Bütçe, savaşın süreceğinin göstergesi

HDP Eşbaşkan Yardımcısı Rıdvan Turan, savaş bütçesinin geçen yıla göre ikiye katlanmasının, iktidarın devamı halinde diyalog, barış ve demokrasi yerine savaşın süreceğinin göstergesi olduğunu söyledi.

HDP Eşbaşkan Yardımcısı Rıdvan Turan, Meclis’te görüşmeleri süren iktidar bütçesine neden savaş bütçesi dediklerini, “Bir tarafta sınıfsal olarak alt sınıflara yönelik bir savaş var. Bir tarafta Kürt halkı başta olmak üzere kendi dili, kültürü, kimliği için mücadele eden herkese yönelik bir savaş var. Mevzuya buradan bakıldığında bu bütçe tam anlamıyla bir savaş bütçesidir” şeklinde izah etti.

ANF’ye konuşan HDP Ekonomi ve Tarım Komisyonu’ndan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Rıdvan Turan, AKP-MHP iktidarının hazırladığı bütçenin, bir savaş bütçesi olduğunu belirtti. Yılda 2 milyar doların savaş ve çatışma altyapısına harcanmasının, Türkiye ekonomisi açısından son derece ciddi bir miktar olduğunu kaydeden Turan, “Savaşı iki şekilde anlamlandırmak gerekir. Bunlardan bir tanesi, hiç kuşkusuz bir bombanın 1 milyon dolar, bir top atışının 1,5 milyon dolar olmasının yanı sıra İHA'lara ve SİHA'lara harcanan kısım. Bir tarafta da bu bütçeyle iktidar ve egemenler, bir sınıf savaşı; toplumsal, siyasi savaş sürdürüyor. İşin bir tarafı muhaliflere, devrimcilere, sol sosyalistlere ama esas olarak da Kürt halkına karşı sürdürdükleri savaş politikası” dedi.

İKTİDAR DEVAM EDERSE SAVAŞ SÜRER

Tüm kalemler dahil edildiğinde savaşa ayrılan miktarın 460 milyar lirayı aştığını, yanı geçen yıla göre yüzde 100 arttığını belirten Turan, “Toplanan her 8 lira verginin 1 lirası savaş harcamalarına gidiyor. TÜİK'in yaptığı açıklamaya göre enflasyon yüzde 85’lerde. Böyle bir enflasyon varken geçen seneye göre siz topa tüfeğe yüzde 100’ün üstünde kaynak ayırıyorsunuz. Bu durum, iktidarın bölgede önümüzdeki dönemde de nasıl bir politika izleyeceğinin çok açık göstergesi. Demek ki önümüzdeki dönem de eğer iktidar devam ederse bu bölgede diyaloga, barışa, demokrasiye ilişkin bir şey yok. Tam tersine savaş ve çatışma daha da geçer akçe haline gelecek.”

BÜTÇE SERMAYEYE İMTİYAZ TANIYOR

Bu bütçede bir sınıfsal savaş vurgusu olduğunu; bütçe içerisinde sermayeye imtiyazlar sağlanırken yoksulların da bastırıldığını söyleyen Turan, şöyle devam etti: “Bütçe gideri 4 trilyonken, gelir 3.8 trilyon. Şimdi bir defa 660 milyarlık bir açık var. Bu açığın ortadan kaldırılması için daha sonra sermayeden borçla para alınacak. Yani faizle para alınacak ve bu açık kapatılacak. Peki, bu açık olmayabilir miydi? Evet, olmayabilirdi. Bütçede vergi harcamaları adı altında sermayeden alınmayacak vergi miktarı total olarak 800 milyardan fazla. Bu alınsaydı böyle bir vergi açığı olmayacaktı. İktidar, bu vergi açığını emekçiler üzerinden finanse ediyor. Ayrıca bütçede 65 milyar liralık bir faiz gideri var. O faiz gideri de son tahlilde alt sınıfların dolaylı ve de tüketim vergilerinden alınacak. Bir ekmek aldığında onun vergisini, musluğunu açıp yüzünü yıkamak için oradan akıttığı suyun vergisini ödeyen geniş halk kesimlerinden toparlanacak vergi.

VERGİNİN KAYMAĞINI SERMAYE YİYOR

Bu 3.8 trilyon liralık gelir diye planlanan verginin 2.7 trilyonu, düşük gelir gruplarından alınan dolaylı vergiler, yani tüketim vergileriyle finanse ediliyor. Yalnızca 1 trilyonu gelir ve kurumlar vergisi, yani daha görece ekonomik durumu iyi olan kesimler ya da sermayeden alınıyor. Zaten buradan bakıldığında bu bütçe başlı başına yoksullara, ötekileştirilmişlere, işçi sınıfına karşı oluşturulmuş bir bütçe. Verginin kaynağı emekçiler, çalışanlar ama verginin kaymağını yiyen de sermaye kesimi.

EKONOMİK, AYNI ZAMANDA SİYASI ZOR

Buradan bakıldığında da bu bir savaş bütçesi. Burada top tüfek savaşı yok ama ekonomik zor, bilindiği gibi aynı zamanda siyasi bir zordur da. İlla birinin size silah doğrultması gerekmez ama bu doğrultulan şeyler de en az silah kadar Türkiye halkları açısından savaş demek. Dolayısıyla bu bütçeye savaş bütçesi derken benim kastım bir tarafta sınıfsal olarak alt sınıflara yönelik bir savaş var. Bir tarafta Kürt halkı başta olmak üzere kendi dili, kültürü, kimliği için mücadele eden herkese yönelik bir savaş var. Mevzuya buradan bakıldığında bu bütçe tam anlamıyla bir savaş bütçesi.”

BARIŞ OLMADAN ÇÖZEMEZ

Barışın olmadığı yerde insanların kendini huzur içinde hissedeceği bütçeyi yapmak mümkün olmadığını; dolayısıyla Kürt meselesinde barışçıl ve demokratik bir çözüm öngörülmeden hiçbir şeyin yapılamayacağını vurgulayan Turan, “Çünkü bu memlekette Kürt meselesi, bir kimlik meselesidir, siyasi meseledir ama aynı zamanda bir iktisadi meseledir” diyerek, şunları ekledi: “Savaşa bu kadar pay ayırdığınızda ve halkın çok önemli bir üretici kesimini bu savaş siyaseti  sebebiyle üretimin dışına attığınızda; Kurdistan'da çiftçinin istediği gibi yaylasına çıkmasını, merasına gitmesini, hayvanına bakmasını engellediğinizde ya da tarımı bir bütün olarak felç ettiğinizde feriştahını getirseniz bu meseleyi çözemez. O sebeple bir defa Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl bir çözüme kavuşması temeldir. Onunla birlikte kapitalist, neoliberal sömürü sistemine karşı olaca; öz ve yerinden yönetimi temel alacak; çalışanların, demokratik inisiyatifini siyasete yansıtacak; mutlaka demokratik planlamacı bir bütçe olması gerekir. Bu olmadıktan sonra bu memlekette ot bitmez.”