Avrupa’daki Kürdistani parti ve kurumlardan gasba tepki

AKP/MHP’nin HDP’li belediyeleri gasp etmesine tepki gösteren Avrupa’daki Kürdistani parti ve kurumlar, “Sömürgeci faşist Türk devletinin halkımızın iradesini gasbına karşı hep birlikte baş kaldıralım” dedi.

Yazılı bir açıklama yapan Avrupa’daki Kürdistani parti ve kurumlar, AKP/MHP’nin HDP’li 5 belediyeyi gasp etmesini kınadı.

Avrupa’daki Kürdistani parti ve kurumların açıklaması şöyle: “Kürt düşmanı sömürgeci faşist Türk devleti, Kürdistan parçalarındaki askeri saldırılarını yoğun biçimde sürdürüyor. Bakur’da, Başur’da, Rojava’da dağı taşı bombalıyor; her gün kadın yaşlı ve çocuk demeden insanlarımızı katlediyor; Kürdistan doğasını tahrip ediyor.

AKP-MHP yönetimindeki faşist Türk rejimi kaynakları tüketen savaş bütçesi, sermaye transferi zorbalığı, derin ekonomik kriz, işsizlik, gelir adetsizliği, çarpık sağlık sistemi yanı sıra salgınla mücadele adı altında daha da artırdığı faşist uygulamalarıyla tüm Türkiye’yi zindana, Kürdistan’ı ise cehenneme çeviriyor.

Sömürgeci Türk rejimi Başur’dan sonra Rojava’da da halkımızın önemli kazanımlar elde etmesi ve demokratik özerk yönetimini kurmasını kendi ‘bekası’ için tehdit olarak görmüş; Başur’da ve Rojava’da halkımızın üzerine önce IŞİD çetelerini sürmüş, bunlar vasıtasıyla kentlerimizi, köylerimizi yakıp yıkmıştır, kadın ve çocuklarımızı kaçırtıp köle pazarlarında sattırmış, katliamlar gerçekleştirmiş ama istediği sonuçlara ulaşmamıştı. IŞİD’i ve öteki çeteleri hem Rojava’da hem Başur’da yenilgiye uğratan halkımız tüm dünyanın sempatisini kazanmış; Kürt ve Kürdistan gerçeği net biçimde uluslararası kamuoyunun önünde sergilenmiş; 100 yıllık Sykes-Picot anlaşması gibi Kürdistan’ı parçalayıp sömürgeci devletlerin boyunduruğuna veren ipliği pazara çıkmıştı. İşte bu noktada Türk devleti bizzat kendisi harekete geçti. 2016, 2018, 2019’da parça parça Rojava’nın kilit noktalarını işgal etti; 12 bin kilometrekareden fazla Rojava toprağını zapt etti. Buralarda kendi sömürgeci rejimini kurdu, bu toprakları resmen değilse de fiilen ilhak etti. Halkımızdan binlerce insanı yurdundan sürdü, geride kalanları ise her gün katlederek, çetelerle ve kendi askerleriyle taciz ederek yerlerinden sürmeye çalışıyor.

‘ON BİNLERCE İNSANIMIZ HAPSE ATILDI’

Sömürgeci faşist TC devletini paniğe uğratan diğer bir gelişme 2015 Haziran genel seçimlerinde ortaya çıkan seçim sonuçlarıydı. Bu seçim sonuçları karşısında şaşkına dönen faşist TC rejimi seçimleri derhal iptal etti; Suruç, Ankara katliamlarını tertipleyip terör ve şiddeti tırmandırarak, yoğun baskı ve hile ortamında 1 Kasım seçimlerini düzenledi. Ardından 2016’da sahte 15 Temmuz askeri darbe senaryosuyla kendi gerçek darbesini gerçekleştirdi ve OHAL-KHK düzeni ile halkımıza karşı topyekun bir savaş içine girdi. Halkımızın büyük bedeller vererek elde etmiş olduğu tüm kazanımlarına karşı çıldırmış, kuduz it misali saldırganlaştı. Meclis’teki tüm devlet partilerinin işbirliğiyle dokunulmazlıklarını kaldırdığı HDP milletvekillerini ve KCK tutuklamalarıyla on binlerce insanımızı cezaevlerine attı. Bu ortamda yapılan 2017 Nisan Anayasa oylaması ile 12 Eylül faşist anayasası daha da faşistleştirilerek cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dedikleri anayasal faşizmi tesis etti ve ‘Yeni Türkiye’yi ilan etti. Belediyelere kayyumlar atandı, seçilmiş başkanlar, yöneticiler hapislere atıldı. Öyle ki kazanılmış 81 belediyenin çoğu kayyumlar tarafından işgal edildi. ‘Yeni Türkiye’yi ve yeni sistemi resmen yürürlüğe koymak için seçimleri erkene çekerek 2018 Haziran’ında baskın genel seçimler gerçekleştirildi. Her şeye rağmen sindirme politikaları tutmadı. Halkımız bu zor koşullarda kendi iradesine sahip çıktı ve HDP’nin etrafında kenetlendi.

Ardında 31 Mart 2019 yerel seçimler sürecinde halkımız onurlu duruşunu sürdürdü ve bir kez daha lanetlik faşist Türk devletine gereken dersi irade beyanıyla verdi. Tayyip ‘yine kayyum atarız’ tehditlerine ve tüm baskı ve zorluklara rağmen halkımız 65 belediyeyi kazanmayı başardı. Fakat rejim seçimlerin üzerinden fazla vakit geçmeden tekrar Kürdistan’daki HDP’li belediyeleri gasp etti; peş peşe belediyelere baskın yapıldı, seçilmiş başkanlar ve yöneticiler tutuklandı; 31 Mart seçimlerinde kazanılan belediyelerin çoğunluğuna el konuldu.

Sömürgeci faşist Türk devletinin başındaki AKP/MHP çetesi son olarak Iğdır, Siirt, Kurtalan, Baykan ve Altınova’da HDP’li belediyeleri cebir ile gasp etti. Iğdır Belediye Başkanı Yaşar Akkuş, Siirt Belediye Eşbaşkanı Berivan Helen Işık, Baykan Belediye Eşbaşkanı Ramazan Sarsılmaz, Kurtalan Belediye Eşbaşkanı Baran Akgül, Muş’un Korkut ilçesi Altınova Belde Belediye Eşbaşkanı Casim Budak görevlerinden alınarak, yerlerine kayyum atandı; hem de hapse atıldılar.

Faşist Türk İçişleri Bakanlığı salgın sürecinde de kayyum atamasını aralıksız sürdürdü. Belediye eşbaşkanlarının gözaltına alınmasıyla birlikte evlerine baskınlar düzenlendi, belediye binaları polis ablukasına alındı. Halkımız belediyelerine atanan kayyum sayısı böylelikle bir yılda 53’e yükseldi. Salgının ilk döneminde halkımızın 5 belediyesini daha gasp etti. Halkımızın kazandığı 65 belediyeden bir yıl içinde sadece 12 si elde kaldı.

‘GASP EDİLMEYEN TEK İL KARS’

Sonuçta halkımızın elinde kalan belediyeler şunlar: Adıyaman Kömür; Ağrı Doğubayazıt, Diyadin, Patnos; Amed Çınar, Dicle; Elazığ Sarıcan; Erzurum Karaçoban; Iğdır Hoşhaber; Kars; Şırnak Silopi, Balveren. HDP’nin elinde kayyum atanmayan tek il Kars kaldı.

Bütün bu saldırılar karşısında sözde muhalefet partileri ise kıllarını kıpırdatmadılar. Lafta 'demokrasi ittifakı’ palavrası savuran ana muhalefet burjuva partisi sahte gözyaşları dökmekten öte bir tavır geliştirmedi.

Düşmanın saldırılarını püskürtecek şey elbette halkımızın karalı öz direnişidir. Bununla birlikte, TC çapında demokrasi talep eden Türk ve diğer halklar da saldırılarının en sivri ucunu Kürdistan’a yönelten sömürgeci faşist rejime karşı halkımızla dayanışma ve ittifak halinde olmalı; halkımızın iradesinin gasp edilmesine karşı seslerini ve direnişlerini yükseltmelidirler.

AKP/MHP diktatörlüğü talancı faşist zihniyetin tam bir darbe rejimidir. Darbeci, genel olarak demokrasinin ve özelde tüm Kürdistan parçalarında halkımızın iradesinin düşmanıdır. Türk devletinin bu karakteri son ‘Bahçeli affıyla daha açığa çıkmıştır. Mafya şeflerini, en adi suçluları sokağa salan rejim, çoğunluğu Kürtlerden oluşan siyasi tutsakları zulüm altında salgınla karşı karşıya bıraktı. Aynı şekilde, özgürce sanatlarını ve mesleklerini icra etmek isteyen Grup Yorum üyelerinin ve avukatların ölüm oruçlarında can vermeye terkedilmeleri de bu faşist rejimi niteliğini gözler önüne sergiledi.

TC devleti, Kuzey Kürdistan’da faşist baskı ve şiddet politikalarında sonuç alamayacağını çok iyi biliyor; ancak kaçınılmaz akıbetini geciktirmek ve yıkılışını uzatmak için faşist şiddet ve saldırı politikalarında ısrar ediyor. Faşist saldırılar, gözaltı ve tutuklamalar Kürdistan halkının iradesini asla kıramaz, halkımız sömürgeci faşist devletin saldırılarını Kürdistan’ın her parçasında kıracak; TC sömürgeciliğini ve faşizmi er ya da geç söküp mutlaka tarihin çöplüğüne atacaktır. Dosta da düşman da bunu böyle bilmelidir.

TC devleti Kürdistan’a saldırılarını yalnızca Bakur ve Rojava ile sınırlamıyor. Çoktandır Başur’da onun hedefleri arasında. Başur’da sürekli hava saldırıları, nokta operasyonları gerçekleştiriyor. Güney Kürdistan’ı ekonomik, politik, diplomatik olarak kıskaca aldığı yetmezmiş gibi; orada çok sayıda askeri üssü de bulunuyor. Şimdilerde ise Güney Kürdistan’da Kürtler arası çelişkiyi çatışmalara dönüştürmeyi tezgahlamaya başlamış durumda. Özelikle Zîni Wertê’de bırakuji planını uygulamaya çalışıyor.

Güney’deki halkımızı ve tüm Kürdistanlı örgütleri faşist TC devletinin bu planını hep birlikte boşa çıkarmaya çağırıyoruz.

Gün birlik günüdür. Ulusumuzu dört parçada dayanışmasını, birliğini örelim. Halkımızın temel çıkarlarını küçük hesaplara kurban etmeyelim. Ulus olarak çıkarımızı her şeyin üstünde tutma günüdür. Ancak bu duruş ve söylemlerle mücadeleyi dört parçada başarıyla taçlandırabiliriz.”

Partî û Saziyên Kurdistaniyên li Ewrupa

  • YNK (Yektiya Niştimanî Kurdistan)
  • Tevgêra GORRAN
  • KCDK-E (Kongra Civaka Kurdistaniyan-Ewrupa)
  • TJK-E (Tevgêra Jinên Kurdistanê-Ewrupa)
  • Partiya ŞÛÎ Kurdistan Basur
  • Partiya Zahmetkêşan - Başûr
  • PADÊ (Partiya Azadî û Demokrasiya Êzîdiya)
  • Tevgêrê Azadî
  • PYD (Partiya Yekîtiya Demokrat)
  • P.D.K.S (Partiya demoqtat a kurdi ya sûrî)
  • Partiya Çep a Kurd li Sûrî.
  • Tevgera Nûjen ya Kurdistanî-Sûrya.
  • PÇDKS (Partiya çep a Demoqrat a Kurd li Sûriyê.)
  • Partiya Demokrata Kurd li Sûriya( El Partî).
  • Partiya Çep a Demokrat li Sûriya.
  • Partiya Rêkeftin a Kurd li Sûrya.
  • Partiya Çaksaziya Kurd li Sûriya.
  • Partiya Kesk a Kurdistanî li Sûriya.
  • Partiya Demokrata Kurdistanî li Sûrya.
  • Partiya Komanist a Kurdistanî li Sûriya.
  • PÎK (Partiya islamiya Kurdistan)
  • KKP (Partiya Kominista Kurdistan)
  • Tevgera Kawa
  • PJAK(Partiya Jiyana Azada Kurdistan)
  • Yakyatî Şorşgêrî Kurdistan
  • KODAR (Civaka Demokratîk û Azada Rojhelatĕ Kurdistan)
  • KJAR (Civaka Jinên Rojhelatî Kurdistan)
  • Platforma Horam
  • Plattform Zagros
  • Plattform Yarsan
  • Yarî Kurd
  • Tevçand (Tevgera Çand û Hunera Kurd)
  • Kurdische Gemeinde Stuttgart e.V
  • FEDA (Federesyona Elewîyên Kurdistan)
  • NAV – YEK (Federasyona Komelên Êzidiya)
  • Kurdische Zentrum Berlin
  • CIK (Civaka Islamiya Kurdistan)
  • Enstituta Kurdî – Almanaya
  • Enstituta Kurdî – Bruksel
  • MŞD (Meclîsa Şingal a Derveyî Welat)
  • YMK (Yekîtîya Mamostayên Kurdistan)
  • YES (Yekitiya Êzdiyên Sûri)
  • Kurdisch Gemeinde Brandenburg - Berlîn
  • Dachverband der Êzidischen Frauenräte
  • DKF (Deutsch-kurdisches Forum) e.V Dresden
  • Mezopotamya Halk Kongresi.
  • Mezopotamya Özgurluk Partisi.
  • Kurdistan human rights Association