'Bedeli ölüm de olsa çocuklarımızın arkasındayız'

Tekirdağ Cezaevi'nde 76 gündür süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan Serdar Şahin'in babası Mehmet Emin Şahin, "Bedeli ölüm bile olsa çocuklarımızın arkasındayız" dedi.

Kürdistan ve Türkiye Cezaevlerinde PKK ve PAJK'lı tutsakların Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sona ermesi talebiyle başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemleri devam ediyor. İlk grubun 16 Aralık 2018 yılında başlattığı eylem, 1 Mart tarihinden itibaren tüm cezaevlerine yayıldı. Tekirdağ 2 Nolu Cezaevi'nde tutsak olan Serdar Şahin de, 76 gündür süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eyleminde.

Tutsağın babası Mehmet Emin Şahin, oğlunun cezaevi koşullarını ve eylemini ANF'ye değerlendirdi. Baba Şahin, oğlunun eyleme girdiği tarihten bugüne kadar kendisiyle iki kez açık görüş yaptığını belirterek, eylemde olanların morallerinin yerinde olduğunu kaydetti. Şahin, bedeli ne olursa olsun çocuklarının tecrit sona erene kadar eylemlerinden vazgeçmeyeceklerini ifade etti.

'ÇOCUKLARIMIZIN YANINDAYIZ'

Çocuklarının, önderleri için bedenlerini açlığa yatırdığını vurgulayan baba Şahin, konuşmasına şu sözlerle devam etti: "Bizler de aileleri olarak onların bu iradelerinin arkasındayız ve destekliyoruz. Ama onlara cevap olamadık bu bizim için üzücü bir durum. Cevap olamamızdaki en zayıf noktamız, onların sesine dışarıdan ses olamadık.

Bizlerden yana bir umutları vardı ama biz buna karşılık veremedik. Açık görüşüne gittiğimde en büyük eleştirilerini de babası olarak bana yapıyordu. O benim hem oğlum hem de yoldaşımdır. Eğer oğlum beni eleştiriyorsa bu konuda, demek ki benim bir eksikliğim var. Bedeli ölüm bile olsa, biz çocuklarımızın arkasındayız ve ölüme de hazırız. Ölüm olacaksa onurlu olsun. Yeter ki onursuz bir yaşamımız olmasın."

'İNANÇ VE KARARLILIKLARI ÇOK BÜYÜK'

Oğlunun kendisiyle yaptığı her telefon görüşmesinde iyi olduğunu söylediğini aktaran baba Şahin, "Morallerinin en üst düzeyde olduğunu söylüyor. Eyleminin 64'üncü gününde görüşüne gitmiştim. Nasıl ki bir insan Faraşîn Yaylası'nda yaşadığı için sağlıklı, enerjik ve güzel görünüyorsa, ben de Serdar'ımı öyle gördüm. Ama yanlarındaki bir arkadaşlarının tansiyonu sürekli yükseliyor. Hastaneye kaldırıyorlar. Tedaviyi kabul etmediği için de her seferinde geri geliyor koğuşa.

Yine en büyük sorunlarından biri 3-4 ay sıcak su vermiyorlar. Semaverde su ısıtıp banyo yapıyorlardı. Gazetede ve kitaplarını da vermiyorlardı ama bu eyleme başlamalarından sonra şimdiye kadar vermedikleri haklarını da vermek zorunda kalmışlar. Çok büyük bir inançları ve kararlılıkları var" diye konuştu.

LEYLA GÜVEN'E SAHİP ÇIKMA ÇAĞRISI

DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in başlatmış olduğu açlık grevi eylemine ilişkin de konuşan baba Şahin, şunları dile getirdi: "Leyla arkadaşımız, bu kutsal eylemin öncülüğünü yaptı. Onun eylemi dördüncü ayında şimdi. Ama biz Kuzey Kürtleri olarak evimizde uyuduk. Onlara sahip çıkmadık. Yarın hapishanelerden bir tabutun çıkması durumunda ne ben ne de başka biri bunun hesabını veremez.

Ama Kürt tarihi bu günü yazacaktır. Belki ben göremem o günü ama küçük Agitlerimiz görecek. En başta da aile olarak kendimi eleştiriyorum. Ben, eşim ile birlikte evimde de olsa bu eylemi büyütebilirdim. Önce kendimi sonrada arkadaşlarımı eleştiriyorum bu konuda. Neden bir şey yapamıyoruz?"

ÜÇ KİŞİDEN 4O MİLYONA...

En büyük eleştirisinin sivil siyasete olduğunu söyleyen baba Şahin, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Biz neden arkadaşlarımıza ses olmuyoruz? İçeriden tabutların çıkması durumunda hiçbir şeyin anlamı kalmıyor. Tabii ki bizim için seçimlerde önemlidir ama bugün belediyelerin yüzde 99'unu elde etsek bile hapishanelerden gelecek olan bir şahadet haberinin yanında o belediyelerin bir önemi yok.

Bu hareket, bu mücadeleye başladığında belediyelerimiz mi vardı? Sadece ideolojik ve felsefik bağlılığımız vardı. Hem seçimleri hem de tecrit ve açlık grevleri eylemlerine sahip çıkmamız gerekiyor. Buna inanarak mücadeleye başladık. Üç kişiden 40 milyona ulaştık."