DBP kongresinde direniş ve birlik mesajları

DBP kongresinde yapılan konuşmalarda, öz eleştiriler verildi, çözümün İmralı tecridinin kırılmasıyla sağlanabileceği belirtildi.


Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) 5’inci Olağan Kongresi, Ankara'da Dünya Ticaret Merkezi Konferans Salonu’nda konukların konuşmalarıyla devam ediyor.

'DÜŞÜNMEMİZİN ZAMANI GELDİ!'

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
"Bugün DBP’nin Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel cezaevindeyse, cezaevinden buraya mektupla katılıyorsa, sevgili Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve binlerce yoldaşımız eğer bugün bu salonda değilse, bir kez daha oturup düşünmenin ve şapkamızı önümüze koymanın zamanı gelmiştir.

'TÜRKİYE HALKLARI SÖMÜRÜLÜYOR, KÜRTLER DE İKİ KAT...'

Türkiye halkları bir bütün olarak eziliyor sömürülüyor. Ancak bunların yanında Kürtler iki kat ezilip sömürülüyor. Tüm dünyaya başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyaya Kürtsüz bir dünya yaratmak ve Kürdün nefes aldığı her yere müdahale etmek ve Kürtsüz bir yaşamı kendilerine reva görmek istiyorlar. Kürtler yaşadıkları her alanda zorla, zorbalıkla imha ile ve inkarla karşı karşıya kalan bir millet. Ancak Kürtlerin tüm bunlar karşısında durduğu onurlu bir duruş ve yürüttüğü demokratik bir süreç vardır. Bu süreçler elbette başta Türkiye olmak üzere dünyanın her yerinde Kürt halkının özgürlük ve barış mücadelesi ile büyüyecek ve güçlenecektir. AKP hükümeti artık neresinden bakarsanız bakın son demlerini yaşıyor.

ULUSAL BİRLİK

Çok geç kalınmış olsa bile dünyanın neresinde olursa olsun Kürtlerin ulusal birliğini ilan etme zamanı gelmiştir.
Kürtler birlik olmadan dünyanın her yerinde Kürdü inkâr devam edecektir. Özellikle Suriye meselesinde Kürt halkına dayatılan ve kazanımlarına yönelik tüm bu baskılar karşısında ifade edilenler elbette kıymetliydi. Dört bir parçada Kürtlerin sesi ve soluğu bir oldu, yürekleri beraber attı. Bu yüreklerin atışını elbette ki somut adımlarla pekiştirmek lazım.

'ÇÖZÜM VE BARIŞ İÇİN TECRİDİ KIRMAMIZ LAZIM'

İmralı Cezaevi’nde Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kalkmasına da imkan sağlayacağını belirtmek isterim. Sayın Öcalan’ın büyük emekler sarf ettiğini en yakın tanığı olarak söylemek isterim.
Bu ülkeye cenazeler gelmediyse, bu hepimizin kazanımıdır. Çözüm ve barış sürecinin tekrar yaşanması için Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerekir. Türkiye’nin özgürlüğüne olan ihtiyaçtan kaynaklı bu sürece katkı sunmaya hazırız. Artık insanlarımızın ölmemesi ve annelerimizin ağlamaması için bu ülkeye barış ihtiyacı var. Bu elbette AKP ile gerçekleşecek değildir. AKP’yi göndereceğiz, barışımızı halklarımızla birlikte sağlayacağız. Ya kazanacağız ya kazanacağız.”

KOÇYİĞİT: BİZİ SERHİLDANLAR BUGÜNLERE GETİRDİ

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit de şunları söyledi:
"Bize düşen bu milyonları buluşturmak, örgütlemek olmalıdır. Kürdistan’ı bir laboratuvar olarak kullanıyorlar ama bir yol ayrımında olduğumuzu da görmek zorundayız. İradenin yok sayılmasına sessiz kalanlar, yarın Türkiye’de yaşanacaklara karşı söyleyecek söz bulamayacaklardır.
AKP-MHP kendi tekçi siyasetini sistemleştirmek, kalıcılaştırılmak istiyor. Bunun için Rojava’ya, Efrîn’e, Şengal’e saldırıyor. Evet, dört parça Kürdistan’daki Kürtlerin siyasi statüsünün kendisini yok edeceğini düşünüyor. Bizi bugünlere getiren halklarla kitleselleşen, serhildanlarımızdı. Bugün tekrar bunları açığa çıkarmanın tarihi sorumluluğumuz olduğunu göstermek gerekiyor.
DBP’ye tarihi bir rol düşüyor. Hem Kürt Ulusal Birliği için hem Türkiye’deki demokrasi için daha fazla bizi yan yana getirmesi, buluşturması için kongre zeminlerini güçlendirilmesi gerektiği ve bu çökmüş, çürümüş AKP iktidarını tarihin çöp sepetine göndereceğimize olan inancımızı yinelemek isterim.”

ÖZTÜRK: ÖCALAN'IN FİKİRLERİ YOL GÖSTERİCİ

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk de şöyle konuştu:
"Başta Kürt halkı ve Rojava halkları sadece kendi hakları için değil, tüm dünya halkları için büyük bedeller ödediler ve IŞİD’i gerilettiler. Dünya halkları bunu Rojava ve Kürtlere borçludur.
Partiler ve liderler değişiyor ama fikir aynı. Peki bunun alternatifi nedir? Alternatifi bugün Sayın Öcalan’ın da bu faşist zihniyete karşı demokratik yol ve yöntemleri bize gösteriyor ve bize de büyük sorumlular veriyor. Bugüne kadar bir yol oluşturamadığımız için bir özeleştiri vermememiz lazım. Eğer bir altyapı oluşturmadıysak bu konuda öz eleştirimizi veriyoruz.
Demokrasiyi de, onurlu bir barışı da başaracağız. Sayın Öcalan da ulusal birliğin önemini sürekli tekrarlıyor. Bugün AKP-MHP faşist iktidarı aramızdaki birliği bozmak istiyor. Biz Kobanê’de neyi gösterdik? Biz bir düşünce ve ideolojiye sahibiz. Bu birlikteliği dört parça Kürdistan’da oluşturmamız gerekiyor. Bu halkın isteğidir. Eğer bunu yapmazsak, tarih karşısında suçlu oluruz."

EMEP: ÇIKIŞ YOLU BELLİ

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan da şöyle konuştu:
"Kayyum demek, Kürt halkını iradesini tanımamaktır. Kentlerin oluşturduğu kaynaklara peşkeş çekilmesi demektir. Daha çok adliye, daha çok cezaevi açmaktır. Bu iktidarın uygulamaları cezaevi demektir.  Aslında çıkış yolu çok basit. Demokrasi isteyen bütün toplumsal ve siyasal kesimlerin ortak mücadele platformudur. Biz bunu 7 Haziran seçimlerinde, 31 Mart yerel seçimlerinde nasıl olacağını gördük."

DEVRİMCİ PARTİ: DİRENİŞ ZAFERE GÖTÜRÜR!

Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren de "Saray iktidarının zulmü karşısında Kürt halkı ile yan yana tek adam diktatörlüğüne karşı direncimizi yükselteceğimize yoldaşlarımız önünde söz veriyoruz" dedi.
PKK öncü kadrolarından Mazlum Doğan’ın “Teslimiyet ihanete, direniş zafere götürür” sözünü hatırlatan Öneren, “Aziz Güler’in (BÖG Komutanı) dediği gibi ayakkabı bağlarımızı sımsıkı bağladık ve saatimizi de devrime ayarladık” dedi.

ESP: TESLİM OLMAYANLAR KUŞAĞINDAN GELİYORUZ

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü ise, “Bu coğrafyanın kaderi ya da kadersizliği, politikası ya da politikasızlığı Kürt halkının mücadelesi ve onun merkezinde durduğu politik özgürlük siyasetiyle şekilleniyor” dedi. Tümükü, "Faşizme karşı iki şey yapmak zorundayız. Savaşa karşı savaşmak zorundayız ki barışa kazanalım. Dayatılan inkâra ve asimilasyona karşı direnişi örgütlemek zorundayız. Biz teslim olmayanlar kuşağından gelenler olarak buna asla boğun eğmeyeceğiz" diye belirtti.

KESK: FAŞİZME KARŞI ORTAKLAŞALIM

KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik de, “Rejimin karakteri belli. Tüm dünyada sağ popülist rejimlerin uygulamış olduğu politikalar, insanlık tarihi açısından da bir savaş rejimiyle karşı karşıyayız” dedi.
Bozgeyik, faşizan baskılara karşı ortak mücadele hattının örülmesi gerektiğini söyledi.