Beştaş: HDP, AKP-MHP iktidarını bitirecek!

HDP Grup Başkanvekilİ Meral Danış Beştaş, AKP-MHP iktidarına "Korkmaya devam edin, HDP iktidarınızı bitirecek" diye seslendi.

HDP Grup Başkanvekilİ Meral Danış Beştaş Meclis'te yaptığı basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Beştaş'ın konuşmasının öne çıkan bölümleri şöyle:

"Biliyorsunuz daha önce AKP hükümeti İhvancılarla iş tuttu, Trablus hükümeti vardı, şimdi onun yerine geçici birlik hükümeti yerini almış durumda. Bu tezkerenin görüşüldüğü dönemde AKP iktidarının bölgesel barışa ve istikrara dair hiçbir şey yapmadığını gördük. Diğer taraftan İsviçre Finlandiya meselesi gündemdeki yerini koruyor. Türkiye uluslararası standartlara uymak yerine kendi 'terör' algısını ve yaklaşımını dış dünyaya kabul ettirmeye çalışıyor. İsveç ve Finlandiya’ya hak ve hukuka yaklaşımınızı, adalet anlayışınızı kırpın kesin, bunların yerine bizim algımızı kabul edin diyorlar. Tabii ki İsveç ve Finlandiya'nın ya da bir AB ülkesinin bunu kabul etmesi mümkün değil. Bu yaklaşım Türkiye’yi NATO içinde de yalnızlaştırmaya devam ediyor.

Kaşıkçı davasıyla siyasi ve hukuki olarak ne kadar omurgasız olduklarını ilan ettiler.

Erdoğan’ın dış politikası dolara ve sıcak paraya endeksli.

İktidar artık mahkeme dosyalarını satıyor; Brunson, Kaşıkçı dosyasını ihraç ettiler, HAMAS’ı sattılar.

'İKİNCİ ÇERNOBİL İLE KARŞI KARŞIYAYIZ!'

24 Haziran’dan beri çok önemli bir gündem var, hak ettiği şekilde tartışılmıyor. Yerli ve milli bir ikinci Çernobil vakasıyla karşı karşıyayız. Erzincan İliç’te Kanada ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold Altın Madeninde kullanılan siyanürü taşıyan boru patladı. 21 Haziran gecesinde bu patlama yaşandı. Gece boyunca yaklaşık 20 ton siyanürlü su Fırat Nehri üzerinde bulunan İliç Barajına karışmış vaziyette. Fırat Keban, Atatürk ve Karakaya Barajı’nı besleyen bir nehir. Uzun süredir maden şirketlerinin çalışmaları tartışılıyordu. Çevre aktivistleri bu konuda suç duyurularında bulundular. Çevre komisyonundan ilgililerden bir açıklama duymadık. Başsavcılığın soruşturma açtığı söyleniyor ama ilerleme var mı bilmiyoruz. Altın madenin siyanür borularından birinin kırılması ve bu siyanürün çevreye yayılması jandarma tutanağına kadar yansımış durumda. Tutanaktaki bilgiye göre 02:45’te patlama oldu sabah 5’e kadar boş araziye yaklaşık 20 metreküp siyanürlü solüsyonun aktığı da kayıt altına alındı. Birçok haber sitesinde bu var. Bu her ne kadar 20 metreküp olarak verilse de 20 tondan fazla olduğu da belirtiliyor. Erzincan Valiliği bir açıklama yaptı. Valiliklerin görevlerinden biri aldıkları talimatlar doğrultusunda yalanlama görevi. Tutanağı yalanladılar. Jandarma tutanağını anlatmaya çalıştılar. 20 ton olmadığını anlatmaya çalıştılar. Gerçeği yansıtmıyor diyorlar. Bu çok önemli bir facia. Bu konuda derhal gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor. Akkuyu Nükleer Santralinde de ileride aynı tehlikeyi konuşuyor olacağız. Bunları konuşmamak için bu ikinci Çernobil vakası olarak yüz yüze kaldığımız meselede nelerin bizi beklediğini bilmemiz gerekiyor. Kanser vakalarının artışı, çocukların solunum yollarındaki hastalıklar şimdiden yaygınlaşmış durumda. AKP artık ülkeye nefes aldırmıyor. Siyasi iklimi nasıl zehirlediler ise atmosferi de zehirliyorlar. Hala ciddiye aldıklarına dair bir emare görmüyoruz. Biz Ekoloji Komisyonumuz ile görüştük, gerekli girişimlerde bulunulacak. Diğer yandan tarım arazilerinin etkilenmesi söz konusu. Valiliğin yalanlamasına Türkiye yurttaşları inanmasın. Valilik, iktidar neyi yalanlıyorsa bilin ki orada bir gerçek var. İkinci Çernobil vakasını yakından takip edeceğiz. Yarın bu konuda bir araştırma önergesini de HDP adına indireceğiz. Bunun derhal araştırılmasını ve gerekli önlemlerin alınmasını istiyoruz.

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

Açlık sınırı 6 bin TL’ye, yoksulluk sınırı 20 bin TL’ye dayanmışken 4253 TL ile milyonlarca emekçinin geçinmesini beklemek, müdahale etmemek büyük bir ekonomik suçtur. İnsanları açlıkla baş başa bırakmak suçların en büyüğüdür. Kendiniz yiyip içerken sefalet içinde olanları görmeden büyük bir şatafatla yaşarsanız bu suçun boyutları da artıyor. Yani şu anda şöyle bir hesaplamayı biz de yapalım. 3 artı 1 evin kirası, Adana’da Bursa’da yaşadığını farz edelim, 4 kişinin yaşayacağı kira bedeli 3 bin TL asgari. Elektrik, su, doğalgaz, internet ve telefonu da eklersek 1000 TL, geriye vatandaşın cebinde 253 TL kalıyor. Bununla ne yapacak? Ekmek mi alacak, su mu alacak, peynir mi alacak, et mi alacak?  Bu koşullarda insanları yaşamaya zorlamak büyük bir suçtur, bu suça göz yummayacağız.

Talanla, yolsuzluk politikalarıyla bu ekonomik buhran aşılamaz.

Şimdi iktidar ilk 6 ayda yüzde 73 açık vermiş vaziyette halkın vergileriyle. 1 trilyon 83 milyar TL’ye dair ek bütçe yapıyor. Bunun bir iflas bütçesi olduğunu söylememe gerek yok. İflas bayrağını çektiler.

İktidarın iflasından sonra konkordato ilanına az kaldı!

SİYASİ SOYKIRIM SALDIRILARI

Ülkede hiç bitmeyen bir HDP saldırısı var. Kürtlere karşı hiç bitmeyen bir saldırı var. Hukuksuzluk, gözaltı ve işkence saldırısı var. Dün İstanbul’da yapılan onur yürüyüşüne yapılan saldırıda galiba 400’e yakın insan gözaltına alındı işkenceyle. Bu sabah Adana’da İl Eşbaşkanlarımız Helin Kaya ve Mehmet Karakış’ın da aralarında bulunduğu 34 arkadaşımız ve kültür kurumu çalışanı gözaltına alındı. Diyarbakır'da Dicle Fırat Kültür Merkezi çalışanları gözaltına alındı. Geçen hafta Van Başkale’de biliyorsunuz vahşet görüntüleri sergilendi, yüzlerce asker 400 mermi sıktı köylüye. Bir kişiyi gözaltına alacaklar, bu ancak Filistin gibi sömürge topraklarında görülen bir tablodur. Ama Van’da görülüyor. Şimdi de Hakkari Yüksekova’nın köylerinde yapılan operasyonda 20 köylünün darp edildiğini, 13’ünün operasyon bölgesine götürüldüğünü öğrenmiş durumdayız. Yerel kaynaklar 7 köylüden haber alamadıklarını söylüyorlar. Her gün iktidar hukuksuzluk konusunda, işkence konusunda ciddi adımlar atmaya devam ediyor.

İMRALI TECRİDİ

İmralı’da açıklandı, 3 aylık disiplin cezası daha verildi. Bütün bunların tamamı Kürt meselesinde savaş politikası, sorunu çözmeme iradesi. Savaşa dayalı iç ve politika, düşmanlaştırma kutuplaştırma politikası. Yapılamayan görüşmeye ne cezası veriyorsun?. Hiç kimse ile görüşmüyor ki İmralı'da tutulan mahpuslar. Sayın Öcalan da Hayri Konar da diğer mahpuslar da görüşmüyor. Sayın Hayri Konar ve Öcalan’ın ailesi, avukatları görüşemiyor. Siz hukuksuzluğu uyguluyorsunuz sonra yandaş gazetecinize bir yazı yazdırıyorsunuz sanki büyük bir lütufmuş gibi Abdulkadir Selvi diyor ki 'Öcalan ailesi ile görüşecek.' Şaka mısınız? Ailesiyle görüşmesi temel haktır. Kötüye kullanıldığını iddia ediyor bir de, asıl kötüye kullanan sizsiniz. Faşizmin iktidarda olduğunu her gün tekrar tekrar hatırlatıyorsunuz. İmralı’da tutulanların, Edirne, Hakkari ve Diyarbakır'da tutuklananlardan ne farkı olduğunu tabii ki biz biliyoruz ama bu siyasi farklılıktır. Hukuki farklılık yoktur, hukuk herkese eşit yaklaşır. Hukuk karşısında kimsenin muafiyeti yoktur. Bu konuda tecritle birlikte hayatın her alanında savaş politikası devam ettiriliyor.

'MECLİS ÜZERİNDE YARGI VE POLİS VESAYETİ OLUŞTURULUYOR'

Elimde bir istatistik var. 2021 istatistiklerine göre direnme suçunun ağırlıklı olarak yer aldığı kamu idaresinin güvenilirliğine karşı suçlar bölümünde (direnmeyi mukavemet olarak algılayın) 52 bin 325 kişiye dava açılmış, buna karşı işkence ve eziyet suçundan 866 dava açılmış. Makas çok geniş. İşkence yapıyorlar, gözaltına alıyorlar, darp ediyorlar, tutanak tutuyorlar, sen bana direndin diyorlar. İşkence yapana soruşturma yok ama Saliha Aydeniz gibi refleks olarak elini kaldırdığında bu, polise yumruk atmak oluyor. Tutanak bunları gösteriyor. Bu hak ihlalleri öyle bir aşamaya geldi ki artık mızrak çuvala sığmıyor. Parlamentonun üstünde vesayet kuran yargı ve kolluk var. İktidarın talimatıyla hem de. Meclis gündemlerinden biri de fezlekeler, dokunulmazlık görüşülecek. Savcılar fezleke yarışına girmiş, kolluk da vekiller hakkında tutanak tutma yarışına girmiş. Saliha Aydeniz’e ilişkin soruşturma dosyası fezlekeye dönüştükten sonra kim tutar polisleri, kim görevini hatırlatabilir. Çünkü koca Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı, iktidar sözcüleri polisimize yumruk atamazsınız diyor. Amenna peki, polis vatandaşa işkence yapabilir mi, vekile işkence yapabilir mi, polis vekili darp edebilir mi? Vatandaşa bunu yapabilir mi? Yapabilirsin diyorlar. Bugün Meclis Başkanı Şentop açıklama yapmış, ben fezlekelerden rahatsızım demiş. E valla bir zahmet rahatsız olun yani. Yırtın o fezlekeleri, o fezlekelerin içinde hukuka aykırı işlenen bir fiil ve suç yok ki. İktidarın yaklaşımı sonucunda savcıların hazırladığı fezlekeler. Açıkça burada bir emniyet yetkilisi vekilimize ‘‘Seni duvara çivilerim’’ dedi ve o polis hala görevde. Bu polis niye yargılanmıyor, bu soruyu sadece HDP mi sormalı? Allah billah aşkına polis bir vekile "seni çivilerim" diyor yargı, idare kılını kıpırdatmıyor; Saliha Aydeniz’i yere atıyor, hakaret ve küfür ediyor bir refleks ile elini kaldırıyor diyorlar ki dokunulmazlığını kaldıracağız.

'GÜMBÜR GÜMBÜR GELİYORUZ'

Bu siyasete darbenin adım adım yürürlükte olduğunu ve devam ettiğini gösteriyor. Ama şunu söyleyelim; vallahi bu halk da bu gelenekten gelen partiler de sizin ağababalarınıza diz çökmedi. Biz Ünal Erkanları, Çillerleri, Mehmet Ağarları gördük. Tek bir an bile bu halk haklarını aramaktan, direnmekten vazgeçmedi. HDP ile birlikte Türkiye muhalefetine yönelik bu darbeden de sonuç alamayacaksınız. Vekilleriniz arasında suç işleyenlerin tablosu ayyuka çıkmışken, ben vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırırım, HDP’yi zayıflatırım hayallerine kapılmayın. 3 Temmuz'da kongremiz var. Gümbür gümbür geliyoruz. On binlerle Ankara’da 'HDP Halktır, Çözüm Biziz' sloganları yeri göğü inletecek. Korkmaya devam edin, HDP iktidarınızı bitirecek."