‘Beyaz Toroslar dönemi SİHA’larla devam ediyor’

SİHA’ların faili meçhul cinayetlerin yeni aracı olduğunu ifade eden Avukat Eren Keskin, İttihatçı zihniyetle kurulan devletin 1915 soykırımından bu yana aynı politikaları yürüttüğünü söyledi.

Hakkari’nin Oğul (Tale) Köyünde Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) tarafından sivil bir yurttaşın katledilmesini ve 3 kişinin yaralanması hakkında değerlendirmede bulunan Avukat Eren Keskin, 90’larda faili meçhullerde kullanılan ‘Beyaz Torosların’ yerini bugün SİHA’ların aldığını ifade etti. Keskin, konuyu gündeme getiren Sezgin Tanrıkulu aleyhine başlatılan linç kampanyalarının ise vahim bir durumun göstergesi olduğunu söyledi.

‘1915’TEN BU YANA AYNI POLİTİKALAR DEVAM ETTİRİLİYOR’

Faili meçhul cinayetlerin 1915 soykırımından bu yana Türkiye’nin işlediği suçları gizlemeye devam ettiğini ifade eden Eren Keskin, Seyit Rıza ve Şeyh Sait’e yapılan insanlık dışı vahşetin bugün ki faili meçhullerden farkı olmadığını belirtti. Keskin, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 90’larda yaşanan ‘Beyaz Toroslar’ döneminin bittiğini, bütün faili meçhullerin aydınlanacağını söylemine karşın bugün daha büyük faili meçhul cinayetlerin yaşandığına dikkat çekti. SİHA’ların faili meçhullerde kullanılan bir silaha dönüştüğünü ifade eden Keskin, “SİHA’ları insansız olarak kabul etmek mümkün değil. Çünkü yine bir insan tarafından yönetiliyorlar. Bunlar insan tarafından kullanılan bir silah konumundadır” ifadelerini kullandı.

‘LİNÇ GİRİŞİMİ BAŞLATILDI’

Birçok hak ihlalinin karanlıkta kaldığını ifade eden Eren Keskin, yıllardır faili meçhuller için verilen mücadelelere yenilerinin eklendiğini aktardı. Keskin, “Beyaz Toroslar zihniyeti dönemi bitti” diyenlerin bugün Hakkâri’deki katliamı gündeme getiren CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nu hedef haline getirdiğine vurgu yaptı. Bu linç girişimini 2 boyutlu olarak ele aldıklarını dile getiren Keskin şöyle devam etti: “Bir yanıyla bu araçların gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri ve ortaya çıkarılamayan katliamlar, bir yandan bunları ortaya çıkarmak isteyen ve görevi olan muhalefetin bu konuda susturulmaya çalışılmasının çok vahim bir durumdur.”

Tahir Elçi’nin bir televizyon programında “PKK terör örgütü değildir” söyleminin ardından hedef gösterilerek katledildiğini hatırlatan Keskin, hak savunucularının iktidar eliyle hedef gösterilerek katledildiğini aktardı. Keskin, “İnsan hakları dernekleri devletlerin işlediği hak ihlallerini araştırmak için kurulmuştur. Kürdistan’da yaşanan hak ihlallerini raporlaştıran ilk insan hakları örgütüyüz. SİHA’ları da, Jitem’lerini de raporlaştırmaya devam ediyoruz. Ancak muhalefetin bunu dile getirmesi ve tehditlere maruz bırakılması bize beyaz Toroslar döneminin hiç de bitmediğini gösteriyor” dedi.

‘BARIŞA KAVUŞMADAN TÜRKİYE DEMOKRATİKLEŞEMEZ’

Keskin, Tansu Çillerin siyasette hala aktif olmasının ve Mehmet Ağar’ın bir dönem Süleyman Soylu için ‘Benim oğlum gibidir’ söyleminin ardından İçişleri Bakanı olmasının aynı soykırımcı zihniyetin hala devam ettiğinin göstergesi olduğunu söyledi. Kürdistan topraklarında barışın hüküm sürmediği süre zarfı içerisinde Türkiye’nin de demokratikleşemeyeceğine vurgu yapan Keskin, bu nedenle son süreçte yaşananları tehditkar bulduklarını ifade etti. Keskin, “SİHA ile ilgili bize çok sayıda duyum geliyor. Ama insanların açıklamadıkları olaylar da var. Çünkü korkuyorlar. Bu dönemde en ufak bir hak ihlalini dile getirdiğinizde ‘terörist’ olarak değerlendiriliyorsunuz ve bu değerlendirme sizin bütün hayatınızı etkiliyor. Cezaevine atılabilirsiniz, işten atılabilirsiniz. İnsanların artık kendi yaşadıkları hak ihlallerini bile dile getirmekten korktuğu bir noktadayız” diye konuştu.