Beştaş: Sincar'ın katillerinin peşini bırakmayacağız

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, DEP Milletvekili Mehmet Sincar'ın katillerinin devlet tarafından korunduğuna dikkat çekerek, "Peşini bırakmayacağız" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, 1993 yılında katledilen DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar davasındaki gelişmelere ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Sincar’ın eşi Cihan Sincar, oğulları Ferhat Sincar ve Felat Sincar da katıldı.
Beştaş, "1993 yılında katledilen milletvekili Mehmet Sincar’ın davasıyla ilgili... Çünkü hâlâ hukuk tecelli etmedi, hâlâ adalet yerini bulmadı. Bu parlamentonun bir üyesinin katilleri hâlâ yargı önüne çıkarılmadı, hak ettikleri cezalar verilmedi. Ne olmuştu? 4 Eylül 1993 tarihinde Mehmet Batman’daydı. Niçin Batman’daydı? Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesiydi, faili meçhul cinayetleri araştırmak için Batman’a gitmişlerdi. Legal siyasetin temsilcileri HEP ve DEP olarak çalışıyordu" dedi.

'DEVLET AYDINLATMAK İSTEMİYOR'

Beştaş, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Partimizin de geldiği gelenekte 50’den fazla üyesinin öldürdüğünü biliyoruz. O dönem Tansu Çiller Başbakan, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar idi. Arşivden çıkardık bunu (elindeki fotoğrafı göstererek) Mehmet Sincar’ın katledildiği dönemde yapılan açıklamaları içeriyor. Bu arşivde şöyle dikkat çeken bir yer, Adalet Bakanı Seyfi Oktay şunu demiş, “Devlet düşen olayın üzerinde duyarlılık ile gidip karanlık nokta bırakmamalıdır. Necmettin Cevheri o zaman Devlet Bakanı ve Mehmet Gölhan katilin iki gün içinde yakalandığını açıkladılar. Aradan geçen süre zarfında Mehmet Gazioğlu hemen o dönem, içişleri bakanı sıklıkla değişiyordu, 24 Ekim 1993’te içişleri bakanı olmuştu. Kendisinin yaptığı “tetikçiler firarda, yakalanmadılar” açıklamasını da görüyoruz. Arşiv unutmuyor. Adaletsizlik ise yüzleşme olmadan, hakikatler ortaya çıkartılmadan unutulmuyor ve unutulamaz.
Şunu hemen söyleyeyim; ne katil yakalandı ne arandı ne de bu olayın peşine düşüldü. Nereden anlıyoruz, 93 yılında bir suikast var, 2001 yılına kadar tek bir kişi yargı önüne çıkarılmadı. Devlet, TBMM üyesini katledenleri bulmadı. Bulamadı demiyorum, devlet bir cinayeti aydınlatmıyorsa, aydınlanmasını istemiyordur. Cinayet aydınlatılabilir, her cinayet her katliam aydınlatılabilir. Yeter ki bunu iktidardakiler, devlet erki istesin. Bu nedenle sık kullandığımız bir cümle var, aydınlatılamayan cinayet ve katliam yoktur, aydınlatılmayan cinayetler var. Tıpkı yaktın dönemde Tahir Elçi cinayeti gibi.

 DAVA 12 ARALIK'TA DEVAM EDECEK

2001 yılında Hizbullah’a yönelik bir operasyon yapıldı ve bu dava Cihan Yıldız isimli bir Hizbullah tetikçisine yüklendi ve o dava hala devam ediyor. Cihan Yıldız, Mehmet Sincar’ın da katledilmesinden müebbet hapis cezası aldı ve sonra Hizbullahçıların tamamının tahliye edildiği bir anlaşma sonucunda, Cihan Yıldız da tahliye edildi. Müebbet hapis cezası olduğu halde Cihan Yıldız şu anda serbest. Sürecin ayrıntılarına girmeden söyleyeyim. AİHM DGM’de askeri yargıç olması sebebiyle, adil yargılama hakkı konusunda Hizbullah sanıklarının değil, bütün o dönem yargılananların hepsinin adil yargılanmadığına hükmetti ama tahliye olanlar sadece Hizbullah sanıkları oldu. Benim avukatlık yaptığım yıllarda AİHM’e giden birçok dosyam var, ihlal kararı verilen müvekkillerim tahliye olmadı. Bir çok Kürt muhalif tutuklu tahliye olmadı ama bütün Hizbullah sanıkları tahliye oldu.

'JİTEM DOSYAYA DAHİL EDİLMEDİ'

Bu dava 12 Aralık’ta Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edecek. Davayı sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte takip ediyor olacağız. Ama daha da önemsediğimiz konu, asıl sanıklar asıl katiller neden korunuyor? Kim bunlar? Bir kere ‘Susurluk Raporu’nu ve o dönem ortaya çıkan belgeler, bilgiler ve ifşaatları sadece bir referansla hatırlatmak istiyorum. Mehmet Ağar, JİTEM elemanı Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, Alaattin Kanat, İsmet Yeşilmen, Adem Yakın, Mesut Mehmetoğlu hakkında hala dava açılmadı. Susurluk Raporu’nda bilgiler belgeler ortaya çıktığı halde, Mehmet Sincar’ın katledilmesinin arkasındaki bu isimler soruşturulmadı, yargılanmadı ve korunuyor. Mehmet Sincar’ın ailesi ve avukatları defalarca devam eden davada bağımsız olarak JİTEM elemanlarının dosyaya dahil edilmesi için taleplerde bulundular. Bütün bu talepler mahkeme heyetleri tarafından reddedildi. Bu kişilerin dosyaya dahil edilmemesi üzerine yeniden yeniden suç duyuruları yapıldı ve hala dahil edilmediler.

 'KATİLE EŞLİK EDENLERİ KORUYORLAR'

7 yıl hiçbir şey yapılmadan, daha sonra, yani şöyle bir tarih dilimi vereyim. 93’te olay oluyor 7 yıl hiçbir şey yapılmıyor, failler aranmıyor, bulunmuyor, 7 yıl sonra Hizbullah'ın hücre evine yapılan bir baskınla Cihan Yıldız ve Hizbullahçılar yakalanıyor ve Mehmet Sincar davası da yükleniyor. Şimdi de devam ettirilen bir dava, tahliye edilen bir katil ve katilin asıl eşlik edenleri azmettirenleri bu cinayete giden yolu döşeyenleri korumaya devam ediyorlar.
Meclis bu konuda hiçbir şey yapmadı, kılını kıpırdatmadı. Kendi üyesi ve milletvekili hakkında bir araştırma komisyonu dahi kurmadı. Bu katili bulmak bunun arkasındaki güçleri ortaya çıkarmak için bir irade gösterilmedi. İktidarlar değişti, başbakanlar değişti, cumhurbaşkanları değişti ama Mehmet Sincar’ın katiline yönelik yaklaşım değişmedi. Bu şu demek, eğer ölen Kürt ise, katledilen muhalif ise, bu ülkede hukuk işlemiyor, adalet tecelli etmiyor.
Bugün de aynı tablo devam ediyor. Daha da vahimi AKP Genel Başkanı Erdoğan, partisi, ortağı sadece 90’lı yıllarda işlenen cinayetleri, katliamları aklamıyor, o katliamların failleriyle işbirliği yapıyor. Ortak hareket ediyor, ilk çıktıklarında biz her şeyi çözeceğiz, geçmişle yüzleşeceğiz. Bir sürü güzel cümleler kurdular ama bugün geldikleri nokta Mehmet Ağar’ın da itirafçıların, Alaattin Kanatların da hamisi ve koruyanı durumundalar. Bunu hepimiz çıplak bir şekilde görüyoruz.
Asıl failler Susurluk Raporu'nda da netleşen Mehmet Ağar, Alaattin Kanat, İsmail Yeşilmen, Mahmut Yıldırım, Adem Yakın Mesut Mehmetoğlu ve isimlerini sayamadığım bu cinayette, bu organizasyonda dahili olan herkesin yargı önüne çıkarılması lazım. Neden bunu önemsiyoruz, çünkü bir zaman aşımı süresi var. 30 yıl dolarsa, bunlar yargı önüne çıkarılamayacak. Bunların hesabı da 30 yıllık zaman aşımı 4 Eylül 2023’te dolacak.
Zaman aşımına yabancı mıyız? Hayır. Apê Musa’nın, Kürt bilgesi Musa Anter’in, çok deneyimli bir gazeteci yazarın davası zamanaşımı ile düşürüldü. Birçok JİTEM katliamı zamanaşımıyla düşürüldü. İşte Mehmet Sincar davası da katledilmesi de bu şekilde zamanaşımı yoluna giriyor. Bizim düşüncemizi sorarsanız, bu bir insanlığa karşı suçtur, zaman aşımı yoktur, olmamalıdır. Mevcut yargı pratiği, yargının tamamen taraflı ve bağımlı olmasını dikkate aldığımızda, zamanaşımı kararını bir an önce vermek isterler. Şu ana kadar işlem yapmayanlar, şimdi gün sayıyorlar.
Bir milletvekilinin katili 30 yıldır yakalanamadı. Bu davanın peşini bırakmayacağız.

'PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ'

Bunların, Mehmet Ağar ve ekibinin bu suçların hesabını vermesi için mücadelemize devam edeceğiz. O dönem halkın Hizbulkontra diye  nitelendirdiği bir çetenin JİTEM’le birlikte işlediği cinayetlerin açığa çıkması için var gücümüzle çalışacağız. Türkiye toplumunun da bu hukuksuzlukları, bu katliamları görmesi ve yüzleşme yapılması için desteğini alacağımıza kuşkumuz yok. Gelecek, adaletsizlik ve hukuksuzluk üzerine kurulamaz. Katliamlar üzerine kurulamaz.
12 Aralık’ta duruşma görülecek. Demirel yaşamıyor ama Tansu Çiller hâlâ yaşıyor, Ünal Erkan yaşıyor ve daha niceleri. Konuşsunlar. İktidara da sesleniyoruz. Çiller'i mitinglerinize çıkarıp boy gösterteceğinize o dönem işlenen cinayetlerin hesabını sorun. Biz bunun peşini bırakmayacağız."
Cihan Sincar da toplantıda söz alarak Kürtçe konuşma yaptı.