Kuzey ve Doğu Suriye'deki halklar, öz savunma konusunda örgütlenerek topraklarını koruma iradesini güçlendiriyor. Kuzey ve Doğu Suriye Toplumsal Savunma Güçleri (HPC) Yönetim Üyesi Hisên Ramazan Mihemed ile HPC’nin işleyişi ve halkın örgütlenme biçimi üzerine konuştuk.
DAYANIŞMA İÇERİSİNDELER
Hisên Ramazan Mihemed, savunma güçleri ve öz savunma konusundaki görüşlerini şöyle dile getirdi: “Öz savunma meselesi ele alındığında, halkın öz savunma gücü olan HPC, kendini komünler ve meclislerle örgütleyerek toplum içinde bir dayanışma ve güvenlik ağı oluşturuyor. Devrimci Halk Savaşı bağlamında HPC, savunma gücü olarak varlığını sürdürüyor ve manevi gücünü halk örgütlenmesinden alıyor. Bu yapı, kendini korumanın ötesinde, evlatlarına, yani askeri güçlerine destek sunarak karşılıklı bir dayanışma sergiliyor.
TOPRAĞINI VE TOPLUMUNU KORUMA İRADESİ
HPC'nin savunma anlayışı, askeri yöntemlerle sınırlı kalmıyor; topraklarını ve toplumlarını koruma iradesi, daha kapsamlı bir örgütlenme tarzını gerektiriyor. Esnaf, doktor gibi farklı mesleklerden insanlar, kendi işlerini sürdürmenin yanı sıra, silahlanarak bulundukları mahallelerin ve köylerin güvenliğini sağlamak için bir araya geliyor. Bu bireyler, bağlı oldukları sivil toplum kuruluşları aracılığıyla timler ve takımlar oluşturarak hem maddi hem de manevi olarak öz savunma görevlerini üstleniyorlar.
Kürt, Arap, Ermeni ve Süryani halklarının ortak bir şekilde örgütlenmesi, topraklarını savunma iradesinin somut bir göstergesi oluyor. Bu dayanışma, fiziksel güvenliği sağlamakla kalmayıp, farklı toplulukların bir araya gelerek güç birliği oluşturmasının da bir ifadesidir.”
‘TOPLUMUN DEĞERLERİ KORUNUYOR’
Şehirlerde, köylerde, mahallelerde örgütlenen HPC-HPC Jin üyelerine ihtiyaca göre eğitim verildiğini belirten Hisên Ramazan Mihemed, “Hem askeri hem de ideolojik olan eğitimlerde, kişi bazlı eğitimlere de ağırlık veriliyor. Halkın birbirini eğittiği eğitimlerde, düşman politikalarının Devrimci Halk Savaşı doğrultusunda boşa çıkarılması temel hedeflerdendir.
Halkın öz savunma hakkı vardır. İşgalcilerin saldırılarına karşı korunmak, farklı yöntemlerle karşılık vermek, halkın en doğal hakkıdır. Öz savunmasını sağlayan her bir insanın ön cephede yer alması şart değil, ön cepheye gitme kararı bireyin şahsına aittir. Fakat halkın, öz savunmasını sağlaması ekmek ve sudan daha önemlidir. Öz savunma, bireylerin özgür iradeleriyle verebileceği bir karardır. Her bir canlı öz savunmasını sağlar ve her birinin de yöntemi farklıdır. İnsanlar da örgütlenerek hem şahsının hem toplumunun hem de topraklarının öz savunmasını garanti altına alır. Öz savunma; toprağını, dilini, varlığını savunmak ve toplumun değerlerini yüceltmektir” diye konuştu.
‘KAZANIMLARI KORUMAK İÇİN ÖZ SAVUNMA ŞART’
Öz savunma güçlerinin, mahallesinden sokağına, köyünden şehrine kadar topraklarını koruduğunu söyleyen Hisên Ramazan Mihemed, şöyle devam etti:
“Güvenliğini sağlamak ve ön cephede yer alan savaşçıları desteklemek, öz savunmanın görev ve sorumluluğudur. Gerektiğinde savaşçıların yanında yer alarak öz savunma mekanizmalarını güçlendirmek de önemlidir.
Kuzey ve Doğu Suriye’de 2012’den bu yana gerçekleşen muazzam direniş, dünyada yankı bulan bir devrim yaratmıştır. Bu devrimin inşası, sürekli çatışma ortamıyla iç içe ilerlemiştir. Devrimi inşa etmek ve kazanımları korumak için öz savunma şarttır. Öz savunmasız bir devrim, yok oluşa mahkûm olur. Ayrıca öz savunma, demokratik ulus paradigmasından bağımsız olarak ele alınamaz, halkların ortak bir yaşam inşası için de gereklidir. 50 yılı aşan bir mücadele, öz savunma olmadan bu günlere ulaşamazdı. Bu nedenle öz savunma, yaşam damarımızdır.”
‘ÖZ SAVUNMA ÖRGÜTLÜLÜKLE SAĞLANIR’
Öz savunmayla özel savaş politikalarını etkisiz hale getirdiklerine dikkat çeken Hisên Ramazan Mihemed, “Öz savunma denildiğinde akla gelen ilk şey, örgütlülüktür. Örgütlü halklar, özel savaş politikalarına kulak asmadan savunma inisiyatifine sahip olabilmektedir. Bu sayede moral ve motivasyonları güçlenir. Mücadele anlamlı hale geldiğinde, öz savunma daha da kuvvetlenir. Ne için savaştığını ve neyi koruduğunu bilen halklar, kendiliğinden örgütlenir ve dayanışma gösterir.
‘HALKLAR KRİTİK DÖNEMİN FARKINDA’
Bugün halklar, varlık ve yokluk savaşı içinde olduklarının bilincindedir. Varlığı tehlike altında olan bir toplum, askeri gücüne destek vermek için doğal bir tepki olarak savunmasını sağlar ve harekete geçer. 2012’den bu yana verilen bedellerin anlam kazandığı bu dönemde, halklar en kritik aşamada olduklarını fark ediyor. Bu nedenle kazanımları büyütmek için mücadele etmek, vazgeçilmez bir hedef haline geliyor. Devrimci Halk Savaşı yürütülmeden başarıya ulaşamayacaklarının bilincindeler ve bu nedenle örgütlenmelerini, Devrimci Halk Savaşı tarzını esas alarak gerçekleştiriyorlar.
‘HER BİR SOKAKTA ÖZ SAVUNMA GÜÇLERİ VAR’
Kuzey ve Doğu Suriye halkları, artık korkularını yenerek öz gücüne dayanıyor. Öz gücü olmayanların yok olacağının farkındalar; askeri gücün varlığı olmadan korunmanın mümkün olmadığını ve mücadelenin ilerleyemeyeceğini de biliyorlar. Bu nedenle hem askeri güçlerini hem de bireysel olarak bir asker gibi donanımlı olmalarının gerekliliğini kavramış durumdalar. Bu bağlamda, her bir sokakta öz savunma güçlerini görmek mümkündür. 7’den 70’e herkes evlerini ve mahallelerini koruma görevini üstlenirken, köylerin girişinde de örgütlü bir şekilde bulunuyorlar. Köylerine sızma olmaması için kimlik kontrolleri ve üst aramaları gibi görevleri yerine getiriyorlar. Öz savunma anlayışları, halkların kendi güvenliğini sağlamada ve ortak yaşamlarını korumada duyduğu kararlılığın bir yansımasıdır” diye vurguladı.
‘KOBANÊ DİRENİŞİ RUHUNU HATIRLATIYOR’
“Son bir aylık süre zarfında, her bir köyümüz ve şehrimizdeki halklarımız, seferberlik ruhuyla örgütlenerek sürece katılım açıklamaları yaptı” diyen Hisên Ramazan Mihemed, “Eğer halkımız örgütlü ve bilinçli olmasaydı, bu anlamlı ortak açıklamalar gerçekleşmezdi. Ancak bu yalnızca sözle sınırlı kalmamış; her bir birey, elinden geleni yapma gayretiyle sürece katkıda bulunmuştur.
Küçükten büyüğe herkes, seferberlik ruhuna sahip çıkarak elini taşın altına koymuştur. Halkın bu özverili görüntüleri, duyguları ve açıklamaları, Kobanê ruhu direnişini anımsatmaktadır. O yıllarda halk nasıl seferber olmuşsa, bugün de aynı ruhla sürece katıldıkları gözlemleniyor. Hatta şimdi daha cesur adımlar atılıyor ve daha fedakâr bir yaklaşım sergileniyor. Halk, başarı dışındaki her türlü sonuçtan uzaktır. Bu nedenle, ‘Zaman bizim zamanımızdır; özgürlük zamanıdır’ diyorlar, diye belirtti.
DÊRÎK’TEN TA DÊRAZOR’A ÖRGÜTLÜ HALK GERÇEKLİĞİ
Dêrîk’ten Dêrazor’a kadar geniş bir örgütlülük bulunuyor; bu oran yüzde sekseni aşıyor. Halkımız, topraklarını savunmaya hazırdır. 70 yaşındaki anneler ve babalar bile bu mücadeleye gönüllü olarak katıldıklarını ifade ediyorlar. Genç nesil, halkı için bedel vermeye hazır olduğunu vurguluyor. Bu dayanışma ve kararlılık, halkımızın özgürlük ve varoluş mücadelesinin en somut göstergesidir.”