Cumartesi Anneleri, Ayşenur Şimşek için buluştu

Cumartesi Anneleri, devlet tarafından defalarca tehdit edildikten sonra kurşunlanmış, işkence görmüş bedeni bulunan Ayşenur Şimşek için buluştu.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin yargılanması talebiyle yıllardır mücadele eden Cumartesi Anneleri'nin 774’üncü buluşmasını Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilmesine yine engel olundu. Polis ablukasına rağmen Çukur Çeşme'de bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi binası önünde bir araya gelen kayıp yakınlarına, Sinema Sanatçısı Nur Sürer'in yanı sıra çok sayıda demokratik kitle örgütü ve siyasi parti temsilcisi eşlik etti.

‘BU KEYFİ YASAK HUKUKUSUZLUĞU NORMALLEŞTİRME ÇABASIDIR’

Bu haftaki açıklamayı, gözaltında kaybedilen Fehim Tosun’un kızı Besna Tosun okudu. Tosun, Galatasaray'ın annelere 'yasaklanmasına' tepki gösterdi.
Tosun, susmayacaklarını, hak ve özgürlüklerine sahip çıkacaklarını ve Galatasaray'dan vazgeçmeyeceklerini belirtti.

ŞİMŞEK'İN HİKÂYESİ

Gözaltında katledilen Ayşegül Şimşek için adalet isteyen Tosun, 25 yıldır failleri cezasızlık zırhıyla korunan Şimşek'in hikâyesini şöyle anlattı:
"27 yaşındaki Eczacı Ayşenur Şimşek Ankara' da yaşıyordu. 1990'lı yıllarda sağlık emekçilerinin örgütlenmesi çalışmalarının içinde yer aldı. Sağlık -Sen Ankara Şubesi Kurucu Başkanı oldu. Bu çalışmaları yürüttüğü sırada iki kez gözaltına alındı ve ağır işkence gördü.
Ailesini defalarca telefonla arayan kişiler ‘Bu işleri bırakmazsa sonu kötü olur’ diyerek tehditlerde bulundu. Hakkında yakalama kararı çıkartılan Ayşenur'un babası iki defa karakola çağrılarak ‘Kızın gelip teslim olsun yoksa onun için hiç iyi olmayacak’ diye tehdit edildi. Ailesi son olarak 24 Ocak 1995 tarihinde Ayşenur'la görüştü ve o tarihten sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.
Bunun üzerine emniyete, savcılığa ve İçişleri Bakanlığı'na başvuran aileye. ‘Gözaltına alınmamıştır’ denildi. Tüm yasal girişimleri sonuçsuz kalan aile, 21 Mart 1995 tarihinde yaptıkları basın açıklaması ile arama kampanyası başlattı. Kampanya devam ederken 11 Nisan 1995 tarihli Milliyet Gazetesi'nde Kırıkkale'de bulunan bir kadın cesedi haberi yayımlandı. Bu haber üzerine Kırıkkale Savcılığı'na başvuran aile, 12 Nisan 1995 tarihinde kızlarının bedenine Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı'nda ulaştı.
Otopsi raporuna göre 28 Ocak 1995 tarihinde öldürülen Ayşenur Şimşek'in bedeninde işkence izleri vardı. Kafasından ve göğsünden ateşli silahla yakın mesafeden vurularak öldürülmüş ve 29 Ocak 1995 tarihinde Kırıkkale yolu kenarında bulunmuştu.
Daha önce gözaltına alındığı için emniyette parmak izi bulunmasına rağmen Ayşenur'un cansız bedeni üç hafta boyunca morgda bekletildikten sonra "kimliği meçhul kişi” olarak gizlice Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı'na defnedilmişti.
25 yıldır Ayşenur Şimşek dosyasında maddi gerçeği açığa çıkarmayı ve ceza adaletini sağlamayı mümkün kılacak etkinlikte bir soruşturma yürütülmedi.
Savcıları göreve çağırıyoruz. Gözaltında kaybetme süresiz biçimde soruşturmaya açık bir suçtur. Hemen şimdi Ayşenur Şimşek dosyasında etkin bir soruşturma başlatın.”

ABLASI: POLİS TEHDİT ETTİ

Açıklamanın ardından söz alan Ayşenur Şimşek’in ablası Fatma Şimşek, kardeşinin sağlık emekçilerinin sendikalarının örgütlenme aşamasında tüm baskılara ve yıldırma politikalarına karşı aktif olarak çalıştığını belirtti. Abla Şimşek, "1994 yılının sonlarına doğru Ayşenur’un evde olmadığı bir gün polisler eve baskın yaptılar. Sonrasında babamı karakola çağırıp, 'Kızınız gelip teslim olsun, yoksa onun için hiç iyi olmayacak’ tehditlerinde bulundular" dedi.

'KORKU ÜLKESİ'

Gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın ağabeyi Hüseyin Ocak, "Ayşenur’a, kardeşim Hasan’a ve Rıdvan Karakoç’a uygulanan işlem aynıydı. Ayşenur da iki kez gözaltına alınmış ve parmak izi olmasına rağmen akıbeti açıklanmıyor” diye konuştu.
Ocak, devleti yönetenlerin ülkeyi korku ülkesi haline getirmeye çalıştığını söyleyerek, "Bu yara iyileşmedikçe toplum refah içinde olamayacak" dedi.