Bayık: 2017 Newroz’u faşizme güçlü bir cevap olacaktır

AKP-MHP’nin Kürt halkı için Dehak haline geldiklerini belirten Bayık, 2017 Newroz’unun sömürgeciliğe karşı isyan günü olacağına dikkat çekti.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürt halkının Newroz eylemlerinde AKP-MHP faşizmine güçlü bir yanıt vereceğini söyledi.

Newroz’un Kürt halkı için her zaman yeni bir sürecin başlangıcı olduğunu belirten Bayık, Türk devletinin zulmüne cevap vermek için herkesi Newroz ruhuyla alanlara davet etti.

AKP-MHP’nin Kürt halkı için Dehak haline geldiklerini belirten Bayık, 2017 Newroz’unun sömürgeciliğe karşı isyan günü olacağına dikkat çekti.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürdistan ve bölgedeki gelişmelere ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı. Cemil Bayık’la yaptığımız söyleşinin 1. Bölümü şöyle:

Newroz kutlamaları başladı. Newroz bu yıl Kürt Özgürlük Hareketi için, ne anlam ifade etmektedir?

İlk başta Önder Apo'nun, tüm Kürt halkının, dostlarının ve tüm yoldaşlarımızın Newroz bayramını kutluyorum. 2017 Newroz’unun mutlaka kazanacağız iddiasıyla özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yükseleceği bir yıl olacağını bir daha vurguluyorum.

Newroz, dünyanın en eski bayramlarındandır. Newroz, baharın uyanışının olduğu bir gündür. Doğanın yeniden canlandığı bir gündür. Yeni umutların yeşerdiği bir gündür. Doğanın insanlığa bereketini sunduğu gündür. Newroz günü, 21 Mart bunu ifade eder. Fakat Kürtler açısından bu umut, uyanış, yeniden doğuş Kürtler açısından tarihi olarak daha güçlü, farklı anlamlara kavuşmuştur. Toplumsal, kültürel anlamlarına kavuşmuştur. Bu yönüyle Kürtlerde Newroz gerçekten de dünya tarihindeki, insanlık tarihindeki, diğer ülkelerin tarihindeki hiçbir bayramda olmayacak kadar toplumsal, kültürel, siyasal, direniş, umut, moral gibi her türlü değeri kapsayan bir gün haline gelmiştir. Kürdistan coğrafyasının karakteri, kaderi Newroz’a böyle derin anlamlar kazandırmıştır.

Demirci Kawa Destanının Kürt gerçeğinde anlam bulması bir tesadüf değildir. Kürt coğrafyasının, Kürt toplumsallığının tarihiyle ilgilidir. Kürdistan ilk toplumsallığın yaratıldığı, Neolitik toplumun, yani insanlık kültürünün ilk yaratıldığı coğrafya olduğu gibi, çevresinde de ilk egemenlerin, devletlerin, uygarlıkların kurulduğu bir coğrafyadır. Tarih içinde de giderek Doğuyla Batı, Kuzeyle Güney çatışmaları arasında kalan bir coğrafyadır. Kürdistan coğrafyası etrafında devletlerin, imparatorlukların kurulduğu, bu yönüyle de ilk toplumsallığın yaratıldığı, güçlü toplumsal yaşam imkanlarının bulunduğu Kürdistan'ı işgal etmek isteyen devletlerin var olduğu bir coğrafyadır. Bu yönüyle Kürdistan coğrafyasının konumu, yeri Kürt tarihinde farklı süreçler ortaya çıkardığı gibi, Kürt toplumsallığı ve kültüründe de farklı özellikler ortaya çıkarmıştır. Bu açıdan Kürt coğrafyasının, Kürt toplumsallığının Kürtlük için farklı bir kader çizdiği, farklı değerler yarattığı gerçeği bulunmaktadır. İnsanlığın ilk değerlerinin, ilk kültürünün çıktığı coğrafya olduğu gibi, insanlık kültürünün kök hücresinin ortaya çıktığı, var olduğu coğrafya olduğu gibi, toplumsallığın ve toplumsal değerlerin en güçlü olduğu bir halk gerçeği bulunduğu gibi, diğer yandan da etrafındaki devletler ve imparatorluklar nedeniyle en fazla işgale, istilaya, saldırıya maruz kalan bir ülkedir. Bir yönüyle cennet bir ülkedir. Kutsal kitaplarda ifade edilen cennet coğrafya esas olarak Ortadoğu'da Kürdistan’ı tanımlar gibidir. Kürdistan'a çok yakın tanımlamaları bulunmaktadır. Bu yönüyle hep işgal edilip ele geçirilmek istenmiştir. Bu açıdan da ilk özgürlük mücadelelerinin, ilk direniş gerçeğinin ortaya çıktığı coğrafya da Kürdistan’dır. Bu, coğrafyanın karakteri ve tarihiyle ilgilidir. Yoksa bizim sübjektif olarak ortaya koyduğumuz bir değerlendirme değildir. Tarihte kurulan ilk devletlerin, site devletlerinin, büyük devletlerin kurulduğu Irak, Aşağı Mezopotamya’nın yöneleceği ilk yer neresidir? Tabii ki toplumsallığın, yaşamın, güzelliklerin en fazla bulunduğu Kürdistan coğrafyası olacaktır. Bunun böyle olacağını düşünmek, söylemek büyük bir kehanet değildir. Bu açıdan da ilk direnişlerin; ilk saldırganlara, emperyalistlere, işgalcilere karşı koyuşların olduğu yerin Kürdistan gerçeği olması tesadüfi değildir. Bu hem coğrafyası gereğidir, hem de güçlü toplumsallığı yaşadığı için böyle bir direniş potansiyeli, karakterini taşımasıyla ilgilidir.

Bu yönüyle Kawa destanının Kürt ve Kürdistan gerçeğinde var olması ve bunu en fazla da Kürtlerin sahiplenmesi, Kürtlerin yaşatması yine bu gerçeklikle ilgilidir. Zalim Dehak insanlığa kan kusturmaktadır. İnsanları yaşamından bezdirmektedir. Kürdistan coğrafyası bu düzeyde işgal ve istilalar için çekici olan bir ülkedir. Ama ilk değerleri, ahlaki, vicdani, adalet, hak, özgürlük, demokrasi değerlerini de ilk ortaya çıkaran coğrafyadır. Bu değerlerin kök hücresidir. Bu açıdan zalimlik bu kadar gelişince toplumsallığın genlerinde var olan, ilk toplumsallığın, neolitiğin ortaya çıktığı bu coğrafyada var olan hak, adalet, eşitlik, vicdan, ahlak değerleri Dehak’ın zulmüne tahammül etmeyecekti, edemezdi. Nitekim Dehak’a karşı bir isyan bayrağı ortaya çıkmıştır; bir isyan gerçekleşmiştir. Bu yönüyle Dehak gerçeği ve Demirci Kawa destanı herhangi tekil bir olayla da ilgili değildir. Bu destan birçok değeri içinde taşıyan bir destan karakterindedir. Dehak şahsında egemenliği, zalimliği, sömürüyü, baskıyı, vicdansızlığı, ahlaksızlığı, yani insanlığın yarattığı değerlerin karşıtı olan bir gerçeklik sembolize edilirken, Kawa ise insanlığın o güne kadar yarattığı tüm toplumsal değerlerin sentezi, temsilcisi konumundadır. Bu kültürün somutlaşmasını ifade etmektedir. İnsanlığın yarattığı değerler böyle bir destanda somutlaşmakta ve kalıcılaşmaktadır. İnsanlığın bu değerlerinin kalıcılaşması, somutlaşması, bir kültür haline gelmesi de en başta da Kürdistan'da gerçekleşmektedir. Bu çok önemlidir. Değerler, ölçüler, güzellikler sanatla, edebiyatla olur; destanlarla, hikayelerle olur, öykülerle olur, şiirlerle olur. Bunlar kalıcılaştırır, kökleştirir. Demirci Kawa destanında da insanlığın yarattığı tüm değerlerin bir destanda somutlaşması, kalıcılaşması ve kökleşmesi yaşanmaktadır. Zulme karşı direniş kültürünün kökleşmesi, bir toplumsal karakter haline gelmesi yaşanmaktadır.

DEMİRCİ KAWA DESTANI SÜREKLİ YENİLENMİŞTİR, CANLANMIŞTIR

Demirci Kawa gerçeğinin Kürtlerde var olması, yaşatılması, sürdürülmesi sadece bir destanın öğrenilmesi değildir; bir toplumsal karakter yaratmakta, değerler manzumesi ortaya çıkmaktadır. Halkın karakteri, insanın karakteri oluşmaktadır. Zulme karşı direniş, haksızlığa karşı hak, adaletsizliğe karşı adalet, zulme karşı isyan, vicdansızlığa karşı vicdan bütün bunlar bir destan şahsında Kürtlerde, Kürdistan'dan başlamak üzere bütün Ortadoğu'ya yayılmıştır. Bu açıdan Newroz gerçeğinin, Devrimci Kawa destanının ve bunun yüzyıllar boyu Kürdistan'da yaşatılmasının büyük bir anlamı vardır. Bu destan yüzyıllar boyu, hatta bin yıllar boyu sürekli istila ve işgal altında olan, zulüm altında olan ya da saldırıya uğrayan bir coğrafyada buna karşı da bir direnişi ifade eden bir gerçeklik olmuştur. Bu yönüyle Demirci Kawa destanı sürekli yenilenmiştir, somutlaşarak canlanmıştır. Bu somutlaşma temelinde yaşatılma ihtiyacı duyulmuştur. Çünkü Kürdistan işgal ve istilanın geçiş yeridir. Dehakların her zaman ortaya çıkabileceği bir yerdir. Tarihte İskender vardır, gelmiştir Kürdistan'dan doğuya geçmiştir. Doğu’da İran imparatorluğu var, Kürdistan'dan batıya geçmiştir. Arap uygarlığı vardır, İslam uygarlığı vardır, Kürdistan’dan doğuya, batıya yayılmıştır. Kürdistan böyle bir tarihsel gerçekliği ifade etmektedir.

DİRENEREK VARLIĞINI SÜRDÜREN BİR HALK GERÇEKLİĞİ VAR

Bir taraftan sürekli zulüm, baskı, istila, bu yönüyle değerlere saldırı var; Kürt ve Kürdistan gerçeğinin zorlanması var, ama buna karşı da tarihte oluşmuş Demirci Kawa destanındaki direniş geleneğiyle direnen, varlığını sürdüren bir halk gerçekliği var. Bu yönüyle Demirci Kawa Destanı aynı zamanda Newroz’la ifade edilir, Newroz’da şekillenmiştir, Newroz’da ortaya çıkmıştır, Newroz’un değerleriyle bütünleşmiştir. Doğanın yeniden canlanması umudu, yeniden doğuşu, tüm bu gerçeklerle birleşerek Newroz’la Demirci Kawa destanının bir bütün ele alındığı, bir Newroz gününde işgalci Dehak’a karşı isyanın sürdürüldüğü, bir Newroz gününde direniş ateşinin, özgürlük ateşinin, yeniden doğuş ateşinin, var olma gücünün ortaya konulduğu bir gerçeklik tarih içinde oluşmuştur. Bu yönüyle Newrozlar Demirci Kawa destanındaki değerleri taşıyan, bu temelde de Kürt halkının her türlü saldırıya karşı ayakta kalmasını sağlayan, var olmasını sağlayan gün haline gelmiştir. Bugün bir yıl, iki yıl değil, yüzlerce yıl, binlerce yıl kutlanınca, binlerce yıl Newroz kültürü sürünce bu bir halk kültürü, halk gerçeği haline gelmiştir. Ya da Kürt halkının değerleri Newroz’a içerilmiştir, Newroz’un değerleri Demirci Kawa destanındaki değerler Kürt kültürüne, Kürt varlığına işlenmiştir. Bu yönüyle Newroz’u Kürtler açısından değerlendirirken diğer halklardan çok farklı bir anlam taşıdığını, farklı bir anlama büründüğünü, farklı bir içeriğe, değere, karaktere kavuştuğunun da çok iyi görülmesi gerekmektedir.

Kürtler için böyle bir karaktere kavuşan Newroz, son yüzyıllarda işgal ve istilacı güçlerin yeni imkanlara, yeni olanaklara kavuşmasıyla birlikte kendi değerlerini ve kültürünü dayatma imkanları da artmıştır. Newroz kültürünü unutturma ya da içini boşaltma çabaları görülmüştür. Öte yandan özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde giderek imparatorluğun güçlenmesi, imparatorluğun yeni imkanlara ve olanaklara kavuşması Kürdistan üzerinde bir askeri hakimiyet yanında, siyasi ilişki ve bağlılık yanında, belirli düzeyde egemen toplumsal gerçekliğin kültürel değerlerinin de taşınması gibi bir durum ortaya çıkarmıştır. Bu açıdan uzun yıllar süren bu egemenlik Newroz kutlamaları ve Newroz’un içindeki değerler konusunda da belli bir zayıflama yaratmıştır. Ya da Osmanlı İmparatorluğu döneminde Newroz içeriğinden farklı olarak, ya da Kürdistan'da oluşmuş içeriğinden farklı olarak anlaşılmaya, kutlanmıştır. Ancak Newroz’la Kürt değerleri iç içe geçtiğinden, Kürtlüğün güçlü varlığı Newroz’u da var etmiş; Newroz’un yaşaması, sürekli kutlanması da Kürtlük değerlerinde var olan Newroz değerlerinin yaşamasını beraberinde getirmiştir. Bu açıdan 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başına kadar Newroz değerleri Kürdistan'da güçlü biçimde yaşamaktadır. Newroz’un tarih içinde oluşmuş direniş değerleri, demokratik değerleri, hak, adalet, eşitlik ölçüsü taşıyan değerleri her Newroz’da yeniden canlanarak, hatırlanarak kendini var etmiştir ve 20. yüzyıla kadar taşınmıştır.

Ancak özellikle 19. yüzyılda ortaya çıkan ulus devlet anlayışı, bunun getirdiği milliyetçilik değerleri giderek Osmanlı tarafından da belli düzeyde benimsenmeye, Osmanlı içinde de milliyetçilik akımları gelişmeye ve Kürdistan'daki ulusal değerlere karşı bir tutum alma durumu ortaya çıkmaya başlamıştır. Ulus devlet anlayışının ortaya çıkması, bir yönüyle de Newroz değerlerine bir saldırıyı ifade etmektedir. Hem Newroz değerlerinde olan farklılık, farklılıkların bir arada yaşaması, birbirini kabul etmesi bir tarafa itilmeye çalışılmış, diğer taraftan da ulus devlet anlayışı temelinde tek ulus yaratma amacı çerçevesinde Kürtlerin kendine has değerleri, kültürleri, toplumsal özellikleri aşındırılmaya, asimile edilmeye çalışılmıştır. Özellikle Cumhuriyetin ilanından sonra Kürt inkarının çok katı biçimde gerçekleşmesi bu süreci hızlandırmıştır. Musul ve Kerkük’ü bırakması karşılığında Lozan’da Türk devletine ulus devlet kurması için destek veren batının tutumu da Türk devletinin cumhuriyetle birlikte Kürt’ü tümüyle inkar etmesi, Kürtlük değerlerinin ortadan kaldırılması, bir soykırım politikası izlemesi sürecine imkan vermiştir. Kürt üzerindeki soykırım süreci aynı zamanda Kürtlere ait tüm değerlerin soykırım sürecidir. En başta da Newroz’da var olan değerlerin soykırım sürecidir. Newroz’un unutturulma sürecidir. Çünkü Newroz’la Kürtlük iç içe geçmiştir. Newroz değerleri Newroz yok edilmeden, Newroz ortadan kaldırılmadan Kürtlük değerlerini yok etmek, soykırıma uğratmak mümkün değildir. Bu yönüyle Kürt soykırım süreciyle Newroz’u unutturma, Newroz değerlerinde var olan özelliklerin içini boşaltma ve tümen ortadan kaldırma süreci at başı gitmiştir. Newroz değerleri ortadan kaldırılarak Kürt’ün soykırım sistemi karşısında direnci ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır, direnci kırılmaya çalışılmıştır. Bu yönüyle Kürtler üzerinde uygulanan soykırım süreci, aynı zamanda Newroz’u ortadan kaldırma, Newroz’a yönelik bir soykırım biçiminde sonuçlanmıştır.

Nitekim 1970’lere gelindiğinde Kürtler üzerindeki soykırım politikası çok önemli bir mesafe almıştır. Artık Türk devleti açısından Kürtlerin ayağa kalkamayacağı bir yargı oluşmuştur. Kürtlük ayağa kalkamaz durumdadır. Öyle ki, Kürtler gönüllü olarak Türkleşmeye, soykırım cenderesi içinde erimeye, yok olmaya yönelmişlerdir. İşte bu süreç aynı zamanda Newroz’un unutulduğu, yok oluşa götürüldüğü süreçtir. 1970’lerin başına gelindiğinde Newroz artık Kürdistan'da Botan ve çevresi dışında unutulur hale gelmişti. Bu aynı zamanda Botan ve Mardin dışında Kürtlüğün önemli düzeyde yok edildiği, ortadan kaldırıldığı, Kürtlük değerlerinin asimile edildiği, soykırıma uğratıldığı gerçeğini ifade etmektedir.

1970’lere gelindiğinde gerçekten de Newroz Botan ve Mardin’in ilçeleri dışında diğer yerlerde pek kutlanmamaktadır. Başurê Kurdîstan’da belli düzeyde bir kutlama gerçeği bulunsa da, içi boşaltılmıştır. Tarihsel köklerine, değerlerine uygun bir kutlama, anma gerçeğinden biraz uzaklaşmıştır. Newroz’un unutturulması ve kutlanmaması, Kürt’ün varlığını tehlikeye sokan bir gerçeklik olarak Kürt’ün gerçek değerlerle yaşamasından uzaklaşma olan bir durum ortaya çıkarmıştır. Bakurê Kurdîstan'da Türk devletinin Kürt soykırımında önemli düzeyde başarılı olması gerçeği bir nevi Newroz’u unutturma gerçeğiyle at başı yürümüş bir durumdur. Kürt ölüm döşeğine yatırıldığı gibi, Newroz da ölüm döşeğine yatırılmıştır. Bunlar kendiliğinden olmamıştır; Türk devletinin bilinçli politikalarıyla olmuştur. Türk devleti nasıl ki cumhuriyetle birlikte bütün politikalarını sosyal, kültürel, ekonomik, diplomatik, eğitim alanlarını Kürt soykırımı üzerine şekillendirdiği gibi, bunların tümünü aynı zamanda Newroz’u unutturma biçiminde pratikleştirmiştir. 1970’lerin başına gelindiğinde Kürtler için her türlü direniş, hak, adalet, özgürlük, demokratik değerler, diğer halklarla kardeşçe yaşama değerleri olan Newroz unutturulma ve yok edilme sürecine sokulmuştur.

Kürtler için bu düzeyde değerli olan, Kürtlerin varlığıyla bu düzeyde özdeşlemiş Newroz’un yeniden ayağa kalkışı nasıl gerçekleşmiştir? Bu ayağa kalkış süreci, bu yeniden var oluş süreci nasıl gerçekleşmiştir?

Newroz’u ayağa kaldırma süreci en başta da en Newroz gerçeğinin tarihsel olarak derinliğinin bilince varılmasıyla ilgilidir. Bu konuda Önder Apo'nun metodu çok çok önemlidir. Önder Apo bütün olay ve olguların tarihsel temeline iner, tarihsel temeline dayandırarak olay ve olguları açıklar. “Tarih günümüzde, günümüz tarihin derinliklerinde gizlidir” değerlendirmesi daha Apocu grubun ilk çıkışından itibaren Önder Apo'nun inceleme metodu olmuştur.  Olayları değerlendirme metodu olmuştur. Önder Apo'nun sorunları anlaması, çözüm bulması da bu tarihsel toplumu ele alma metoduyla ilgilidir.

Önder Apo daha ilk günden itibaren bir gerçekliği anlamak için insanlığın ilk var olmasına, ilk toplumsallaşmasına gitmiştir. Oradan başlayarak değerlendirmesini yapmıştır. Tarihsel toplumu inceleyerek tarih içindeki olayları ve bugün yaşanan olayları anlamaya çalışmıştır. Bu yönüyle de Önder Apo'nun bu yaklaşımı Newroz gerçeğinin Kürtler için anlamını, önemini, derinliğini kavrama durumuna götürmüştür. Newroz’da Kürt gerçekliğinin, Newroz varlığıyla Kürt varlığının nasıl iç içe olduğunu, birbirini koşullandırdığını çok iyi görmüştür. Bu yönüyle 1970’lerin başında Kürt’ün ölüm döşeğine yatırıldığını söyleyen Önder Apo, aynı zamanda Newroz’un da ölüm döşeğine yatırıldığını görmüştür. Bu bakımdan Kürt’ün ve Newroz’un ölüm döşeğinden kaldırılması için her ikisinin ölüm döşeğinden kaldırılma mücadelesinin, her ikisini var etme mücadelesinin birbirini güçlendirerek, tamamlayarak gelişeceğini görmüştür. Bu yönüyle Apocu hareket 1975 yılından başlayarak Newroz’u ayağa kaldırmayı, Newroz günlerini her yerde kutlamayı çok önemli görmüştür. Bu nedenle 1976’da Newroz’u yaygın biçimde kutlamaya başlamıştır. Kürdistan'ın birçok yerinde unutulan Newroz’u o gün her yerde ateşler yakarak yeniden canlandırmıştır. Bu yönüyle Kürt halkını ayağa kaldırma mücadelesiyle Newroz’u ayağa kaldırma mücadelesi iç içe verilmiştir. Newroz’daki değerleri Kürt’ün değerleri haline getirmeye, Kürt’ün değerleriyle Newroz’u gerçek anlamına kavuşturma mücadelesi süreklileştirilmiştir. 1976’lardan başlayarak Kürdistan'ın bütün yerlerinde Newroz ateşinin yakılması ve bunun süreklileştirilmesi çok önemli olmuştur. Kars’tan Antep’e kadar, Dersim’den Hakkari’ye kadar Kürtler nerede varsa orada Newroz ateşi yakılmıştır. Hatta bazı yerlerde halkın bu nedir diye şaşırdığı olmuştur. Çünkü soykırıma uğratılan Kürt kendi değerlerinden de koparılmıştır.

NEWROZ VE PKK

Apocu hareketin Newroz’u var etme, ayağa kaldırmada çok önemli rolü olmuştur. Bir halkın varlığıyla kültürel değerleri arasındaki önemi çok iyi görmüştür. Özellikle Kürt gibi köleleştirilmiş, soykırıma uğratılmış bir halkın direnmesi, ayağa kalkması, var olması açısından tarih içinde oluşmuş direniş kültürünün canlandırılması çok çok önemlidir. Bu açıdan Kürt’ün direniş değerlerinin içerildiği Newroz’u ayağa kaldırmak, Demirci Kawa destanını bir kültürel değer olarak yeniden canlandırmak, aynı zamanda Kürt’ün soykırıma karşı mücadele gerçekliği haline gelmiştir, getirilmiştir. Bu yönüyle Newroz’u ayağa kaldırma süreci gerçekten çok ciddi yaklaşımla ele alınmıştır; Newroz’a büyük bir sahiplenme olmuştur. Newroz’un Kürt için önemi çok iyi anlaşıldığından bu konudaki çabalar en yüksek düzeyde gösterilmiştir. Newroz günleri yaklaşınca Newroz’u ayağa kaldırma, her yerde kutlama örgütlemeleri, çabaları bir hız kazanmıştır. Newrozlar yaklaştıkça Newroz duygusunu, coşkusunu ayağa kaldırma çabaları yürütülmüştür. Newroz bir ulusal coşku, bir direniş coşkusu, bir değerler coşkusu, bir kendini var etme coşkusu haline getirilmiştir. Newroz’un kökünde var olan coşku ayağa kaldırılmıştır; Newroz coşkusu yeniden toplumun moral değeri haline getirilmiştir. Bu yönüyle toplum Newroz yaklaştıkça ulusal duyguları, özgürlük tutkuları, demokrasi tutkuları, direniş tutkuları, zulme karşı ayağa kalkma tutkuları canlandırılmıştır ve coşkulu hale getirilmiştir. Bu çabalar bilinçli biçimde sürdürülmüştür. Önder Apo'nun güçlü tarih bilinci, tarihi ele alış tarzı Apocu harekette de Newroz’u bu biçimde ayağa kaldırma hareketine dönüştürülmüştür.

Bu gerçekliğin iyi görülmesi gerekir. Bu Newroz bilincinin bu biçimde canlanması sadece Apocu harekette değil, diğer Kürt gruplarında da artık Newrozlarda Newroz’u kutlama geleneğinin kalıcılaşması, Newroz günlerinde ulusal duyguların yükselmesi biçiminde bir değerler manzumesinin Kürt toplumunun içinde yaygınlaşmasına yol açmıştır. Bu yönüyle Kürtler açısından Newroz sıradan yaklaşılacak bir durum değildir, sıradan yaklaşılmamıştır. Özellikle soykırıma uğratılan Kürt halkı için, ayağa kalkması gereken Kürt halkı için özgür ve demokratik yaşamdan yoksun edilen, köleleştirilen Kürt halkının yeniden kendini var etmesi, özgür ve demokratik yaşama kavuşması için Newroz’da bulunan değerler Kürt toplumunun değerleri haline getirilmiş, Newroz canlandırılmış, Newroz, Kürt’ün varlığının ortaya konulduğu gün haline getirilmiştir. Bu yönüyle de Newroz’un bu değerde kutlanması, Kürt’ün var oluş mücadelesi açısından çok önemli dönüm noktası olmuştur; çok önemli gelişmeler ortaya çıkarmıştır. Kürt’ün varlık mücadelesinin kültürel düzeyde, düşünce düzeyinde, duygu düzeyinde etkili hale gelmesini sağlamıştır. Bu yönüyle Newroz’un tarihsel anlamını anlamak kadar, Newroz’un bu ayağa kalkış sürecini, bunun bilinçli biçimde gerçekleştirilmesi sürecini de çok iyi görmek, anlamak, bunu anlayarak Newrozlara anlam ve değer vermek çok çok önemlidir.

MAZLUM DOĞAN’IN EYLEMİ ZULMÜN NASIL ALAŞAĞI EDİLDİĞİNİN KIVILCIMI OLDU

Newroz’un bu anlamı, değeri, zindandan da büyük bir değer kazanmıştır. 12 Eylül 1980 askeri darbesi 1970’lerde Kürt halkının özgürlük mücadelesinin gelişmesiyle birlikte bu mücadelenin kökünü kazımak için bir darbe gerçekleştirmiştir. 1923’ten beri uygulanan soykırımın tamamlanması için Özgürlük Hareketi'nin ezilmesi, kökünün kazılması hedeflenmiştir. Bu yönüyle Kürdistan tarihindeki en büyük baskı dönemlerinden biri yaşanmıştır. On binlerce insan gözaltına alınmış, binlercesi zindanlara atılmıştır. Amed, Erzurum, Adana, Antep, Elazığ gibi zindanlar Kürt gençleri ve yurtseverleriyle doldurulmuştur. Diyarbakır cezaevi, insanlık dışı işkencelerin en yoğun yaşandığı, onlarca tutuklunun katledildiği bir işkence ve ölüm merkezi haline getirilmiştir. Kürt’ün kökünü kazıma, Kürt halkının özgürlük umutlarını zindanda PKK tutsakları şahsında boğma saldırısı karşısında Newroz ruhunun ayağa kalkışı gerçekleşmiştir. Kürt açısından zulme karşı direnişin ruhu, direnişin kültürü Newroz ruhudur. Bu açıdan PKK'nin önder kadrolarından olan Mazlum Doğan’ın 1982 Newroz’unda üç kibrit çöpü yakıp yaşamını ortaya koyarak zulmü protesto etmesi, Amed zindanındaki zulmün nasıl alaşağı edildiğinin kıvılcımı olmuştur.

Mazlum, bu eylemiyle 12 Eylül faşizminin zindanlar şahsında Kürt Özgürlük Hareketi’ni ezme, boğma saldırısına ancak Newroz ruhuyla, Kawa’nın direnişçi karakteriyle direnilebileceğinin mesajını vermiştir. Mazlum’un bu mesajı PKK’li tutsaklar tarafından bir emir olarak kabul edilmiş, bu kıvılcım dörtlerin kendisini yakarak meşale etmesiyle, daha sonra 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucuyla zulme karşı büyük bir isyan hareketi haline gelmiştir. Diyarbakır 5 nolu zindanında PKK’li tutsaklar şahsında Kürt halkının özgürlük mücadelesinin betonlara gömülmek istenmesi saldırısına Newroz ruhuyla cevap verilmiş, Newroz ruhu dörtlerin direnişinde, 14 Temmuz direnişinde büyüyerek, canlanarak 12 Eylül faşizmi zindanda yenilgiye uğratılmıştır. Newroz umutsuzluğun kol gezdiği bir ortamda Demirci Kawa’nın zalim Dehak’a karşı isyanını ifade etmektedir. Koşullar zordur, zulüm yoğundur, bu noktada da Newroz ruhuyla direnişe geçilmesi gerekmektedir. Önder Apo’nun Newroz ruhunu ayağa kaldırmak istemesi, Kürdistan devriminin zorluklarının karakteriyle ilgilidir. Kürdistan'da ancak Newroz ruhuyla, koşullar ne kadar zor olursa olsun, umut ne kadar az olursa olsun direnilerek başarının ve zaferin geleceği anlayışıyla zindanda 12 Eylül faşizmi yenilgiye uğratılmıştır. Bu açıdan Mazlum’un 1982 Newroz’unda yaşamını ortaya koyması zindandaki direnişin gelişmesini sağlatarak 12 Eylül faşizmini yenilgiye uğrattığı gibi, Kürt halkının da Newrozlarda ayağa kalkmasını, Kürt halkının Newrozlara daha büyük anlam vererek, Newrozları mücadele günü haline getirmesinde önemli rol oynamıştır. Mazlum’un direnişi, zindan direnişinin 12 Eylül faşizmi koşullarında Kürt Özgürlük Hareketi’nin gelişmesinde, gerillanın mücadelesinin gelişmesinde, yine 1990’ların başında halk serhıldanlarının gelişmesinde çok önemli etkide bulunmuştur. Kürt halkında en zor koşullarda, zindanlarda direnilip mücadele edilebiliyorsa, biz de mücadele edebiliriz, biz de direnebiliriz zihniyeti gelişmiştir. Newroz’un bir değer olarak yükselişe geçmesi, Kürt halkının direniş değeri haline getirilmesi çok önemlidir. Bu açıdan Çağdaş Kawa Mazlum’un zindandaki direniş kıvılcımını çakması ve bunun zindanda tarihi bir direniş haline gelmesi, Kürdistan toplumunda da Newroz ruhunun, Newroz değerlerinin güçlenmesini beraberinde getirmiştir.

Nitekim Kürt halkının özgürlük mücadelesinin, gerilla mücadelesinin gelişmesiyle birlikte Kürdistan'da Newroz günleri diriliş serhıldanları biçiminde kutlanmıştır. Newroz günlerinde Zekiye Alkanların Amed burçlarında kendini yakması, Rahşan’ın İzmir Kadife Kale’de kendini yakması, yine Avrupa’da Ronahi ve Berivanların kendilerini yakmaları, Kürdistan'da Newroz ruhunun bir direniş ruhu, bir fedaileşme ruhu haline geldiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu yönüyle Newroz’un diriltilmesi, Kürt halkının diriltilmesi, Kürt halkının direniş kültürüyle soykırımcı sömürgeciliğe karşı ayağa kalkması anlamına gelmektedir. Soykırımcı sömürgeciliğe karşı ayağa kalkacak direniş ruhunun, direniş kültürünün ortaya çıkması anlamına gelmektedir.

Bu çerçevede 1990’larda Newrozlarda gelişen serhıldanlar, bunların bütün Kürdistan'a yayılması gerçeği, Kürt toplumu, Kürdistan özgürlük mücadelesi ve geleceği açısından ne anlam ifade etmiştir?

Hem gerilla mücadelesi, hem zindan direnişi, hem de Newroz ruhunun direnişçi karakterinin zulme karşı isyan karakterinin etkisiyle 1990-91-92 yıllarında Newrozlar serhıldan günleri haline gelmiştir. Her Newroz’da hem Kürdistan'da, hem de Kürtlerin bulunduğu her yerde, Türkiye metropollerinde halk ayağa kalkmıştır. Newrozlar soykırımcı sömürgeciliğe karşı isyan günleri haline gelmiştir. Kadın, çocuk, yaşlı, genç herkes Newrozlarda meydanları binlerle, on binlerle, yüz binlerle doldurmuştur. Artık Newrozlarda Kürdistan boydan boya ayağa kalkışın; Kürt varlığının, kimliğinin, kültürünün ortaya konduğu günler olmuştur. Kürt, Newrozlarda ben varım, ayaktayım, özgür ve demokratik yaşam istiyorum diyerek Kürdistan'da meydanları doldurmuştur; Kürt halkının gücünü ortaya koymuştur. Newrozlar sadece Newroz günü bir Newroz kutlaması olmaktan çıkmış, Kürt’ün sosyal devriminin, demokratik devriminin, kültür devriminin, ulusal devriminin, demokratik siyasal devriminin gerçekleştiği günler olmuştur. Newrozlarda demokratik devrimler gerçekleşmiştir. Her yıl Newrozlar demokratik devrimin geliştiği, gerçekleştiği, derinleştiği, yaygınlaştığı günler olmuştur. Artık Kürt ayağındaki, kolundaki prangaları kırmıştır. Artık hiçbir otorite, ne devlet otoritesi, ne ağanın otoritesi, ne herhangi bir aşiret ya da tarikat otoritesi Kürt’ün ayağa kalkışını önlemesi önünde engel olmuştur. Kürt, ulusal demokratik bilinçle, Newroz’un Kürt’ün ayağa kalkış günü haline gelmesi gerektiği bilinciyle serhıldana kalkmıştır. Newroz ruhuyla gerçekleşen serhıldanlarla Kürtler bir demokratik toplum haline gelmiştir. Artık Kürt demokratik toplum, demokratik ulus gerçeğini yaşayan bir halk haline gelmiştir.

NEWROZLAR KÜRDÜ YENİDEN YARATMIŞTIR

Bu açıdan 1990-91-92 Newrozlarında Kürdistan tarihinde, Kürt toplumunun altüst oluş olduğu, Kürt toplumundaki tüm gerilikler yıkarak her şehirde, her kasabada, her köyde ayağa kalktığı, toplumsal bütünlüğün yoğunlaştığı, tüm Kürdistan toplumunun birbirine kenetlendiği bir gerçeklik ortaya çıkmıştır. Önder Apo buna diriliş gerçekleşti, sıra kurtuluşta demiştir. Newroz, Kürt’ü uluslaştıran, demokratik karaktere kavuşturan, Kürt’ü sosyal, kültürel, demokratik devrime kavuşturan, yeni bir Kürt toplum gerçeğini, yeni Kürt insan gerçeğini ortaya çıkaran günler haline gelmiştir. 1990’lı yıllardaki serhıldanlarla Newroz ruhunun ayağa kalkışı birbirine paralel olmuştur. Tüm Newrozlar Kürt’ün ayağa kalkışı, serhıldan günleri olmuş, tüm serhıldanlar da Newroz ruhuyla Kürt’ün tüm değerlerinin yaşatıldığı, zulme karşı isyanın ortaya konulduğu günler olmuştur; ayağa kalkışlar, mücadeleler olmuştur. Bu açıdan 1990’lı yıllardaki serhıldanlar gerçekten çok önemlidir. Kürt’ü yeniden yoğurmuştur. Artık 1990 öncesi Kürt ile 1990’lı yıllarda Newrozlarda ayağa kalkan, Newroz ruhunu serhıldanlarda dirilten Kürt gerçeği arasında fark vardır. Kürt köklerine dayanarak demokratik devrimi, sosyal devrimi gerçekleştirerek kendini yeni değerlerle, yeni ölçülerle, yeni güzelliklerle donatmıştır. Kürt, Newrozlarda, serhıldanlarda kendini yeniden yaratmıştır. Her serhıldan, her Newroz Kürt’ün yeni değerlerle, yeni güzelliklerle, yeni ölçülerle yoğrulduğu, direniş ruhunun derinleştiği, özgürlük ruhunun derinleştiği, demokratik özlemin derinleştiği, ulusal kültürün, ulusal değerlerin açığa çıkarıldığı bir demokratik ulusal bütünlük sağlandığı günler olmuştur. Bu yönüyle Newrozlar Kürdü yeniden yaratmıştır. Serhıldanlar Kürt’ü yeniden yaratmıştır.

Önder Apo Kürt halkını Newroz halkı olarak tanımlamıştır. Yani direnişçi halk, özgürlükçü halk, demokratik karakterdeki halk, zulme boyun eğmeyen bir halk, halkların kardeşliğiyle yaşamayı önüne koyan bir halk olarak tanımlamıştır. Newroz halkı haline gelmesi demek, artık Kürt’ün bütün değerleriyle yeniden ayağa kalkması demektir. Artık bir daha zulme boyun eğmeyeceğinin, zulme, özgür ve demokratik yaşam kazanılana kadar direnileceğinin ilanı anlamına gelmektedir. Kürt’ün Newroz halkı olma gerçeği, aynı zamanda Kürt’ün özgür ve demokratik yaşam geleceğinin bir yönüyle de güvenceye alınması anlamına gelmiştir. Bu çerçevede diriliş tamamlanmıştır; Kürt kendini var etmiştir. Kürt’ü tarihten silmek isteyenler, yok etmek isteyenler bu Newroz ruhuyla Kürt’ün yeniden tarih karşısında köklerine dayanarak dirilişini gerçekleştirdiğini görmüşlerdir. Tarihte ilk toplumsallığı yaratan halk, ilk direnişçi karakteri ortaya çıkaran halk, Newroz’la bütün insanlık değerlerini kendinde somutlaştıran halk, 20. yüzyıldaki soykırımcı sömürgeciliğe karşı Newroz ruhuyla büyük bir isyan gerçekleştirerek Kürt’ü yeniden köklerine dayanarak tarihine yakışır bir biçimde toplumsallığın, özgür ve demokratik yaşam değerlerinin savunulduğu, her türlü zulme karşı direniş gösterilecek bir halk gerçeğine kavuşturmuştur. Bu yönüyle Newrozların nasıl Kürt’ü dirilttiği, nasıl Kürt halkını yeniden yarattığı, yeniden yoğurduğu bir daha kanıtlanmıştır. 1990’lı yıllar sadece Newroz’un ayağa kalkışı değil, Newroz’un ayağa kalkarak Kürt halkını Newroz ruhuyla, Newroz değerleriyle yeniden yarattığı, dirilttiği, bu temelde de özgür ve demokratik yaşam temelinde kurtuluş yoluna soktuğu yıllar olmuştur.

Newroz her zaman yeni süreçlerin başlangıcı olmuştur. Bu yıl Newroz nasıl bir sürecin başlangıcı olacaktır. Bu konudaki mesajınız, çağrınız nedir?

2017 Newroz’u kuşkusuz çok önemli hale gelmiştir. Hem 2016 yılından bu yana yapılanlar Newroz’u önemli hale getirmiştir, hem de Türk devleti yine 1980’de olduğu gibi Kürt halkının özgürlük mücadelesinin kökünü kazıma iddiasıyla saldırılar yürütmektedir. Türk devleti Newroz değerlerinin kökünü kazıyacağını ilan etmiştir. Newroz’a karşı bir saldırıya geçmiştir. Newroz’un tarih içinde oluşmuş değerlerini ortadan kaldırmaya, Newroz’da var olan soykırımcı sömürgeciliğe karşı isyanı ezmeye, Newroz ve Newroz değerleriyle birlikte Kürdü de ortadan kaldırmaya, Kürt halkının özgürlük mücadelesini tasfiye ederek Kürt’ü yeniden soykırım sürecine sokup Newroz’u da ortadan kaldıracak bir saldırı içine girmiştir. Bu açıdan 2017 Newroz’u tarihteki önemli dönemeçlerde olduğu gibi, Newroz ruhunun yeniden canlanmasını gerektiren bir süreç olmaktadır.

AKP-MHP KÜRTLER İÇİN DEHAK HALİNE GELMİŞTİR

Şu anda AKP-MHP iktidarı Kürtler için Dehak haline gelmiştir. Kürt’ün özgür ve demokratik yaşamını bitireceğini, Kürt’ün varlığını bitireceğini söyleyerek her türlü silahla saldırmaktadır. Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak diyerek Kürt’ün Newroz ruhuyla ortaya çıkmış tüm değerlerini ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. İşte şu anda Kürt’e karşı Dehak’a rahmet okutacak bir zulüm iktidarı olan AKP-MHP iktidarına karşı Newroz ruhunun ayağa kalkması gerekmektedir. Newroz demek, zulmü kabul etmemek demektir. Newroz demek, zulme karşı mücadele demektir. Bu açıdan da 2017 Newroz’unda Newroz’un karakterinde var olan bütün değerlerin, bütün ölçülerin ayağa kalkması, soykırımcı sömürgeciliğe karşı Kürt’ün var olma gerçeğini, var olma iddiasını ortaya koyması gerekiyor. Nasıl ki Newroz’un varlığı Kürt’ün varlığıysa, Kürt’ün varlığı da Newroz’un varlığıdır. Bu açıdan bu Newroz’da Kürt’ün özgür ve demokratik yaşam iradesinin ortaya konulması gerekiyor. Kürt’ün özgür ve demokratik yaşam iradesi ortaya konulmadan Newrozları yaşatmak mümkün değildir. Bu bakımdan 2017 Newroz’u kendini savunma Newroz’u olacaktır. Kendini yok etmeye yönelik saldırıya karşı kendi değerleriyle soykırımcı sömürgeciliğe karşı bir isyan günü olacaktır. 2017 Newroz’unun böyle bir anlamı vardır.

AKP-MHP iktidarı 24 Temmuz’dan bu yana, Lozan Antlaşmasından bugüne uygulanan soykırımcı sömürgeciliği yeniden hakim kılmak için Kürt’ü yok etme saldırısı başlatmıştır. Bu nedenle Kürtlüğün en güçlü olduğu, Newroz’un en güçlü biçimde kutlandığı Cizre, Şırnak, Sur, Nusaybin, Gewer, Silopi, Hezex gibi ilçelere saldırmıştır. Bu saldırılar mevzii saldırılar değildir; tamamen Kürt’ü yok etmeye yönelmiş, Newroz’u yok etmeye yönelmiş saldırılardır. Hala da bu saldırılar sürmektedir. AKP-MHP iktidarı Kürt’ün varlığına sadece Bakurê Kurdîstan’da değil, Rojava’da da, Başur’da da, Rojhilat’ta da tahammül etmemektedir. Nerede Kürt varlığı varsa ezmek istemektedir. Kürt’ü ezmek için her türlü imkanını kullanmaktadır. Bu açıdan 2017 Newroz’u bunların hepsine cevap olacaktır.

2017 Newroz’unda Kürt halkı Türk devletinin Cizre’ye, Sur’a, Şırnak’a, Nusaybin’e, Silopi’ye, Gever’e saldırarak, bu şehirlerin yerle bir edilmesi temelinde Kürt’ün iradesini kırıp sindirerek Kürdü yeniden soykırımcı sömürgecilik sistemi altına konulmasına Newroz ruhuyla karşı çıkacaktır. Newroz ruhu demek, bu tür uygulamalara karşı çıkmak demektir. Newroz demek, bu tür uygulamalara karşı ulusal ruhun, ulusal direniş ruhunun, direncin, kültürün, ulusal varlığın, değerlerin, demokratik ve özgür yaşam iradesinin ortaya konulması demektir. Newroz ancak böyle anlam kazanabilir; Newroz’u kutlamak ancak böyle olabilir. Newroz kendi ruhuyla, kendi değerleriyle kutlandığında bir anlam kazanır. Newroz kendi değerlerine, ruhuna, tarih içinde oluşmuş karakterine uygun kutlanacaksa, bugün AKP-MHP iktidarının yaptığı uygulamalara karşı Kürt’ün bir tutumu olarak bütün alanların, meydanların, sokakların, mahallelerin doldurulması gerekmektedir. Kürt’ün Newroz ruhuyla AKP-MHP faşizmine karşı bir tutum ortaya koyması gerekmektedir. Kürt’ün sindirilemeyeceğinin, ezilmeyeceğinin, Kürt’ün özgür ve demokratik yaşam ısrarından vazgeçilmeyeceğinin bu Newroz’da ortaya konulması gerekmektedir. Bu açıdan bu Newroz Kürtler açısından büyük bir anlam taşımaktadır. AKP-MHP faşizmi Kürt’ün iradesini kırmak, sindirmek isterken, Kürtler de Newroz ruhuyla, Newroz ruhunda var olan direnişçi karakterle, isyancı karakterle, zulme boyun eğmeme karakteriyle AKP-MHP faşizminin bu politikalarına, bu uygulamalarına karşı Kürdün tutumu olarak meydanlara çıkacaktır. 2017 Newroz’u, Kürt’ün tutumunun, Kürt’ün özleminin, Kürt’ün duygularının açıkça ortaya konulduğu bir Newroz olacaktır. Son iki yıldaki tüm uygulamalara karşı Kürt’ün tutumu Newrozlarda haykırılacaktır.

NEWROZ ZULME KARŞI ÖFKENİN DIŞA VURUM GÜNLERİDİR

Şu kesindir, tarihte Newrozlar aynı zamanda Kürt halkında ortaya çıkmış öfkelerin dışa vurum günleridir. Newroz bu yönüyle zulme karşı isyanın, tepkinin güçlü biçimde ortaya çıktığı günler olmuştur. Newroz, Kürdün tepkisini açığa çıkaran, Kürt’ün direnişini açığa çıkaran günler olmuştur. Son iki yılda da Kürtlerin AKP-MHP iktidarına karşı büyük tepkileri, büyük öfkeleri vardır. Çünkü büyük zulme uğramışlardır. AKP-MHP iktidarı Kürt sorununda çözüm politikası olmadığı için güçlenen, örgütlenen Kürt’ü ezme saldırısı yürütmüşlerdir. Buna karşı halk direnmiştir, Özgürlük Hareketi direnmiştir. Bu zulme teslim olunmamıştır. Bu zulme teslim olunmayacağını tarihte olduğu gibi yine göstermiştir. Bu Newroz da Türk devletinin son iki yıldaki saldırısına karşı hem şehirlerde, hem de dağda direnen, teslim olmayan şehitlerimizin, halkımızın, gerillalarımızın direnişçi karakteriyle, fedai karakteriyle öfkemizin, tepkimizin ulusal birlik ruhuyla Kürt’ün varlığına yönelik saldırıya sessiz kalınmayacağını, Kürt’ün özgür ve demokratik yaşam iradesinin ortaya konulacağını göstermemiz gerekmektedir. Newroz fedailerimizin direniş ruhuyla tepkimizin ve öfkemizin dile geldiği bir gün olmalıdır. Newroz zaten Kürt halkının zulme karşı tepkisinin, öfkesinin dile geldiği bir gün olduğu için değerlidir; Kürt’ün en temel değeri haline gelmiştir. Kürt’ün özgür ve demokratik yaşam değerlerinin içerildiği gün olmuştur. Bu açıdan 2017 Newroz’u karakterinde var olan değerler temelinde halkın zulme karşı tepkisinin, öfkesinin dile geleceği bir gün olacaktır. Halk, sokaklarda, meydanlarda, mahallelerde son iki yılda Kürt düşmanı AKP-MHP faşizminin gerçekleştirdiği ve bugün hala sürdürdüğü zulme karşı Kürt’ün bir duruşu ve bir devrimci tutumu olarak tarihteki yerini alacaktır.

Bu Newroz’un başka anlamları ve sonuçları da olacaktır. Türkiye hegemonik soykırımcı yeni bir sistem kurmayla demokratikleşme arasında bir yol kavşağında bulunmaktadır. Bu açıdan AKP-MHP faşizminin dinci, milliyetçi, soykırımcı hegemonik bir sistem kurma saldırısına karşı demokrasi güçlerinin de Türkiye’yi demokratikleştirme mücadelesi verdiği bir dönemden geçilmektedir. Bu yönüyle Newroz tarihteki direnişçi karakteriyle hep demokratikleşmeden yana olmuştur. Kürdistan'daki demokratikleşmenin ve Türkiye'deki demokratikleşmenin en temel dinamiklerinden biri olmuştur. Kürdistan'da demokratik devrimin gerçekleşmesinde, bu temelde Türkiye'nin demokratikleşmesinde Kürdistan'daki mücadelenin etkilemesi gerçeği vardır. Bu yönüyle 2017 Newroz’u geçmişteki demokratik mücadele geleneğini, demokratik birikimini, demokratik tutumunu ve demokratik karakterini 2017’de Türkiye'nin demokratikleşmesi ve bu temelde de Kürt sorununun çözümü açısından Kürt halkının iradesinin ortaya konulduğu bir gün olacaktır. Bu yönüyle Newroz aynı zamanda demokrasi mücadelesinin yükseltildiği, demokratik iradenin yükseltildiği, demokratik duruşun yükseltildiği bir gün anlamına gelmektedir. Otoriter faşist iktidarlara karşı demokratik duruşun, demokratik mücadelenin sembolü olacaktır. Newroz’un karakteri zaten bu olmuştur. Bu karakter 1990’lı yıllardan bugüne kadarki tüm serhıldanlarda ortaya konulmuştur.

Newrozlar gerçekten demokratik iradenin ortaya konulduğu günler olmuştur. Bu Newroz’la da bu demokratik irade ortaya konulacaktır. Her meydan, her Newroz alanı bir halk kongresi gibi Kürt halkının demokratik iradesinin haykırıldığı alanlar olacaktır. Kürt halkı Neworz’da gerçekleştirdiği halk kongresiyle nasıl bir Kürdistan istediğini, nasıl bir Türkiye istediğini, nasıl bir Ortadoğu istediğini bir daha ortaya koyacaktır. Kürt halkı Newrozlarda yaptığı kongrelerle kendi demokratik programını, özgürlük programını her Newroz’da ortaya koymuştur, bu Newroz’da da ortaya koyacaktır. Newroz geleneğinde, gerçeğinde baskıya boyun eğme yoktur, zulme boyun eğme yoktur. Bu açıdan bu Newroz’da Kürt halkı her yerde Newroz alanlarını, meydanlarını dolduracaktır, ayağa kalkacaktır. Eğer Türk devleti geçmiş dönemlerde olduğu gibi yine yasak koyarsa Kürt halkı da bu yasaklara karşı her mahalleyi, her sokağı Newroz alanı haline çevirecektir, çevirmelidir. Eğer yasak olmazsa Kürt halkı on binlerle, yüz binlerle, milyonlarla alanları doldurarak iradesini ortaya koyacaktır; Newroz’u bir bayram coşkusunda kutlayacaktır.

AKP-MHP iktidarı yasak koyduğu takdirde de bütün mahalleler, bütün sokaklar Newroz alanı haline getirilecektir. Newroz’u yasaklama, Newroz’u yeniden yok sayma, yeniden Kürtlükle birlikte Newroz’u tarihe gömme yaklaşımlarına karşı Kürt halkı da Newroz ruhuyla her yerde direnecektir. Newroz yasakları dinlenmeyecektir. Çünkü Newroz yasak dinlemez. Hiçbir yasak Kürtlerin Newroz’u kutlamasını önleyemez. Kürtler binlerce yıldır bu direniş gününü, özgürlük gününü, var olma gününü kutladıkları gibi, 2017 yılında da kutlayacaklardır. Sadece Kürdistan'da değil, bütün Türkiye metropollerinde kutlayacaklardır, yurtdışında kutlayacaklardır. Kürtlerin Kürdistan’ın bütün parçalarında ve yurtdışında coşkuyla kutlayacağı Newroz, Ortadoğu'da eski dengelerin yıkıldığı, yeni dengelerin oluştuğu süreçte 21. yüzyılda Kürtlerin Ortadoğu dengelerinde yer alacağı demokratik ve özgür yaşamı gerçekleştireceği gerçeğinin ortaya konulduğu, bunun bilincinin ve iradesinin haykırıldığı bir Newroz olacaktır. Bu Newroz’la birlikte Kürtlerin Ortadoğu'da inkar edilemeyecek, özgür ve demokratik yaşamı yok sayılamayacak bir halk olduğu tüm dünyaya bir daha gösterilecektir. Bunun yanında Newroz ruhuyla, demokratik ulus anlayışıyla, halkların kardeşliği anlayışıyla da Kürt halkı Newroz ruhuyla sadece kendi özgür ve demokratik yaşamını gerçekleştirme değil, tüm halklarla kardeşlik içinde Ortadoğu'nun demokratikleşmesinde de en temel halk gücü olduğunu ortaya koyacaktır. Bu temelde ben yine tüm Kürt halkını ve dostlarını Newrozlarda meydanlara çıkmaya, özgür ve demokratik yaşam iradesini en güçlü biçimde ortaya koymaya çağırıyorum. Kürt’ün tüm Ortadoğu'da özgür ve demokratik yaşam iradesini ortaya koymaya çağırıyorum. Bu temelde tüm halkımızın ve dostlarının Newroz bayramını şimdiden kutluyorum.