14-16 Şubat tarihleri arasında Viyana’da gerçekleştirilen Avrupalı Halklar Platformu Konferansı sonuç bildirgesi yayınlandı. Bildirgede kapitalizmin insanlığı uçurumun eşiğine getirdiği ifade edilerek “Hayatta kalmamız, kapitalizmin yenilgiye uğratılması ve başka bir dünyanın inşasıyla mümkündür. İçinde bulunduğumuz durumdan çıkardığımız sonuçlar çok açıktır: Bir araya gelmeli ve en kısa sürede örgütlü bir güce dönüşmeliyiz” denildi.
Dünyanın tarihi bir değişimin eşiğinde olduğunu ifade edildiği bildirgede, “Avrupa’daki mücadelemiz bağlamında, aynı zamanda dünyanın dört bir yanında Avrupa güçleri tarafından yaratılan baskı, adaletsizlik ve yıkımı ortadan kaldırmak için de bir görevimiz var. Gelin, mücadelelerimizi, bakış açılarımızı ve yeteneklerimizi birleştirelim ve dünya halklarının ve gezegenimizdeki tüm canlıların hak ettiği özgür yaşamı birlikte inşa edelim!” ifadeleri kullanıldı.
Sonuç bildirgesinin tam metni şöyle:
30’dan fazla Avrupa ülkesinden ve farklı topluluklardan 160’tan fazla örgütü, grubu, hareketi, ağı ve derneği temsil eden 800’den fazla delege ile bir araya geldik. “İnisiyatifi Geri Alın!” sloganıyla kurulan Halklar Platformu Avrupa, baskı güçlerine karşı mücadele edenlerin deneyimlerini paylaşma ve özgür bir yaşam arayışında karşılaşılan olasılıkları ve fırsatları tartışma ihtiyacından doğdu.
Bir araya gelmemizin sebebi yalnızca kapitalist moderniteyi analiz etmek veya mevcut durumu değerlendirmek değil, aynı zamanda çağımızın en acil meselelerini anlamaya, ele almaya ve kolektif çözümler üretmeye adanmış bir topluluk olarak hareket etmekti. Çeşitli sunumlar ve tartışmalar sırasında açıkça görüldü ki, dünya tarihi bir değişimin eşiğinde.
Karşı karşıya olduğumuz jeopolitik değişimler, teknolojik gelişmeler, ekolojik yıkım ve sosyo-ekonomik krizler, hem karmaşıklıkları hem de etkileri açısından daha önce görülmemiş bir derinlik seviyesine ulaşmış durumda. Özellikle kapitalist sistemin maksimum kâr arayışı ve doğayı sömürmesi sonucunda ortaya çıkan iklim krizi, durumun aciliyetini bir kez daha vurgulamakta ve bize zaman kaybetme lüksümüz olmadığını açıkça göstermektedir.
BÜYÜK ZORLUKLAR BÜYÜK FIRSATLAR YARATIR
Ancak her büyük zorluk, büyük bir fırsat da barındırır. Öğrenme, yenilik yapma, dayanışma kurma ve alternatif çözümler üretme kapasitemiz, bu fırsatları gerçeğe dönüştürmenin anahtarıdır. İşte bu yüzden bu konferans büyük bir önem taşıyordu.
Farklı bakış açılarını bir araya getirmek, fikirleri keşfetmek, deneyimleri paylaşmak ve anlamlı bir değişimin yolunu açmak için bir platform oluşturduk. Birlikte aşağıdaki temel konuları ele aldık: Savaş ve Barış, Anti-faşizm, Ekolojik Direniş, Kadınların Demokratik Konfederalizmi, Gençlik Kimliği ve Direnişi, Otonomi İnşası, Aktivizm ve Örgütlenme, Soykırım Politikalarına Karşı Mücadele ve Demokratik Medya. Buradaki her ses ve deneyim, ortak yolculuğumuzda çok kıymetliydi.
TABAN ÖRGÜTLENMESİ VE KOLEKTİF MÜCADELE
Bu platformun etkinliği, taban örgütlenmesi ve sorunların kökünden ele alınmasına yönelik ortak bir çabaya bağlıdır. Hedeflerimize ulaşmak, eyleme vurgu yapan ve bölgesel düzeyde farklı gruplar arasında sürekli diyalog kuran bir çerçeve gerektirir.
Yerel mücadeleler arasındaki iş birliğini teşvik ederek, sadece belirli zorlukları ele almakla kalmayıp, geniş çaplı bir anti-kapitalist hareket inşa edebiliriz. Bu bütüncül yaklaşım, bireysel çabaları daha geniş bir anlatıya bağlamamıza, sistemik adaletsizliklere karşı birleşik bir cephe oluşturmamıza olanak tanır. Bu sinerji aracılığıyla, etkimizi artırmak ve dönüştürücü bir değişim sağlamak istiyoruz.
Bu platform, stratejilerimizi ve taktiklerimizi, örgütlenme biçimlerimizi ve günlük pratiğimizi değerlendirebileceğimiz bir alan oldu. Son yıllardaki siyasi gelişmelerin bizim için ne anlama geldiğini ve dünyayı değiştirme konusunda ne gibi olanaklarımız olduğunu birlikte keşfetmek istedik.
Bunun için geniş katılımlı, demokratik ve devrimci örgütlerden, hareketlerden ve kolektiflerden oluşan bir tartışma sürecinin sürekli olarak devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Avrupa Halklar Platformu ile Avrupa genelinde bu tür bir değişim ve etkileşim alanı oluşturmayı amaçlıyoruz.
KADIN HAREKETİ VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNDEKİ YERİ
Kadın hareketi ve toplumsal cinsiyet özgürlüğü mücadelesi, kitlesel hareketleri ve örgütleri yönlendirme potansiyeline sahip temel bir güçtür. Eğer en çok ezilen bireylerin özgürlüğünün gerçek başarı ölçütü olduğunu başarılı bir şekilde savunabilirse, tüm toplum yapısını dönüştürebilecek bir rol oynayabilir.
Patriyarkal sistem ve topluma dayatılan erkek egemen zihniyet aşılmadıkça, ekolojik yıkım, toplumsal eşitsizlik ve bireysel özgürlük gibi meseleler çözülemeyecektir. Kadınların tarih boyunca yaratıcı ve zengin yöntemlerle sürdürdüğü direniş hafızası, bu konuda yol gösterici olabilir.
Kadın mücadelesi, çelişkileri kucaklayan, ayrım yaratmadan dönüştüren ve güçlendiren kesişimsel bir karaktere sahiptir. Kadın hareketi, gençliğin gelecek hakkı için verdiği mücadeleyle birlikte, hareketimizin temel pusulasıdır.
KAPİTALİZMİN VE SÖMÜRGECİLİĞİN SÜREGELEN HEGEMONYASI
Kapitalizmin temeli yalnızca ekonomik sömürüye değil, patriyarkal ve ırkçı sistemlerin devamlılığına dayanmaktadır. Avrupa’nın sömürgeci geçmişi biçim değiştirse de kesintisiz olarak günümüze kadar sürmektedir.
Bizler, Avrupa’daki devrimci ve demokratik güçler olarak, buradaki mücadeleleri Küresel Güney’deki anti-sömürgeci mücadelelerle birleştirmenin aciliyetine inanıyoruz. Avrupa’daki göçmen ve post-göçmen toplulukların anti-ırkçı mücadelesi de bu bağlamda değerlendirilmelidir.
ÇEŞİTLİLİK GÜCÜMÜZDÜR!
Biz, ortak ağımızı ve örgütlenmemizi “çeşitlilik içinde birlik” ilkesiyle inşa etmek için çalışıyoruz. Bizi birleştiren ilkeleri, ortak hedeflerimizi ve kapitalizme karşı kararlı duruşumuzu temel alarak birlikte çalışacağız.
Farklı düşünebiliriz, farklı yöntemlerimiz olabilir, farklı kültürlerden ve dillerden gelebiliriz. Ancak bu farklılıkları bir engel olarak değil, bir zenginlik olarak görüyoruz. Farklılıklarımız, ortak yolumuzda bizi zayıflatmayacak, aksine güçlendirecektir.
Ortak noktamız, kapitalizme karşı duruşumuz ve insanlık onurumuzdur. Küresel kriz, sürekli artan savaşlar, ekolojik yıkım, kadınların köleleştirilmesi ve bizden onurlu bir geleceği çalmaya çalışan bir sistem karşısında farklılıklarımız geri planda kalmalıdır.
Kapitalizm insanlığı uçurumun eşiğine getirdi. Hayatta kalmamız, kapitalizmin yenilgiye uğratılması ve başka bir dünyanın inşasıyla mümkündür. İçinde bulunduğumuz durumdan çıkardığımız sonuçlar çok açıktır: Bir araya gelmeli ve en kısa sürede örgütlü bir güce dönüşmeliyiz.
Bu, hepimizin omuzlarında büyük ve tarihi bir sorumluluktur. Avrupa’daki mücadelemiz bağlamında, aynı zamanda dünyanın dört bir yanında Avrupa güçleri tarafından yaratılan baskı, adaletsizlik ve yıkımı ortadan kaldırmak için de bir görevimiz var.
Gelin, mücadelelerimizi, bakış açılarımızı ve yeteneklerimizi birleştirelim ve dünya halklarının ve gezegenimizdeki tüm canlıların hak ettiği özgür yaşamı birlikte inşa edelim!