Başaran: Mücadelemiz her zamanki gibi devam edecek

Ulucanlar Cezaevi Müzesi önünde seslenen HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran “Mücadelemizin her zaman devam edeceğini de bir kez daha söylüyoruz” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Mücadele Programı kapsamında başlattığı “Demokrasi Buluşmaları”nın ilkini Ulucanlar Cezaevi Müzesi önünde gerçekleştirmek istedi. Polis açıklama yapılmasını engellerken, sadece milletvekillerinin müze önüne gitmesine izin verildi.

Ulucanlar Cezaevi müzesi önüne Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren ve HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran ve HDP Meclis Amiri Mahmut Toğrul ve milletvekilleri geçebildi. Gazetecilere de izin vermeyen polis HDP’li vekillerin ısrarı üzerine sadece iki gazetecinin çekim yapmasına izin verdi. Gazetecilerin yanına giden polis, “Ben sizin basın özgürlüğünüze bir şey demiyorum ama çekemezsiniz” dedi.

Ulucanlar Cezaevi Müzesi önünde yapılan açıklamada söz alan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “Uzun süredir ülkede görülen utanç manzaralarından birini daha yaşadık. Bahane her zamanki gibi pandemiydi. Ancak açıklama için pandemi tedbirlerini bahane gösterenler gözaltında müdahalede pandemiyi unutup hem kendilerini hem de bizim yaşamımızı riske atmaktan geri durmuyorlar” dedi.

Uzun süredir hak ve özgürlüklerin askıya alındığını kaydeden Başaran, şöyle devam etti: “Yola çıkarken ‘işkenceye sıfır tolerans’ diyenler darbeye karşı özgürlüğü getireceğini ifade edenler bugün işkenceyi darbeyi bir yönetim haline getirdi. 60’larda 70’lerde işkenceler cezaevinin içerisindeydi artık iktidar o kadar pervasızlaştı ki işkenceyi sokaklara, meydanlara taşıdı. Bugün burada yaşananlar tam da buydu. Demokratik siyaseti yürüten bu ülkede özgürlüğü, barışı eşitliği yükseltme iddiasında olan parlamentonun en büyük üçüncü siyasi partisi HDP bu ülkede yok sayılıyor. HDP’nin yaptığı her türlü eylem ve etkinlik vali yasaklarına zor gücüne karşı karşıya kalıyor.”

AKP’nin emekçilere, yoksullara, kadınlara ve ülkenin tümüne vaat ettiği hiçbir şeyi olmadığını ve ülkeyi, zor gücüyle yönetmeye çalıştığına dikkat çeken Başaran, “Biz bu yaklaşımı çok iyi biliyoruz. 1980 döneminde Amed zindanında biliyoruz. Özgürlük talepleri olanlar günlerce işkence ile yüz yüze kaldılar. Kimliği ifade eden Kürtlere Türkçe konuş çok konuş dayatmasında bulundu. Hepinizi Türkleştireceğiz diyenler şu an tarihin çöp sepetine ancak buna karşı büyük ölüm orucu direnişiyle mücadele edenler hala mücadele ediyorlar. 1980 dönemine, Kenan Evren’e, Esat Oktay’a diz çökmeyenler bugün AKP-MHP ittifakına diz çökmeyecektir. Esat Oktay’ın köpeği ile işkenceye maruz kalan sakine Cansız ve Gültan Kışanak gibi teslim olmayacaktır” diye belirtti.

KÜRT KADINLARI NEZDİNDE KADIN MÜCADELESİ HEDEF ALINDI

Kadınların erkek egemen sisteme karşı direndiğini dile getiren Başaran, “Tam da bu nedenle kadınlara karşı bu sabah yine bir siyasi operasyon düzenlediler. Kadınlar sabah evlerine baskın yapılarak, gözaltına alındılar. Biz biliyoruz ki Kürt kadınları nezdinde kadın mücadelesi hedef alınmıştır. İktidar da bilsin ki kadınlar hiçbir zaman geri adım atmadılar. Bu dönemde özgürlük ve eşitlik mücadelelerinden bir adım geri atmayacaklar. Kadının adı hakkını ortadan kaldırmak isteyen AKP iktidarına karşı kadınlar her alanda mücadele etmeye devam edecek” dedi.

Başaran, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: “Ulucanlar Cezaevi’nde insanlar birçok işkence ile yüz yüze kaldı. Direnenler, bu ülkede özgürlük mücadelesi yürüten 19 insan idam edildi. Binlerce insan bu cezaevinde işkenceden geçirildi. İşkence sesleri bütün Türkiye’de yankılandı. Bütün bu ülkeyi Ulucanlar Cezaevine, Amed Cezaevi’ne çevirmek isteyenlere karşı bizler tıpkı döneminde mücadele edenler gibi mücadele etmeye devam edeceğiz. Siz bu ülkede anti demokratik uygulamalarla faşizan yöntemlere bu ülkeyi yönetebileceğinize inanabilirsiniz ama bilin ki Türkiye toplumun halkları AKP MHP ittifakının utanç yüzünü çok iyi görmektedir.

Bu halkın zihninde kaldıkları tek zerrenin de utanç olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Bugün bir yoldaşımız yine 2000’li yıllarda cezaevinin zulmü ile kolunu kaybeden utanç müzesinin önünde yaka paça gözaltına alındı. Arkadaşımız büyük bir zulmün karşısında direnip, ayakta kaldı. Kolunu kaybetti ama mücadelesinden ve cesaretinden vazgeçmedi. Veli arkadaşımızın burada gözaltına alınması kınıyoruz. Buradan da bütün bu zulmün karşısında yaşamını yitirenleri tekrar saygı ve minnetle anıyoruz. Mücadelemizin her zaman devam edeceğini de bir kez daha söylüyoruz.”

HDP’liler yaptıkları açıklama ardından Ulucanlar Cezaevi Müzesi önünden ayrıldı.