'Cezaevleri, koronavirüse karşı sağlık hizmetlerine tahsis edilmeli'

MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Mehmet Temizyüz, cezaevlerinin boşaltılıp koronavirüs salgınına karşı izole edilmiş sağlık hizmetlerine tahsis edilmesini istedi.

Tüm dünyaya yayılan koronavirüs pandemisinin özellikle cezaevlerinde felaket sonuçlara yol açmasından endişe ediliyor.

BİN 334 HASTA TUTSAK RİSK ALTINDA

Kürdistan ve Türkiye genelindeki 355 hapishanede 300 bin tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Hapishanelerde koronavirüsü salgını hapishane çalışanlarıyla birlikte toplam 450 bin kişiyi tehdit ediyor.

Salgının tehdit ettiği en riskli grupların başında hasta tutsaklar geliyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2019 raporuna göre cezaevlerinde 458’i ağır olmak üzere bin 334 hasta tutuklu var. Yine başka bir rapora göre hapishanelerde anneleriyle beraber kalan çocukların sayısı ise Kasım 2019 itibariyle 780’e ulaşmış. İnsan hakları savunucuları ve hukukçular tutsakların derhal serbest bırakılmasını talep ediyorlar. Çünkü salgının hapishanelere bulaşması durumunda, söz konusu ortamların hijyen ve sağlık koşulları asgarinin altında olmasından dolayı can kayıplarının çok fazla olacağını öngörüyorlar.

İNFAZ YASASINDA EŞİTLİK YOK

Türk devleti yeni bir infaz yasası çıkararak, hapishanelerde kalanları tahliye etmesi bekleniyor. İnfaz yasası kapsamına girecek olan 'suçlar' konusunda muhalefet partileri ile anlaşma henüz sağlanmış değil. Hükümetin çıkarmayı düşündüğü yasadan, siyasi tutsaklar hariç hırsızlık, uyuşturucu, kadın katliamı, çocuk istismarı ve benzeri adi suçları işleyenlerin faydalanması sağlanmaya çalışılıyor. Kürdistan ve Türkiye'deki sivil toplum örgütleri, çıkarılacak olan infaz yasasında eşitlik kuralına uygun davranılması noktasında baskıcılar. Ancak hükümetten şimdiye kadar olumlu bir adım atılmış değil.

ANF'ye konuşan Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) Eşbaşkanı Mehmet Temizyüz, hapishanelerdeki tutsaklara dönük alınması gereken önlemler ve çıkarılacak infaz yasasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

'DERHAL TAHLİYELER GERÇEKLEŞMELİ'

Türk Sağlık Bakanı'nın koronavirüsü salgını vakalarının Türkiye'de de görüldüğüne dair yaptığı ilk açıklamadan sonra vakaların giderek yayıldığını belirten Temizyüz, risk alanı teşkil eden yerlerin başında hapishanelerin geldiğini kaydetti.

Temizyüz, Türkiye'deki hapishanelerde kapasitenin üzerinde mahpuslar kaldığına işaret ederek, özellikle hasta tutsakların virüs salgınından çok fazla etkileneceklerini vurguladı. Tüm dünya ülkelerinin virüs salgınına karşı önlemler aldığını ancak Türkiye'nin bu durumu açıklamalarla kotarmaya çalışmasını eleştiren Temizyüz, şunları dile getirdi: "Bugün eğer dışarıda tedbirler alınıyorsa, hapishanelerde daha ciddi tedbirler alınmalıdır. Çünkü 3 kişilik yerlerde 5, 10 kişilik yerlerde ise 20 kişi kalıyor. Hem gıda tüketimi hem de hijyen koşulları bakımından yetersiz alanlar olduğu için, buralarda bir an önce tahliyelerin gerçekleşmesi gerekiyor."

'MEVCUT TEDBİRLER SONUÇ VERMEYECEKTİR'

Hapishanelerde alınan kısmi tedbirlerin bir yere kadar koruyucu olacağını söyleyen Temizyüz, "Aile ve avukat görüşlerinin yasaklanmış olması tedbir açısından doğru adım olabilir ama virüsün önünün alınmaması durumunda ilerleyen dönemlerde bu tedbirler yetmeyecektir. Çünkü hapishanelerin mevcut personellerinin ne durumda olduklarını kimse bilmiyor. Sonuçta gardiyanlar vardiyalı çalışıyorlar. Yine askerler nöbetleşiyorlar. Hasta tutsaklar rutin tedavileri için hastanelere götürülürken dışarı ile temasları olacak. Tüm bunları bir araya getirdiğimizde alınan tedbirlerin olumlu sonuç vereceğini söylemek mümkün değil. Ayrıca bir tutsakta olası virüs belirtileri baş gösterince nasıl bir tedavi yöntemi uygulanacak merak ediyoruz. Tüm dünya devletlerinin aldıkları tedbir politikaları cezaevlerini de kapsıyor iken, Türkiye'nin böyle bir derdinin başat gündem olduğunu görmüyoruz" diye konuştu.

'CEZAEVLERİ SAĞLIK MERKEZLERİNE DÖNÜŞTÜRÜLMELİ'

Hapishanelerdeki tutsakların tahliyesi edilmesi ve güvenli alan olarak belirlenen hapishanelerin virüsün daha fazla yayılması durumunda toplum için izole bölgelerine dönüştürülmesi gerektiğini ifade eden Temizyüz, hükümete şu önerilerde bulundu:

"Bu kadar güvenli olan alanların, virüsün yayılması durumunda tamamen boşaltılıp, karantinada olan pozitif hastalar için ve izole bölgeleri olarak kullanılmasını biz hükümete öneriyoruz. Bugün hapishanelerin rolünün bu olması gerekiyor. Cezaevlerinin derhal boşaltılıp, koronavirüse karşı izole edilmiş sağlık hizmetine tahsis edilmeleri lazım. Aksi taktirde hem toplum hem de hükümet önümüzdeki dönemde çok ciddi bir kriz ile karşı karşıya kalabilir. Belki şu aşamada cezaevlerine virüsün bulaşması konusunda resmi olarak bir hikaye yok ama bu hiç olmayacak anlamına gelmiyor. Sadece sosyal medyadan birkaç haber geçti ama onlarda teyit edilmedi. O yüzden cezaevlerindeki gelişmeleri takip eden bizim kurumların açıklamaları esas alınmalıdır."

'İNFAZ YASASINDA EŞİTLİK OLMALI'

Hükümetin çıkaracağı infaz yasası ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Temizyüz, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

"Temel olarak bizim talebimiz herkese eşit bir yasa düzenlemesi olmasıdır. Çünkü bu yasa ile cezaevine koronavirüsü bulaşmadan, bütün tutuklu ve hükümlülerin tahliye edilmeleri gerekiyor. Virüs cezaevine bulaştığında mahpusları suçlarına göre kategorize ederek bulaşmayacaktır! Onun için düzenlemeler yapıldığında eşit bir şekilde yapılması gerekir. Biz, başından beri ifade ediyoruz; virüs salgınını fırsata çevirmeye çalışanlara asla izin vermeyeceğiz. Eğer mevcut haliyle yasa düzenlemesi yapılacak ise başta siyasi parti, STK'ler ve tutuklu aileleri bu sürece dahil edilmelidirler. Amaç, hastalığı önlemek ise herkesin eşit hakları esas alınması. Yasanın sadece topluma karşı işlenen suçların faillerini kapsaması, toplumda büyük bir infial yaratacaktır. Toplum bunu asla kabul etmez. Bu infaz yasası sürecini aslında hükümetin uzun bir zamandır yapmak isteyip de toplumun tepkisinden cesaret edemediği sürecin başlangıcı olarak okumak lazım. Onun virüsü fırsata çevirmek isteyen hükümete tutsak aileleri, siyasi partiler ve bizim gibi STK'ler buna izin vermemelidirler."