Son Dakika: Stêrk TV ve Medya Haber TV'ye baskın: Polisler tüm binayı talan etti

BBC para yiyici muhabirlerin tuzağına mı düştü?

ANF Arapça servisi, BBC'nin Reqa'da teslim olan DAİŞ çetelerine ilişkin hazırladığı 'raporu' irdeledi...

BBC “Reqa'nın kirli sırlarıadı altında bir rapor servis etti. 

Bu raporda, Amerikan, İngiliz ve Demokratik Suriye Güçleri (QSD) arasında Reqa'da “takviye anlaşması” ele alınıyor.

Söz konusu haberde, binlerce DAİŞ çetesinin aileleri ile birlikte Reqa'dan çıkmalarına ‘yardım edildiğini' ve Dêra Zor köylerine geçmelerine izin verildiğini öne sürülüyor. Açılan koridorun Koalisyon uçakları tarafından üç gün boyunca güvenliğinin sağlandığı iddia ediliyor.

Raporu hazırlayan gazetecilere göre, QSD ve Koalisyon güçleri bir tarafta, DAİŞ bir tarafta bulunmak üzere bir anlaşmaya gidilmiş ve DAİŞ çetelerinin Dêra Zor köylerine ulaşması için yardım sağlanmış.

BBC'nin yayımladığı rapordaki çelişki ve çarpıtılmış bilgileri okurlarımız için irdeledik:

SIR DEĞİLDİ

Demokratik Suriye Güçleri, 14 Ekim'de yerel güçlerin talebi üzerine yapılan ateşkes önerisini onayladı.

Yapılan anlaşmaya göre, DAİŞ çeteleri de siviller ile birlikte tahliye edilecekti ki, daha fazla katliamlar yaşanmasın. Bu anlaşma açık bir şekilde yapıldı. Bu anlaşma birçok televizyon programı ve haber raporlarında yerini aldı ve değerlendirildi. Söz konusu haberler dünya medyasında ve yerel medyada işlendi, tekrarına bakılabilir.

Bu anlaşmanın gizli olmadığını bizzat operasyon sözcüsü tarafından açıklanmıştı. Nitekim Operasyon sözcüsü 14 Ekim günü BBC Radyosuna anlaşmaya ilişkin açıklamada bulunmuştu. 

Sadece bu bilgiler, BBC’nin yalana dayalı bir rapor ile gündemi çarpıtmaya çalıştığını açıkça gösteriyor.

ÇELİŞKİLER

Raporu hazırlayan gazeteciler öncelikle Ebu Fewaz diye bir şoförün bilgilerini paylaşıyor ve bu kişi, onların raporunda esas araştırma kaynağı olarak kullanılıyor. Ebu Feyaz, birçok kamyonu olan bir şoför. Doğudan batıya kamyonları ile ulaşım yapıyor. Bu rapora göre, birçok farklı güçler için ulaşım hizmeti veriyor.

BBC raporuna göre, QSD, Ebu Fewaz'ı yüzlerce sivili Tebqa’dan alıp batıda bulunan bir yerleşim yerine götürmesini talep etmiş. Fewaz’ın verdiği bilgilere göre, QSD yetkilileri eğer bu ulaşımı gerçekleştirirlerse çok fazla para kazanacağını söylemiş! Fewaz, kendilerinin kandırıldığını ve daha sonra karşılarına ulaşım için çıkanların çoğunun DAİŞ çeteleri olduğunu iddia ediyor. Bu çetelerin yanında çok yüklü bir cephanenin, silahların ve bomba yeleklerinin bulunduğunu, ayrıca ailelerinin de yanında olacaklarını ve bunları üç gün içinde taşımaları gerektiğini söylüyor.

Bunlar Fewaz'ın çelişkili cümleleri, çünkü QSD niye sivilleri taşımasını söyleyip kendisini kandırsın? Bu gerçek dışı bilgi QSD’nin kendisine de zarar vermez mi?

KİLOMETRE HESABI UNUTULMUŞ!

Sonrasında Fewaz şoför arkadaşları ile birlikte korkarak Reqa'ya geçtiklerini söylüyor. Fakat QSD güçleri onlarla birlikte hareket etmesi gerekirken yalnız gidiyorlar.

Burada bir çelişki daha ortaya çıkıyor. Onlar Tebqa’daki sivilleri taşıyacaklarını söylüyor, Tebqa 40 kilometre Reqa'dan uzak ve daha sonra diyor ki, 'biz Reqa'ya geçmişiz.'

Yine BBC raporuna göre, Ebu Fewaz aralarında çocuk, kadınların ve ayrıca cephanenin de olduğu 4000 kişiyi 50 kamyon, 15 otobüs ve 100 DAİŞ aracı ile birlikte geçtiklerini belirtiyor. Önce sadece 200 kişiyi götürüceklerini düşündüğünü belirtiyor.

BİR KAMYONDA 3 KİŞİ Mİ TAŞINACAKTI?

Birincisi, Ebu Fewaz 200 kişiyi 50 kamyon ve 15 otobüs ile taşımak için mi oraya gitmiş? Acaba her bir kamyonu 3 kişiyi taşımak için mi ayarlamış? Öte yandan yönlerini Tebqa’ya verdiklerini söylüyor, ama diğer taraftan Reqa'ya gönderdiklerini söylüyor.

İkincisi, Ebu Fewaz DAİŞ çetelerini Reqa'dan Dêra Zor'a taşımalarının 3 gün sürdüğünü belirtiyor. Bütün Suriye'de yaşayan herkes bilir ki, Reqa ve Dêra Zor arasındaki yol birkaç saat sürer. Bu ulaşımın yapıldığı geçiş alanı QSD güçleri kontrolünde mi? Yoksa DAİŞ çetelerinin kontrolünde mi? Tekrardan yapılan tahliyenin güzergahını gözden geçirirsek, hiçbir güvenlik sorununun ortaya çıkmadığını belirtebiliriz.

Üçüncü nokta, Ebû Fewaz raporda Koalisyon uçaklarının konvoy üzerinde uçtuklarını ve çölde yollarını kaybetmemeleri ve yerlerine ulaşmaları için de aydınlatıcı ışık veren bombalar attığını belirtmiş.

HER İDDİA RAPORA GÖLGE DÜŞÜRÜYOR

Biz yolun birkaç saatten fazla olmayacağını ve DAİŞ çetelerinin, özellikle de yerli olanların oraları iyi bildiğini belirttik. Oraların kontrolünün köy ve şehirleriyle ya QSD ya da DAİŞ’in denetiminde olduğunu da. Bu sebeple söz konusu aydınlatıcı bombaların kullanılmış olması pek inandırıcı değil. Rapordaki tüm olayların bu şekilde abartılmış olması raporun doğruluğuna gölge düşürüyor. Beraberinde birçok sorular getiriyor. Nasıl oluyor da, hem Koalisyonla bir anlaşma yapılacak hem de anlaşmanın tarafları silahlıların naklini kısa zamanda gerçekleştirecek bir yol bulamayacaklar? Diğer taraftan madem ki anlaşma bu kadar gizli ve ‘kirli’, Koalisyon ve QSD bu sır ve gizemleri onlarca şoföre beyan ediyor!

BBC raporunun başka bir yönüne geçelim... Ebû Miseb El-Şamî DAİŞ’in istihbarat sorumlularından biri. Rapora göre o da nakledilen konvoyda yer alıyor.

Ebû Miseb El-Şamî Dêrazora ulaştığında 'Firat Kalkanı'nın kontrol ettiği alanlardan (Türkiye tarafından desteklenen silahlı grupların kontrol etttiği alanlar) Idlib'e doğru kaçmaya çalıştı ancak bu ortaya çıktı ve Fırat Kalkanı güçleri onu göz altına alıp tutukladı.

Ebû Misêb, Reqa'daki ‘DAİŞ halifeliğinin son günlerini anlatıyor, özellikle ‘anlaşma’ günlerini: Diyaloğun 10 Ekim’de başladığını ve DAİŞ'in bazı önde gelenlerinin anlaşmaya yanaşmadığını ama onaylamak zorunda kaldıklarını söylüyor, özellikle de Koalisyon güçlerinin baskılarından sonra. Aynı zamanda Koalisyon uçaklarının, kontrollerindeki bölgeyi 10 saat boyunca bombaladığını ve 500-600 kişiyi öldürdüğü iddia ediyor.

Bu noktaya iyi eğilmek ve ayrıntılara yoğunlaşmak gerek. Her şeyden önce hakikatin bir DAİŞ sorumlusunun konuşmalarına dayandırılması ve öncesinde de Ebû Fewaz’ın çelişkileri BBC raporunun gerçekliğine gölge düşürüyor. Çünkü Ebû Miseb El- Şamî savaşın taraflarından biri ve aynı zamanda ölü sayısını çok fazla veriyor.

VİDEODA GÖRÜNEN YOK!

Ve Ebu Miseb’in bombardımana dair kurgusunu doğrulamak adına raporu hazırlayan iki gazeteci (Riyam ve Kontin), bir video yayımlıyor ve söz konusu videonun ayın 11’inde yani bombardımandan bir gün sonra çekildiğini söylüyorlar. Söz konusu iki gazeteci, bombardımanda bir binanın hedeflendiğini, söz konusu binada 35 kadın ve çocuğun bulunduğunu söylüyor ve gazetecilere göre bu, DAİŞ çetelerinin inançlarını kırmaya yeterli oluyor.

Söz konusu video izlendiğinde net bir şey görülmüyor. Video sadece belirsiz bir uçak gösteriyor ve uçağın nerede olduğu da bilinmiyor. Aynı zamanda söz konusu uçağın hangi tarafa ait olduğu da söylenmiyor. Ruslara, Suriye rejimine ya da başka bir güce ait olabilir. Ya da bir DAİŞ grubuna saldırı düzenleyen Koalisyon uçağı olabilir.

Söz konusu iki gazeteci, videoları ve DAİŞ sorumlusu Ebû Miseb El-Şamî’inin konuşmalarını gerçek diye sunmaya çalışıyorlar, hiçbir şüphe bırakmamacasına!

'SİLAH' YALANI

Ebû Miseb, -Fırat Kalkanı güçlerince tutuklanmış olmasına rağmen yine de kendisiyle röportaj yapabilen gazetecilere- devamında şöyle diyor: "Bombardıman ve askeri baskından sonra DAİŞ sorumluları anlaşmayı onayladılar, karşıt olanlar da onayladı. Anlaşmaya göre beraberimizde ağır silahlar götüremezdik, zaten bizde ağır silahlar yoktu, sadece hafif silahlar vardı.’’

Ebû Miseb’in bu cümlesi raporun yalanını ortaya koyuyor. Çünkü başta aktarılana göre, silahlılar yanlarında tonlarca ağır silah ve cephane götürdü! (Raporun bir yerinde kamyonun dolapları cephanenin ağırlığından dolayı çökmüş!) Fakat DAİŞ’in sorumlularından biri, böyle bir şey olmadığını söylüyor. Bununla şoför olan Ebû Fewaz'ın yalanı net biçimde ortaya çıkıyor.

YABANCI OLANLAR ANLAŞMA DIŞINDA

Söz konusu raporda, Ebû Fewaz ve başka kişilerinin aktarımlarına dayanılarak, anlaşma çerçevesine göre, çok sayıda yabancı asıllı DAİŞ çetelerinin çıktığı, Türkiye’ye ulaştıkları ve oradan da Avrupa’ya gittikleri belirtiliyor.

Bu konuda ajansımıza bilgiler veren bazı özel kaynaklar, yabancı asıllı DAİŞ çetelerinin anlaşmanın kapsamı dışında olduğunu, QSD güçlerine teslim olanların kendileri tarafından ülkelerine ait hükûmetlere teslim edildiklerini belirtti.

Aynı kaynak, sadece yerli silahlıların aileleriyle beraber çıktıklarını, anlaşma uyarınca Dêra Zor kırsalına gittiklerini ve sayılarının da fazla olmadığını kaydetti.

ESKİ VİDEOLLARI ÖZEL OLARAK YAYIMLADILAR

Raporda BBC, QSD, Koalisyon ve DAİŞ arasındaki anlaşmanın ayrıntılarını yansıttığını iddia eden bir video paylaşıyor. Söz konusu videoda DAİŞ’li bir ailenin çıkmak için hazırlık yaptıklarına yer veriliyor ve bu özel video olarak yayımlanıyor. Ancak aynı video bir Twitter kullanıcısı tarafından 17 Ekim'de paylaşılıyor. 

SES KAYDI MONTAJ MI?

Raporun yazarlarından biri olan Gazeteci Riyam Dalati ses kaydını

kendi Twitter hesabı üzerinden paylaşıyor ve söz konusu sesin sahibinin bir QSD yetkilisine ait olduğunu ve isminin de Kahraman olduğunu iddia ediyor. Dalati, söz konusu ses kaydını raporun doğruluğuna bir dayanak olarak sunuyor ve Kahraman’ın anlaşmanın ayrıntılarını dile getirdiğini iddia ediyor.

Fakat ANF’ye bilgi veren QSD komutanlığı, söz konusu sesin iddia edilen yetkiliye ait olmadığını açıkladı. Bu da söz konusu ses kaydının montaj olduğu fikrini doğurdu.

QSD’nin 10 Ekim’den 20 Ekim’e kadar gazetecilerin Rakka’ya girişini yasakladığı göz önüne alınırsa, ortaya şöyle bir soru çıkıyor: BBC’ye çalışan gazeteciler DAİŞ'lileri ve ailelerini taşıyan kamyon ve otobüslerin Reqa'dan Dêra Zor’a geçişinin videosunu nasıl ele geçirdiler?

GÜVENLİK SORUNU MU OLUŞTU?

Bu konuda Xeber 24 internet sayfası yerli bazı gazetecileri videoları yüksek mevlada parayla satmakla suçlamıştı. http://xeber24.org/archives/51763

Söz konusu internet sayfası iki gazetecenini isimlerinin baş harflerini (N.S – B.T) veriyor.

Diğer taraftan Xeber 24 Yöneticisi Zinar Îbrahim, BBC’ye çalışan bazı gazetecilerin ve söz konusu haberi yayımlayan gazetecilere yakın kişilerin, kendileriyle ilişkiye geçtiklerini, gazetecileri suçlayıcı haberin internet sayfasından kaldırılmasını istediklerini belirtti. Îbrahim, aynı zamanda kendileri hakkında yasal işlem başlatılacağına dair tehditler savurduklarını da söyledi.

ÇELİŞKİ BİTMİYOR

BBC raporunda Şoför Ebû Fewaz, DAİŞ’in tonlarca silah ve cephaneyi beraberinde götürdüğünü ve binlerce savaşçının çıktığını söylüyor. Fakat aynı zamanda raporu hazırlayanlar, DAİŞ’in üst düzey sorumlularına büyük darbe vurulduğunu belirtiyor (bombardıman), Ebû Miseb El-Şamî’ye göre, bu sebeple DAİŞ anlaşmayı onayladı.

Soru şu: DAİŞ şartlarını nasıl dayatabildi ve ağır silahları (kamyon dolabının çökmesine yol açacak kadar) beraberinde götürebildi?

Ya da raporun yazarlarının amacı, Koalisyon güçlerini DAİŞ’i korumakla suçlamak mı? Aynı çeteleri Reqa’da öldürmekle tehdit eden Koalisyon güçlerini!..

Arapça çevirisi: İmad Talati

(Rakka'da teslim olan 275 çetenin haberi de 15 Ekim günü ANF'de yayınlanmıştı.)