‘Devletin müdahalesinden dolayı Aleviler her alada sorun yaşıyor’

Alevi toplumunun devletin müdahalesiyle her alanda sorunlar yaşadığına dikkat çeken DAD Eş Başkanı Mustafa Karabudak, “Özellikle Kürt Alevileri, inançta, dilde, yaşam tarzında, ekonomik anlamda artık ötekileştirilmiş bir toplum” dedi.

Alevi toplumunun yaşadığı sorunlara dikkat çeken Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Başkanı Mustafa Karabudak, Anayasal eşitlik temelinde devletin bütün halklara ve inançlara eşit mesafede olması gerektiğini belirtti. Alevi toplumunun sorunlarının sadece eşitlik temelinde çözülebileceğine vurguda bulunan Karabudak, “Aksi bir tutum toplumsal yaşamı dinamitlemektedir. Aleviler bu tekçi tutuma her zaman karşı durmuştur ve duracaktır” dedi.

Devletin kolluk kuvvetlerinin Alevi toplumunu ve Cemevlerini kriminalize etmeye çalıştığına da işaret eden Karabudak, hemen hemen her gün türlü bahanelerle Cemevlerinin polis tarafından abluka altına adlığını belirterek yaşanan fiili izolasyona dikkat çekti.

 Alevi yurttaşların iktidar baskısıyla kamudan ve özel sektörden uzaklaştırıldığını bunun da yaşamın her alanında yeni sorunlara yol açtığını ifade eden Mustafa Karabudak, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Özellikle Kürt Alevileri, inançta, dilde, yaşam tarzında, ekonomik anlamda artık ötekileştirilmiş bir toplum. Mesela Aleviler hiçbir yerde iş bulamıyorlar. Özel sektörde bile artık iktidarın bir müdahalesi var. Alevileri açlıkla terbiye etmeye çalışıyorlar, diz çöktürmeye çalışıyorlar. Kendine benzetmeye çalışıyorlar.” 

İKTİDAR ALEVİLERİ KENDİNE BENZETMEK İSTİYOR

 Torba yasayla da topluma ait olan Cemevi ibadethanelerinin devlete bağlanmasının amaçlandığını kaydeden Karabudak, “Kendi imkanlarımızla kurduğumuz Cemevlerine son torba yasayla birebir müdahale denendi. Biz bunu kabul etmedik, faturalarımızı ödeme önerilerini reddettik. Çünkü bu yasanın amacı Alevi toplumunu ayrıştırıp, iktidar çizgisine benzetmektir” sözleriyle Cemevlerinin Kültür ve Turizm bakanlığına bağlanmasını ön gören torba yasa tasarısının asıl amacına değindi.

Cemevlerinin iç çalışmalarının polis engeliyle karşı karşıya olduğunun da altını çizen Karabudak “Üyelerimizle bir etkinlik yapmayı kararlaştırdığımızda aynı gün bir polis ablukasına alınıyoruz. Güvenlik şube Cemevinin önüne, çevresine onlarca polis yığarak etkinliğimizi sabote etmenin yanında bir de bizi kriminalize ediyor. Biz bu duruma tepki gösterdiğimizde ise bize ‘sizin güvenliğinizi sağlıyoruz’ gerekçesi sunuluyor. Oysa biz bu gerekçeye inanmayacak kadar tecrübeliyiz” dedi.

ALEVİLER HİÇBİR ZAMAN İTAAT ETMEDİ

Devletin kolluk gücüyle bu kadar baskısının altında Alevi toplumunun tarih boyunca boyun eğmeyen, devletle iş birliği yapmayan tutumlarının olduğunu hatırlatan Karabudak, şunları söyledi: “Makbul Alevi olursan hiçbir sorun yok. Tüm devletin neyi varsa sunuyorlar Eğer makbul değilsen seni yanında tutamıyorsa, sana söz geçiremiyorsa diğer şekilde saldırmaya başlıyor yani. Bir şekilde müdahale etmeye çalışıyor.”

Son 21 yıldır AKP iktidarının, İçişleri Bakanlığı eliyle İslam’ın içinde bir Alevilik oluşturma gayreti içinde olduğunun altını çizen Karabudak, “Devlet yerellerde yardım, destek adı altında Cemevlerine girmeye çalışıyor. Özellikle de bu tutumda CHP belediyeleri başat rol oynuyor. Demokratik bir anayasayla Aleviler, tüm inançlar, dinler bir şekilde kendilerini ifade etmelidir. Eğer bütçeden bir pay ayrılacaksa eşit şekilde olmalıdır. Ya da devlet tüm inançları, dinleri aynı mesafede olmalıdır” diye konuştu.

DİYANET DEVLETİN KİRLİ İŞLERİNİ MEŞRULAŞTIRAN KURUMDUR

Diyanet İşleri Başkanlığının Alevi toplumu için büyük bir tehlike yarattığına dikkat çeken Mustafa Karabudak, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Diyanet büyük asimilasyon politikalarının üretildiği devletin kirli savaş taktiklerini, o kirli savaşını meşrulaştıran, yayan bir kurumdur. Türkiye’de Diyanet inanç dışında her şeyle ilgilenmektedir. Kimi yerde işgalleri meşrulaştırmak ve tabana yaymak, kimi yerlerde de sadece iktidarın söylemleri doğrultusunda çalışan bir yapıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı lağvedilerek tüm inançlara eşit mesafede duran bir kurum oluşturulmalıdır.

Cemevlerinin statüsünün tanınması, eşit yurttaşlık, ana dilde eğitim, ana dilde inanç i sadece Aleviler değil, bu ülkede yaşayan tüm halklar, inançlar, tüm renkler kendi inancı inandığı gibi ve inancıyla yaşamalıdır. Bütün bu beklentilerin ve risklerin giderilmesinin yolu demokratik bir anayasadan geçmektedir. Alevi toplumunun Vali‘den, Kaymakam’dan, İçişleri Bakanlığı’ndan beklediği bir şey yoktur. Aleviler rıza toplumudur. Rızasız lokmayı kabul etmemelidir. Hiçbir kurumun yardımına ihtiyacı yoktur ve rızasız istişaresiz hiçbir dayatmayı da yasayı da kabul etmemektedir. Alevi toplumunun beklentisi tüm halkların inançlarını bir arada yaşadığı ötekisinin olmadığı bir ülke temennimizdir.”