CPT'ye 'İmralı tecridi' başvurusu

Asrın Hukuk Bürosu avukatları, İmralı tecridine ilişkin CPT’ye başvuruda bulundu.

Asrın Hukuk Bürosu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın aile ve avukatlarıyla görüştürülmemesine ve haberleşme hakkının ihlali ile iletişim araçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin Avrupa Konseyi İşkenceyi İzleme ve Önleme Komitesi’ne (CPT) başvuruda bulundu. “30 Eylül 2019 ile 31 Aralık 2019 tarihleri arasında yaşanan gelişmelere dair; avukat, aile ve vasi görüşme başvurularına ilişkin tespit ve taleplerimizdir” başlığıyla yapılan başvuruda, yaşanan hak ihlalleri tek tek sıralandı.
Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre, 27 Temmuz 2011 tarihinden 2 Mayıs 2019 tarihine kadar avukatların müvekkilleriyle görüşmek için yaptığı başvuruların reddedildiğine dikkat çekilerek, 7 Ağustos 2019 tarihinden beri yapılan başvuruların da fiili olarak engellendiği belirtildi. 2019 yılının son üç ayında her seferinde 4 avukat ile 27 defa yapılan ve toplamda 108 avukat ile görüşme başvurusunun tamamının yanıtsız bırakıldığına yer verilen başvuruda, “Bu süre içerisinde her bir başvurucunun yasal olarak mesai saatleri içerisinde toplamda 469 saat serbestçe görüşme hakkı bulunmasına rağmen tek bir avukat görüşü gerçekleştirilememiştir. 2019 yılının son üç ayında aile bireyleri, 13 defa toplamda 65 görüşme başvuruları yapmış olmalarına rağmen tek bir görüşme gerçekleştirememişlerdir. Yasal olarak 29 Ekim 2019 ve yıl başı günlerine özel görüşme hakkı da dahil olmak üzere 8 görüşme hakkından bir tanesi dahi yerine getirilememiştir” denildi.

'SAVCILIK KENDİ KARARINA UYMUYOR'

Başvuruda ayrıca müvekkilleri Veysi Aktaş’ın müebbet hapis cezasından hükümlü olmasından dolayı 4’ü açık, 8’i kapalı toplam 12 görüşme hakkından hiçbirinin yerine getirilmediğine yer verildi. "Müvekkilimiz Sayın Öcalan'ın vasisi ile görüşmesine disiplin cezası ile dahi engel olmayacağı" belirlemesine rağmen vasinin yaptığı görüş başvurularının da aynı savcılık kararıyla reddedildiğine yer verildi. Başvuruda, "Sayın Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş, İmralı Ada Hapishanesine nakledildikleri Mart 2015 tarihinden bu yana 4 yıl 9 aydır tek bir avukat görüşü gerçekleştirememişlerdir” ifadelerine yer verildi.

'MAHKEMEYE ERİŞİM ENGELLENİYOR'

Başvuruda, Eylül 2018 tarihinden beri İmralı’daki tutuklulara kesintisiz şekilde 3 aylık periyotlarla 5’er kez disiplin cezalarının verildiğine vurgu yapılarak, bu cezaların maddi gerçekliğe uygun olmayan keyfi kararlar olduğuna dikkat çekildi. Disiplin cezalarının kendilerine tebliğ edilmediğine de yer verilerek, bu şekilde hem başvurucuların hem de vekillerin ulusal ve uluslararası başvuru, itiraz ve diğer hakların kullanılmasının önüne geçildiğine işaret edildi. Bu uygulamayla, ilgili kararların itiraz hakları kullanılmadan kesinleşmesinin amaçlandığına vurgu yapılan başvuruda, şöyle devam edildi:
“Bu husus Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkını da ihlal eden bir uygulamadır. Söz konusu disiplin kararı ve karar sonrası geride kalan idari süreçler, ulusal ve uluslararası olağan ve olağanüstü kanun yolları haklarının kullanılmasının önüne geçen, yasal ve hukuksal dayanaktan yoksun karar ve uygulamalardır. Söz konusu disiplin cezaları, Başvurucuların Sözleşme Madde 8’de düzenlenen aile ve özel hayatına saygı hakkını da ortadan kaldıran bir uygulamaya dönüşmüştür."

'DIŞ DÜNYA İLE BAĞLANTISI TAMAMEN KOPARILIYOR!'

Öcalan’ın ve diğer üç başvurucunun dış dünya ile bağlantısı tamamen koparıldığına yer verilen başvurunun devamında, şunlara dikkat çekildi: “Müvekkillerimiz en temel haklardan muaf kılınmış; sağlık, savunma ve iletişim haklarına erişimi engellenmiştir. Hukuksal başvuru ve işlemlerle ilgili gönderilen mektuplarda hukuksal düşünce ve görüşlerin paylaşılmasının önüne geçilmektedir. İşkence yasağına uygun şekilde inşa ve icra edilmesi gereken infaz rejimi uygulamaları ile ilgili de görüş alışverişine izin verilmemekte, hakkın özü tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Başvurucuların ailelerinden, avukatlarından, toplumdan ve de yaşam gerçekliklerinden kopartılması başlı başına işkence uygulamasıdır. Psikolojik, sosyal, fiziki koşullarında yaşananların, işkence yasağına aykırılığı konusu açık bir şekilde ortadır. Keyfi yargı yasakları, fiilen uygulanan keyfi idari yasakları ve daha nice hukuka aykırı uygulama ve muamelenin kapsamı, süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri göz ardı edilemez boyutlardadır. Maddi ve manevi varlıklarını koruma ve geliştirme hakları yerine getirilmemektedir... Yaşları, sağlık durumları ve de konumları gibi özgün koşullara elverişli bir rejim yürütülme sorumluluğu bulunmasına rağmen, tam tersine aykırı koşullar sistematik işkence boyutlarını kalıcı hale getirmektedir.”

CPT'YE: SONUCU AÇIKLAYIN!

CPT’nin daha önce İmralı’daki incelemeleri sonucu yayınladığı raporlardaki tavsiyelere vurgu yapılan başvuruda, son üç ay içerisinde de ilgili tavsiyelerin yerine getirilmediğine değinildi. Komitenin 2016 yılındaki ziyareti sırasında tespit edilen ayrımcılığa dair uygulamalarda da herhangi bir değişiklik yapılmadığına dikkat çekilen başvuruda, “Komiteniz tarafından tekrar tekrar yapılan spesifik tavsiyeye rağmen Sayın Öcalan’ın telefona erişiminin engellenmesi 1999 yılından bu yana devam etmektedir” denildi.
Başvurunun son kısmında ise yaşanan hak ihlallerinin giderilmesi için avukat ve aile ile görüşmelerin sağlanması, etkili bir izleme sürecine alınması şeklinde taleplere yer verildi. Yine CPT’nin daha önce yaptığı İmralı ziyaretine ilişkin, “Komitenizin, 6-17 Mayıs 2019 tarihlerinde İmralı Ada Hapishanesi ziyaretine dair varılan tespit ve tavsiyelerin, etkili olabilmesi ve de işkence yasağına mutlak uyulmasının sağlanması amacıyla makul bir süre de açıklanması talep edilmektedir” çağrısı yapıldı.