Buldan: İstanbul seçimleri için seferberlik ilan ettik

İstanbul Küçükçekmece’de gerçekleşen buluşmada konuşan HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, “AKP’nin kaybetmesi, adaletin ve barışın kazanması demektir, Demokrasi İttifakının kazanması demektir” dedi.

HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, 23 Haziran İstanbul seçimleri başta olmak üzere siyasi gelişmeler konusunda görüş alışverişinde bulunmak amacıyla Doğu ve Güneydoğu Dernekleri Platformu ile bir araya geldi.

Buldan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle: “Mêvanên delal dayikên bi rumet civanên hêja hun bi xêr hatine, serseran serçavan hatine ez we bi dil û can slav dikim hûn serseran serçavan hatine.

Önemli bir buluşmayı gerçekleştiriyoruz aslında. İstanbul’un kaderini belirleyecek olan bir yapı ile bir aradayız. Önümüzdeki günlerin, yılların ve yarınların, çocuklarımızın geleceğinin garanti altına alınması için üstleneceğimiz rolü ve alacağımız sorumluluğu hepimiz çok iyi biliyoruz.

Sözlerime başlarken burada bulunan temsili sayıda aramıza katılan sevgili anneler, beyaz tülbentli analarımız, hepinizin ellerinden öpüyorum, yüreklerinize sağlık. Sizin şahsınızda tecridi kırmak, çocuklarımızı yaşatmak ve Sayın Öcalan ile görüşmelerin gerçekleştirilmesi için cezaevleri önünde, alanlarda günlerce oturan hiçbir zulme, baskıya ve şiddete boyun eğmeyen; ‘Biz çocuklarımızın yaşaması için burada oturuyoruz’ diyen, copa, tazyikli suya boyun eğmeyen siz değerli annelere; sizler kadar bedenlerini ölüm orucuna yatıran, bu ülkeye barış, demokrasi gelsin diye uzun süre mücadele eden ve mücadele sonunda tecridi kıran tüm arkadaşlarıma ve Leyla Güven’e buradan sevgilerimi sunuyorum.

200 gün boyunca bedenlerini açlık grevine yatırdılar. Bu 200 günün sonunda İmralı Adası’na avukatların ve ailelerin gitmesi elbette Türkiye açısından önemli bir gelişmedir. Tecridin kalkmasının Türkiye açısından, barışın ve özgürlüklerin kapısının açılması anlamına geleceğini her zaman ifade ettik. Biliyoruz ki, ne zaman bu ülkede tecrit olsa, Sayın Öcalan ile ailesi ve avukatları arasına bir engel konulsa, bu ülkede krizler ve kaoslar yaşanıyor. Ne zaman Sayın Öcalan ile görüşmeler yapılsa işte o zaman bu ülkede barış havası, geleceğe dair umutlar her zaman yükseliyor, tıpkı bugün olduğu gibi.

MUHATAP SAYIN ÖCALAN’DIR

Bu sürecin siyasi irade tarafından iyi değerlendirilmesi gerektiğini özellikle ifade etmek isterim. Sayın Öcalan’ın da dediği gibi 2013 Newrozuna olan bağlılık, demokrasi, barış ve özgürlüklere olan bağlılık hiçbir zaman ne Sayın Öcalan ve ne de Kürtler tarafından inkar edildi. Hep bunun mücadelesi verildi. Sayın Öcalan barış ve demokrasi yanlısı olduğunu bir kez daha ifade etti ve bunun için muhatap olduğunu söyledi. Biz de bir kez daha çağrı yapıyoruz: Evet muhatap Sayın Öcalan’dır. Kürt sorununun çözülmesinde, özgürlükler, barış ve demokrasi sorunun çözülmesinde muhatap ve dikkate alınması gereken kişi Sayın Öcalan'dır.

Bizler arada gidip gelebiliriz, bizler aracılık yapabiliriz. Tıpkı 2011-2015 yılları arasındaki gibi ara buluculuk görevimizi bir kez daha yapmaya hazırız. Çünkü biz biliyoruz ki Kürt sorunu çözülmeden bu ülkede demokrasi sorunu çözülmeyecektir. Özellikle demokrasi ve barış meselesinin en önemli özelliklerinden birisi, belki de yaşanan seçim süreçlerinde ortaya konulan tavır, kazanılan oylar ve yükselen mücadeledir.

BÜTÜN SALDIRILARA RAĞMEN, HER ZAMAN BÜYÜK BAŞARILAR ELDE ETTİK

Bizler her türlü baskı ve engellemeye rağmen, önümüze çıkarılan barikatlara rağmen her seçimde büyük bir başarı elde eden bir partiyiz. Milletvekilleri ve belediye başkanlarının cezaevlerinde rehin olarak tutulduğu, belediyelerine kayyım atandığı, yöneticilerinin darp edildiği HDP, bütün bunlara rağmen 7 Haziran’da, 24 Haziran’da, 31 Mart’ta büyük bir başarıyı elde etmiştir. 7 Haziran’daki başarının 7 Haziran havasının, atmosferinin daha sonraki seçimlere nasıl yansıdığını hep birlikte görük.

Onlar Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak’ı ve buradan ismini sayamadığım onlarca, binlerce arkadaşımızı rehin olarak cezaevine koydular ve sandılar ki bu partinin kapısına kilit vurulacak, bu parti artık sokağa çıkamayacak, artık seçimlere giremeyecek. Ama gördüler ki arkadaşlarımız cezaevlerinde de olsa sevgili Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, Sırrı Süreyya Önder, Selma Irmak biz onlardan onlar bizden güç aldık, mücadeleyi birlikte yükselttik. Nerede olursak olalım asla kopmadığımız yoldaşlarımızla birlikte bu mücadeleyi bu kadar taçlandırdık. 7 Haziran’da da 1 Kasım’da da 24 Haziran’da da, 31 Mart’ta da Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gülten Kışanakların, Sebahat Tuncellerin emeği ve çabası vardır. Buradan bütün yoldaşlarıma, cezaevlerindeki arkadaşlarıma özel sevgilerimi ve saygılarımı gönderiyorum. Onlara teşekkürlerimi gönderiyorum.

23 HAZİRAN, FAŞİZMDEN HESAP SORACAĞIMIZ BİR SEÇİMDİR

İnanıyorum ki 31 Mart’ta gösterilen başarı 23 Haziran’da da gösterilecektir. 23 Haziran İstanbul seçimleri belediye başkanlığının ötesinde bir seçimdir. Demokrasi karşısında faşizmin kaybedeceği bir seçim olacaktır. Aydınlığın karanlığı yıkacağı bir seçimdir. Halk iradesinin irade hırsızları karşısında mutlaka galip geleceği, iyiliğin kötülük karşısında mutlaka galip geleceği bir seçimdir İstanbul seçimleri. Mazlumların zalimler karşısında galip geleceği bir seçimdir İstanbul seçimleri. Umudun karamsarlık ve umutsuzluk karşısında büyüyeceği bir seçimdir 23 Haziran seçimleri. 23 Haziran halkın tercihini hiçe sayan tekçi ve faşizm zihniyetine karşı sandıkta hesabın sorulacağı bir seçimdir.

31 Mart’ta sandıktan çıkan halk iradesine her yerde darbe yapıldı. Bizim kazandığımız Şırnak’ta, Muş’ta, Şırnak ve Muş’un ilçelerinde, Van'ın ilçelerinde halk iradesi siyasi iktidar tarafından gasp edilmiştir. Onlar dışarıdan taşıdıkları seçmenlerle gasp ettikleri yerleri bir zafer edasıyla sanki kazanmış, sanki halk onlara oy vermiş ve sanki halk iradesi onlardan yanaymış gibi bir havaya girdiler. Oysa yanılıyorlar çünkü biz biliyoruz ki Muş’ta, Şırnak’ta oylarımızı çaldılar, Van’ın ilçelerinde Hakkari’nin ilçelerinde çaldılar, Siirt’in ilçelerinde çaldılar. Onlar çalarak, hırsızlıkla, adaletsizlikle bu tür yerleri bizim elimizden zorla aldılar. Bunu herkesin bilmesi lazım. Elbette bir YSK darbesi ile Türkiye karşı karşıya kalmıştır. YSK darbesi ile Diyarbakır Bağlar Belediyesi başta olmak üzere 6 belediyemiz gasp edilmiştir. KHK’li adaylarımız seçilmişler ama onlara mazbata verilmemiştir. İkinci olan partiye verilmiştir. Tıpkı diğer yerlerde olduğu gibi 6 belediyemiz de bu yönlü bir yaklaşımla gasp edilmiş ve YSK eliyle darbe gerçekleştirilmiştir.

Sadece bölgede değil aynı gasp İstanbul’da da gerçekleştirilmiştir. İstanbul’da da darbe yaptılar ve İstanbul’u çaldılar. Bunlara dur demezsek bu çalanlara, gasp edenlere halkın iradesini yok sayanlara dur demezsek ve faşizmi geriletmezsek eğer Türkiye halkları ne yazık ki karanlıktan çıkamayacaktır. Halkımızın susmayacağını, halkımızın buna itiraz edeceğini bu hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında sesini yükselteceğini biliyoruz.

HDP OLARAK BU SUÇA ORTAK OLMAYACAĞIZ

Yarınımız, geleceğimiz için sesimizi yükseltmek zorundayız. AKP’ye gidecek tek bir oy bu hırsızlık ve adaletsizliğe ortak olmaktır. Bunun çok iyi bilinmesi gerektiğini özellikle belirtiyorum. Bu suça hiç kimse ortak olmasın. Geleceğimizin karartılmasına, çocuklarımızın yarınlarının çalınmasına kimse ortak olmasın. HDP olarak, Kürtler olarak bu suça ortak olmayacağız. Türkiye’de yaşayan diğer halklar bu suça ortak olmayacak. Artık herkes AKP’ye git deme zamanının geldiğini ve bunun tarihinin de 23 Haziran olduğunu çok iyi biliyor.

Sevgili arkadaşlar AKP’nin kaybetmesi, adaletin ve barışın kazanması demektir, Demokrasi İttifakının kazanması demektir. Diyarbakır, Cizre, Ege, Karadeniz ve tüm ülkenin kazanması demektir. İstanbul aynı zamanda bizim için Şırnak, Muş, Bitlis’tir, Dersim, Van, Hakkari ve Iğdır’dır. Burada elde edilecek kazanım Türkiye’de, Kürdistan’da kazanımdır. Türkiye’nin, Kürt halkının kazanımıdır. Bu seçimlere, 23 Haziran seçimlerine böyle yaklaşıyor ve böyle bir anlam biçiyoruz. Her bir oy çok değerlidir. Bir oyla Türkiye değişir. Bu İstanbul seçimlerinde kullanacağımız her bir oyun büyük bir önemi ve kıymeti vardır. Bir oy faşizmi geriletir.

TEK BİR OY ALABİLMEK İÇİN DİYARBAKIR’A GİDİP KÜRTÇE KONUŞUYORLAR

Onlar ne yapıyorlar? Tek bir oy alabilmek için Kürdistan diyorlar. Diyarbakır’a gidip Kürtçe konuşuyorlar. Yıllarca bize hakaret edenler, Kürdistan dediğimiz için 31 Mart seçimlerinde her gün defolun gidin diyenler, Kürdistan dediğimiz için hakkımızda onlarca dava açanlar, Mecliste bir iki Kürtçe kelime konuştuğu için vekil arkadaşlarımızı bilinmeyen dilde konuştu diyerek tutanaklara geçirenler, bugün bir oy alabilmek için Diyarbakır’a gidip hem Kürdistan deyip hem de Kürtçe konuşuyorlar. Kürtler bunun bilincinde olmalılar. Bu bilinçle Kürtler sandıklara gidip oyunu kullanmalıdır. Bu sahtekarlığa, bu adaletsizliğe bu ikiyüzlülüğe karşı Kürt halkı bütün olarak 23 Haziran seçimlerinde sandıkta oyunu demokrasi güçlerinden yana kullanmalıdır.

İSTANBUL İÇİN SEFERBERLİK İLAN ETTİK

Bizler bunun için seferberlik ilan ettik. 23 Haziran’a kadar hepimiz buradayız. Milletvekillerimiz, MYK üyelerimiz, PM üyelerimiz, bütün arkadaşlarım hepimiz İstanbul’a çıkarma yapıyoruz. Yeter ki AKP kaybetsin, demokrasi güçleri kazansın. AKP’nin kaybetmesi ile biz kazanacağız. AKP’nin kaybetmesi ile HDP kazanacak. Bu mesele Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu meselesi değildir. Bu mesele iki aday arasında gelip giden yarıştan öteye geçmiştir. Bu mesele Türkiye halklarının meselesidir. Bu mesele demokrasi ile faşizm arasında örülecek olan bütün mücadele süreçleri ile bire bir bağlantılıdır. İnanın değerli arkadaşlar, kazanacak olan demokrasi güçlerinin adayı ile birlikte hepimiz kazanacağız. Türkiye demokrasi güçleri, Kürtler, Aleviler, Ermeniler, Süryaniler, ezilenler, emekçiler, kadınlar, gençler kazanacak. Yıllardır bu ülkede inkar edilenler, yok sayılanlar kazanacaklar. Eğer 23 Haziran’da o 250 sayfalık gerekçesiz karar açıklandı ya o karara karşı 250 bin fark atarak biz kazanamazsak geleceğimiz daha karanlık olacak. İşte bu kadar önemli bir seçimdir.

23 Haziran seçimlerini iple çekiyoruz. Sandıkları korumak, sandık başında kalmak oylarımıza sahip çıkmak kadar oy kullanmak da önemlidir. Burada bulunan bütün arkadaşlarımızdan bütün hemşehrilerimizden ricamızdır. Tatile kimse gitmesin. Iğdır, Muş, Van, Kars, Hakkari, Batman, Mardin ve Diyarbakır’a gidenler lütfen geri dönsünler. Gün kazanma, gün zafere yürüme günüdür. Hepinizin yolu açık olsun. İnanın kazanacağız, başaracağız. Hepimiz bu başarının altına imza atacağız. Sevgili Selahattin Demirtaş’ı, Figen Yüksekdağ’ı o cezaevlerinden çıkaracağız. Arkadaşlarımızın özgürlüğüne kavuşmasına 23 Haziran seçimleri sebep olacak bunu asla unutmayalım. Bu inançla ve hevesle sandıklara gidelim. Hepinize saygılarımı ve sevgilerimi sunuyor, önünüzde hürmetle eğiliyorum.”