Barolar: Kürt sorununu çözme zamanı

Dersim’de bir araya gelen baro başkanları, seçimlerde halkın tekçiliği kabul etmediğinin görüldüğünü belirtti. Barolar, Kürt sorununu çözme zamanının geldiğini belirtti, yeni anayasaya dair önerilerde bulundu.

Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Dersim, Amed, Hakkari, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Urfa ve Van baro başkanları, 29 Haziran'da Dersim’de bir araya geldi. Kürdistan ve ülke gündeminin ele alındığı toplantının ayrıntılarına dair yazılı açıklama yapıldı.

‘YENİ POLİTİKALARIN ZAMANI'

Açıklamada, seçimlerin ortaya çıkardığı sonuçların tüm politik aktörler tarafından dikkatle incelenmesi ve ders çıkarılması gerektiği belirtilerek, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı nefret söylemlerinin Türkiye halkları tarafından karşılık bulmadığının ortaya çıktığı vurgulandı. Gerilim üzerine bina edilen bu paradigmanın terk edilerek, toplumun tüm farklı kesimlerini kucaklayan yeni bir dil ve buna bağlı olarak yeni politikalar inşa edilmesinin kaçınılmaz olduğunun kaydedildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Tam da bu noktada Kürt meselesi konusunda barışçıl yeni bir politika ihtiyacı kaçınılmaz bir şekilde ortaya çıkmıştır. Tüm aktörlerin ‘çözüm süreci’ olarak adlandırılan ve 2013-2015 yılları arasında süren çatışmasızlık ve müzekkere sürecinde önemli bir deneyim ve birikimi olmuştur. Ayrım yapmaksızın ve kimseyi suçlamaksızın bu sürecin iyi yönetilmediğini kabul ediyoruz. Ama aynı zamanda bu sürecin yeterince değerlendirilmediği ve kıymetinin bilinmediği yönündeki eleştirilere de katılıyoruz. Bizler bütün eksikliklerine rağmen bu sürecin çok kıymetli olduğunu, çatışma çözümü konusunda önemli deneyimler ve birikimler sağladığını düşünüyoruz. Dolaysıyla bir kez daha barışı denemenin tüm halklarımızın yararına olduğunu ve çözümün tam zamanı olduğunu düşünüyoruz.”

‘TERÖR TANIMI DEĞİŞTİRİLMELİ'

Açıklamada, yargı uygulamalarından görüldüğü üzere sınırları belirsiz ve muğlak bir terör tanımı nedeniyle binlerce kişinin “terör örgütü üyeliği” ile yargılandığı ve cezalandığına dikkat çekilerek, yasal belirsizlik halinin derhal ortadan kaldırılması istendi. Barolar, eleştiri sınırları içerisinde kalan; kişilik haklarına saldırı içermeyen, şiddeti teşvik etmeyen fikirlerden dolayı TCK 301, 216, 299 ve TMK 7/2 maddeleri kapsamında soruşturmalara ve kovuşturmalara son verecek yasal düzenlemelerin yapılmasını istedi.

Açıklamada, yasal sınırların dışına taşan “suç ve cezanın şahsiliği” ilkesini dikkate almayan idari uygulamalar neticesinde kamu hizmetine girme hakkını tümden ortadan kaldıran “güvenlik soruşturmaları” uygulamasının toplumsal bir yarılmaya yol açtığı belirtilerek, bu hukuksuz uygulamadan vazgeçilmesi ve bu ayrımcılığa tabi tutulan kişilerin mağduriyetlerinin derhal giderilmesi gerektiği kaydedildi.

‘TOPLUMSAL BARIŞ İÇİN...'

Türkiye’nin son on yılının yargı pratiği açısından içler acısı olduğu belirtilen açıklamada, şöyle devam edildi: “Türkiye yargısı; güvenilirliğini tümüyle yitirmiş, bu dönemdeki yargı kararlarının hukukiliği ve meşruiyeti de son derece tartışmalı hale gelmiştir. Yargıya karşı yeniden güven tesis edilmesi için öncelikle yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca bu dönemde yargı eliyle yaratılan mağduriyetlerin palyatif yöntemlerle çözülemeyeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle devlete karşı suçlar açısından af düzenlemesi kesinlikle elzem hale gelmiştir. Af, toplumsal barışı sağlama açısından da önemli bir mihenk taşı olacaktır."

‘ACİLEN YENİ ANAYASA GEREKİYOR'

Açıklamada, ifade özgürlüğü kapsamında kalan fikirleri nedeniyle hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar nedeniyle tutsak olan gazeteciler, STK temsilcileri, akademisyenler, siyasetçiler ve diğer tüm mağdurların derhal serbest bırakılması ve haklarında derdest olan soruşturma ve davaların düşürülmesi istendi. Demokratik ve eşitlikçi yeni bir anayasa ile bütün bunların giderilebileceğini belirten baro başkanları, bunun Türkiye halkları ve demokrasisi açısından aciliyet arz ettiğini kaydetti.