Bilgen: İşsizliği Yozgat'a cezaevi yaparak mı çözeceksiniz?

HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, Türkiye'nin yarattığı krizlerin çatışmalara dönüşeceği uyarısında bulunarak, rehin tutulan siyasetçilerle ilgili tepki gösterdi. Bilgen, "İşsizliği Yozgat’a 4 bin kişilik cezaevi yaparak mı çözeceksiniz" diye sordu.

HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, Meclis'te yaptığı basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bilgen'in değerlendirmelerinden satır başları şöyle:

"Eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz tam 2 yıldır tutuklular. 2 yıldır tutukluluk Türkiye iç hukukunda da uluslararası kararlarda da uzun tutukluluk olarak kabul ediliyor. Konunun hukuki boyutu kabul edilemez nitelikte, ancak sorunun siyasi olduğu çok açık. DEP’li milletvekilleri 10 yıl cezaevinde tutuldular, Türkiye sonunda 'biz üzerimize düşeni yaptık, sıra Avrupa’da' diye açıklama yaptı, Türkiye’nin adaylık süreci ile ilgili.

Biz kimsenin siyasetçileri rehine gibi görmesini kabul etmiyoruz. DEP’liler 10 yıl cezaevinde tutuldular, ne oldu? Onların davaları, siyasi iddiaları mı bitti? Yoksa Türkiye’deki demokrasi mi darbe yedi? 24 Haziran seçim sonuçları, son tutuklamaların da siyaseten hedefine ulaşmadığını göstermeye tek başına yetiyor.

Türkiye artık krizleri çözmek, sorunları bitirmek yerine krizleri yönetmek ve krizlerden faydalanmak gibi bir arayışa girmiş durumda. Gerek bizim milletvekillerimiz, siyasetçilerimiz, gerekse tutuklu gazeteciler, akademisyenler, sivil toplum temsilcileri ile ilgili önümüzdeki günler AİHM’den çıkacak kararlar, Birleşmiş Milletler Keyfi Gözaltı ve Tutuklama Çalışma Grubu’ndan çıkacak kararları bekliyorlarsa bu, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.

'KRİZLER ÇATIŞMALARA DÖNÜŞECEK'

Nasıl hukuki krizler daha sonra toplumsal kırılmalara, psikolojik kopuşlara neden oluyorsa, dış politikadaki krizler de eğer sadece yönetme ve faydalanma bakış açısı ile hareket edilirse bölgesel çatışmalara dönüşür. Bugün Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün önümüze gelişi Doğu Akdeniz’de tatbikat, petrol arama çalışmaları ve bunun bir bölgesel çatışmaya dönüşme potansiyelidir. Suriye’deki krizin yönetilme biçimi bölgesel savaşlara dönüşme potansiyelini taşıyor. Sorunlardan azami fayda elde edilmesi anlayışı ile değil sorunların çözülmesi anlayışı ile hareket edilmesi gerekiyor.

'CEZAEVİ YAPARAK MI İŞSİZLİĞİ ÇÖZECEKSİNİZ?'

TÜİK rakamları gösteriyor ki TÜFE’de yıllık yüzde 25 ÜFE’de 45’i bulmuş durumdayız. Ortada bir öngörü var mı? Hayır. Sonunu öngöremiyorsunuz, beklentileri tutturamıyorsunuz ama sorunu çözebileceğinizi düşünüyorsunuz. Nasıl çözeceksiniz? İşsizlik ve enflasyon birlikte seyir ettiğinde Yozgat’a 4 bin kişilik cezaevi yaparak mı işsizlik ve enflasyon sorununu çözeceksiniz? Bu anlayış sorunu çözmek bir yana daha toplumsal bir kaosa dönüştürme potansiyeli taşıyor.

Çok net biçimde soruyoruz. Üretici Fiyat Endeksi’nin resmi rakamlara göre yüzde 45’le açıklandığı bir yerde üretici nasıl ayakta duracak?

Elbette ki biz dış politikadaki krizin de ekonomik krizin de, hukuk krizinin de bir yönetim anlayışından kaynaklandığını düşünüyoruz.

SAYIŞTAY'A NE GEREK VAR?

Ne yazık ki basında zayıf da olsa Sayıştay Raporları’nı okuyoruz. Türkiye’nin kendisine sorması gerekiyor. Sayıştay Raporları hiçbir idari soruşturma gerektirmiyorsa, Meclis’in Sayıştay Raporları’ndan hareketle etkin bir araştırma yapması ihtiyacı duyulmayacaksa Sayıştay’a ne gerek var?

'OLDU OLACAK İHRAÇ EDİLENLERİ GÖMÜN!'

Kamuoyuna Sağlıkta Şiddet Yasası diye sunulan ve hekimler başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının talep ettiği, bizim de değerli bulduğumuz, eksik de olsa önemsediğimiz sağlıkta şiddeti engelleyen çalışmanın yanına, KHK’lerle işinden olan sağlık emekçilerinin özel sektörde dahi çalışmasını engelleyen düzenlemenin konulmasını siyasi ahlak açısından nereye koyacağımızı bilmiyoruz. Bari oldu olacak KHK ile ihraç edilen insanları diri diri gömün!"