Depremde göç edenler de hala dayanışma ile ayakta kalıyor
GÖÇİZDER Eş Sözcüsü Pınar Kamile Kandal, İstanbul’da deprem bölgesinden gelen bin kişiye ulaştıklarını söylerken, göç edenlerin de hala dayanışma ile hayata tutunduğunu vurguluyor.
GÖÇİZDER Eş Sözcüsü Pınar Kamile Kandal, İstanbul’da deprem bölgesinden gelen bin kişiye ulaştıklarını söylerken, göç edenlerin de hala dayanışma ile hayata tutunduğunu vurguluyor.
Maraş ve Hatay’da meydana gelen depremler üzerinden 45 günü aşkın süre geçti. Deprem bölgesinde hala birçok eksik devam ederken yine bu bölgelerden dışarıya yoğun bir göç yaşandı. Deprem bölgesinde kalanların durumu kadar göç ile topraklarını terk eden insanların gelecekleri de belirsizliğini koruyor. Özellikle çevre iller yönlü olan bu göçlerin bir kısmı da İstanbul’a oldu. Fakat normalde yoğun göç alan İstanbul, olası Marmara depremi nedeniyle diğer illere kıyas az bir göç aldı.
Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) Eş Sözcüsü Pınar Kamile Kandal deprem bölgelerinden göç edenlerle ilgili yaptıkları çalışmayı ANF’ye anlattı.
İstanbul’a deprem dolayısıyla göçenler oldu. Burada onlara ilişkin bir çalışma nasıl bir çalışma yaptınız?
Bizler Göç İzleme Derneği, HDP, HDK, DBP ile Yeşil ve Sol Parti olarak yaklaşık bir ay önce, İstanbul’a deprem dolayısıyla gelen ailelerle nasıl dayanışma içinde oluruz diye bir tartışma yürüttük ve harekete geçtik. İstanbul’un ilçelerine gelen ve gerek kendileri gerekse de çevresindeki akrabası aracılığı ile bize ulaşan depremzede aileler ve bireyleri ziyaret ettik. Yaklaşık bin aileye ulaştık. Bu ailelere gıda ve giysi yardımı yaptık. Ziyaretlerimizde onları dinledik, temas ettik, dayanışma içinde olduğumuzu hissettirdik.
Gelen ailelerin çoğunluğu bir yakını ya da akrabası yanına gelen aileler ve bireyler. Örneğin çocuğu, kardeşi, akrabası olanlar. Yeri olmayanlara ise gönüllü olarak evini açanlar aracılığı ile ev ayarladık. Kimi gönüllü aileler, depremzedelere 3 ay, kimisi 6 ay, kimisi de 1 sene yanımızda ya da boş evimizde kalabilir dedi. Hastanende olan yaralıları da ulaşabildiğimiz oranda ziyaret ettik. Otellerde kalan kalabalık aileleri ziyaret ettik. Kimi aileler İstanbul’a gedikten kısa süre sonra başka şehre gitti.
Öte yandan İstanbul’a daha çok Malatya, Adıyaman, Hatay ve Maraş’tan göç var. Devam eden bu çalışmamıza dönük raporlamamız sürüyor. Önümüzdeki günlerde kamuoyuna ve basına İstanbul’daki deprem ve göç ile ilgili raporu sunacağız. Ayrıca hala ulaştığımız veya bizlere ulaşan aileler devam ediyor. Elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Böyle zor günlerde dayanışma içinde olmaya çalışıyoruz.
Peki, bu göçlerin oranı konusunda bir rakam vermek olası mı?
Deprem bölgesinden en fazla göç Mersin, Antalya, Ankara, Mardin ve Van’a oldu. Bu şehirlerin yanı sıra Diyarbakır, İzmir ve İstanbul’a da göç söz konusu. Örneğin Mersin’e 200-300 bin kadar göç olduğunu biliyoruz. İstanbul’da ise resmi olmayan rakamlara göre 40 bin civarında göç oldu. Bir yakını ya da akrabalarının yanına yerleşenlerin yanı sıra, devlet tarafından öğrenci yurtlarına, otellere, bazı belediye tesislerine yerleştirilenler de çok fazla. Fakat burada, geldikleri geçici konaklama yerlerinde bir ay süre veriliyor bu insanlara. O bir ay dolduğunda insanlara çıkma dayatılıyor, bunlarla çok karşılaştık. Öte yandan şehirde evi yıkılan depremzedelerden köyde evleri olanlar, örneğin köylerine de gitti.
Aslında deprem bölgesinden göçün daha çok, deprem bölgesinin çevre çeperine, yani yakın şehirlere olduğunu gördük. Örneğin İstanbul normalde yoğun göç alan bir yer ama bu saydığımız şehirlerden daha az göç oldu. Bunda da olası Marmara depreminin ve de yakın yerlere göç etme isteğinin etkisi fazla.
Barınma koşullarını söylediniz ama çıkarılmak istenenler de var dediniz, öte yandan kira artışları söz konusu. Hal böyle olunca deprem bölgesinden göçmek zorunda kalanlar için barınma nasıl bir sorun?
Geldikleri yerde ya da İstanbul’da pek çok gönüllü, bu insanların depremin kötü etkisini üzerlerinden atması için çaba gösterdi. Fakat dayanışma içinde olan insanlar olduğu gibi, göç alan şehirlerde fırsatçılar da çok. Göç alan şehirlerde kiraların çok arttığını da biliyoruz. Kiraların iki katına çıktığını, ev sahiplerinin fırsatçılığına ve vicdansızlıklarına da şahit oluyoruz. Özelikle Mersin, Antalya ve Ankara’da, İstanbul’da ise zaten ne zamandır ev kiraları çok arttığı için, yeni bir durum değil.
Peki, gelenler geri dönmeyi düşünüyor mu ya da bunu dillendiriyor mu?
Konuştuğumuz insanlara ne zaman dönmeyi düşünüyorsunuz diye sormak incitici olur diye kendilerinin anlatmasını bekledik. Geldiklerinde deprem günlerinin şokunun etkisi çok fazlaydı. Hâlâ da etkisi devam etmekte. Şu anda ise bir belirsizlik psikolojisi içindeler. Yani kalma konusunda kafalarının karışık olduğunu gördük. Topraklarına, yaşadıkları yerlere dönme isteği olduğunu söylüyorlar fakat evleri tamamen yıkılan ya da hasarlı olanların nasıl ev yapacakları, devlet yardımının yeterli olup olmayacağı ile ilgili kafaları çok karışık. Deprem travması bir süre devam eder ve bu travmanın etkisinin azalması ile geri dönme düşüncesi oluşur. Biz bunun farkındayız. Yani insanlar aslında geçici göç ettiklerinin farkındalar. Yakınlarının yanında uzun zaman kalamayacaklarının da farkındalar. Ama sanki bunu düşünmeyi biraz ertelemiş görünüyorlar.
Psikolojik destek konusunda bir çalışmanız var mı?
Psikolojik destek kısmına şu aşamada çok giremedik. Psikolojik desteğe hepsinin ihtiyacı var aslında. Çünkü sürekli yaşadıkları anları anlatmak istiyorlar. Yaşadıkları o zorlukları, sıkıntıları dinlemenizi istiyorlar. Özellikle de enkazdan çıkanlarda daha ağır olmakla beraber psikolojik travmalar var. Bunu görüyoruz. Psikolog desteği için yönlendirme yapılacak fakat bunu uzmanları ile tartışacağız. Bu süreç, bundan sonraki aşama. Depremin sosyal, psikolojik, göç ve ekonomik etkisi devam ediyor, uzun süre de devam edecek. Bunun için biz dernek olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz. Toplum olarak oldukça zor yıllar bizi bekliyor. Ama bu yılları birlikte ve dayanışma ile atlatacağız.