Beş STK: Seçme ve seçilme hakkına baskılar durdurulmalı

Aralarında İHD ve TİHV’in bulunduğu beş sivil toplum örgütü, HDP’li belediye eşbaşkanlarının gözaltına alınması ve belediyelerin gasp edilmesine karşı ortak bir açıklamada bulundu.

Ortak açıklama Amed Barosu, Amed Tabip Odası, HAK İnisiyatifi Amed Temsilciliği, İHD Amed Şubesi ve TİHV Amed Temsilciliği tarafından yapıldı.

Açıklamada, “21.10.2019 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Kayapınar Belediyesi Eşbaşkanı Keziban Yılmaz, Kocaköy Belediyesi Eşbaşkanı Rojda Nazlıer, Bismil Belediyesi Eşbaşkanı Orhan Ayaz evlerine yapılan baskınla gözaltına alınmışlardır” diye hatırlatıldı.

Belediyelerde yapılan arama sonrasında, belediye binaları polis tarafından ablukaya alındığı ve belediye yetkililerinin binalara giriş çıkışının da engellendiğini kaydeden sivil toplum örgütleri, yapılan uygulamaların hukuken kabul edilemez olduğunu belirtti.

İktidarın yargıyı baskı aracı olarak kullandığını bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayan beş organizasyon, “Hukuk aykırılık artık bir istisna olmaktan çıkıp, bir idari pratik haline gelmiştir. Hukuk, demokrasi, seçim artık tümden anlamını yitirmiş, bunun yerine yürütmenin yargı tarafından denetlenemeyen tahakkümü inşa edilmiştir. Halkın iradesinin yerini, atanmışların iradesi almıştır.” dedi.

Açıklamada devamla şunlar belirtildi: “Türkiye’de tarafsız ve bağımsız bir yargı yapılanması olmadığını, adil yargılanma hakkı önünde çok ciddi engeller olduğunu defalarca tecrübe ettik, etmeye de devam ediyoruz. Hukukun üstünlüğüne katkı sunmayan, seçenin iradesine saygı duymayan, seçilene güvence sağlamayan bu otoriter yaklaşım, derhal terk edilmelidir. Darbe girişimi sonrası KHK’ler ile kanunlara eklenen tüm düzenlemeler geri çekilmelidir.

Bütün bu yaşatılanların sebebini Türkiye’nin içerisinde bulunduğu süreklileştirilmiş OHAL rejimi olduğunu görüyor ve bu durumun Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle doğrudan bağlantılı olduğunu bir kere daha ifade ediyoruz.

Türkiye’nin demokratikleşmesi ve insan hakları sorunlarını en aza indirebilmesinin yolu, belediye eş başkanlarının gözaltına alınması, tutuklanması, belediyelere kayyum atanması ile değil; seçme ve seçilme hakkının gerçek anlamda güvence altına alınması, devam eden çatışmalı sürecin sonlandırılması, Kürt sorunun barışçıl ve diyalog yolu ile çözmenin arayışı ile gerçekleşebilir.

Hükümete çağrımızdır: Süreklileştirilmiş OHAL uygulamalarına son verin, gayrimeşru kayyum atamalarını geri alın, seçimle tecelli etmiş iradeye saygı gösterin ve başta eşbaşkanlar olmak üzere tüm seçilmişleri derhal serbest bırakın ve görevlerine iade edin.”