Buldan: Tecride, savaşa, talana birlikte karşı çıkalım

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Tecride, savaşa, talana birlikte karşı çıkalım" dedi. Buldan, seçim sonucunu HDP'nin belirleyeceğine dikkat çekti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis grup toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıya, Kürt siyasetçiler Ahmet Türk ve Sırrı Sakık, HDP eski Mêrdîn Milletvekili Gülser Yıldırım, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi yöneticileri, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eşbaşkanı Şükran Kablan Yeşil, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası (SES) Genel Başkanı Gönül Adıbelli, Azadî Hareketi ile birlikte çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.

Buldan, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın 15 Ocak’ta İstanbul Kartal’da gerçekleştirdiği mitingi hatırlatarak, “Sizleri İstanbul mitingimizin coşkusuyla selamlıyorum” dedi.

 HRANT DİNK ANILDI

Hrant Dink’i katledişinin 16’ncı yıl dönümünde anan Buldan, “Sevgili Apharing. Umut dolu gülüşünü unutmadık. Ömrünü adadığın barışı ve özgür bir ülke düşünü unutmadık. Seni bizlerden kopartan karanlığı da tabiki unutmadık. Cezasızlık zırhıyla katilleri koruyanları, katliama yol verenleri hiç unutmadık, unutturmayacağız. Bu dosyaların, cinayetlerin üzerinin kapanacağını, yanlarına kar olarak kalacağını düşünenler bilsin ki, gerçek bir adalet ve yüzleşme süreci mutlaka bu ülkede işleyecektir. Hiçbir şey, hiçbir cinayet hiçbir katliam karanlıkta kalmayacaktır. Tüm bu karanlığın sona ermesine, bu ülkenin aydınlığa çıkmasına az kaldı. Barışın düşlerde yarım kalmadığı, gerçek bir adalet sürecinin yaşandığı, demokrasinin, sevginin, özgürlüğün kazandığı mutlaka bu topraklarda başaracağız” dedi.

İSTANBUL MİTİNGİ

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın İstanbul mitingini coşkuyla gerçekleştirdiklerini belirten Buldan, “Savaşa, yoksulluğa, sömürüye, tecride, adaletsizliğe hep birlikte hayır dedik. Bu ülkeyi karanlığa teslim etmemek üzere o meydanda halkımızla sözleştik. Bu ülkeyi elbette karanlığa teslim etmeye karşı yan yana gelişi gerçekleştirdik. Emek ve özgürlükle değiştirmek için söz birliği yaptık, güç birliği yaptık. Orada da söyledik, burada da söylüyoruz, bu daha başlangıç. Büyüyerek, güçlenerek, daha da çoğalarak geliyoruz. Emek olarak geliyoruz, özgürlük olarak geliyoruz, yarınların güçlü sözü olarak geliyoruz. Bu birliktelik özgür yarınları birlikte kurma ortaklığıdır. Bu ülkeyi AKP-MHP iktidar karanlığından kurtarma ortaklığıdır ve aynı zamanda kararlılığıdır. Başarmak ve kazanmak için yola çıktığımızı, başından beri ifade ediyorduk, bugün yine aynı şekilde söylüyoruz. Büyük finali ve büyük zaferi mutlaka halkımızla buluşturacağız” diye konuştu.  

'İKTİDARI GÖNDERMEYE ODAKLIYIZ'

Buldan’ın açıklamaları şöyle:

 "Buradan özellikle şunu vurgulamak istiyorum. AKP-MHP bloku, kapatma davasıyla, hazine yardımı gaspıyla özellikle seçim sürecinde bir belirsizlik ortamı, karamsarlık ve umutsuzluk havası yaratabilmek için çırpınıp durmaktadır. HDP’siz bir seçim süreci algısı yaratabilmek için sis dalgası oluşturmaya çalıştıklarını görüyoruz. Buradan çok net olarak diyorum ki; tüm bunlar boşuna, nafile çabalardır. HDP için de halkımız için de asla bir belirsizlik ortamı yoktur, olmayacaktır. Karamsarlığa ve umutsuzluğa asla yer yoktur. Bizim için sisli ortam asla yoktur, olmayacaktır.
HDP’nin de halkımızın da odaklandığı nokta; bu iktidar düzenini bir an önce değiştirmektir ve onları göndermektir. HDP’nin gündemini sadece ve sadece HDP ve halkımız belirler. Bizim gündemimiz mücadele hedefimiz, siyasete, topluma, ekonomiye, ekmeğe darbe yapanlara karşı bu ülkeyi demokratik bir geleceğe, huzura taşımaktır. Bu gündemi hiç kimse değiştiremeyecektir. Bizim için her şey çok o kadar açık ve nettir. Sizi sandıkta yeneceğiz. Nokta. Bu kadar! Dostlarımızı çoğaltarak, ittifaklarımızı büyüterek, hedefimize kilitlenmiş olarak yolumuzda kararlı adımlarla ilerliyoruz. Umudumuz bir çocuğun gülüşü gibi canlıdır, sokak kadar direngendir, gençlik kadar dinamiktir, kadınların görkemli direnişi kadar cesur ve nettir.

'SONUCU HDP BELİRLEYECEK'

Asıl belirsizlik varlık yokluk telaşı içindeki AKP-MHP için vardır diyeceğim ama onların da durumu aslında nettir. İktidar için de bir belirsizlik ortamı aslında yoktur. Çünkü kaybedecekler, kaybedecekler, kaybedecekler. Ama söz veriyorum onlara biz kaybettireceğiz. Emek ve Özgürlük İttifakı bu düzeni değiştirecek. Öyle talimatını verdiğiniz kapatma davasına umut bağlamayın. HDP’siz bir seçim hayaline asla ve asla kapılmayın. Mühendislikleriniz halktan, meydanlardan geri döner, elbette ki dönecektir de. Seçimlerin sürükleyici gücü ve esas belirleyeni HDP olacaktır. Emek ve Özgürlük İttifakı olacaktır. Sandıklar HDP’yle mutlaka buluşacaktır. Biz bunca bedeli boşuna ödemedik. Demokratik siyaseti tüm darbelerinize rağmen daha da büyüterek bugünlere getirmeyi başardık. Elbette bedeller ödedik büyük mücadeleler verdik asla boyun eğmedik, bundan sonra da size rejiminize, baskılarınıza, rejiminize boyun eğmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz. Meydanı size mi bırakacağız? Karşınızda milyonlar var. Halk var, halklar. Direnişimiz var. Cesaretimiz ve kararlılığımız var.
‘Ceketimi satarım, HDP’ye her türlü desteği sunarım’ diyen bir halk iradesini durduracağınızı mı sanıyorsunuz, büyük yanılıyorsunuz. Bu mücadeleyi Türkiye halklarının ortak iradesi ve gücüyle büyük başarılarla, kazanımlarla buluşturacağız. Bu ülkeyi gerçek bir demokrasiye mutlaka kavuşturacağız. Şimdi biliyorsunuz iktidar, seçimler için takvim arayışındadır. Sürekli papatya falı açıyorlar. Kaybedecekleri günü seçmekte zorlanıyorlar. Onlar için tabi ki zor bir seçimdir. Haziran’dan korkuyorlar, çünkü 7 Haziran sendromları var. Nisan-Mayıs arasında gidip gelen bir ittifak var, AKP ve MHP ittifakı. Gidip de gelmeyeceğiniz tarihi ben söyleyeyim. Bu seçimlerin ikinci turu kesinlikle Haziran’dadır. Haziran’dan kaçamayacağınızı özellikle belirtmek istiyorum.
Onun için takvimlere pek fazla umut bağlamayın derim. Sizi kurtaracak bir gün yoktur. Ya zamanında yapılacak bir seçimde kaybedeceksiniz ya da erkene alacağınız bir takvimde gideceksiniz. Bütün yollar, gidişinize çıkmaktadır. Bunu büyük bir umutla ifade etmek istiyorum. Yazı da çıksa, tura da çıksa bunlar kaybedecekler, boşuna fal bakmayı bıraksınlar. Demokrasinin, hukukun, özgürlüklerin askıda olduğu, eşit yurttaşlık taleplerinin ağır baskıyla karşı karşıya bulunduğu bir ortamda seçimlere gidiyoruz. Kadınların başta yaşam hakkı olmak üzere bütün haklarının her gün saldırıyla karşılaştığı, halk iradesinin kayyım darbesi altında tutulduğu, emeğin tarihin en büyük sömürüsüyle, doğanın en büyük talanlarla karşı karşıya olduğu bir iklimde seçimlere gidiyoruz.

İMRALI TECRİDİ

Türkiye’yi bu ağır koşulların içerisine taşıyan süreç, AKP-MHP zihniyetinin dayattığı tecrit sistemiyle başladı. Ülkeyi kuşatan hukuksuzluk rejiminin startı İmralı tecridiyle verildi bunu hepimiz iyi biliyoruz. Askıya alınmış bir hukuk düzenini, ulusal ve uluslararası bütün yasal normların işletilmediği bir sistemi tecritle başlattılar. Sayın Öcalan'a yönelik geliştirilen tecrit sistemini dalga dalga bütün ülkeye yaydılar. Siyasi tecrit halkasını, partimiz ve demokrasi güçleri başta olmak üzere tüm demokratik kamuoyuna kadar genişlettiler. Biz en başından bu yana tecride dikkat çekerken, aslında bu günleri görüyorduk. Hukuksuzluk ve baskı rejimi herkesi kuşatacak dedik. Çözümsüz bırakılan, inkâr edilen her sorun, bu ülkeye daha ağır maliyetlerle dönecektir dedik. Geldiğimiz nokta tam da bu karanlığı tarif etmektedir. Bunun son örneğini sevgili Selahattin Demirtaş’ın kamuoyuyla paylaştığı mesajların engellenmesine yönelik arayışlarda bir kez daha görüyoruz.
Sevgili Demirtaş’ı susturabileceklerini sanıyorlar. Demirtaş milyonların kendisidir ve milyonları susturamazsınız. Halkın sesini kesemezsiniz. Halkın sahiplendiği ve umut olarak gördüğü bir siyaseti tecritle, baskıyla, yasaklarla engelleyemezsiniz. O yüzden bir kez daha sorumlu, duyarlı herkese bu kürsüden sesleniyorum: İktidarın tecrit politikasına hep birlikte karşı çıkalım, hep birlikte itiraz edelim. İtirazlarımızı daha fazla büyütelim ki, bu ağır siyasi tecrit koşullarını kırarak, hukuksuzlukların önüne bir an önce geçelim. Bunu ısrarla vurgulamamızın nedeni, iktidarın seçim sürecini ağır siyasi tecrit koşullarında sürdürmek istemesidir. İktidar tecritten aldığı güçle bir yandan hukuksuzluğu, baskı ve yasakları büyütürken, diğer yandan da savaş çığırtkanlığıyla seçim kampanyasını yürütecektir. Bunun sinyallerini yaptıkları açıklamalardan da görüyoruz.

'TECRİDE, SAVAŞA, TALANA HEP BİRLİKTE KARŞI ÇIKALIM'

Son günlerde yine Suriye’ye yönelik operasyon açıklamalarına sarılmaya başlamalarının nedeni budur. Görüyorsunuz EYT’liler günlerdir yasal düzenleme beklerken, maaş vermemek için bin bir takla atan iktidarın önceliği ise, bir an önce Suriye’ye girmektir. Kaynakları halka, emekliye, emekçiye değil, iktidarlarının savaşına harcamak için plan yaptıklarını açıklamalarından okuyabiliyoruz. Tüm EYT’li kardeşlerim, emekliler, esnaflar, dar gelirliler bilsin ki, sizden esirgenen her kuruş savaş harcamalarına aktarılmaktadır. Onun için bu savaş politikalarının karşısında en güçlü itirazı yükseltmemiz gereken önemli ve kritik bir süreçten geçiyoruz. Bu seçim sürecinin en güçlü kampanyasını, en geniş demokrasi mücadelesiyle birleştirmemiz gerekir. Tecride, savaşa, talana, yolsuzluğa, hukuksuzluğa hep birlikte karşı çıkalım ki, bu ortak sesi, ortak geleceğin inşa gücüne hep birlikte çevirelim. Çağrım tüm demokrasi güçlerinedir. Tüm yurttaşlarımızadır. HDP’nin durduğu nokta ve yürüttüğü mücadele iktidarın oyun planlarını durduracak en güçlü yoldur.  
Biz bir taraftan iktidarın politikalarıyla mücadele ederken, diğer taraftan da ülkenin siyasi kaderini bizim dışımızdaki siyasal muhalefetin ürkek, çekingen, ortaklaşmaktan ve mücadeleden uzak tutum ve anlayışına da asla terk etmeme kararlılığı içerisindeyiz. Her gün kriz ve çatışma üreten tekçilik sistemini kökten değiştirme iddiası yerine, restorasyonla yetinen bir anlayış ülkeyi yine aynı çıkmazlara sürükleyecektir. Mevcut gemi her tarafından su almaktadır. Bir iki yamayla geminin yeni kaptanı olma arzusunun ötesine geçemeyen bir muhalefet anlayışıyla bu gemi kıyıya ulaşmaz, ulaşamaz. Herkesin bunu görmesi gerekir. Herkesin bunu açık ve net bir şekilde görmesi gerekiyor. Şu an ülkenin içine sürüklendiği ağır tablo restorasyonu değil, köklü bir demokratik değişimi, yeni bir başlangıcı çağırmaktadır.

'BAHARI GETİRECEĞİZ'

Bu çağrının sorumluluğunu taşıyan temel güç de, siyaset de HDP’dir ve HDP’nin ittifaklarıdır. İki kutuplu siyasetle bu ülke bir çıkış yakalayamaz. Biri kara kış, diğeri son bahar olan bu iki kutupla bahar bu ülkeye gelmez. Baharı getirecek olan HDP’dir, HDP’nin üçüncü yoludur. Biz tarihi sorumluluğumuzu yerine getirme, tarihi rolümüzü oynama konusunda sonuna kadar kararlıyız. HDP ile aynı kareye girmekten dahi imtina eden bir siyaset, büyük resmi görmekten uzaktır. İşte o büyük resmi yaratan da HDP’dir ve HDP’nin ittifaklarıdır, bileşenleridir, en geniş demokrasi güçleridir. Bu büyük resim; 8 Mart’lardır. Newroz’lardır, 1 Mayıs’lardır. Halktır, halklardır. HDP’nin öngörülü, ilkeli, vizyonlu, gerçekçi siyaseti bugün toplumdaki umutları daha da büyütmektedir. Çünkü HDP’nin gücü de birikimi de bu toprakların mayasından süzülerek bugünlere gelmiştir. HDP bu ülkedeki tüm sorunların gerçek çözüm adresidir. Bu ülkenin can yakan bütün sorunlarını ayrımsız bir şekilde gören ve cesaretle çözüm üreten bir partidir.

Yerelden başlayarak güçlü, katılımcı, müzakereci bir demokrasiyi bu ülkeye kazandırma mücadelesini yürütüyoruz. Tek adamlara dayalı bir sistemin insafından ülkeyi kurtarmak ve demokratik bir sisteme kavuşturmaktır temel amacımız. Eşit yurttaşlığı esas alan, hak temelli yeni bir toplumsal sözleşmeyle ortak geleceği kurmak istediğimizi ve çözüm burada olduğunu belirtmek isteriz. Kürt sorununun demokratik çözümü için diyalog ve müzakerede sonuna kadar ısrar ediyoruz, parlamentoyu tüm sorunlarımızın çözüm zemini yapmak istiyoruz.

Kadın özgürlükçü, eşitlikçi, sivil demokratik, kapsayıcı yeni bir anayasa en büyük dönüşüm olacaktır. Evrensel hakları gözeten, herkesin hak ve hukukunu güvence altına alan bir adalet ve bağımsız, tarafsız hukuk sistemini bu ülkeye kazandırmanın mücadelesini veriyoruz. Kadınlar eşit ve özgür olmadan ülke eşit ve özgür olmaz diyoruz. Onun için kadın mücadelemizi her gün daha fazla büyütüyoruz. Gençlerin yönetim sürecinde aktif rol üstlendiği bir yönetimin inşasını, yine gençlerle yürütmek istiyoruz. Emeğin hakkını teslim eden, kaynakları eşit paylaştıran, sömürmeyen, yoksullaştırmayan, paylaştıkça refahı arttıran bir emek yaşam düzeni diyoruz. Doğa üzerindeki talanı sonlandıran, rant düzenini bitiren yeni bir ekolojik yaşamın yollarını oluşturuyoruz. Bütün bunları hep beraber mücadele ederek, yeri geldiğinde bedel ödeyerek ve ödemeye devam ederek yapacağız. Bunları gerçekleştirebilirsek, yapabilirsek, ancak o zaman ülkenin içinde bulunduğu ağır ekonomik ve siyasi kriz çözülebilir.
HDP’nin bu ülkeye kazandıracağı ortak demokraside herkese yer vardır. Herkese özgürlük vardır. HDP’nin özgür yaşam fikriyatında herkese eşitlik vardır. HDP’nin bugünlere taşıdığı bu onurlu mücadelede yeni yaşam vardır, onurlu ve hakça bir yaşam vardır. Kendisini yeni bir gelecekte gören, bunun özlemini çeken herkesi, HDP’nin açtığı ve büyüttüğü değişim yolunda buluşmaya, yan yana gelişlerimizi çoğaltmaya çağırıyorum.

'KÖPRÜDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ!'

Evet, kritik bir seçim dönemi var, bu seçimler köprüden önceki son çıkıştır, en kritik dönemeçtir. Halklarımız demokratik bir ülkede mi? Yoksa yasakçı, baskıcı bir rejimde mi yaşayacaklar? Buna bu seçimde karar verecekler. Evet, bu seçimler yeniyi kurma, güçlü bir başlangıç yapma seçimidir. Cumhuriyeti gerçek demokrasiyle, barışla ve eşit yurttaşlıkla buluşturma seçimidir. Hakça, eşitçe, özgürce bir yaşamın seçimi olacaktır. Emeğimizi, ekmeğimizi, geleceğimizi çalan soygun düzenine tüm kapıları, tüm yolları kapatma seçimi olacaktır. Bizim olanı kazanma ve kazandırma seçimidir.

 'ADAYIMIZI YAKINDA MÜJDELEYECEĞİZ'

Daha önce de açıkladığımız üzere Cumhurbaşkanı adayımızı yakın zamanda halklarımıza müjdeleyeceğiz. Kadınların, halkımızın, Türkiye halklarının tüm renklerini, kimliklerini, inançlarını, kültürünü, ortak iradesini, emeğini ve özgürlüğünü temsil eden bir cumhurbaşkanı adayımızla seçimlere gireceğimizin altını bir kez daha kalın harflerle çizmek istiyorum. Uğruna ağır bedeller ödediğimiz demokrasi mücadelemizin tabii ki kendi cumhurbaşkanı adayı olacaktır. Mücadelede varız. Direnişte varız. Siyasette varız! Yarışta varız. Cumhurbaşkanlığında da varız. Ülkeyi yönetme iddiasında da biz varız. Mücadelemizden ve halkımızdan aldığımız bu güçle, yeni dönemin kapılarını bizler açacağız. İnanın ki zaman; Emek ve Özgürlük İttifakı’yla, Kürt ittifakıyla, kadın ve gençlik ittifakıyla başaracağız, HDP ve HDP fikriyatının zamanıdır. Bizim demokrasi anlayışımız, tam da bugün ülkenin ihtiyaç duyduğu bir siyaseti umut olarak halklara sunmaktadır.

 HDP açısından milletvekili seçimleri konusu da çok açık ve nettir. Bugün siyasetin anahtarı nasıl bizlersek, parlamentonun belirleyici anahtar gücü ve iradesi de yine biz olacağız. Hedefimiz çok büyüktür. Halkımızın, ayrımsız bütün inanç ve kimliklerin, demokrasi, adalet ve barış isteyen herkesin, kadınların, gençlerin, ötekileştirilenlerin, ekolojistlerin, sosyalistlerin, feministlerin, emekçilerin, engellilerin iradesinin en güçlü olarak temsil edildiği bir parlamentoyu hedeflediğimizi ve bu uğurda büyük bir mücadele vereceğimizi, bir seferberlik ruhuyla seçimlere hazırlandığımızı herkesin bilmesini istiyorum. Bu meclise barış kararlarının alındığı, diyalog ve müzakereden, hakikat ve adaletten yana olan bir çözüm işlevini kesinlikle kazandıracağız.  

'AKP-MHP İKTİDARINA NOKTA KOYACAĞIZ!'

Bu nedenle seçimler son derece önem taşımaktadır. Sandıklardan geleceğimizi çıkartacağımız bir seçim sürecidir bu süreç. El attığı her şeyi krize dönüştüren, halka açlık ve yoksulluk yaşatan, talancı, trolcü, kayyumcu, gaspçı, darbeci, yozlaşmış düzeni değiştirme seçimi olacağını bir kez daha vurgulamak isterim. Mafya düzenine, sarayın emrindeki adaletsiz yargı düzenine, her gün kin ve nefret üreten hakaret ve aşağılama siyasetine, kayırmacılık, iltimas ve liyakatsızlık düzenine, haksız zenginleşme ve yolsuzluk çarkına son verme seçimi olduğunu bir kez daha ifade etmek isterim. AKP-MHP iktidarına nokta koyma zamanın geldiğini de belirtmek istiyorum. Karanlığı geçmişte bırakma, aydınlığın yolunu açma seçimi olduğunu belirtmek isterim. Herkes seçimleri böyle görmelidir ve seçimlere böyle yaklaşmalıdır.

 Bu seçim, sadece bu düzenden kurtulma değil, aynı zamanda demokrasi ve barış içinde adaletli, özgür ve eşit bir geleceği de yeni bir düzeni de birlikte kurmanın yollarını açma seçimidir. Gelecek yıllarımızı güçlü demokrasinin teminatı altına alabilmek için şu 4-5 ayı, tüm zamanların en büyük mücadelesine dönüştürme, sesimizi, sözümüzü her yere ulaştırma zamanıdır. Tarih bizden yanadır! Meydanlar bizden yanadır! Hava bizden yanadır! Rüzgâr bizden yanadır! Umutlar bizden yanadır! Hep birlikte başarmak için çalışalım! Hep birlikte en güçlü çıkarmaya hazırlanalım! 2023’ü HDP’nin zafer yılı yapalım! Şimdi son bir şey söyleyerek konuşmamı bitireceğim. İktidarın küçük ortağı bugün bu kürsüden bize laf etti. HDP’nin kapatılması demokrasi ve adaletin onurudur diye bir söz söylemiş MHP. Genel Başkanı ve AKP’nin küçük ortağı. Ben de diyorum ki asıl sizin ve ortağınızın, Kürt düşmanı siyasetinizin bitirilmesi demokrasinin en büyük onuru olacaktır. Bu onuru da bu ülkeye ilk seçimlerde bizler yaşatacağız. HDP yaşatacak, çünkü sizleri göndereceğiz.”