'Avukatların tekrar tutuklanma kararı yukarıdan geldi'

12 avukatın tahliye edildikten sonra tekrar tutuklanmalarına tepki gösteren ÇHD Genel Sekreteri Nergis Aslan, avukatların tutuklanma kararına ilişkin Bakanı Soylu’yu işaret etti.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın da aralarında bulunduğu 12 avukat hakkında tahliye edildikleri İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tekrar yakalama kararı verilmesine yönelik tepkiler giderek büyüyor. 5 avukatın tahliyelerinden 24 saat sonra tekrar tutuklanmalarına itiraz etmek için adliyeye gelen ÇHD Genel Başkanı Kozağaçlı da duruşma salonunda darp edilerek Vatan Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltına alındı.

Meslektaşlarına destek vermek için o esnada duruşma salonunda olan ve darp edilen ÇHD Genel Sekreteri Nergis Tuba Aslan yaşanan hukuksuzlukları ANF’ye anlattı. Yapılanların Türkiye’deki hukuk sisteminin çürümüşlüğünün açık resmi olduğunu vurgulayan Aslan, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan 5 günlük duruşma sonrası tahliye edilen Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatları hakkında, savcının itirazı ile aynı mahkeme heyeti tarafından tekrar yakalama kararı verilmesinin kabul edilemez olduğunu kaydetti.

TEM POLİSLERİ TAM KADRO MAHKEME SALONUNDAYDI

Duruşma savcısının mahkemeye itiraz dilekçesini mesai günü olmayan Cumartesi günü verdiğine dikkat çeken Aslan, bu itiraz üzerine 37. Ağır Ceza Mahkeme heyetinin tahliyenin üzerinden 24 saat bile geçmeden alelacele toplanıp, Selçuk Kozağaçlı, Ebru ve Barkın Timtik, Behiç Aşçı, Şükriye Erdem, Naciye Demir’in de aralarında olduğu 12 avukat hakkında tekrar yakalama kararı verdiğini belirtti.

Tahliye edildikten sonra, aynı akşam verilen yemeğe katılmak üzere İstanbul Barosu’na giden Behiç Aşçı, Engin Gökoğlu, Aycan Çiçek, Aytaç Ünsal’ın TEM polisleri tarafından darp edilerek gözaltına alındığını anlatan Aslan, Cumartesi gecesi Aytaç Ünsal’ın yanında bulunan ve gözaltı kararını görmek isteyen avukat Mehmet Refik Atalay ile ÇHD İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil’in de darp edildiğini aktardı. Bu düşmanca tavrın, 16 Eylül Pazar günü 4 avukatın Çağlayan Adliyesi’nde çıkartıldıkları Nöbetçi 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde de sürdüğüne işaret eden Aslan, avukatları darp eden TEM şubesi polislerinin tam kadro mahkeme duruşmasında yerini aldığına dikkat çekti.

POLİSLERİN SALONDA BULUNMASI 'ALENİYET İLKESİ'YMİŞ!

Çanakkale’de gözaltında alınan avukat Ahmet Mandacı’nın ise SEGBİS sistemiyle mahkemeye katıldığını anlatan Aslan, hem TEM polislerinden hem de mahkeme heyetinin tavrından dolayı büyük sorunlar yaşadıklarını belirtti. Meslektaşlarıyla görüşmelerine bile izin verilmediğini aktaran Aslan, 4 avukatın mahkeme salonunda bulunan polisleri kendilerine işkence uygulayan polisler olarak teşhis edip, salondan çıkartılmaları talebinin dahi heyet tarafından dikkate alınmadığına dikkat çekti.

"Müvekkilimiz olan meslektaşlarımızla görüşme yapmak istediğimizde onları nezarethaneye götürdüler. Mahkemeden bu yönde talepte bulunduk, mahkeme reddetti" diyen Aslan, Pazar günü yaşananları şöyle anlattı: "Duruşma salonu neredeyse yarısı TEM polisleriyle doldurulmuştu. Biz bu durumun hem usule aykırı olduğunu hem de yargılama yapılırken avukatların ve mahkemenin üzerinde baskı kurulmasının engellenmesi için soruşturma yürüten polislerin salondan çıkartılması gerektiğini söyledik.

Polislerin orada bulunması yasak olmasına rağmen, mahkeme heyeti bu ek talebimizi de "Aleniyet ilkesi"ni gerekçe göstererek reddetti. Avukat Engin Gökoğlu mahkeme salonunda kolunu kıran polisi göstermesine rağmen mahkeme heyeti bunu dikkate almadı. Bütün bu pervasızlıklardan sonra, yaşanan bütün hukuksuzlukları ve burada gerçek bir yargılama değil faşizm yargılaması yapıldığını teker teker anlatarak mahkemeyi reddettik. Nihayetinde mahkeme tutuklama kararı verip adeta kaçtı."

'MAHKEME HEYETİNİN KOZAĞAÇLI’YI GÖRMESİ VE KAÇMASI BİR OLDU'

Yaşanan bu hukuksuzluğa yerinde itiraz etmek için mahkemeye gelen ÇHD Genel Başkanı Kozağaçlı’nın da TEM polisleri tarafından darp edilerek Vatan Emniyet’e götürüldüğünü belirten Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz Selçuk Kozağaçlı’yı gördüğümüzde şaşırdık çünkü haberimiz yoktu. Kozağaçlı bize, ‘Ben herhangi bir soruşturma için gelmedim, mahkemeye hesap sormak için geldim. Kimseye savunma yapacak durumda değilim ama mahkeme heyetinin gözlerinin içine bakarak söyleyeceklerim var’ dedi ve mahkeme salonuna girdi.

Mahkeme heyetinin Selçuk Kozağaçlı’yı görmesiyle kaçması bir oldu. Selçuk Kozağaçlı mahkeme heyetine kendini tanıttı; heyet 'ara veriyoruz' diyerek gitti. Geri geldiklerinde avukatlar olarak duruşmanın düzenini bozduğumuzu söyleyip tüm müdafi avukatların salondan çıkartılmasına karar verdiler ve gittiler. Mahkeme Selçuk Kozağaçlı’nın sorgusunu almadığı gibi avukatları salondan attı ve Kozağaçlı’nın tekrar gözaltına alınmasına neden oldu. Zaten sonra hepimiz yaka paça darp edilerek salondan çıkartıldık. Selçuk Kozağaçlı da TEM şubesine götürüldü."

SOYLU MU DÜĞMEYE BASTI?

Avukatların tekrar apar topar tutuklanması konusunda üst düzeyden düğmeye basıldığına dikkat çeken Aslan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya işaret etti. Soylu’nun, öğretmenler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile avukatları hakkında da bizzat broşür yayınladığını anımsatan Aslan, "Burada avukatlara karşı broşür yayınlayıp, avukatlar hakkında düşmanca konuşmalar yapan bir bakandan söz ediyoruz. İnanılmaz bir düşmanlık var sebebi de korku.

İyi, cesur, işkenceye karşı mücadele eden ve müvekkillerini ne pahasına olursa olsun savunan avukatlıktan, devrimci avukatlıktan gerçekten korkuyorlar" diye konuştu. Yargı skandallarının son noktasını yaşadıklarını belirten Aslan, yargının bataklık içinde olduğunu vurguladı.

'İKTİDARA BAĞLI KOLLUK HER ŞEYE KARAR VERİYOR'

Yargının hiç olmadığı kadar iktidara bağlı hale geldiğini kaydeden Aslan, gelinen noktada iktidardan emir alan kolluğun, TEM polislerinin her şeye karar verdiğine dikkat çekti. Normalde savcılığa bağlı olarak çalışması gereken polis teşkilatının doğrudan iktidara bağlı olduğunu ve her şeye onların karar verdiğini belirtti. Aslan, hakim ve savcıların kendi inisiyatifiyle karar veremez hale geldiğini vurgulayarak, bu zulmü kabul eden hakim ve savcıların onurlu yaşayıp bu mesleği yapmaması gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye’de hukukun çürümüşlüğünün ayyuka çıktığını vurgulayan Aslan, bu tutuklama kararlarını verenleri tarihin asla unutmayacağını söyledi. "İradeyi, dayanışmayı kırmak istiyorlar" diyen Aslan, 2013 yılında Cemaatçi yargı ve polislerin karşısında yılmadıkları gibi AKP’nin yargı ve polisi karşısında da yılmayacaklarını kaydetti.