Efrin’e saldırı "Suriye cehennemine" davetiye çıkarır

Rusya, "Halep ve Astana anlaşmalarıyla" cihatçı grupları Türkiye eliyle tasfiye etme hesabı yaparken, İdlib'ten havalanan SİHA'ların Putin'in "Suriye'de zafer ilan ettiği" Himeymim Askeri Üssü'ne düzenlediği saldırıyla sarsıldı.

Suriye'de yedi yıl önce başlayan ve yüzbinlerce insanın ölümüne milyonlarcasının da yerinden yurdundan göç etmesine neden olan iç savaş sona ermenin eşiğine gelmişken, El Kaide (Heyet Tahrir El Şam) ile silah arkadaşlığı yapan AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, "Efrin'e operasyon" ile bölgeyi yeniden kasıp kavuracak kanlı bir senaryo için kolları sıvadı.    

Suriye'nin kuzeybatısında Türkiye'nin Hatay ve Kilis kentleriyle komşu olan Efrin'in güneybatısında ise son günlerde tartışmaların odağında bulunan İdlib kenti bulunuyor. İdlib, Tartus'ta da fitili ateşlenen "Arap Bahar'ının" kısa süre sonra Suriye'ye ulaşmasının ardından cihatçı gruplara ev sahipliği yapmasıyla önem kazanıyor. Rusya'nın hava desteği sağladığı Suriye rejiminin geçtiğimiz günlerde İdlib'e yürümesi üzerine Erdoğan "Efrin'i işgal senaryosunu" yeniden gündeme getirdi.

"Erdoğan'ın Rusya ve Suriye rejiminin İdlib hamlesine karşı neden Efrin saldırısını masaya getirdi" sorusu son günlerde yanıtı en çok aranan soruların başında geliyor. 

Suriye iç savaşının patlak vermesinin ardından Erdoğan Şam'da, DAİŞ ise Kobani'de "cuma namazı kılma" hevesini gizlemezken İdlib, bu niyetin koordinasyon merkezi oldu. Ankara'nın bölgeye ihraç ettiği yabancı teröristler en fazla İdlib hattı üzerinden geçiş yaparak Suriye'nin iç bölgelerine dağıldı. Cephane yüklü "MİT tırlarının önemli bir kısmı" yine İdlib üzerinden silahlı gruplara ulaştırıldı. Bu silahların bir bölümüne Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Rakka, Tabqa, Minbic bölgelerinde ele geçirdiği DAİŞ cephaneliklerinde rastlanmıştı.  

Rusya'nın Halep ve çevresindeki cihatçı grupları 15 Aralık 2017 tarihinde Türkiye eliyle İdlib'e taşıması ise kenti, "Radikal İslamcı gruplarının son kalesi" haline getirdi. Kazakistan'ın başkenti Astana'da Mayıs 2017 tarihinde düzenlenen toplantıda Türkiye, Rusya ve İran arasında varılan anlaşma gereği İdlib, "Suriye'deki dört çatışmasızlık bölgesinden biri" olarak ilan edildi.

Rusya, "Halep ve Astana anlaşmalarıyla" cihatçı grupları Türkiye eliyle tasfiye etme hesabı yaparken, İdlib'ten havalanan Silahlı İnsansız Hava Araçları'nın (SİHA) Putin'in "Suriye'de zafer ilan ettiği" Himeymim Askeri Üssü'ne düzenlediği saldırıyla sarsıldı.

Astana anlaşması çerçevesinde İdlib'e konuşlanan Türk ordusu, Rusya ve rejiminin Heyet Tahrir El Şam ile Ehrar El Şam gruplarını tasfiye etme beklentisinin aksine, bu grupları da içine alacak şekilde "Şam'a sefere çıkacak yeni bir Milli Ordu" ilan etti.

İdlib'te son perde kapanmadan önce Suriye krizine çözüm bulmak için Soçi ve Cenevre gibi toplantılarda kurulacak masaya "bensiz oturamazsınız" mesajını veren Erdoğan, elindeki bu kozu Kürtlere saldırıya yeşil ışık yakmayan güçlere karşı şantaj aracı olarak kullanmaya başladı.

Suriye rejiminin operasyonlarını durdurması için Rusya ve İran büyük elçilikleriyle yapılan görüşmelerden sonuç çıkmaması üzerine Erdoğan'ın 15 Ocak tarihinde partisinin Elazığ kongresinde verdiği saldırı emri ardından İdlib'te Heyet Tahrir El Şam çeteleri, Hatay ve Kilis'te ise Türk ordusu harekete geçti. Son üç gündür İdlib'ten Efrin köylerine aralıksız top atışları yapılırken, Türk ordusu da sınıra tank ve zırhlı araç sevkiyatı yapıyor.

Yanıt bekleyen diğer soru ise, "Zafer provaları" yaparken Baas rejiminin İdlib'teki yenilgisi olasılığıyla yüz yüze kalan Rusya, Humus, Halep, Şam çevresindeki silahlı grupların tahliyesi karşılığında Türk ordusunun Bab, Ezaz ve Cerablus'u işgal etmesine yol açan anlaşmanın bir benzerinin daha altına imza atıp Efrin saldırısına kapı aralayacak mı?

YPG Sözcüsü Nuri Mehmud da Erdoğan'a yatırım yapmanın Rusya'nın çıkarlarını tehlikeye atacağı görüşünde. 

"Türkiye'nin ABD ve Rusya'yı çıkarlarını tehlikeye atmakla tehdit etme ihtimali var. Bu güçler de çıkarlarını korumak adına temkinli davranıyor olabilirler. Bizim düşüncemize göre her iki gücün çıkarları Ortadoğu halklarının yanında yer almaktadır."

Rakka'nın özgürleştirilmesi ile başlayan DAİŞ sonrası süreç, Suriye'yi bir baştan diğer başa saran şiddet ve çatışma sarmalından çıkış için siyasi çözüm tartışmalarına da hız kazandırmışken, Türk devletinin Efrin'e olası saldırısı kartların yeniden dağıtılacağı çatışmalı bir dönemi başlatma riski taşıyor.

Dengeleri altüst etme potansiyeli barındıran Efrin işgali, İdlib'te Türkiye'nin elinde patlayan selefi grupların Suriye'de yeniden boy gösterisinde bulunmasına zemin sunarak, "ülkeyi cehenneme çevirmeye davetiye çıkarmış" olur.

İdlib'te yanlış ata oynayan Rusya'nın Erdoğan'la yapacağı Efrin pazarlığı Rusya'nın Suriye politikasında baş aşağı gidiş sürecini de başlatır. Efrin'e saldırıda kaybeden yalnızca Erdoğan olmaz...