Deprem olmasaydı imar affını getirecekti

HDP’li Rıdvan Turan, deprem olmasaydı AKP’nin yine Meclis’e imar affı getireceğini hatırlatarak, işaret edilen TOKİ’lerle de rant derdine düşüldüğünü söyledi.

HDP Ekonomi ve Tarım Politikalarından Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Rıdvan Turan, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın OHAL ilanı ve tehditleri ile sonrasında da yaptığı TOKİ açıklamalarına tepki gösterdi. 

Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, ANF’ye hem son açıklamaları hem de felaketin politik, ekonomik boyutunu değerlendirdi. Turan, şunları söyledi: “Bu iktidarın bu tür felaketlerden çıkarttığı sonuç hep aynı. TOKİ'ler vasıtasıyla sorunu çözüyormuş gibi yapıyorlar ama aslında yine kendi ekiplerine, 5’li çete diye tabir edilen kesime buradan rant devşiriyorlar. Erdoğan bu konularda bir bilgi birikimine sahip değil. 99 depreminden sonrası geldiler 2009’da AFAD kuruldu. AFAD 99 depreminde oluşan birikimin üzerine değil, tam tersine onun reddi üzerine şekillendi. En azından 2023 bütçesinden AFAD'a düşen pay dikkate alındığında bunun böyle olduğu çok net bir biçimde görülüyor. Memleket yanmış, yıkılmış 10 bin lira para vereceğiz diyerek ya da TOKİ iş başında olacak diyerek güya sorunu çözmeye aday olduğunu gösteriyor. Mesele o noktayı çoktan geçti artık. Bu depremle birlikte AKP iktidarı politik, örgütsel ve ideolojik olarak tarihin çöp sepetine gitti.”

EN ÇOK KAYNAK KULLANAN HÜKÜMET

Turan, AKP’nin Türkiye tarihinde en çok kaynak kullanan parti olduğunu ama bu kaynakların halka harcanmadığını vurguladı. Turan, şöyle devam etti: “Bunun içerisine dış kaynakları yani uluslararası alandan gelen parayı da sayabiliriz. Toplanan vergi gelirlerini ve hatta cemaatin çökülen firmalarını bile sayabiliriz. Dolayısıyla böyle olağanüstü bir kaynak kullanımı söz konusu oldu. Şimdi diyorlar ki ‘Türkiye tarihinin en büyük yıkımını gördük’ iyi de en çok kaynağı da siz kullandınız. Bu kaynaktan niye depreme ilişkin sonuçlar çıkartılmadı? Niye bu konuda tedbirler alınmadı? Burası bir deprem ülkesi. Dolayısıyla Erdoğan büyük bir panik içerisinde. Bu paniğini de çok açık dışa vurmuş durumda.”

OHAL İLE HER ŞEYİ KARARTMA

Meclis’te bugün görüşülmesi beklenen OHAL ilanına dikkat çeken Turan, şunları ifade etti: “Buna dayanarak deprem alanlarına dönük, tüm AKP dışı müdahaleleri engellemeye çalışacaklar. Ekranları karartmaya, gazetecileri susturmaya uğraşacaklar. Oysa bu tür olağanüstü durumlarda sorunu tekele almak değil, tam tersine kamuya yaymak, bütün demokratik kitle örgütlerinin, inisiyatiflerin bu konuda dayanışmacı olmasını, destek olmasını sağlayan planlamaları oluşturmak lazım. Kamusal dayanışma söz konusu olmadığında, vatandaşına bu konuda destek olmayı bıraktığında bu tür iktidarların bu işin altından kalkması zaten mümkün değil. Bir kez daha bunu deniyorlar ama pek çok paradigma bir kez daha yıkıldı. ‘Biz devletiz ve her şeye gücümüz yeter, çıkartılan deprem yasasıyla çok sağlam konutlar yaptık, artık deprem sorun değil’ paradigması yıkıldı. ‘AKP'nin her şeye gücü yeter’, ‘Türk'ün Türk'ten başka dost yoktur’ ya da ‘Bir gece ansız Yunanistan'a girebiliriz’ paradigmalarının hepsi palavraya dönüştü. AKP bu depremin altında kaldı.

DAHA FAZLA SALDIRGANLAŞACAKLAR

Bundan sonra benim tahminim daha fazla saldırganlığı artırmak suretiyle milletin konuşmasını engelleyecek tedbirler alacaklar. Zaten OHAL de bunun göstergesi. O sebeple dayanışmanın bir kez daha ne kadar önemli olduğunu hep beraber gördük. Toplumu kuracak olan da rekabet değil, dayanışmadır. Türkiye'nin kanını emen o müteahhit takımı, sermaye gruplarının hiçbirinin sesi çıkmazken bu yıkıntıyı toparlamaya çalışanlar maden işçileri, halk, KESK’in izin verilmeyen ama inatla yollanan yardım kamyonları oldu. Yine Halkların Demokratik Partisi'nin göndermeye çalıştığı ve bin bir tür engellemelerle bölgeye ulaşmaya çalışan kamyonlar oldu. Dert ya da afet söz konusu olduğunda bu ülkeyi ayakları üzerinde dikmeye çalışanlar muhalifler, emekçiler, devrimcilerdir. Bu da bence tarihsel bir kayıt olarak bir kenara yazılmalı.”

İMAR AFFINI MECLİS'E GETİRECEKLERDİ

Sürekli olarak ‘Siyaset konuşulacak gün değil’ diyenleri de eleştiren HDP’li Turan, eğer bu deprem olmasaydı AKP’nin imar affını Meclis’e getireceğini hatırlattı. Turan, şöyle konuştu: “Siyasetin tam da konuşulması zamanıdır. Mağdurları, göçük altındaki insanlarımızı kurtarma faaliyeti bir taraftan devam etmeli ama bir taraftan da bu işin muhasebesini yapmamız gerekir. İkincisi eğer bu deprem olmasaydı şu anda mecliste imar affını konuşuyor olacaktık. İmar affı ne demek? ‘Benim binamın mühendislik açısından sorunlarını görme, ben de sana bunun karşılığında rüşvet vereyim’ demek. AKP seçimlerden güçlü çıkmak ve daha fazla kaynak devşirmek adına bu utanmaz ve ahlaksız teklifi Meclis’e getirmeye hazırlanıyordu. Dolayısıyla şu an yıkıntıların büyük bir kısmının, somut bir şey söyleyemeyeceğim ama tahmin ediyorum, çünkü 99 depremini biliyorum; önceki imar aflarından kaynaklanmış olmalı. Böyle bir şey olabilir mi? ‘Sen şu parayı al benim ekstra çıktığım katı görme. Kolondaki demir çimento bileşiminin zafiyetini görme’ diye af mı çıkarılır! Bunların her biri insanların ölümüne sebep olan şeyler.”

EN HAYIRLI ŞEY DEFOLUP GİTMELERİDİR

Turan, Erdoğan’ın ‘ilk saatlerde biraz sıkıntı oldu’ sözlerine de tepki gösterirken bu iktidarın yapacağı en hayırlı şeyin ‘defolup gitmek’ olduğunu söyledi. Turan şunları ekledi: “Bilim insanları hala 185 bin kişinin göçük altında olduğunu söylüyor. Erdoğan ‘ilk saatlerde biraz sıkıntı oldu’ diyor. O sıkıntı oldu dediği şey on binlerce insanın bir anda ölmesi, yüz binlercesinin göçük altında kalmasıdır! Ardından gelecek sakatlıklardır, hastalıklardır, bulaşıcı hastalıklardır. Sen nasıl bir yöneticisin ki böyle aymaz, böyle utanmaz laflar edebiliyorsun. Yalnızca güvenlik politikalarının yüzde birinden ödün verselerdi bugün bu konutların tümünün sağlamlaştırılması mümkün olacaktı ama bu savaşçı, çatışmacı, fetihçi tavırdan son ana kadar vazgeçmeyip hala tehdit etme pozisyonunda. Şimdi Bingöl- Elazığ fay hattı büyük bir risk altında. Bilim insanları, kısa süre içerisinde tetiklenebilir, deprem meydana gelebilir, diyor. İstanbul’un durumu keza yine ortada. Dolayısıyla bu iktidarın yapabileceği en hayırlı şey defolup gitmektir. Onun haricinde yapabileceği hiçbir hayırlı şey yok.”