Deniz Poyraz Davası: Sancar'dan müdahillik talebi

Deniz Poyraz'ın katledilmesiyle ilgili duruşmada konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, davaya müdahil olma talebinde bulundu, saldırıdan iktidarın sorumlu olduğunu vurguladı.

Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP)yönelik 17 Haziran’da gerçekleştirilen ve parti çalışanı Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer’in yargılandığı davanın ikinci duruşması, İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor.
Çok sayıda kişinin katıldığı duruşmada, kurum ve kuruluşlar, davaya müdahil olma talebinde bulunuyor.

'ACI BİZİM ACIMIZ, ÖFKE BİZİM ÖFKEMİZ'

Davaya müdahil olma talebi için konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Deniz Poyraz’ın katledilmesine ilişkin görülen davaya katılma taleplerinin olduğunu belirterek, “Çünkü bu acı öncelikle bizim acımızdır. Öfke bizim öfkemizdir. Bu dava bizim davamızdır. Partimiz HDP sanık katilin uzun süreye yayılan bir plan doğrultusunda tasarlayarak, canavarca hisle İzmir il binamızda canımız Deniz’imizi katletmesinden doğrudan zarar görmüştür. Katılma talebimizin olması doğaldır" dedi.  
Saldırının sadece belli bir şahsı hedef almadığını kaydeden Sancar, "Katil sanığın soruşturma aşamasındaki şu beyanları ortaya koymaktadır. Şöyle diyor; ‘İzmir HDP il binasını hedef belirledim. HDP binalarına yapılan saldırılara dair yaptığım araştırma da kimsenin ölmediği sadece camların kırıldığı kendilerini mağdur göstermek için sahte saldırı olduğunu düşündüğümden gerçek bir mağduriyet yaşamalarını istedim. İçerden daha yetkili birinin çıkması ve ona da işkence yaparak öldürme isteği vardı. Amada dairede kimseyi bulamadım. Herhangi amacım içeri girdiğimde karşıma çıkacak kim varsa herkesi öldürmek ve kan kusturmaktı.’ Böylece esas olarak HDP’yi hedef aldığını bizzat kendisi ifade ediyor. Yalnız burada katılma talebimizin soruşturma savcısı tarafından sınırlandırılmış oluşunu kabul etmiyoruz" diye konuştu.

'HAKİKATİ ORTAYA ÇIKARACAĞIZ'

Sancar, soruşturma savcısının taleplerini işyeri dokunulmazlığı ve mala zarar verme gerekçeleriyle sınırlandırmaya çalıştığına vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"Oysa bizim zarar gördüğümüz alan çok daha fazladır. Sulh Ceza Kanununun 82’nci maddesinde katılma talebimizin dikkate alınmasını istiyoruz. Bunun dışında Türk Ceza Kanunu (TCK) 114. maddesine göre ‘siyasi faaliyetleri engelleme’ 115. maddesi ‘inanç düşünce kanaat hürriyetini kullanmanın engellenmesi’ suçu nedeniyle katılma talebimizin kabul edilmesi gerekir. Esasen ceza yargılaması hukuku dersleri bu hukukun amacının ve hedefinin maddi hakikati ortaya çıkarmak olduğunu söyler. Olay hakikati gerçeği ortaya çıkarmak için yeterli değildir. Maddi hakikati ortaya çıkarmadığınız takdirde adaleti sağlayamazsınız yine ceza yargılamasının hedeflerinin başında toplumsal barışı sağlamak; acıları sarmaktır. Suçların gerektiği gibi tüm yönleriyle bozulan düzen, tahrip edilen toplumsal barış ancak adaletle gerçekleşir adalet de hakikatle ortaya konur. Barışa dönük bir saldırı söz konusudur. Sizlerin de burada maddi hakikati araştırmak gibi ciddi bir sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sorumluluk sadece davayı izleyenlere karşı değil tüm dünyaya kamuoyuna ve gelecek nesillere karşıdır. Maddi hakikati ortaya çıkarmak için müdahil olma talebimiz vardır."

'PLANLI SALDIRILARIN DEVAMI'

Saldırının yıllardır süren planlı saldırıların devamı olduğunu söyleyen Sancar, şöyle konuştu:
"Milyonlarca seçmeni hedef alan sistemli saldırıların devamıdır. Siyasi iktidarın bizi hedef göstermesi, nefret dilini yaygınlaştırması önemli bir faktördür. Partimize dönük her türlü saldırıda kolluk güçleri ve savcılık makamlarının tutumları da saldırganları korumaktadır. Kolluk güçlerine ve savcılığa güven duymamız beklenemez. Bu güvenin olmamasını telafi edecek şey bizlerin davayı her aşamada takip etmesidir. Siyasi iktidara karşı mücadelemizi demokratik siyaset mecrasında sürdüreceğiz. Siyaseten takip etme görevimizi her alanda yürüteceğiz ama mahkemede duruşmada müdahil olarak bulunma hakkımız var. Müdahil olmak bizim bu ülkeye karşı sorumluluğumuzdur.
Bu soruşturmada da bu katliamda da başından beri kolluk güçleri ve savcılık maddi hakikatin ortaya çıkması için değil, tersine saiklerin ilişkilerin gizlenmesi için çaba harcamıştır. Sanık katilin bağlantılarını araştırmak için gözaltı süresinin kanunda tanınan imkanlar dahilinde kullanılmadığını biliyoruz. HTS kayıtları incelenmemiştir, telefon görüşmeleri araştırılmamıştır, sadece katliamın işlenmesine giden süreçte son günlerde emniyet mensuplarıyla yaptığı onlarca telefon görüşmesi dikkate alınmamış, araştırılmamış, soruşturma yürütülmemiştir. Savcılığın ve kolluk güçlerinin baştan beri amacı katliamı münferit bir olay olarak göstermek çabasıdır. Bu cinayetin münferit bir şekilde işlemeyeceğini Türkiye de yaşadığımız tecrübeler gözler önüne seriyor. Bizim amacımız adalet ayrımsız gerçekleştirecek bir düzenin kurulmasıdır. Adaleti herkes için istiyoruz; çünkü adalet olmadan barış olmaz.
Eğer hakikati ortaya çıkaramazsak, adaleti tesis edemeyiz. Ülkenin geleceğine etki eden böyle bir planlı cinayette hakikatin ortaya çıkarılmasına katkıda bulunmak istiyoruz. Mahkeme heyetinin önyargısız olarak bu araştırmayı yürüteceğine olan inancımızı korumak istiyoruz. Ülkenin genel kamuoyundaki havanın mahkeme heyetine etki edeceğini dünya deneyimlerinden biliyoruz, şahsınıza dönük itham olarak kabul etmeyin, bunu devleti yönetenlerin en tepesinden, en yetkili kişiler yargıyı yönlendirmek baskı altına almak için her türlü yolu kullanıyorlar. Bizler de sizlerin vicdanla hareket ederek, hukuka bağlı kalabilmesi için elimizden gelen her türlü çabayı harcayacağız. Katılma talebimizin kabul edilmesini istiyoruz.”
Duruşma, kurumların davaya müdahil olma talepleriyle sürüyor.