Cumartesi Anneleri, Ahmet Demiray’ın akıbetini sordu 

  Cumartesi Anneleri’nin 744’üncü buluşmasında, 21 Temmuz 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen Ahmet Demiray’in akıbeti soruldu, belli olan faillerin cezalandırılması istendi.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin yargılanması için 23 yıldır mücadele eden Cumartesi Anneleri'nin 744'üncü buluşmasının Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilmesine yine izin verilmedi. Polis ablukasına rağmen İnsan Hakları Derneği (İHD) binası önünde bir araya gelen kayıp yakınlarına çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcisi destek verdi. Gözaltında kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde, bu haftaki açıklamayı okuyan İHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri okudu.

'İKTİDARDAN İKTİDARA RESMİ SUSKUNLUK...'

Yoleri, Türkiye'de devlet gücünü kullanarak halka karşı suç işleyenlerin yargılanmama, cezalandırmama imtiyazına sahip olduğunu vurguladı. Bu imtiyazın olduğu yerde ne hukuk devletinden ne de hak ve özgürlüklerinden söz edilebileceğinin altını çizen Yoleri, “Türkiye'de gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerine ve faillerine dair resmi suskunluk iktidardan iktidara devreden bir gelenektir" diye belirtti.

HİKÂYESİ

Devletin 25 yıllık resmi sessizliğinin, inkâr ve cezasızlık politikasının bir örneği olan Ahmet Demiray dosyasını bugün kamuoyuna paylaşmak için bir araya geldiklerini ifade eden Yoleri, 21 Temmuz 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen Ahmet Demiray’ın hikâyesini şöyle anlattı: 
“29 yaşındaki dört çocuk babası Ahmet Demiray Diyarbakır'da yaşıyordu. 21 Temmuz 1994 tarihinde Seyrantepe'de gözaltına alındı. Baba Demiray; oğlunun H.E., T.E. ve Ö.E isimli köy korucuları ve başka kimliği belirsiz kişiler tarafından kaçırıldığını ve hayati tehlike altında olduğunu belirterek Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne başvurdu. Aynı gün savcı, Ahmet'in Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı'nda gözaltında tutulduğunu bildirdi. Demiray Ailesi Ahmet'in savcılığa çıkarılmasını beklerken, 15 Ağustos 1994 tarihinde Lice Cumhuriyet Savcılığı, Lice Belediye Başkanlığı'na bir yazı gönderdi. Yazıda Ahmet Demiray'ın Lice İlçesine bağlı Dibek Köyü'nde öldürüldüğü bilgisi ve ailesinin Hazro'da bulunması nedeniyle sahipsiz olan cenazesinin belediye tarafından defin edilmesi talimatı bulunuyordu.
Ahmet Demiray'a otopsi yapılmadı. Onu kimsesiz kişi olarak defnedildiği yerden teslim almak isteyen ailesine izin verilmedi. Gözaltında tutulan Demiray'ın ölümünün gerçekleştiği koşullara yönelik etkin bir soruşturma yapılmadı.”

AİHM, TÜRKİYE’Yİ MAHKÛM ETTİ 

AİHM'e taşınan davada hükümetin, Demiray'ın gözaltındayken götürüldüğü yer gösterme sırasında tuzaklı bir mayın patlaması sonucunda öldüğünü iddia ettiğini belirten Yoleri, ancak bu iddiayı destekleyecek nitelikte belge ve delilleri mahkemeye sunmadığına dikkat çekti. Yoleri, AİHM ise hükümetin Ahmet Demiray'ın ölümü ile ilgili yaptığı açıklamanın makul olmadığı ve ölümün gerçekleştiği koşullar hakkında hakiki bir araştırma yürütülmediği sonucuna vararak, Türkiye'yi mahkûm ettiğini vurguladı. 

HAKİKAT VE ADALET 25 YILDIR ADLİYENİN TOZLU RAFLARINDA HAPİS !

Amed'de gözaltına alındıktan sonra parçalanmış cesedi Lice'deki kimsesizler mezarlığına "sahipsiz kişi” olarak defnedilen Ahmet Demiray'ın kaybedilmesi ile ilgili bugüne kadar etkin bir soruşturma yürütülmediğini hatırlatan Yoleri, “Hakikat ve adalet 25 yıldır adliyenin tozlu raflarına hapsedildi. Artık yeter! 25 yıllık inkâr ve cezasızlık son bulsun, Ahmet Demiray'ın gözaltında ölümü ile ilgili hakikat açıklansın. Ahmet Demiray'ın mezar yeri açıklansın. Onu gözaltına alanlar, öldürenler ve bedenini kaybedenler yargılansın ve cezalandırılsın” vurgusunda bulundu. 

TANRIKULU: ADALET OLMADAN BARIŞ OLMAZ

Açıklamanın ardından yurt dışında olduğu için bu hafta Cumartesi Anneleri'nin buluşmasına katılmayan Ahmet Demiray’ın ailesinin avukatı olan CHP Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu’nun gönderdiği mektup okundu. Gönderdiği mektupta gözaltında kaydedilen Ahmet Demiray'ın kamu görevlileri tarafından öldürülmesinin ardından yaşanan hukuksuzluklara birinci elden tanık olduğunu belirten Tanrıkulu, şunları kaydetti: "Ahmet Demiray'ın gözaltında öldürülmesi, yıllardır üzerinde durduğumuz cezasızlık olgusunun en somut örneklerindendir. İnsan hakları ihlallerinin son bulması için yasal düzenlemeler gereklidir. Ancak yasaların uygulanması için de siyasi ve toplumsal irade gereklidir. Toplumsal barışın sağlanması için hak ihlalleri adil ve güçlü bir biçimde soruşturulmalı, sorumluların yargılanması ve hesap vermesi için her şey yapılmalıdır. Gözaltında kaybetme; kişiye yönelik bir suçtan öte insanlığa karşı işlenmiş suç olduğu gerçeğiyle hareket edilerek; yasalardaki zaman aşımı süreleri kaldırılmalı ve geçmişin aydınlatılması için insan hakları savunucularının da katılımıyla TBMM çatısı altında bir komisyon kurulmalıdır. Adalet olmadan barış olmaz."