Bozgeyik: AKP güvencesiz çalışma biçimini kalıcı hale getiriyor

AKP'nin liberal politikalarla güvencesiz çalışma biçimini kalıcı hale getirmeye çalıştığını söyleyen KESK Eşbşkanı Bozgeyik, ekonomik krizle birlikte emekçilere yönelik saldırıların daha da arttığını söyledi.

AKP iktidarının savaş politikalarından kaynaklı ülkede yaşanan ekonomik kriz gün geçtikçe daha da derinleşiyor. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte 2019 ve 2020 yılını hem kamu emekçileri, hem de işçiler açısından değerlendirdi. Geçtiğimiz senenin işçi ve emekçiler için çok zor geçtiğini söyleyen Bozgeyik, "2019 yılını iş güvencemize dönük saldırıların çok yoğun olduğu bir dönem olarak ifade edebiliriz.

Özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL süreciyle birlikte, Türkiye’de en temel anayasal hakkımız olan çalışma hakkımıza dönük çok yoğun ve kapsamlı saldırılar oldu. Ardından 2019’da yoğun olarak hissedilen ekonomik krizle beraber saldırılar daha da arttı. Birçok işçi işinden edildi, fabrikalar kapandı, küçük esnaf, sanayiciler hepsi için zor bir süreç yaşandı. AKP neo-liberal politikalar neticesinde kalıcı kadrolu istihdam biçimini ortadan kaldıracak bir çok düzenlemeyi hayata geçirdi" diye konuştu.

GREVLER YASAKLANDI

24 Haziran seçimlerinin ardından Türkiye’de Demokratik Parlamenter sistemin ortadan kaldırılıp yerine Başkanlık sisteminin gelmesiyle, tek adam rejiminin kurumsallaştığına değinen Mehmet Bozgeyik devamla şunları belirtti: "Kurumsallaşan rejimle beraber iş güvencesine dönük esnek çalışma saatleri, sözleşmeli çalışma ve performansa bağlı çalışma biçimi olarak adlandırdığımız yeni yasal düzenlemeler hayata geçirildi.

Yine bu dönem açısından ekonomik krizle birlikte insanca yaşayacak bir ücret talebimiz yerine getirilmedi, grevler yasaklandı. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması, anti demokratik uygulamalardan vazgeçilmesi ve işçilerin güvencelerine yönelik yapılmak istenen tüm eylemlere yönelik de çok yoğun saldırılarla karşı karşıya kaldık."

ASGARİ ÜCRET YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA

İktidarın yönetimini devam ettirebilmek için otoriterleştiğini ve istihdama dayanmayan ekonomik politikalar nedeniyle de ekonomik krizin daha da yoğunlaştığını belirten Bozgeyik, "2019 kesin olarak AKP’nin içine girmiş olduğu yönetememe krizidir. Siyasette ortaya çıkan tıkanma özellikle; 31 Mart ve 23 Haziran’da yinelenen seçimlerin sonrasında başladı. AKP yoğun güç kaybından dolayı bir çöküş ve bir gerileme sürecine girdi. Baskı rejimi ve ekonomik politikaları ile de Türkiye bütçesinde daha fazla açık ortaya çıktı. Bu yüzden yoğun bir kriz yaşadık.Yeni dönemde verilen asgari ücrete baktığımızda yoksulluk sınırının altında bir ücret politikasıyla karşı karşıya kaldık.

Hem milyonlarca kamu emekçisi, hem 14-15 milyona yakın işçi açısından, 2019 yılı çok yoğun kayıtlarımızın olduğu bir yıldı. Hükümet ekonomik krizi atlatmak açısından vergi politikaları ile halkın üzerinden yeni yasal düzenlemeler yaptı ve özellikle yeniden değerlendirme oranı adı altında yüzde 22.2 vergilere zam yapıldı. Temel tüketim, elektrik, doğal gaz... Türkiye’de 2019 yılının sonuna ve 2020 yılının ilk aylarına baktığımızda yüzde 12.5’lik bir enflasyon rakamı olduğunu görüyoruz ve bu Avrupa’da en yüksek enflasyon rakamıdır" dedi.

EMEKÇİLER TASFİYE EDİLDİ

"AKP, kamuda istihdama dayalı bir politika izlemek yerine, neo-liberal politikalarla güvencesiz çalışma biçimini kalıcı hale getirmeye çalışıyor" diyen Bozgeyik, "Özellikle darbe girişimi sonrası OHAL süreciyle de birlikte kamuda kendisine muhalif olan tüm kamu emekçilerini tasfiye ederek, kendisine biat eden Türk-İslam sentezi kamuda kadrolaşmasına dönük bir politika izledi.

İktidar kendisine yönelik muhalif hareketleri, baskıcı ve faşizan politikalarla bastırmak ve anayasayı askıya alarak, temel hakları ortadan kaldırmaya yönelik politikalar izledi. Bir de neo-liberal politikaları devam ettirme açısından kamuda istihdam politikasını değiştirerek kendisi gibi düşünen ve biat eden herkesi istihdam ediyor."

KRİZ 2020 YILINDA DA DEVAM EDECEK

KESK Eş Genel Başkanı Bozgeyik, kayyum, savaş ve güvenlikçi politikalar nedeniyle Türkiye’nin krizi atlatamayacağına dikkat çekerek, "Özellikle HDP’li belediyelere atanan kayyumlar nedeniyle de bizler saldırılara maruz kaldık. Toplam 1700 kamu emekçisi belediyelere atanan kayyumlar tarafından işten çıkarıldılar. Yine yaklaşık 3500 Genel-İş üyesi arkadaşımızın ya sözleşmesi feshedildi ya da işten çıkartıldılar. Yani 2019 yılı işçi ve emekçiler açısından basının, güvencesizliğin ve anti demokratik uygulamaların olduğu bir yıl oldu.

2020 yılında da bu krizin devam edeceğini görüyoruz. Çünkü 2020 bütçesine baktığımızda yine emekçilerin, yine yoksulların bütçelerinde yaşam düzeyini yükseltecek, istihdamı artıracak bir kaynağın ayrılmadığını görüyoruz. Eğitime, sağlığa yeterince kaynak ayrılmıyor, bütçe bunun yerine AKP’nin Suriye ve Ortadoğu’da izlediği savaş ve güvenlikçi politikalara, paramiliter güçlere harcanıyor" şeklinde konuştu.

SALDIRILARA KARŞI YOĞUN DİRENİŞLER DE SERGİLENDİ

Tüm dünyada yaşanan direnişlere de dikkat çeken KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "2019 yılında yanı başımızda yoğun direnişler oldu. İklim krizine, işsizliğe, yoksulluğa karşı emekçiler direniş sergilediler. Irak, İran, Lübnan, Arjantin ve Fransa’da grevler ve hak mücadeleleri devam ediyor.

Türkiye’de hem işçilerin, hem kamu emekçilerinin 17 yıllık AKP iktidarına yönelik politikalarına, saldırılarına karşı da bir mücadele deneyimi ve pratiği vardır. KESK, bu pratiği ortak bir şekilde geliştirmek ve daha geniş kitlelere yayabilmek için, Emek ve Demokrasi güçleri ile birlikte barış mücadelesini de yükselterek üzerine düşen sorumlulukları yerine getirecektir."