Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen kadınları andı

Cumartesi Anneleri’nin gerçekleştirdiği 780’inci buluşma, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla gözaltında kaybedilen kadınlara adandı.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin yargılanması talebiyle yıllardır mücadele eden Cumartesi Anneleri'nin 780’inci buluşmasını Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilmesi yine devlet tarafından engellendi. Polis ablukasına rağmen Çukur Çeşme'de bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi binası önünde bir araya gelen kayıp yakınlarına, HDP Milletvekilli Musa Piroğlu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve çok sayıda demokratik kitle örgütü ile siyasi parti temsilcisi eşlik etti.
Bu haftanın açıklaması İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri tarafından okundu.
Yoleri, kayıplar için dünyanın her yerinde mücadele eden kadınları selamladı. “8 Mart’ta kadınların baskıya ve eşitsizliğe karşı yükselttikleri sese biz de inkâra, cezasızlığa ve adaletsizliğe karşı yükselttiğimiz sesle katılıyoruz” diyen Yoleri, erkek egemen sisteminin beslediği cinsiyet imtiyazlarına, ayrımcılığa, adaletsizliğe, cezasızlığa, kısacası tüm ezme biçimlerine karşı yüksek sesle itiraz ettiklerini vurguladı.

GÖZALTINDA KAYBEDİLEN KADINLAR

Yoleri, gözaltında kaybedilen kadınları şöyle andı:
“• 1991 yılında Cizre'de gözaltına alındıktan 18 yıl sonra yol yapını çalışması sırasında kemikleri Makbule Ökdem’i unutmayacağız.
• 27 Temmuz 1992 tarihinde Dersim’de gözaltına alındıktan 8 gün sonra işkenceden tanınmaz haldeki bedeni Elazığ Karşıyaka Kartepe’de gömülü bulunan, Ayten Öztürk'ü unutmayacağız.
• 14 Ağustos 1992 tarihinde Mardin Derik’te 2 kişi ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Rıdda Yavuz'u unutmayacağız.
• Eylül 1993 tarihinde Hizbullah tarafından Nusaybin ilçesinin Selahaddin Eyyubi Mahallesi'nde başına çuval geçirilerek kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Sedika Dal'ı unutmayacağız 
• 24 Aralık 1993 tarihinde Bitlis Tatvan/ Wanik köyündeki evlerinde kardeşi Ramazan ile birlikte askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hamide Şarlı’yı unutmayacağız.
•24 Eylül 1994 tarihinde Dersim Mirik'te köye yapılan askeri operasyon sonrası kendilerinden bir daha haber alınamayan Hatun Işık, Yeter Işık, Elif Işık, Gülizar Serin ve onun 3 yaşındaki kızı Dilek Serin'i unutmayacağız.
•05 Ekim 1994 tarihinde İstanbul'da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Lütfiye Kaçar'ı unutmayacağız!
• 17 Ekim 1994 tarihinde Muş'un Hasköy ilçesine bağlı Ortaç köyünde hayvanlarını sağmak için gittikleri yaylada askeri bir operasyonun ortasında kalan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Gülnaz Talu ve Kadriye Talu'yu unutmayacağız.
• 24 Ocak 1995 tarihinde Ankara'da gözaltına alınan, işkence görmüş bedeni 76 gün sonra Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı'nda "kimliği meçhul kişi” olarak gömülü bulunan Ayşenur Şimşek’i unutmayacağız!
•1 Mayıs 1995 tarihinde Diyarbakır/Bismil'de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hatice Şimşek'i unutmayacağız.
•07 Eylül 1996 tarihinde Diyarbakır/ Bağlar 'da bulunan bir eve Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı sivil polisler tarafından yapılan baskında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Şükran Daş'ı unutmayacağız.
•28 Kasım 1996 tarihinde Diyarbakır'da eşi Mahmut ile birlikle gözaltına alınan ve 2 yıl sonra Cizre Asri Mezarlığı'na "kimliği meçhul kişi” olarak gömüldüğü anlaşılan ancak mezarı hala ulaşılamayan Fahriye Mordeniz’i unutmayacağız!
• 26 Eylül 1997 tarihinde Kulp-Diyarbakır yolunda otomobilleri durdurularak eşi Orhan ile birlikte beyaz Toros ile kaçırılan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Zozan Eren'i unutmayacağız.
•31 Mart 1998 tarihinde İzmir Çeşme Alaçatı'da 3 arkadaşı ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Neslihan Uslu'yu unutmayacağız,
• 16 Temmuz 1998 gecesi derin devlet bağlantılı Hizbullah tarafından Mersin'de kaçırılan, 21 Ocak tarihinde işkence edildikten sonra Konya Meranı 'daki bir villanın bodrumunda cansız bedenine ulaşılan Konca Kuriş'i unutmayacağız.”
Açıklamanın ardından söz alan gözaltında kaybedilen özgür basın çalışanı Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe, adalet mücadelesinden ve Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi.

FİNCANCI: KADINLAR HEP ÖNCÜ OLDU

TİHV Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı ise kadınların insan hakları ve adalet mücadelesinin başlatıcısı ve öncüsü olduklarını söyleyerek, "İHD'nin kuruluşundan, Cumartesi Anneleri'ne kadınlar hep hesap sordu; suç işleyenlerin hesap vermesi için öncü oldu. Biz de kadınlar olarak söz verdik, gözaltında kaybedilen kadınlar ve tüm kayıpların hesabını, akıbetini sormaktan vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu.