilçe seçim kurulları tarafından mühürlenip mühürlenmediklerine baksınlar. Eğer mühürsüz ise sandık üyelerine bunu söylemeleri ve pusulaya oylarını kullanmamaları gerekir. Buna kesinlikle dikkat edilmelidir. Çünkü mühürsüz oy pusulaları demek, oyların çalınacağı anlamına geliyor demektir.”