Bugün hekimlere yarın diğer mesleklere

Amed Tabipler Odası Başkanı Dr. Şerif Demir, AKP'nin sağlık çalışanlarına yönelik düzenlemeyle hekimlere yapmaya çalıştığını, yarın diğer meslek gruplarına da dayatacağını söyledi.

Amed Tabipler Odası Başkanı Dr. Şerif Demir, AKP'nin sağlıkta düzenlemeleri içeren KHK'li ve güvenlik soruşturmasını geçemeyen hekimlerin cezalandırılmasını öngören torba yasasına karşı mücadeleye devam edeceklerini söyledi.

Öğretmenle başlatılan mesleklerini ellerinde alma zorbalığının hekimlere uzanmasına işarete eden Dr. Demir, "Bu gidişat, toplumun her kesimini etkileyecektir. Bugün hekimlere yapılanlar yarın eczacılar, mühendisler, avukatlar gibi mesleklere yapılacaktır" dedi.

AKP iktidarı, sağlık emekçilerinin ’sağlıkta şiddete hayır’ talebini istismar edip, sağlıkta şiddeti önleyeceğini iddia ettiği ’Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’yle hekimlere devlet şiddetini dayattı. 44 maddesi de kabul edilemez bulunan teklifin, özellikle 5. maddesi, sadece zamanında Nazilerin başvurduğu bir uygulamaydı.

Bu maddeye göre KHK ile ihraç edilen doktorlara zaten meslekleri yaptırılmıyor ama güvenlik soruşturmasına uğrayan hekimler de devletin sosyal güvenlik kurumuyla anlaşmalı hiçbir yerde çalışamayacak, raporları/reçeteleri geçerli olmayacak, yani mesleklerinden men edileceklerdi.

Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Sağılık Emekçileri Sendikası (SES) ile birlikte demokratik muhalefetin tepki ve protestoları üzerine AKP, önce 5. maddeyi, hekimleri haraca bağlayacak şekilde değiştirmeyi öngördü. Buna göre güvenlik soruşturmasından geçemeyenler 450 gün bekleyecek ya da pratisyen hekimler 75 bin, uzman hekimler 120 bin TL tazminat ödeyerek özelde işe başlayabilecekti.

Ancak, tepkiler devam edince AKP, dünkü Genel Kurul görüşmelerinde yeni bir değişiklik önergesi verdi. Bu önergeye göre haraçtan vazgeçildi ama güvenlik soruşturmasından geçemeyenler 450 gün süresince mesleklerini yapamayacak. Böylece 5. madde yumuşatıldı ama ruhu korunarak kabul edildi. Amed Tabipler Odası Başkanı Dr. Şerif Demir, 44 maddelik düzenlemenin ilk haline ve ruhuna dikkat çekerek ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.

YASADA ŞİDDETİ ÖNLEMEK YOK

İki hafta önce 6 AKP milletvekilinin imzasıyla 'Sağlıkta şiddeti önleme yasası' adı altında Meclis'e verilen kanun teklifini hatırlatan Dr. Demir, bu haberi basından okuduklarında sağlıkta şiddetin her geçen gün artmasından dolayı bu yasaya dair kendilerinde bir heyecan oluştuğunu kaydetti.

Ama sonradan kanun teklifini incelediklerinde sağlıkta şiddet ile ilgili herhangi bir şey olmadığını gördüklerini belirten Dr. Demir, "Bu yasa tasarısının içinde sağlıkta şiddetin dışında her şey var. Bu tasarıda, KHK ile ihraç edilen ve güvenlik soruşturmasını geçemeyen hekimlerin durumlarına ilişkin farklı bir boyut ortaya çıktı. Artık özel hastahanelerde de çalışamazlar diye bir durumla karşı karşıyayız. Bu 44 maddelik yasa tasarısının hiçbir maddesi hukuka uygun bir şekilde hazırlanmamış."

AÇLIĞA MAHKUM ETMEK İSTİYORLAR

Bu maddelerin içerisinde en can alıcı noktanın 5. maddede geçtiğini söyleyen Dr. Demir, "Bu yasa tasarısının 5.maddesinde 'Kamu görevinden ihraç edilen hekimler, haklarında hiçbir yargı kararı olmadan sadece kamu hastanelerinde değil, özel hastanelerde de çalışamazlar' ibaresi yer alıyor. Yine yargı kararı olmadan, güvenlik soruşturması gerekçe gösterilerek ataması yapılmayan ve mecburi hizmeti başlamayan hekimler bundan sonra 600 (450 güne indirildi) gün boyunca hiçbir işte çalışamayacaklar. Bu, açlığa mahkum etmek gibi bir karardır. Bu maddedeki üçüncü sorunlu nokta ise KHK ile ihraç edilen ve güvenlik soruşturmasını geçemeyen hekimlerin yazdıkları raporlar ve reçeteler kabul edilmeyecek. Bunların hepsine baktığımızda, anayasanın hiçbir maddesine uymayan bir tasarının oluşturulduğunu görüyoruz. Çalışma ve eğitim hakkının elden alındığı bir nevi sivil ölümün dayatıldığı bir durumla yüz yüzeyiz" diye konuştu.

YASA, NE VİCDANİ NE DE İNSANİDİR

2 yıldır süregelen hukuksuzluklara, kamudan ihraçlara karşı mücadele vermeye çalıştıkları bir iklimde bugün farklı bir facia ile karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Dr. Demir, şunları vurguladı:

"Bu yasa tasarısı 30 Ekim'de komisyona geldiğinden beri bunun mücadelesini veriyoruz. Bunun için kamuoyu oluşturmak için basın açıklaması ve nöbet eylemleri yaptık. Çünkü bu kabul edilebilecek bir durum değildi. Bu yasanın gerçek niyetini ortaya koymak için mücadele ettik. Sözde sağlıkta şiddeti önlemek için oluşturulan bu tasarının esasında hekimlerin ve sağlık çalışanlarının en temel hakları olan çalışma haklarının engellendiğini kamuoyunda dile getirdik. Aynı zamanda Meclis'e, Sağlık Bakanlığı yetkililerine, siyasi partilere, iktidar partisine ve cumhurbaşkanına gerekli önerilerimizi sunduk. Tüm bunlara rağmen yasa tasarısı komisyonda görüşülmeye başlandı. Ne vicdani ne de insani bir boyutu var. Bu yasanın nasıl kabul edilip geçtiğini anlamış değiliz."

YASAYI 'DOKTORLAR' HAZIRLADI

Bu yasa tasarısını hazırlayanların içinde sağlıkçı ve hekimlerin olduğuna dikkat çeken Dr. Demir, şöyle devam etti:

“Hekimlik gerçekten kolay bir şey değil. 6 yıllık bir emek var ortada. Tıp fakültesini okumak, onun sonrasındaki süreç o kadar zor ki, bugün tüm bu 6 yıllık emeği görmeyen bir noktanın eklemesiyle daha da zorlaştı. Bugün bu kararı verenler ve oylamayı yapanların çoğu da hekimdir. Neden oldukları bu durumdan kaynaklı bir çoğunun sıra arkadaşları bundan etkilenecektir. Dolayısıyla hukukun üstünlüğünün olduğunu iddia ettiğimiz Türkiye'de, bu durumun yaşanmasının kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Çünkü bu yasanın geçmesi durumunda yıllarca emek vermiş insanlar mesleklerini yapamayacaklardır. SGK anlaşmasının olmadığı hiçbir yerde çalışamayacaklar. SGK anlaşmasının olmadığı tek alternatif de muayenelerdir. Bunu yapmakta o kadar kolay bir şey değil. Özel hastahane açmak kadar zordur. Muayene açmanın külfetli olması halinde, hastadan fahiş muayene ücretleri alınmaya başlanacaktır. Bizler zaten sağlık hizmetinin ücretli verilmesine karşıyız. Ayrıca muayene açsan bile reçete ve rapor yazma hakkını engelledikleri için hiçbir anlam ifade etmeyecek.“

HEKİMLERLE SINIRLI KALMAYACAK

Hekimlerin çalışma alanlarına getirilen bu yasakların sadece hekimler ile sınırlı kalmayacağını savunan Dr. Demir, şöyle izah etti:

"Biz biliyoruz ki bu daha önce öğretmenlere getirildi. Binlerce öğretmenin lisansı iptal edildi. Aslında biz son dönemde bu öğretmenlerin haklarının tekrardan verilmesi üzerinden bir düzenleme beklerken, hekimlere ve sağlık çalışanlarına böyle bir yasanın getirilmesi gerçekten kabul edilebilecek bir durum değil. Bu gidişat, toplumun her kesimini etkileyecek gibi görünüyor. Dolayısıyla bugün hekimlere yapılanlar, yarın eczacılara, mühendislere, avukatlara yapılacaktır. O yüzden de bu hukuksuz uygulamalara ve keyfi yöntemlere toplum olarak hep beraber karşı çıkmamamız gerekiyor."

MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ

Bu yasa tasarısı ve benzeri uygulamalara toplumun her kesiminin birlikte ses çıkarması gerektiğinin altını çizen Dr. Demir, şunlara işaret etti:

"Bugün, 'Bizi ilgilendirmiyor' dediğimiz her şey, yarın bizi bulacaktır. Hepimizi kapsayacaktır. Dolayısıyla toplum, meslek örgütleri ve sivil toplum kurumları olarak buna karşı durmamız gerekiyor. Kamuoyunu bu konuda aydınlatmamız ve tepki göstermelerini sağlamamız gerekiyor. Biz, hekimler olarak her zaman 'Felsefemiz yaşatmaktır' deriz. Yaşatma felsefesi tabiki savaşa karşı çıkarak barışı savunacaktır. Bakın binlerce barış imzacısı bugün cezalandırılmaya çalışılıyor. Kimse bizden barışa karşı savaşı desteklememizi bekleyemez. Her şekilde mücadelemize devam edeceğiz. Çalışma ve eğitim haklarımıza, mesleğimize, meslek örgütümüze sahip çıkacağız. Toplumun daha sağlıklı, eşit, özgür ve nitelikli hizmet alabilmesi için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bu mücadelemize devam ederken de mesleğimizin hiçbir şekilde elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz."