Deprem bölgesindeki sorunlar gönüllüleri aşıyor
Samandağ Deprem Dayanışması sorumlularından Cansel Aslan, “Bazı sorunların gönüllüler tarafından çözülemeyeceği ortada. Kamunun daha organize bir şekilde yapması gerekiyor” dedi.
Samandağ Deprem Dayanışması sorumlularından Cansel Aslan, “Bazı sorunların gönüllüler tarafından çözülemeyeceği ortada. Kamunun daha organize bir şekilde yapması gerekiyor” dedi.
Depremde en büyük yıkımın yaşandığı Hatay’ın Samandağ ilçesinde de ilk anlardan itibaren örgütlenen ve halkı yalnız bırakmayan Deprem Dayanışması gönüllüleri bugüne kadar binlerce ailenin barınma, yiyecek gibi sorunlarının çözümüne yardım etti.
Samandağ Deprem Dayanışması sorumlularından Cansel Aslan, Samandağ’da yaşananları, dayanışmayı ve çalışmalarını ANF’ye anlattı. Samandağlı olan Cansel Aslan, ilk günlerden itibaren Samandağ’da bulunan koordinasyon merkezinde çalışmalara katılıp, organizasyonuyla ilgileniyor. Samandağ’a geldiklerinde depremin üzerinden bir gün geçtiğini belirten Aslan, günlerce ne devletin ne de AFAD’ın Samandağ’a uğradığını, depremden etkilenen insanların ve gönüllülerin çabalarıyla enkazdan insanların çıkartıldığını söyledi. Uzun bir süre sonra gelen ekiplerin ise yanlarına ekipman verilmemesinden kaynaklı hiçbir çalışma yapmadığını kaydeden Aslan, şunları paylaştı: “Bir sürü insan hayatını bu ihmaller zinciri yüzünden kaybetti. İlk günden beri insanları ihtiyaçları vardı, hiçbir esnaf, alışveriş yapabileceğimiz, ihtiyaçları karşılayabileceğiniz hiçbir yer yoktu. İlk günler elimize geçen her şeyi dağıtmaya başladık. Sonrasından şehir dışından gönüllüler geldi, onlarla koordine olmaya çalıştık. İkinci gün ise şu an bulunduğumuz depoya geldik. Üçüncü gün buraya TIR’lar gelmeye başladı ama buraya gelen tırların çoğuna da el konulduğunu biliyoruz. Gelen yardımları buradan insanlara vermeye başladık. Kıyafet, hijyen malzemesi, gıda. Sonrasında gitmemiz gereken köyler olduğunu fark ettik, insanlar ya araç sıkıntısından, ya yas tuttuğundan buraya gelemiyordu, gönüllü araçlarla tek tek mahallelere gitmeye başladık. İsmini yazdıranlara, talepte bulunanlara gitmeye başladık.”
KONTROLSÜZ YIKIM YAPILIYOR
Gidilen köylerde kalanların çoğunun yaşlılar, çocuklu aileler olduğunu gördüklerini söyleyen Aslan, hasta veya engelli yakını olan insanların listelerinin yapıldığını, bunlara verilmesi gereken sağlık hizmeti için yetkilere listeleri verdiklerini belirtti. Aslan, Samandağ’da halen su sıkıntısının yaşandığını söyleyerek, kontrolsüz yıkımları ve yaratacağı sorunları şu sözlerle dile getirdi: “Diğer tarafta yıkımlar yapılıyor ama orayı bir sulayıp yıkalım diye bir organizasyon bile yok. Her taraf toz içinde ve hava çok rüzgarlı, rüzgar artacak burada. Şu anda hepimiz tozu yutuyoruz, yüzümüze, gözümüze temas ediyor. Bununla ilgili hiçbir önlem alınmıyor. Suya ulaşabilenlerin şampuanı olmuyor, şampuana ulaşabilenlerin başka şeyleri olmuyor, bir organizasyonluk var ve biz ciddi bir sağlık sorunuyla karşı karşıyayız. İkinci depremden sonra hastaneler tahliye edildi. Hem gönüllü sağlıkçılar hem de kamuda çalışan emekçilerle görüştüğümüzde şunu söylediler; aşımız yok, dolabımız yok, kayıt yapacak hiçbir şeyimiz yok. Herkes el yordamıyla bir şeyler yapıyor ama gönüllülerin tek başına buradaki sağlık sorunlarıyla baş edebilmesi çok zor.”
YENİDEN TUTUNMAK İSTİYORLAR
Samandağ’da özellikle depremden etkilenen insanların gönüllü olarak koordinasyon merkezinde çalıştığını, insanların bir şeyler yapmak, hayata yeniden tutunmaya çalışmak istediklerini belirten Aslan, şunları ekledi: “Buradaki üreticiler zor durumda, hayvancılıkla uğraşan insanlarla görüştük, hayvanına su, yem bulamadığı için kesime veriyor ve o hayvanın ederinden daha düşük fiyata vermek zorunda kalıyor. Diğer taraftan insanların artık üretime katılması lazım. Bu insanlar gıda kolisiyle, yardımla yaşayamaz. Mesela devlet buradaki insanlar için, tarım için ne planlıyor, suyunu, gübresini, yemini verecek mi? Biz gönüllüler, buradayız ve burada kalacağız. Samandağ’ın yeniden kendini inşa edebileceği, yaşayabileceği zamana kadar burada kalacağız ama bazı sorunların gönüllüler tarafından çözülemeyeceği de ortada. Bunu kamunun daha organize bir şekilde yapması gerekiyor.”