CPT’ye başvuru: Raporunuzu acilen açıklayın

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatları, CPT’ye yeni bir başvuru yaparak, son İmralı ziyaretine dair raporun hemen açıklanmasını istedi.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile aynı cezaevinde tutulan Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan 21 ayı aşkın bir süredir haber alınamıyor.

 Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre, Asrın Hukuk Bürosu avukatları, müvekkillerine dair Avrupa Konseyi İşkencenin Önlenmesi Komitesi'ne (CPT) yeni bir başvuruda bulundu. Başvuruda, CPT'den 20-29 Eylül tarihleri arasında İmralı'ya yaptığı ziyarete dair raporun açıklanması talep edildi.

 Başvuruda, aile ve avukat görüşleri ile telefon, mektup ve iletişim haklarının engellendiğine dikkat çekildi. Başvuruda, ayrıca savunma ve adil yargılama hakkının da engellendiğini vurgulandı. Başvuruda, söz konusu hakların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile koruma altına alındığına işaret edildi. “Incommunicado (haber alamama)” halinin daha da ağırlaştığına vurgu yapılan başvuruda, son 3 ayda Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına ve İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi Müdürlüğüne düzenli bir şekilde başvurular yapıldığı, her iki makama yapılan 32 kez avukat ve 14 aile görüşmesinin tamamının cevapsız bırakıldığı belirtildi.

Başvuruda, "Avrupa kurumları başta olmak üzere 22 farklı ülke 350 avukatın 14 Eylül'de, Ortadoğu'dan 756 avukatın ise 19 Eylül'de Adalet Bakanlığına başvuruda bulunarak başvurucularla ayrıca avukat savunma yapma davaları de yanıtsız bırakılmıştır. Başvuruculara daha önce gönderilen mektupların akıbeti bilinmediği gibi, bu rapor döneminde gönderilen 27 Eylül 2022 tarihli yeni mektubun da ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir” denildi.

'AVRUPA CEZAEVLERİ KURALLARI İHLAL EDİLİYOR'

Başvuruda Mayıs, Eylül ve Ocak’ta verilen "disiplin cezaları" anımsatılırken, yasakların gerekçesinin tebliğ edilmediği, itiraz süresi dolduktan sonra avukatlara yanıt verildiği aktarıldı. Başvuruda, “Bu yöntemle başvurucu avukatları bilinçli şekilde disiplin soruşturma, yargılama ve karar aşamalarının dışında tutulmakta; böylece disiplin cezası ile suçlanan mahpusun, 'adaletin yararının gerektirdiği durumlarda kendisini bir yasal yardımcı aracılığıyla savunabilmelidir' hükmünü getiren Avrupa Cezaevleri Kurallarının 59. kuralı, fiilen işlevsiz kılınmaktadır” denildi.

 Disiplin cezalarına karşı yapılan itirazların mahkemelerce hızlıca gerekçesiz bir şekilde reddedildiğinin belirtildiği başvuruda, Komite'nin 2020 raporuna dikkat çekildi. Başvuruda, söz konusu raporda aile görüşünü engelleyen disiplin cezalarının hukuk dışı olduğunun tespit edildiği hatırlatıldı.  

Başvuruda, şunlar da kaydedildi:

“İnfaz hâkimliğinin veya ağır ceza mahkemesinin mekanikleşmiş, otomatiğe bağlanmış matbu kararlarını değiştirememektedir. Gerektiğinde usul kurallarının da hiçe sayıldığı önceden belirlenmiş hukuka aykırı, politik kararlar olduğunu göstermektedir. Başvurucular hakkında görüştürme ve görüşme sırasında tutanak tutma gibi yasal şartlar oluşmadan, daha doğrusu yaptırılmayan, gerçekleşmeyen, olmayan vekil-müvekkil görüşmesine yasak getirme söz konusudur. Böylesi hem maddi hem yasal temelden yoksun söz konusu altı ayda bir yinelenen avukat yasağı kararları, yasa metnine ve amacına da aykırı keyfi, hukuk dışı bir uygulamadır. Hatırlatmak gerekir ki Komiteniz 2013 raporunda, 27 Temmuz 2011 tarihinden itibaren süregelen avukat görüşmelerinin yaptırılmamasının hem iç mevzuata hem de uluslararası hukuka aykırı politik karara dayalı olduğunu açıkça tespit etmişti. Bu durumun kabul edilemez olduğu, avukat görüşmelerinin uygulamada etkili hale getirilmesi tavsiye edilmişti. Ancak o tarihten beri yetkililerin ve mahkemelerin tavrında değişen bir şey olmadı."

CPT'NİN SON BAŞVURUSU

Başvuruda, CPT’nin son İmralı ziyaretine işaret edilerek, CPT’nin bu ziyarete dair herhangi bir açıklama ve rapor yayımlamadığı, ayrıca yapılan temaslara rağmen görüş bildirmediği aktarıldı. Başvuruda, şunlar belirtildi:  "Komitenizin son ziyaretine ilişkin raporunu bir an önce kamuoyunun bilgisine sunması bu nedenle hem gereklilik hem de incommunicado hali göz önüne alındığında zorunluluk arz etmektedir. Komitenizin raporlarında da tespit edildiği üzere ‘Incommunicado’ alıkoyma hali, dışarıdaki dünya ile hiçbir iletişiminin olmadığı ve bu nedenle ailesi, arkadaşları ve avukatları da dahil olmak üzere herhangi birisi ile iletişim kuramadığı anlamına gelmektedir.  Komitenizin ‘incommunicado’ halini ortadan kaldıracak zorlayıcı tedbir niteliğindeki Avrupa İşkenceyi Önleme Sözleşmesi’nin (AİÖS) 10/2. Maddesinde düzenlenen prosedürleri işletme yoluna başvurmaması anlaşılamaz bir durumdur. Prosedürlerin işletilmemesi, komiteniz tutumuna yönelik ciddi kuşkulara yol açmaktadır. Son ziyaretinizin de Türkiye devlet, hükümet, kamu otoriteleri ve mahkemelerce ciddiye alınmadığı, herhangi bir etkiye-değişikliğe yol açmadığı, bir formaliteden öteye gitmediği sonuç ve kanaatine yol açmaktadır.
 Son ziyaretinize, öncesinde disiplin cezası sonrasında avukat yasağı kararıyla yanıt veren devlet, hükümet yetkilileri ve mahkemeleriyle bir bütün olarak adeta komitenizin gözünün içine baka baka, ‘Sizin rutin ziyaret, rapor, tespit ve tavsiyelerinizin bizim için hiç bir önemi yoktur, biz bildiğimizi okumaya devam edeceğiz’ ile mesajını vermektedir. Böylesi gayri hukuki, gayri insani ciddiyetsiz ve keyfi yaklaşıma artık etkili bir yanıt vermenizin zamanı gelmiş, geçmektedir.”

TALEPLER SIRALANDI

Başvurunun devamında ise şu talepler sıralandı:

 “* Komite'nizin ‘acil’  bir şekilde son ziyaretiyle ilgili raporunu ve tespitlerini kamuoyuna açıklaması,
* Avukat ziyaretlerinin derhal gerçekleştirilmesi ve devamlılığının sağlanması ile hukuka aykırı mahkeme kararları ile engellenmesine son verilmesinin sağlanması,
* Aile ve vasi ziyaretlerinin gerçekleştirilmesi ve devamlılığının sağlanması ile hukuka aykırı disiplin cezaları ile engellenmesine son verilmesinin sağlanması,
* Ziyaret haklarının tesis edilmesine paralel bir şekilde başvurucuların aile ve yakınlarıyla rutin telefon haklarını kullanmalarının sağlanması,
* Dışarıyla ve avukatlarıyla mektup, telgraf ve faks yoluyla iletişiminin önündeki tüm engellere son verilmesinin sağlanması,
* Gazete, dergi ve kitaplar ile ilgili fiili veya hukuka aykırı uygulamaların son bulmasının sağlanması,
* İşkence, insanlık dışı ve kötü muamele koşulları ile incommunicado halini ortadan kaldıracak zorlayıcı tedbirin alınması ve Sözleşme 10/2. Maddesinde düzenlenen prosedürlerin işletilmesi ivedilikle talep olunur.”